hesabın var mı? giriş yap

  • kendisinin hangi eylemleri sonucunda sanatci
    vasfi kazandigindan da pek emin degilim.
    varsin iki gunluk popcularin sanatci oldugu dunyada
    o da sanatci olsun varsin kilicdaroglu lider olmasin varsin rte de dunya lideri olsun.

  • starbucks nasıl kuruldu ve böylesine başarılı oldu?

    starbucks, 1971 yılında seattle, washington'da, jerry baldwin, zev siegl ve gordon bowker tarafından kuruldu. ilk başta şirket, kahve çekirdekleri, çay ve diğer kahve malzemeleri satan bir dükkân olarak faaliyet gösterdi. ancak, kahve demleme ekipmanları da satmaya başladılar.

    1970'lerin sonlarına doğru, howard schultz adında bir işadamı starbucks'a katıldı. schultz, italya seyahati sırasında italyan kahve kültüründen etkilenmişti ve bu deneyim onun starbucks'ın geleceğini şekillendirmesine neden oldu. schultz, italyan kahve barlarının sıcak içeceklerin sosyal birleştirici unsuru olduğunu fark etti ve bu konsepti starbucks'a getirmeye karar verdi.

    1983 yılında, schultz, starbucks'ın sahibi olan baldwin ve diğer ortaklar tarafından kahve bar konseptini uygulamak için kendi şirketi olan ıl giornale'yi kurdu. bu yeni girişim büyük bir başarı elde etti ve 1987'de schultz, starbucks'ı satın alarak adını ıl giornale'den starbucks corporation'a çevirdi.

    starbucks'ın 70'ler ve 80'lerdeki yükselişini hızlandıran birkaç ana etken bulunmakta

    kahve kültürünün yükselmesi: 1970'ler ve 1980'ler, amerika'da kahve kültürünün yükselişine tanıklık etti. tüketici talebi, özellikle yüksek kaliteli kahve çeşitlerine olan ilgi arttı. starbucks, bu dönemde kaliteli kahve tedariki konusundaki uzmanlığı ile dikkat çekti.

    howard schultz'un katılımı: howard schultz'un starbucks'a katılması, şirketin geleceğini şekillendiren önemli bir döneme işaret etti. schultz, italya'da gördüğü kahve bar kültürünü amerika'ya getirme vizyonunu benimsedi. ilk olarak kahve bar konseptini ıl giornale adlı şirketiyle hayata geçirdi ve daha sonra starbucks'ı satın alarak bu konsepti genişletti.

    mağaza içi deneyim ve atmosfer: schultz, starbucks'ın mağazalarını sadece kahve satılan yerlerden ziyade sosyal buluşma noktalarına dönüştürmeye odaklandı. rahat oturma alanları, kitaplar, sanat eserleri ve müzik gibi unsurlar, müşterilere keyifli bir ortam sunarak kahve içmenin ötesinde bir deneyim yaşamalarını sağladı.

    genişleme ve franchising: schultz, starbucks'ı amerika dışına genişletme stratejisi benimsedi. 1987'de starbucks'ı satın almasıyla birlikte, şirket hızla büyüyerek dünya genelinde birçok ülkede mağaza açtı. bu genişleme, markanın küresel varlığını artırarak daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmasına olanak tanıdı.

    tüketiciye özel kahve içecekleri: starbucks, sadece geleneksel filtre kahve değil, aynı zamanda farklı içecek seçenekleri sunarak müşterilere çeşitlilik ve kişiselleştirme imkanı tanıdı. espresso tabanlı içecekler, özel karışımlar ve mevsimsel içecekler gibi çeşitli seçeneklerle tüketicilerin ilgisini çekti.

    bu faktörler, starbucks'ın 70'ler ve 80'lerdeki yükselişini hızlandıran ve kahve endüstrisindeki lider konumunu sağlayan önemli etkenlerdi.

    starbucks'ın başarısını belirleyen birkaç ana etken bulunmakta

    kaliteli kahve ve geniş menü çeşitliliği: starbucks, yüksek kaliteli kahve çekirdekleri kullanarak ve geniş bir içecek ve atıştırmalık menüsü sunarak müşterilerine çeşitli seçenekler sunmuştur. bu, farklı tat zevklerine sahip müşterilerin beklentilerini karşılamak için önemlidir.

    mağaza konsepti ve atmosfer: starbucks, mağazalarında rahat bir ortam ve sıcak bir atmosfer sağlayarak müşterilerin kahve içerken sosyal etkileşimde bulunmalarına olanak tanıdı. rahat oturma alanları, ücretsiz wi-fi gibi hizmetlerle birlikte, starbucks kahve içmenin bir sosyal deneyim olmasını teşvik etti.

    küresel varlık ve marka tanınırlığı: starbucks, dünya genelinde birçok ülkede binlerce mağaza açarak küresel bir marka haline geldi. bu, şirketin geniş bir müşteri kitlesine ulaşmasını sağladı ve marka tanınırlığını artırdı.

    pazarlama ve inovasyon: starbucks, pazarlama stratejileri ve ürün inovasyonu konusunda etkili bir iş yaptı. örneğin, özel içecek kampanyaları, mevsimsel içecekler ve sınırlı süreli teklifler gibi yöntemlerle müşteri çekmeye ve sadık müşteri kitlesini korumaya odaklandı.

    çevresel ve toplumsal sorumluluk: starbucks, sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk konularına verdiği önemle bilinir. fuar ticaret kahve kullanımı, çevre dostu ambalajlar ve etik tedarik zinciri uygulamaları gibi faktörler, şirketin müşteriler arasında olumlu bir imaj oluşturmasına katkı sağladı.

    bu faktörlerin bir araya gelmesi, starbucks'ın sadece kahve satan bir işletmeden çok daha fazlası haline gelmesine ve dünya genelinde başarılı bir marka olmasına olanak tanıdı.

    starbucks, kahve dükkanlarına odaklanarak ve yüksek kaliteli kahve çeşitleri sunarak büyük bir popülerlik kazandı. şirket, zaman içinde dünya çapında bir kahve devi haline geldi. starbucks, sadece kahve satan bir yerden çok daha fazlasını sunan bir deneyim ve kültür haline geldi. bugün, starbucks dünya genelinde binlerce şubeye sahip olup, geniş bir içecek ve atıştırmalık menüsü ile müşterilere çeşitli seçenekler sunmaktadır.

    kaynak 1 / kaynak 2

  • (bkz: bosver)
    bu lafi diyenin bogazin sarilmak ve "lam essolu, bosversem veya verebilsem niye iki gozum iki cesme elim kasemde senin gibi bi salaga dert yaniyim" demek gelir hep icimden.

  • haksız protestodur.

    fakiriz arkadaşlar, şunu artık kafanıza sokun.

    “oturup bir kahve de mi içemeyeceğiz?” diye soracaklara peşinen cevap vereyim: içecekseniz böyle şikayet etmeyeceksiniz. paranızı biriktirip gidip öyle içeceğiz ya da başka yerden kısıp denkleştireceğiz.

    zira 48 lira denen paranın bugünkü kurla karşılığı yaklaşık 2.5 dolar.

    girin bakın amerika’daki starbucks fiyatlarına. bir sürü ürün hala daha amerika fiyatlarından daha ucuz.

    fakirlik, gelişmemiş bir ülke vatandaşı olmak böyle bi şey.

    sahte zenginlik bitti arkadaşlar. dilerim bunlar iyi günler değildir.

    alışsanız iyi olur, yoksa çok ağlar durursunuz.

    editbucks: arkadaşlar bana neden çemkiriyorsunuz? sanki zamları ben yaptım, sanki ben çok memnunum.

    ok, keşke bölgeye göre fiyatlandırsa, keşke burda da 2.5 lira olsa. hepsine ok diyorum. hepiniz haklısınız.

    merciler kontrol etsin diyen arkadaşlar: kontrolünü umduğunuz mercilerde en baştan sağlıklı işleyen bi kontrol sistemi olsa, zaten böyle fakir olmazdınız diye tahmin ediyorum. ama siz daha iyi bilirsiniz tabii.

    lütfen kabul edemediğiniz fakirliğinizden alevlenen ateşli hırslarınızı fakirliğinizin sorumlusu olanlardan çıkarın; ben de siz gibi fakirim.

    editté macchiato: sevgili arkadaşlar, iyi niyetlisiniz anlıyorum. buyrun, edin protestonuzu; ben kimse protesto etmesin demedim. hepinizi destekliyorum gönülden.

    alçak kahve sektörünü yola getirince eliniz değmişken elektronik eşya, et süt gibi temel gıda ve araba/taşıt satıcılarını da protesto etmekten geri durmayın.

    onlar kim köpek de bu millete 40-50bine telefon satmaya kalkıyor?

    kahve sevdasına kapılıp, etin fiyatından daha pahalıya peynir satan alçaklara da bi protesto ayırmadan geçmezsiniz umarım.

    fındık da çok pahallandı bence; hatta duyduğum kadarıyla almanya’ya burdan giden fındık orda daha ucuz(muş). fisko birlik mi kimse sorumlusu o da bi zılgıtı hak ediyor diye düşünüyorum; onu da sakın boş vermeyin.

    ayrıca şahsi ricam, selpak’a da el atmanız. 10 tane selpak mendili 38 liraya aldım dün. tuvalet kağıdını da söyleyecektim de bir an fakir olduğumu hatırlayıp selpak tuvalet kağıdı benim neyime diyerek vaz geçtim.

    böyle böyle teeek tek hepsini yola getirip, o pis iç ve dış güçlerin oyununu da bozmuş olursunuz.

    hadi bakalım; aslansınız, kaplansınız.

    şimdi müsaade ederseniz zar zor aldığım ristretto biancomu içmem gerek daha fazla soğuyup tadı kaçıp param boşa gitmeden.

    siz bir ristretto bianco kaç lira biliyor musunuz?

  • otobüs dolusu insanları kongrelere taşıyıp salgını yayana sesi çıkmayan emniyet teşkilatımızın güzide polisleridir. bulmuşlar bir garibanı bir de biz ezelim demişler.

    "yakarsa dünyayı garipler yakar"

  • benim ailem bu. yaptılar bizi saldılar ortaya. elde avucta bir şey yok. ben çocukken ayrılıp yeni hayatlar kurdular. halen yoksullar. arada bir para gönderiyorum. zengin falan da değilim hani, maaştan artan 2 3 kuruşu. evlenmek istiyorum ama nasıl olacak bilmiyorum. milletin anası babası çocuğunun dairesini, arabasını alıyor. hiç olmadı altın takıyor, bir seyler yapıyor. bizimkiler yapamaz biliyorum. bir de bana hayat dersi veriyorlar kendilerince. artık yaşın geldi evlen diyorlar. tabi aq, sizi tatmin etmek için evleneyim. düğün ve ev kurma borcunu siz ödemeyeceksiniz ne de olsa.

    tanrı bana da şu fakirlerdeki boş ve temelsiz özgüvenden versin. ama ne yapacağımı biliyorum. bu dünyaya ailem gibi eniyle boyuyla düşünmeden çocuk getirmeyecegim. ben çektim o çekmesin. durumum çok iyi olursa ayrı tabi.

    edit: onlarca mesaj aldım, çok teşekkür ederim. biraz düşününce onların da süper haksız olduğunu düşünmüyorum. çünkü insan nasıl büyütülür, nasıl bir çevrede yetişir ise öyle davranıyor. doğruyu öyle kabul ediyorlar. ama kendilerini değiştirip bir adım öteye geçmiyorlar. bu yüzden ebeveynlerin günahını çocukları çekiyor. ne olursa olsun büyüklerin yaptığı kötü şeyleri tekrar etmeyelim.