hesabın var mı? giriş yap

  • fed'in faizleri 2018 yılından beri ilk kez yüzde 0,25 veya 25 baz puan arttırdığı toplantı.

    ayrıntıya girelim:

    1* geçtiğimiz yıl bu yıl için faiz artışı bile hesaplanmazken, özellikle 2021'in ikinci yarısında bir anda kafasını kaldıran enflasyon sonrası bütün hesaplar şaştı. bunun en temel nedenlerinden biri, aslında mahfi eğilmez'in blogunda vaktiyle yazdığı gibi, dünyaya yayılan paranın, sıkılaşma söylemiyle birlikte gelişmiş ülkelere geri dönmesi ve böylelikle enflasyonu azdırmasıdır.

    2* o nedenle para basılmaya mart 2020 itibarıyla kallavi bir şekilde başlanmışsa da, bunun enflasyonist etkileri 2021'nin ikinci çeyreğiyle 2022'nin ilk aylarına denk gelir.

    3* geçtiğimiz sene 2022 projeksiyonları için, bırakın sıkılaşmayı, faiz artışı için "aralık 2022'de belki bir faiz artışı olabilir" deniliyorken, rusya-ukrayna savaşı öncesine kadar bugünkü toplantıda 50 baz puan artışı fiyatlanıyordu. ancak savaşın yarattığı belirsizlikler bunu tekrar 25'e düşürdü.

    4* şu an amerika'da son 40 yılın en şiddetli enflasyonu var. bununla en temel mücadele para politikasında ve para arzının kontrol alınmasında yatar (bkz: paul volcker). bunun olabilmesi için de merkez bankaları siyasetten bağımsız yapılandırılır ki, sonrasında el alemin rakı sofrasına meze olmasın. putin gibi bir diktatör bile merkez bankasına karışmadığını beyan edip "karışırsam sonra sonumuz türkiye gibi olur" demektedir. bunları çok konuştuk.

    5* şu aşamada ise sıkılaşmanın ilk adımı atıldı. zaten bekliyorduk. bunu müstakbel toplantılardaki 0.25'ler izleyecek. ayrıca fed'in faiz artışına ilişkin basın açıklamasında, doğrudan rusya-ukrayna savaşına atıf yapıldığı ve bunun fiyatlar üzerinde yukarıya doğru baskı oluşturacağı açıkça yazılmış; ve bilanço daraltımına da gelecek toplantıda başlayacaklarının sinyalini vermişler.

    6* karar bullard hariç oyçokluğuyla alınmış. bullard 0,50 puan arttırılması yönünde oy kullanmış. aslında savaş çıkmasaydı zaten böyle olacaktı.

    7* mevcut senaryoda, fed her toplantı 0,25 faiz arttırsa bile, abd doları'nda ciddi bir negatif reel faizden bahsediyor olacağız, hatta bahsediyoruz. abd'de, özellikle rusya-ukrayna savaşının fiyatlanması sonrası bir dalga daha enflasyon artışı gelebilir ve çift haneli enflasyon görülebilir. dolar'ın enflasyonu demek, tüm dünyanın enflasyonu, yani tüm dünyanın problemi demektir. amerika bununla bir birim mücadele ediyorsa, gariban ekonomilere sahip ülkelerin en az 5 birim mücadele etmesi demektir.

    8* netice itibarıyla ekonomiler döner dolaşır "itibarlı para" üzerinden şekillenirler. bir ülkenin parasına itibar edilebilmesi için, merkez bankasının bağımsız olması ve oradaki çalışanların "işlerini iyi yapacaklarına dair güvenin" tesis edilmesi gerekir. bu yüzden dolar, euro, isviçre frankı, japon yeni gibi paralar teknik olarak para kavramının tüm fonksiyonlarını taşırlar.

    9* neyse, ufukta fırtına var ve içinden geçeceğiz. çünkü dolar amerikalıların parası ve diğerlerinin problemi. bir nevi 2018'in başı gibi diyebiliriz. fed'in bu gibi sıkılaşma adımları ve iletişimi, özellikle türkiye gibi kırılgan ülkelerin ekonomilerinde, tıpkı deprem öncesi tektonik levhaların enerji biriktirmesine benzer. sonrasında bir olay olur, misal anayasa kitapçığı fırlatılması, yahut trump tiviti, veya nas; sonrasında da kur patlar ve şok yaşanır; arkasından bugün yaşadığımız gibi kallavi bir enflasyon dalgası gelir ve ekonomi dolar bazında küçülürken yerleşikler de fakirleşir. baktığınız zaman hep aynı terane. reinhart ve rogoff boşuna "this time is different" adında kitap yazmamıştır..

    10* o nedenle fırtınayı şimdiden görüyorsak, ona göre de kendi çatımızı şimdiden onarmamız gerekir. öyle değil mi?

    değil diyorsan at fava bekle.

    *

    (bkz: dolar bizim paramız ama sizin probleminiz/@dragonlady)

    (bkz: 23 şubat 2022 dolar kuru/@dragonlady)

    (bkz: kontrollü enflasyon/@dragonlady)

    (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady)

  • tüm mükemmel özelliklerinin yanında bencil olmamasıyla da gönlümde apayrı bir yeri olan grup.

    bugün efsane diye andığımız the beatles, pink floyd vs. gibi pek çok grup kendi aralarındaki tartışmalar yüzünden birer efsane olan gruplarını dagıtarak dinleyicilerini bu bütünlükten mahrum etmişlerdir.

    peki queen'in arasında hiç mi anlaşmazlık yoktu? hem de nasıl. o sessiz sedasız john deacon bile bazen birbirlerine kesinlikle tahammül edemediklerini, birbirlerinin sinirini bozduklarını söylüyor. hepsi de defalarca stüdyoyu terk edip sakinleşince yeniden bir araya geliyorlar.

    bir keresinde roger taylor, brian may'in gözüne saç spreyi sıkıyor ve brain may çok sinirleniyor. ikili tam birbirine girmek üzereyken freddie mercury en sinirli halinin palyaçovari bir taklidiyle aralarına atlıyor ve onları sakinleştirene kadar şaklabanlık yapıyor.

    yine başka bir gün roger taylor, freddie'ye öyle sinirleniyor ki davul setini toptan sahneye doğru fırlatıyor ve freddie'yi kılpayı ıskalıyor.

    brian may'in freddie'ye sinirlendiği ve stüdyoyu terk ettiği bir olaydan sonra freddie ertesi gün elinde bir hediye ile brian'a geliyor. sabaha kadar uğraşıp brian'ın sololarından bir mix yapıyor ve onu brian may'e verirken " o mükemmel şeyleri bir de benim duyduğum gibi duymanı istedim " diyor.

    bunların yanında şarkı seçimleri ve telif gibi konularda da anlaşmazlıklar yaşanıyor. mesela bohemian rhapsody single'ı milyonlarca kopya satıyor ve single'ın b yüzündeki i'm in love with my car'ı yazan roger taylor, freddie ile aynı telifi alıyor. bunun kavgası da uzun süre yaşanmasına rağmen sonunda bir uzlaşmaya varılıyor.

    şarkı seçimleri konusunda çoğunlukla farklı fikirlere sahip olsalar da herkes birbirine saygı duyuyor. roger taylor hepsinin tarzının aslında farklı olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: " ben progressive seviyorum, brian heavy metal, john punk, freddie ise tüm tuhaf şeyleri. "

    john deacon, another one bites the dust ile çıkıp geldiğinde brian may elektro gitarın yan enstrüman olarak kullanılması fikrine alışamadığını söylüyor. ama sonuçta bu onun olduğu kadar john'un da grubu ve arkadaşı sert bas saundunu koruyarak bir şey yapmak istiyor ve buna saygı duyuyor.

    freddie mercury gruptaki iki kişinin bile birbirine benzemediğini, konserlerden sonra kapıda ayrı yönlere gidecek olan 4 limuzin beklediğini, müziği paylaşmak dışında herkesin kendi hayatını yaşadığını söylüyor.

    her ne kadar uyuşamasalar da egolarına yenilmediler ve hep bir arada kaldılar. beatles ve pink floyd gibi kariyerlerinin zirvesinde dağılmadılar. mesela roger waters'ın devasa egosu yıllarca fanları hepsini bir arada dinlemekten mahrum bıraktı.

    queen iç çatışmalar yüzünden 1 yıl bir araya gelmedi ama grubu dağıtmadı da. ancak live aid konserinde yeniden bir araya geldiler ve ordan aldıkları müthiş enerji ve gazla yeniden stüdyoya girdiler. freddie mercury hastalık onu tüketene kadar şarkı söylemeye devam etti.

    işte queen her şeyin yanında böyle mükemmel bir gruptur. müziğe olan tutkuları, farklı kişi ve düşüncelere saygıları ile benim için her daim 1 numara olacaktır.

  • öyle bi hiç için; artık hayatının son demlerini eşiyle keyfe keder yaşayıp giderken karavanına atlayıp, 1.sınıf habitat uğruna 2.görünümlü 3.dünya ülkesine tatile gidip, ne idüğü belirsiz insanlar cumhuriyetinin bir canisi tarafından öldürül, katledil.. karavanın havalandırma camından bıçakla atlayıp gelen bir hayvan! siz hala konuşadurun efendiler yok karadenizliymiş, yok kürtmüş, onun bunun memleketlisiymiş falan diye hayır ne alakası var insan değilmiş, ama bizden biriymiş, bir türkiyeliymiş.. hala ayrıştırın, hatta italyanda zaten lombardialıymış, bunlar afedersin kuzeyli zaten falan deyin oldu olacak. secere, kütük merakından insanlığını unutmak ne acı. ah gelmeseydin böyle aptallık memleketine keşke hiç giorgo..

  • abicim biz aylık 169 lirayı sana gönderelim “gibi”yi youtube’a taşı, ya da netflix’e ver ne bileyim. sörvayvırcı tiplerle bizi muhatap etme gözünü seveyim yaa..

  • hakkını alamayan insanların sinirini neden hakkını alan insanlar bozuyor? hakkını vermeyenler bozsa ya sinirlerini? belki o zaman bir şeyler değişir.

  • devamında şöyle diyor sayın lütfi şenocak:

    “gazetede okudum, futbolcunun biri, eşi olan brüksel güzelini otel odasında dövmüş, önemli haber. erkekte bazı şeyler olmuş, başkası mı var diye, kafasından farklı düşünceler geçmiş. bu sporcu arkadaşa hemen bunun olmadığını diyanet’ten ilgili birileri gidip anlatsa, belki de evlilikleri kurtulacaktı. yazık boşanıyorlar.”

    yani "bunun olmadığına" inanmak için adamın karısını değil imamı dinlemeliymiş. gerçekten de harika bir evlilik kurtarma formülü.

  • mng kargo bugün sabah bana bir mail atmış.

    "kayıp kargo tazmin talebi için yapılan inceleme uygun bulunmamıştır."

    hiçbir gerekçe bile gösterilmedi.

    artık bu olay emsal niteliğinde. bu yazıyı burdan okuyan bir kuryenin kargonuzu çalmaması için hiçbir sebep kalmamıştır.

    tek kelimeyle rezillik. ne diyeceğimi bilmiyorum. aşırı sinirliyim.

  • hali hazırda mevcut olan vampirlik mefhumunu silbaştan yaratmayı marifet sanan insan evlatları sağolsun, sürekli gözümüze gözümüze sokulan ve en azından beni feci uyuz eden bir zevzeklik.
    sanırsın her yönetmen francis ford coppola, sanırsın her senarist anne rice...

    "vampirler gün ışığında toza dönüşürler, kalplerine kazık çakılınca ölürler sanıyordun değil mi? yanlış!!! vampirler aslında boyunları kırıldığında geberirler...

    ...diye düşünmüş olabilirsin. alakası yok! vampir dediğin yaratık, kafası koptuğunda nalları diker. çok ileri seviyedekileri acil durumlarda yarasaya dönüşebilirler. gün ışığı onları öldürmese de güçlerini söndürür...

    ...gibi gelmiştir allah bilir sana!!! alakası yok... zaten vampir, kabil'in soyundan gelen, ve lanetlenmiş ölümsüz insanlardır aslında. sonsuza kadar yaşayacak ve bu cinayetin lekesini hep üzerlerinde taşıyacaklardır...

    ...diyorsundur şimdi sen! ahahaha... yok artık ya! vampir dediğin clublarda takılan, gün doğumunu ray banle izleyen, olsa olsa yüksek faktörlü krem kullanarak gündüz mündüz caddeye akan, bildiğin gececi havalı kimselerdir...

    ...diye kandırırlar milleti. aslında mısır zamanında yapılmış biyolojik bir deneyin yanlış gitmesi sonucunda........"

    (bkz: akar akar akar)