hesabın var mı? giriş yap

  • çok güzel ve mutlu bir video. imrendim doğrusu, çok tatlı tepki vermiş.
    benim babam istediğim üniversiteyi ve bölümü kazandığımda bile “boğaziçini neden kazanmadın” demişti.

  • --- spoiler ---

    sevgili jon snow;

    gece nöbeti yeminin "gece çöker ve şimdi benim nöbetim başlar. bu ölümüme kadar sona ermeyecek" maddesindeki hukuki bir boşluktan yararlanarak gece nöbetini bitirebilirsiniz, sigorta priminiz 1800 günü geçtiği için emekli maaşınızda herhangi bir düşüş olmaz.

    ali tezel

    --- spoiler ---

  • 7 aydır devam eden kazı. kısaca özetlemek gerekirse;

    28 ocak 2012 - polis memuru mithat erdal'ın ölümü. bu olay, polis memuru arkadaşlarıyla şakalaşırken (!) beylik tabancasıyla başından vurularak öldürüldü. katil zanlısı tutuklandı.. şeklinde basında yeralıyor. haber

    2016 - malum 15 temmuz ve fetö gelişmeleri ülkenin gündemine oturuyor.

    12 ağustos 2016 - dönemin tarsus emniyet müdürü yaşar aksoy fetö operasyonları kapsamında tutuklanarak ceza evine gönderiliyor. haber

    ocak 2017 - polis memurunun eşi sibel erdal savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söyleyerek şu açıklamalarda bulunuyor;

    "...cinayet sanığı 25 yıl hapis cezasına çarptırılıp dosya kapatıldı. oysa, eski müdür yaşar aksoy’un bilgisi dahilinde define avcılarının içine sızmıştı. kimliği deşifre olunca infaz edildi. definecilerle yaptığı onlarca telefon konuşması ortaya çıktı. eşim bana her şeyi anlatıyordu. hatta en son vurulmadan bir kaç gün önce kaçak kazıyla ilgili şüpheliler tutuklandığında, yaşar aksoy makamına çağırıp kaçakçılık amiri ile görüşmesini istemişti. görüştükten sonra ise bana, ’farklı bir şeyler dönüyor’ diye fazlasıyla tedirgin oldu. eşim şebeke elemanlarına baskın yapılan yerde tarihi eserlerin çıkmadığı yönünde rapor tutulduğunu anlatmıştı. oysa ki 32 şamdan, altın taslar falan çıktığını söyledi. ama kaçakçılık amiri ve ilçe emniyet müdürünün çıkan tarihi eserleri kendilerine aldığını, yok ettiğini, bunun için ankara’ya gideceğini ve tehdit edildiğinden bahsetmişti..." haber

    8 ocak 2017 - olayla ilgili ilk haberler gelmeye başlıyor. haberlerden anlaşılan kazının aralık 2016'dan beri yapıldığı. haber

    ve son olarak bu ay okuduğumuz haberler.. orada ne buldular bilinmez ama bu kadar yaygarayı (klasik denilebilecek) tarihi bir eser yada kalıntı vs. için koparmadıkları belli.

  • gazeteci mustafa hoş tarafından bir kez daha ortaya konulan gerçek.

    1 - ülkenin her yanından adalet çığlığı yükseliyor.şimdi o çığlıklardan birini yazacağım. yer mersin.tarih 2temmuz 2018. ramazan topal yaya geçidinde 6/9 yaşındaki iki kardeş ve kuzenlerine çarptı. iki çocuk olay yerinde hayatını kaybetti.kuzenleri de ağır yaralandı.sonrası inanılmaz

    2 - 2 küçük çocuğun ölümü ve bir kişinin de ağır yaralandığı olay trafik kazası olarak haber yapıldı.dava başladı. sürücü ramazan topal mahkemede hızının 40/50 civarında olduğunu söyledi. güvenlik kamerası görüntüleri ise tam tersini gösteriyordu

    3 - baba ali çakmakçı ve anne özlem çakmakçı bir yandan 2 yavrularının acısını yaşarken bir yandan da adaletin yerini bulması için gece gündüz uğraştılar. bilirkişi ve uzmanların hazırladığı raporlarda sürücü ramazan topal’ın kaza değil cinayet işlediği ortaya çıktı

    4 - yaya geçidinde 2 çocuğun ölümüne bir kişinin de ağır yaralanmasına neden olan ramazan topal akp toroslar belediye meclis üyesiydi. mahkemede hızının 40/50 civarında olduğunu söylemesi belgelerler yalanlandı.

    5 - ramazan topal’ın frene basmak, kornaya basmak, şerit değiştirmek, manevra yapmak, hız azaltmak gibi hiç bir önleyici tedbir almadığı uzman ve bilirkişi raporlarıyla da tespit edildi.

    6- dava sırasında tanık ortaya çıktı. arabayı ramazan topal’ın değil kızının kullandığını söyledi. dava 5 gün önce sonuçlandı. akp meclis üyesi 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı. ödül gibi cezaya anne özlem çakmakçı tepki gösterdi. “bir çocuğumun yaşı kadar bile ceza almadı"

    7 - yaya geçidinde işlenen trafik cinayeti davasında verilen ödül gibi cezaya aile itiraz etti. dava istinaf mahkemesinde karar bağlanacak. aile ile konuştum. gözyaşları içinde bana dediler ki;

    8 - “lütfen bizi yalnız bırakmayın.yaya geçidinde cinayet işlendi. sosyal medya bu işin peşini bırakmasın. bu cinayet cezasız kalmasın. bizim yavrularımız geri gelmeyecek. cezalar caydırıcı olsun ki başka yavrular, insanlar ölmesin. cinayetler kaza diye örtülmesin”

    dipnot: unutanlara bir kez daha hatırlatalım, cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir

    dipnot 2: benzer şekilde giresun'da vefat eden 11 yaşındaki kız öğrenci rabia naz vatan'ın katili hala serbest'dir. baba şaban vatan'ın beyanlarına göre katili saklayan kişi akp'li çoşkun somuncuoğlu'dur.

    edit: (bkz: #87461771)

  • turizm bakanının özel turizm acentası, milli eğitim bakanının özel okulu var ülkede. gençler tepkiyi doğru dile getiriyor. sosyal medya sayesinde bazı mahkemeler doğru sonuç vermeye başladı artık. yeni nesil sosyal medyayı çok güzel kullanıyor valla. tebrik etmek lazım.

    edit: sağlık bakanının özel hastanesi hatırlatması geldi.

    edit2: gençler için bir uyarı daha var. ucuzabilet appi de etstur markasıymış.

    son cevap editi: ayrıca bir kaç tane uyarı aldım. milli eğitim bakanı hisselerini devretti, turizm bakanına ait bir şey yok gibi. bu konuları net bir şekilde bilmiyoruz maalesef. hükümet bu konuda şeffaf değil. bir gov siteden kimin ne mal varlığı var. çocuğunun ne mal varlığı var bakamıyoruz. dolayısıyla köşe yazarlarının, televizyon habercilerinin, haber sitelerinin içeriklerini okuyup kabul ediyoruz/inanıyoruz. kimi a-haber takip edip hayatı güllük gülistanlık yaşar. kimi de gerçeklerle yüzleşir.

  • yunan misin: 30 dk
    fetocu musun: 30dk
    binalinin oylari calindi: 45 dk
    ıstanbul projeleri: 10dk
    istanbuldaki israflar: sure bitti.

    mission completed.

    sorarlarsa tarafsi bolge dersiniz.

  • 1 mayıs 1960’ta, amerika birleşik devletleri’nin, sscb’den gizlemeye çalıştığı casusluk çabalarını büyük bir utanca neden oldu. bir amerika u-2 casus uçağı sovyet hava sahasında düşürüldü. 1957’de abd, u-2 casus uçaklarını sovyet hava sahasına göndermek için pakistan’da gizli bir istihbarat tesisi kurmuş ve casus uçağını gizlice sovyet topraklarına göndermişti.

    haber yayınlandığında, amerika birleşik devletleri başlangıçta u-2’nin türkiye’nin kuzeyinde kaybolan bir nasa uçağı olduğunu iddia ederek olayı örtbas etmeye çalıştı. ancak sovyetler, kayıp u-2, pilot francis gary powers ve casus uçağın çektiği sovyet üslerinin fotoğraflarını ortaya koyduktan sonra, başkan eisenhower sonunda hatayı kabul etmek zorunda kaldı.

    bu hatanın sonucunda abd ile sovyetler birliği arasındaki ilişkiler hızla bozuldu ve daha sonra amerika birleşik devletleri, sovyetler birliği, fransa ve birleşik krallık arasındaki dört güç zirvesi’ni mahvetti. nikita kruşçev, abd’nin eylemlerini sert bir şekilde eleştirdi ve casusluğu güvensizlik ve saldırganlık olarak kınadı. daha sonra başkan eisenhower'ın o yılın ilerleyen zamanlarında sovyetler birliği'ni ziyaret etmesi için yaptığı önceki davetini iptal etti. powers, sscb’de yargılandı ve sonunda 1957’de fbi tarafından brooklyn’de tutuklanan kgb ajanı rudolf abel ile takas edildi. bu olay, 2015 yapımı steven spielberg filmi olan bridge of spies da anlatılmaktadır.

    paylaşacağım konuşmalar, u-2 olayını duyduklarında yaşadıkları şok ve hayal kırıklığını ve olayı örtbas etmek için hemen sonrasında yapılan eylemleri anlatmaktadır. c. douglas dillon, 1957-1961 yılları arasında ekonomik işlerden sorumlu yardımcı sekreter olarak görev yapmış. olaya yol açan ayrıntıları ve başkan eisenhower’ın verdiği yanıtı anlatmaktadır. kendisiyle nisan 1987’de robert d. shulzinger tarafından röportaj yapılmıştır.

    william rountree, 1959-1962 yılları arasında pakistan büyükelçisi olarak görev yapmıştır. u-2 olayını, uçağın kalktığı yer olan pakistan’daki konumunu anlatmaktadır. kendisiyle aralık 1989’da başlayan arthur l. lowrie tarafından röportaj yapılmıştır. john d. scanlan, 1958-1960 yılları arasında moskova’da genel hizmetler memuru olarak görev yapmış ve kruşçev’e verilmek üzere hazırlanan hediyeyi teslim etmedeki zorlukları anlatmaktadır. nisan 1996'dan itibaren charles stuart kennedy ile de röportaj yapmıştır.

    amerika'nın pakistan'ı, bu uçuşların hava gözlemi amacıyla yapıldığını söyleyerek u-2 uçuşlarına izin vermesini nasıl ikna ettiğini ve nikita kruşçev ile ilgili diğer anlarını açıklıyor.

    douglas dillon, ekonomik işlerden sorumlu müsteşar yardımcısı, 1957-1961

    dillon: bakan vekili iken ortaya çıkan ve bizi ya da abd hükümetini zaferle örtecek hiçbir şey olmayan heyecan verici bir zaman, u-2 olayıydı.görsel bu çok ilginç geçen gün bu konuda hiç anlamadığımız unsurla ilgili bazı ek bilgiler öğrendim. bakan (christian) herter o sırada türkiye’de bir nato toplantısında bulunuyordu.

    bu u-2 görevi her zaman olduğu gibi başkan tarafından onaylandı. onaylar, başkan yardımcısı seviyesindekiler ve dışişleri bakanı da dahil olmak üzere çok sınırlı bir grup tarafından geçti, bu yüzden bu işin zamanlamasının farkındaydım. nisan'ın başlarında uçmak istemişlerdi. rusların kıtalararası balistik füzelerini (ıcbm) nereye yerleştirdiklerini bulmaya çalışmanın önemli olduğunu düşünüyorlardı, çünkü bu füzeleri yeni geliştirmeye başlamışlardı. gerçekte düşündüğümüzden daha fazlasının olduğunu sanıyorduk

    kışın bulutların örtüsüyle bu tür görevleri gerçekleştiremezsiniz. bulutlardan hiçbir şey görünmez. cia, eğer bir daha görev yapabilirlerse, bu füzelerin olduğunu düşündükleri bölgenin üzerinden uçacaklarını düşünüyordu. ancak hava koşulları kötüleşmeye devam etti ve görev sürekli olarak ertelendi.

    sonunda, başkan'ın belirlediği son gündü. "bu tarihten öteye gidemeyiz. eğer bu tarihe kadar uçamazsak, iş burada biter." o gün uçuş gerçekleşti. herter o sırada türkiye'de bir nato toplantısına gitmişti. sanırım bir perşembe sabahıydı. genellikle nsc toplantıları yapılan zamanlardı. "dağ" diye adlandırdıkları bir yerde tatbikat yapıyorduk, yanılmıyorsam, bu yer başkan ve çeşitli insanların atom saldırısı durumunda gidebileceği korunan bir yerdi.

    o günlerde hala ondan kaçabileceği düşünülüyordu. virginia'da, blue ridge bölgesinde bir yerdeydi. hepimiz helikopterle oraya gittik ve nsc toplantısını orada gerçekleşti.

    telefonda aldığımız haber, uçağın kayıp olduğu ve düşürüldüğü tahmin edildiği yönündeydi. uçağı radarla takip ediyorduk. nerede olduğunu ve onun düştüğünü biliyorduk. sadece dönmeye başlamış ve irtifayı kaybetmeye başlamıştı, sonunda kayboldu. bu yüzden ne yapacağımızı bilmiyorduk.

    başkan bana (cia direktörü) allen dulles ile çalışmamı söyledi. nsc toplantısından sonra buluşmamız gerekiyordu. bir tür açıklama yapmalıydık. ofislerimize ancak 11:30 civarında dönebildik. başkan, bu konuda sadece dışişleri bakanlığı'ndan başka kimsenin konuşmamasını söylemişti.

    telefonda allen dulles ile bir açıklama hazırlamakla meşguldüm ki birdenbire linc white, dışişleri bakanlığı'ndaki basın ilişkileri sorumlusu, odama girdi ve elindeki bir parça kağıdı bana uzattı. bu, nasa'nın yeni açıkladığına dair bir bant mesajıydı ve türkiye açıklarında kaybolmuş ve görünüşe göre düşmüş bir uçağın kaybolduğunu bildiriyordu. görsel

    bu durum hiç hoşumuza gitmedi çünkü bu üstü örtülü hikaye daha önceden hazırlanmıştı ve açıkça yanlıştı, çünkü biz uçağın rusya'daki smolensk yakınlarında, nasa tarafından belirtilen bölgeden bin mil veya daha fazla uzaktaki bir yere düştüğünü biliyorduk. bunun nasıl olduğunu anlayamadık, ama kendimizi bundan çekip çıkarmanız gerekiyordu.

    biz sadece oldukça zor bir açıklama yayınladık. tüm detayları hatırlamıyorum. ancak beyaz saray'ın bir hatası olduğunu asla söyleyemezsiniz.

    her zaman sorumluluğun (beyaz saray basın sekreteri james) hagerty'ye ait olduğunu düşünürdüm. çünkü başkan "dağdan" ayrıldığında yanındaki ve o gün beyaz saray'a dönecek olan (başkan eisenhower'ın personel sekreteri ve savunma ilişkileri görevlisi) andy goodpaster'a söylemişti. andy goodpaster, devletin bu konudaki tüm tanıtımla ilgileneceğini bildirmesi gerektiğini söylemişti.

    hagerty'nin goodpaster'ı geçersiz kıldığını sanıyordum ki bunu da yapabilirdi.

    diğer günlerden birinde goodpaster'ı gördüm ve ona sordum. u-2 raporları hakkında hiç anlamadığım bir şey olmadığını ve ona o zaman ne olduğunu sormam gerektiğini söyledim. "korkunçtu" dedi.

    "beyaz saray'a geri döndüm ve başkan'ın ne söylediğini hagerty'ye ilettim, ve o, örtülü hikayeyi takip etmemiz gerektiğini ve muhabirleri nasa'ya göndermemiz gerektiğini söyledi. tüm soruşturmaları nasa'ya yönlendirmemiz gerektiğini belirtti." tabii ki, nasa'ya vardıklarında, onlara önceden hazırlanmış bu sahte örtülü hikaye verilecekti.

    goodpaster, hagerty ile birlikte başkan'ı görmeye gitti, ve bir nedenle başkan fikrini değiştirdi ve hagerty ile aynı fikirde oldu. hagerty, neden böyle olduğunu açıkladı ve başkan "tamam, devam et" dedi. ne ben ne de allen dulles bu karardan hiç haberdar edilmedik. işte olan buydu. eminim başkan, örtülü hikayesinin ne tür sorunlara yol açacağını fark etmemişti, görünüşe göre olan buydu.

    bu yüzden oradan devam etmek zorunda kaldık ve herter geri döndü, ve hala başkan'ın u-2 sorumluluğunu üstlenmemesi için onu ikna etmeye çalışıyorduk. dulles istifa etmeyi teklif etti ve sorumluluğun ona ait olduğunu söylemek istedi. dünyada casusluk işleri genellikle böyle yapılırdı ve paris'te bir zirve toplantısı yaklaşıyordu.

    hagerty, başkan'a, allen dulles'ın tüm suçu üstlenmesine izin vermemesi gerektiğini, çünkü başkan'ın hükümette neler olduğunu bilmediği izlenimi yaratacağına ikna etti.

    o zamanlar neler olup bittiğini bilmediğini söyleyen birçok saldırı olmuştu ama elbette bu yanlıştı, çünkü biliyordu. bu yüzden hagerty argümanıyla, dışişleri bakanlığı'nın ve diğer herkesin tavsiyelerine aykırı olarak, suçu kabul etmesi gerektiğine ikna oldu. sonunda paris konferansına olay bomba gibi düşmüştü.

    ruslar bunu kabul edemezlerdi görünüşe göre bunu unutmaya hazırdılar, başkan şöyle derse devam etmeyi kabul ettiler: “korkunç, özür dilerim. bilmiyordum

    biz (pilot francis gary powers'ın kendini öldürdüğünü) hiç düşünmedik, ama öldürmesi gerektiğini biliyorduk.

    soru: ayrıca uçağın yok edilebileceği de varsayılıyordu bu doğru mu?

    dillon: evet, bu başka bir şey her ikisine de inanmak zorundaydık. biz bunu tahmin etmedik. muhtemelen şansının hayatta olduğundan bile daha az olduğunu düşündük ve eğer hayatta olsaydı, bu kadar çok konuşacak kadar iyi durumda olmazdı.

    soru: eisenhower'ın paris'teki zirveyi korumak için farklı bir şekilde yapabileceği veya yapması gereken bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?

    dillon: eğer suçu kendisi kabul etmemiş olsaydı, kişisel olarak, bu oldukça fark yaratabilirdi. ne kadar, bilmiyorum. söylemesi zor. (1953-59 yılları arasında dışişleri bakanı) foster dulles'ın her zaman dış işleri yürüttüğünü söyleyenler vardı ve çok sayıdaydılar. bu doğru değil. bu konuda birçok kişisel deneyimim var.

    eisenhower her zaman yetkiliydi. bu durumda, dışişleri bakanlığı'ndan aldığı tavsiye bu olmasına rağmen, sorumluluğu kabul ettiğinde bunun zirveyi mahvedeceğinin muhtemelen farkında değildi.

    william rountree, pakistan büyükelçisi, 1959-1962

    rountree: bu uçuşlar, ayub khan ile son derece özel ve gizli düzenlemeler dahilinde bir süre boyunca gerçekleştirildi. her bir uçuş öncesinde, böyle bir uçuşun gerçekleşmesi için onun özel onayını almak zorundaydım. ve gary powers'ın uçuşu aslında pakistan'dan gerçekleşti

    nisan ayının ortalarında bu uçuş için izin almam istendi ve cumhurbaşkanı ile konuşmak için karaçi'den rawalpindi'ye gittim. onun onayını washington'a ilettim.

    uçuş, hava ve diğer sorunlar nedeniyle birkaç gün gecikti ve nisan ayının sonlarına doğru gerçekleşti. uçuş gerçekleşmeden önce, ayub'un londra'da yapılacak olan birleşik krallık topluluğu toplantısına katılması planlanmıştı. aynı zamanda, danışmanlık amaçlı olarak washington'a döndüm. washington'ı, sanırım nisan'ın son günü terk ettim.

    londra'daki havaalanına vardığımda, cıa istasyon şefi'nin acilen beni görmek istediği söylendi. sabahın erken saatleriydi, hatırladığım kadarıyla saat 7 civarındaydı ve onu görmek için doğruca elçiliğe gittim.

    bana u-2 uçağının düştüğünü, ruslar tarafından buna dair herhangi bir açıklama yapılmadığını ve pilot gary powers'ın akıbetine dair bir bilgi olmadığını söyledi. durumun bilinen yönleriyle tamamen bilgilendirildim ve ardından ayub'un oteline gittim ve kahvaltı sırasında ona bilgi verdim.

    haberleri çok sakin bir şekilde karşıladı, ancak önceden anlaşılan örtülü hikayesine bağlı kalacağımızı umutla ifade etti. bu konuyu başkan eisenhower'a iletmemi istedi, bunu da hemen washington'a gönderdiğim bir telgrafla yaptım.

    hem ayub hem de ben pakistan'a döndük ve sovyetler tarafından herhangi bir duyuru yapılana kadar birçok gün geçti. tabii ki, geldiğinde büyük bir etki yarattı. ayub bu konuda aşırı derecede endişeli görünmedi, ancak pakistan, büyük oranda sovyet propaganda ve tehdide maruz kaldı. özellikle u-2'nin kalktığı peshawar'ı bombalama tehdidini hatırlayabilirsiniz.

    başkan eisenhower'ın sonunda olanları tam olarak kabul etme ve bunu kamu kaydı haline getirme kararı, ne kadar gereklilik arz etse de, ayub'u şaşırttı ve bu olay sovyetlerle başa çıkmayı zorlaştırdı, diyebilirim.

    john d. scanlan, moskova genel hizmetler görevlisi, 1958-1960

    scanlan: (u-2 olayı gerçekleştiğinde moskova'daydım.) gerçekten bizi şaşırttı. bu olay 1 mayıs'ta gerçekleşti. ünlü bir life magazine fotoğrafçısı, bir yıl kadar önce moskova'ya atanmıştı. kendisi ve sevimli eşi ile iki çocuğu, red square'e doğru bakan, national hotel'de bir süitte yaşıyorlardı. 1 mayıs için dairenin penceresinden geçit törenini izlemek üzere 21 kişilik bir grup insanı davet etti. adı carl mayden'di. gerçekten nazik bir insandı.

    biz de davet edilenler arasındaydık. davet edilen diğer kişiler, o sırada moskova'yı ziyaret eden clifton daniels ve eşi margaret truman ve birçok basın mensubu, max frankel diğerleri idi. davet edildiğimiz için şanslıydık. hepimiz bu şeyi izliyorduk. film çekiyordum. geçit töreninin başlangıcı yaklaşık bir saat ertelendi. fotoğraf makinemde teleskopik bir lens vardı, tareti olan eski 8 milimetrelik kameralardan biri. kızıl ordu'nun mareşali gelip kruşçev ve diğerlerine rapor verdiğinde bunu teleskopla (lenin'in) mozolesine odaklamıştım ve sanki bir tür hareketli sohbet içindeymiş gibi görünüyorlardı.

    ardından geçit töreni devam etti. ne olduğunu bilmiyorduk. cumartesi veya pazar gününe kadar öğrenemedik. birkaç gün sonra yüksek sovyetler'in bir toplantısı vardı. kruşçev, kürsüden u-2'nin düşürüldüğünü açıkladı. thompson da katıldı.

    o geri döndüğünde ben büyükelçilikteydim. çok öfkeliydi. thompson çok sakin, sessiz, çok iyi huylu bir kişiydi ve nadiren duygularını gösterirdi. ama o geri geldiğinde asansördeydim ve açıkça çok rahatsız görünüyordu. sonrasındaki toplantıda yanındaydım, ancak bana onu bu kadar rahatsız eden şeyin washington'ın ona haber vermemesi olduğu söyledi. bunu o toplantıda öğrendi. çok utanmıştı. daha sonra sovyetler tarafından çağrıldı ve isyan yasasını onlara okudu.

    eisenhower'ın ziyareti iptal edildi. güzel bir hazırlık ayı geçirmiştik. bir dizi etkinlik ve parti düzenlemiştik, bunlar arasında eisenhower'ın kruşçev'e hediyesi olacak güzel bir fiberglas motor teknesi de vardı ve üzerinde şöyle bir pirinç plaka vardı: "amerika birleşik devletleri başkanı dwight d. eisenhower tarafından, haziran ayında ziyaret etmesi vesilesiyle, sovyetler birliği yüksek sovyet başkanlık konseyi başkanı nikita sergeyeviç kruşçev'e."

    bu pirinç plaka üzerindeydi. daha sonra washington'dan talimatlar aldık ve bu pirinç levhayı çıkarmamızı ve diplomatik posta yoluyla geri göndermemizi istediler, çünkü bu pirinç levhayı taşımaktan utanmak istemediler.

    daha sonra tekneyi kulübemizde kullanmak istedik. kulübemizin yakınında güzel bir küçük nehir ve küçük bir yapay göl vardı. bize denildi ki, "hayır, tekneyi geri göndermelisiniz. tekne bulundurmak yine utanç verici olabilir." tekne branda altındaydı. onu hava yoluyla getirmiştik. bu yüzden geri göndermek zorunda kaldık. sanırım onu demiryoluyla geri gönderdik. ardından işler hızla soğumaya başladı ve turumuzun geri kalanında soğuk bir atmosfer hakim oldu.

    kaynak: link, link, link

  • sabah yazarı hilal kaplan'ın yaptığı alkışlanası savunmadır.

    kaplan, 5 yıl önce 15 temmuz'da gerçekleşen darbe girişimini hatırlatarak, bu nedenle erdoğan'a tam teşekküllü ve ultra lüks bir yazlık saray yapıldığını yazmış.

    işte bu kadının da yeteneği bu. kimsenin göremediği o küçük noktaya görebiliyor. mesela biz adam orada sefa sürecek, ejder meyveli smoothielerle ferahlayacak, torunlarıyla deve güreşi yapacak zannediyorduk. iyi ki hilal kaplan'ı okuyoruz da gerçekleri öğrenebiliyoruz.

    bu arada 15 temmuz da hakkikaten erdoğan'ın dediği gibi "allah'ın lütfu" imiş. kamu bütçesinden masalsı bir yazlık saray yapıyorsun, "15 temmuz'dan korunuyorum" diyorsun. kıyak iş.