hesabın var mı? giriş yap

  • yıllarca değişmeyen diyalogtur, hiç bitmesin istenen:

    ortaokul-lise:

    z- ya baba uyuyamıorum sesini kısar mısın tv'nin!
    b-tamam tamam kısıyorum..

    üniversite:

    z- offf baba yaa şu maçın sesini kısar mısın, ya sınavım var sabah!
    b- tamam uyu kızım sen kısıyorum.

    uzamış akademik kariyer:

    z- ya baba şu adamların sesini keser misin artık
    b- ya zel ama saat daha 22.00!
    z- valla baba onu ilkokuldayken uykudan önceden hemen sonra uyumak zorunda bırakıp, alıştırmadan önce düşüncektiniz, uyuyamıyorum ya bu evde, uyuma özgürlüğüm yok!

    kendi eviniz olduğunda:

    z- baba... (sırıtır)
    b- (gülümser) tamam kısıom evladım, uyu sen sabah erken gidicen!

    dünyada çocuklarına hizmet etmekten keyif alan ender insanlarından biriyse, kalbinize sokmak istediğiniz bir baba ile gerçekleştirilen diyaloglardır...

    edit: o kadar oylandı ki buradan sesleniyorum kendisine “ seni seviyorum baba”....

  • vergiyle alakası olmayan durumdur.

    1-zara ingiltere'de ve bulgaristan'da da vergi ödüyor.
    2-türkiye'de tekstil ürünlerinde vergi %8 iken ingiltere'de vergi %20 kaynak
    3-türkiye'de tekstil ürünlerinde vergi %8 iken bulgaristan'da vergi %20 kaynak

    kısaca bu fiyat farkının sebebi zara'nın kendini türkiye'de farklı konumlandırması, ulaşılması güç bir yere koyması ve açık açık türkiye'yi kazıklaması. çözüm üstteki arkadaşların da belirttiği gibi satın almamak.

  • bankaya gittim ve kredi cekmek istedigimi soyledim. kredi notum dusuk oldugu icin banka istedigim meblağı vermedi. bankaci arkadas cikista guvenligin silahini ani bir hamleyle alip bankayi soyabilecegimi soyledi. yilda bir iki kere boyle olaylar yasiyolarmis zaten. ve bende bankayi soydum.

    (bkz: uzgunum anne oglun bir gerizakali oldu)

    edit: arkadaslar gerizekalimisiniz??? ilk basta insan gibi kredi istedigimi soyledim ama vermediler... ben ne yapabilirim??

  • sonuçtan bağımsız olarak şunu söylemek lazım, fatih gemileri karadan yürütme emrini verdiğinde baya bi adam "yok uçuralım amk" demiştir.

  • bana entry sildiren, taraftarı olduğum kulüptür. son süreçte didier drogba ile alakalı yazdığım entry'leri sildim. sildim çünkü haksızmışım. tribünlerde hakikaten bahsedilen ırkçılığı yapan pislikler varmış ve benim taraftarı olduğum, çocukluğumdan beri desteklediğim kulübüm bu pislikler hakkında gerekeni yapmak yerine, türlü türlü sözde video/fotoğraf kanıtlarıyla bu adamları savunur duruma geçmiştir.

    benim kulübümün savunulacak bir yanı yok. yok çünkü yönetenler, 3-5 çapulcunun yaptığı pisliğin 106 yıllık bir tarihe leke sürmesine göz yummakla kalmayıp, bu lekeye alet olmuştur.

    tükürdüğümü yalıyorum arkadaş. didier drogba; sesli isyan ettin ya, helal olsun.

  • "biri nasıl olur da bir ülkeden nefret eder veya herhangi bir ülkeyi sever? tibe bu konudan konuşup duruyor; ben bunu anlamama yarayacak püf noktasından yoksunum.

    insanlar tanıyorum, şehirler biliyorum, çiftlikler, tepeler ve nehirler ve kayalar, sonbaharda güneş bu tepelerdeki bir sürülmüş tarlanın kenarına batarken nasıl ışığını vurur biliyorum; ama tüm bunlara birer sınır koymanın anlamı nedir, bunlara birer isim vermenin ve o ismin artık geçerli olmadığı yerde sevmeyi bırakmanın?

    birinin ülkesini sevmesi nedir; ülkesi olmayan yerlere duyduğu nefret mi? o zaman bu iyi bir şey değil ki. basitçe kendini sevmek olabilir mi? fena bir şey de sayılmaz belki, ama birileri bundan bir erdem yaratmaya veya meslek edinmeye kalkışmamalı.

    şimdiye kadar hayatı sevdiğim için, hep estre arazisinin tepelerini sevdim, ama bu öyle bir sevgiydi ki içinde nefreti çerçeveleyen hiç bir sınır çizgisi yoktu. bunun daha ötesi varsa da öyle umuyorum ki ben bu konuda cahil kalırım."

    (bkz: the left hand of darkness)