hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • "kadınlar kendilerini güçsüz olana bir idol, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar."

    cesare pavese

  • anlık hayallere daldıran dizi bu. behlül le nihal yatta kahvaltıya nereye gidelim diye düşünürken, mutfakta yemek yiyen arkadaşın 'olum burayı böcek basmış lan' lafı ile bi an gözlerim dolmadı dersem yalan olur.

  • şu anda gerçekten isteyeceğim şey. annem babam sağ, henüz hiç kimse ölmemiş, henüz kötülük bu ülkenin başına bu kadar sirayet etmemiş...

  • hiç bir zaman tam anlamıyla aile olamadıysanız sıkıntı yaratmayan durum. yani aynı evin içinde yaşayan yabancılardansa kendi evleri olması daha iyi oluyor.

    ben annemle babamın hiç sarıldığını görmedim mesela. hiç bir zaman annem babamı sevmedi. hatta hayatı boyunca ondan nefret etmiştir. babamın da böyle bir durumda ona bayıldığını pek sanmıyorum.

    birbirlerine aşkım, canım, cicim dediklerini hiç görmediğiniz bir sözde aileniz varsa size pek koymuyor boşanmaları. benim de bir annem vardı babam kardeşlerim.. ama hiçbir zaman ailem varmış gibi hissetmedim. kendimi hep yalnız hissetmişimdir. lise son sınıfa kadar derslere asılmamın sebebi de buydu belki. onlardan öylesine kurtulmak istemiştim ki.

    o kadar yıl aynı evde yaşadık, babam işten gelir annem kapıyı açardı. akşam tv seyrederken annem tabağa meyve koyardı babam da bize kesip verirdi falan. böyle bakıldığında sıradan bir aileymişiz gibi görünüyor. ama evdeki insanların tamamı keşke babam eve gelmese diye dua ederse, bir anne sürekli baba tarafından ezilirse, baba her istediği olsun isterse, anne de baba da birbirine bir kez bile içtenlik veya sevgi göstermezse aile olunmaz.

    kısacası anne baba çocuk aynı evde yaşıyorlar diye aile olmuyorlar. ben de isterdim birbirine aşık bir anne-babam olsun, ailem olsun.. ama hiç olmadı işte.

    yine de ne bileyim iç güdüsel olarak boşanmalarını istememiştim. ama anladım ki böylesi çok daha iyi oluyormuş. üzülmeyin be geçiyor..

  • 1850den başlayan, 5 kuşağın olduğu benim 37.sırada olduğum tabloda ben de dahil 35 kişinin nüfusu bizim köye kayıtlı. premium gold köylüyüm.

  • benim.

    evet, 35ime kadar olamadım, istedim de olamadım.

    30umda evlendim, 33ümde eşim ilk hamileliğinde düşük yaptı, sebebi tetrapiloidi idi. kendi derdimi bıraktım, eşime destek olmaya çalıştım, kayıp onun için daha dramatikti çünkü, ve o iyiyse ben iyiydim.

    34ümde eşim ikinci kez hamile kaldı, yine düşük yaptı. bu sefer de sebebi turner sendromu idi. eşim bu kez daha da derinlere düşüyor, bense onu yukarı çekmek için daha da güçlü asılıyordum. kendi derdime dert bile diyemiyordum.

    35imde üçüncü kez hamile kaldığında, 6ncı hafta ile 14üncü hafta arası her hafta doktora gitmek zorunda hissettik kendimizi ve gittik. aman bebeğimize bişey olmasın korkusuyla 2 ay geçirdik. ve orada anladım ben bu işin psikopatlık olduğunu. haftalık gitsen günlük, günlük gitsen saatlik, her dakika bilmek ister insan bebeğinin durumunu, e sürekli karnında ultrason probuyla da gezemez ya insan.. deli işi resmen.

    derken 14üncü hafta tam rahatladık diyorduk ki, bir gece ansızın eşimin kanaması oldu, derhal doktoru aradık, durumu söyledik, hocam gitti mi yine diyemedik. hoca sabaha kadar tekrarlarsa direkt arayın, değilse sabah hastanede bakalım dedi. sabahı zor ettik, uyuyamadık.
    sabah gittiğimizde kontroller sonrasında previa olduğunu öğrendik.
    10 hafta eşim yemek ve tuvalet dışında hiç kalkmadan yattı. bu sürede elimden ne geliyorsa yaptım eşim ve doğmamış çocuğum için. şükür onu da atlattık.

    en nihayetinde oğlumu aldım kucağıma 35imde.

    daha önce baba olamadım. olmak istedim, ama olamadım.

    sözün özü, hayatın kendi planı var, sizin ne istediğinizin ya da ne zaman istediğinizin gram önemi yok. olacak olan, zamanı geldiğinde oluyor, ne 1 gün önce, ne 1 nefes sonra.

    o yüzden, olamamak üzerinden eksiklik ya da güçsüzlük çıkarımı yapmaya kalkan varsa, kendi eksikliklerini kapatmak için başka argümanlara yönelebilir. zira hayatın planı gün gelir kendisini de sınar, belli olmaz o işler.

  • necati şaşmaz'ın büyük bir hatası var. etrafında da kendisine "hürmet gösteren"lerden başka kimse olmadığı için kendisine söylenmeyen şeyler var. bu diziyi, adı kurtlar vadisi, başrolü necati şaşmaz, günü perşembe, müziği cendere diye herkes tarafından izlenecek zannediyor. bu dizinin ilk 97 bölümü neden izlendi, şimdi yayınlanan saçmalık neden ilgi çekmeyecek, ekşi şeyler'deki kurtlar vadisi konularının yarısının sahibi, başlıktaki en iyi 5 entryden ikisine sahip birisi olarak, biraz da ben anlatayım.

    zafer ergin: 24 sene ankara devlet tiyatrosu, 15 sene istanbul devlet tiyatrosunda oyuncuydu. 60'dan fazla oyunda oynadı. devlet tiyatrosu sanat yönetmenliği yaptı. 1989 yılında istanbul devlet tiyatrosu müdürüydü. kurtlar vadisi projesinin daha sadece ismi varken, oynayacağı belli olan tek isimdi.

    attila olgaç: 11 sene ankara devlet, 25 sene istanbul devlet tiyatrosunda oyunculuk yaptı. 30'dan fazla oyunda oynadı. zafer ergin ile 40 sene önce, 1980'de ankara devlet tiyatrosu'nda kral lear oynuyordu.

    görsel

    baykal saran: tam 48 sene ankara devlet tiyatrosu oyuncusu olarak, onlarca oyunda oynadı. oyunlar yönetti. 1989'da kültür bakanlığının verdiği en iyi oyuncu ödülünü kazandı. adına tiyatro ödülü verilecek kadar seviyede sahne tozu yutmuştu.

    istemi betil: dile kolay, 24 sene tiyatro yaptı. ankara devlet tiyatrosu müdürlüğü yaptı. tiyatro oyunları yönetti. can gürzap ile çetin tekindor ile ayten gökçer ile aynı sahneyi paylaştı.

    tarık ünlüoğlu: 20 seneyi aşkın süre boyunca tiyatro yaptı. trt'de siyah beyaz zamanlarda program yaptı. sadece diksiyonu bile oyunculuğunun kalitesini gösterirken, oyunculuğu muazzamdı.

    sönmez atasoy: 38 sene tiyatro oyunculuğu yaptı, 35 sene tiyatro yönetmenliği yaptı. tarık ünlüoğlu'nun oyununu bile o yönetiyordu. seslendirmede de iyiydi. atatürk seslendirmesi yapmıştı.

    görsel

    adnan biricik: 30 sene tiyatro oyunculuğu yaptı. tiyatro ödülleri kazandı. adam bugün kamu spotu seslendirmeleri dahil, bir sürü seslendirmenin sesi.

    nişan şirinyan: 20 seneyi aşkın tiyatro kariyerinde 20'den fazla oyunda rol aldı.

    kurtlar vadisi'nin şahane deve tuncay'ı, kurtlar vadisi pusu'da hastane müdürü yapılan osman wöber, istanbul devlet tiyatroları müdürüydü.

    görsel

    yazarları ömer lütfi mete'nin tedrisatından geçmişti. konsept danışmanı soner yalçın, 30 sene önce derin devlet yazıyordu. yeşil ile röportaj yapmış, kitabını yazmıştı. zamanında yazdığı yazılar, yaptığı haberler yüzünden aldığı ölüm tehditleri sayısızdı. osman sınav zaten ayrı bir çılgındı.

    haldun boysan, özgü namal, oktay kaynarca, gürkan uygun, yüksel arıcı, nedim doğan dahil olmak üzere birçok ismin oyunculukları okullardan başlıyor. türk dizi tarihinin en psikopat karakteri sefa zengin, dormen tiyatrosunda oyuncu, 3-5 bölümde görülen savcı rolündeki hakkı ergök bile 30'dan fazla oyunun başrolünde oynamış bir ustaydı...

    bu dizinin senaryosu, sadece söylediği aykırı cümleler değil, efsane oyunculukları, çekimleri ile de her yönüyle bir bütündü. cahit'in senaryosu, polat alemdar'ın herkesi vurduğu, hükümet yalakalığının zirvesi bir dizi değildi.