hesabın var mı? giriş yap

  • mustafa kemal ömrünün en kritik anlarindan birini yasadigini simsek gibi kavramisti.

    alayi on dakika mola icin geride birakmisti. simdi düsman ona kendi askerlerinden daha yakindi. isin daha kötüsü suydu ki eger düsman mustafa kemal'in simdi bulundugu yere gelseydi dinlenmekte olan alay, bütünüyle panige ugrayabilirdi. mustafa kemal'in sikisan dehasi bir anda en güzel kurtulus caresini buldu.

    kacan eratin önüne dikilerek:
    - düsmandan kacilmaz! diye haykirdi.
    askerler:
    - cephanemiz kalmadi, diye söylendiler.
    - cephaneniz yoksa süngünüz var!
    bunu söyleyen mustafa kemal, hemen askere:
    - süngü taaak! kumandasini verdi ve arkasindan da:
    - yere yat! emrini vererek onlari yere yatirdi. türk askeri süngü takip yere yatinca düsman da yere yatti.

    mustafa kemal, bundan sonra, alaydan ilk yetisenlerin hemen "mars mars"la bulundugu yere gelmesi icin emir subayini geriye kosturdu. iste onun kazandigi bu an, canakkale'de conkbayiri zaferinin altin kalemle tarihe yazilmasina sebep olmustu.

    "bir koca muharebenin ufacik bir lahzaya bagli oldugunu, hatta bir memleket hayatinin fena kullanilmis bir an yüzünden tehlikeye düsebilecegini, burada oldugu gibi iyi kullanilmis bir anin ise bir muharebenin ve bir vatanin mukadderatini iyilestirecegini o dakikayi görür gibi canlanmis bir ifade ile duymak insanin tüylerini ürpretiyordu."

    kutsal isyan, cilt 1, sayfa 499

  • 1993-94 eğitim öğretim döneminde ilkokula başlamıştım babam hergün 500 lira verirdi. simit ise 1000 liraydı. hacı abi diye bir adam vardı simit satardı ilk teneffüs okulumuz çok küçük kantini olmayan bir okul olduğu için sadece simit alabilirdik. hacı abi ilk zamanlar bana yarım simit verirdi. sonraları ise vermemiş, geri kalan yarısını satamıyorum kimse senden başka yarım simit almıyor demişti. bende bana göre fazla harçlık alan arkadaşlarımla ortak simit alır arkadaşa aldığım simitten yarısını verirdim. benim sayemde bir buçuk simit yiyen çok arkadaşım oldu. ikinci dönem 500 lira tedavülden kalkınca çok sevinmiştim. çünkü babam artık bana 1000 lira veriyordu. ama simit 2500 lira olmuştu. enflasyonu daha 7 yaşında tatmışım. şimdi ne zaman simitçi görsem fazla fazla alır etrafımdaki çocuklara veririm. belki ceplerinde sadece yarım simit parası vardır diye.

    edit; imla.

  • sorun doktorun uygulamasında değil sağlık sistemindedir. mesai süresince 8:20'den 16:30'a kadar her 10 dakikada bir hasta veriliyor. tahlil istenen, film istenen, önceki gün veya günlerden sonuç getiren hastalar için herhangi bir süre ayrılmıyor. zaten 10 dakika bir hastanın hakkıyla değerlendirilmesi için yeterli değilken üstüne sonuç ve kontrol hastalarına da bu randevulu hastaların süresi içinde bakılmaya çalışılıyor. ek olarak her gün hastane çalışanlarından randevu alamayanlar ricacı oluyor. randevu almayı başaramamış engelli ya da çok yaşlı hastalar geliyor.
    bazen bir hasta dışarı çıktığında muayene bulguları, tetkiklerinin sisteme işlenmesi henüz bitmemiş oluyor dolayısıyla hasta çıkınca hemen bir sonraki hastayı çağrı butonuna basamıyorsun. sen çıkan hastanın işini bitirmeye çalışırken ya da başka poliklinikte muayene olmuş bir hastanın raporunu e-imza ile imzalamaya çalışırken birileri kapıyı açıp randevusuz bakılmak için ricada bulunuyor. her hastaya yukarda bahsettiğim şeyleri anlatmak da neredeyse muayene kadar sürdüğü için bir yerden sonra kısaca randevusuz bakamayacağınızı randevu alıp gelmelerini öneriyorsunuz.
    tabi hasta da kendi penceresinden bakınca “içerde kimse yok, boş boş oturuyor bize bakmıyor” diyor. hatta bazen “iki dakka baksanız ne olur “ diyorlar. iki dakikada ayak üstü bakılınca aslında çok şey oluyor. mesela basit bir bel ağrısı diye düşünüp yeterince zaman ayırıp muayene edemediğiniz hasta verdiğiniz ağrı kesici ile biraz rahatlayıp, bittikçe eczaneden tekrar tekrar alıp. sonrasında artık o ilaçlar etki etmediğinde geldiğinde yayılmış bir rahim kanseri olarak çıkabiliyor karşımıza. sonrasında “2 dakika baksanız ne olur” diyen hasta yakınları “anneme geç tanı koydukları için kanseri ilerledi , tedavi şansını yitirdi “ diye size dava açıyorlar, hasta da yeterli muayene edilmediği için tedavi şansını yitirmiş oluyor.