hesabın var mı? giriş yap

  • bugün gelen haberler türkiye’den mi, kuzey kore’den mi belli değil. sonumuz iyi değil.

  • ilk sahnede ekran karanlıkken kulaklarımızda çınlayan "i believe in america." repliği ve ardından aydınlanan ekran, kameranın yavaş yavaş zoom out yapması. adamın konuşmaya devam etmesi. o konuşma, o sahne bu filmin özüdür. sırf o ilk sahne yetiyor bu filmin büyüklüğünü anlamaya. yeminle yetiyor... anam anam. tarifi imkânsız ya. çok çok iyi film valla...

  • halka hizmet etmek için o anki sorunları konuşmak için gittiğin yerde nutuk çekmeye çalışırsan ideolojin ne olursa olsun sesin kesilir böyle. görevinizi yapın tetikçilik değil.

  • biri uluslarası silah kaçakçısı ve aynı zamanda orta doğu'yu yöneten konseyin bir üyesi. diğeri istanbul kabadayısı.

    birinin muhatap olduğu konular ırak savaşı, suriye savaşı, abd-ingiltere-israil arasındaki dengeleri gözeterek orta doğu savaşlarına silah ihraç etmek.

    diğerinin muhatap olduğu konular ali, eyşan, cengiz, ezel gibi mahalle insanlarının hayatlarıyla uğraşmak.

    biri sıradan bir komiser tarafından hayatı karartılırken, diğerini tanımayan emniyet müdürü olamaz. .

    ramiz'in teknik olarak kıyaslanacağı kişi duran emmidir.

    edit: konseyin ırak savaşı ve suriye'nin geleceğini değerlendirdiği sahneden bir kesit yüce baron mehmet karahanlı'yı da yad edelim buradan:)

  • bir evlendiricilik programında hanım teyzenin teki koca adayında aradığı özellikleri sıralamakta iken damat adayı amcalardan biri lafı yapıştırır;

    - doktor, mühendis bir bey istiyorum. şöyle olsun böyle olsun bidi bidi...
    - tramvay durağına gelmişsin metrobüs bekliyorsun!

  • "ben bir şey yaptım, hatasını çekiyorum. bedelini de ödeyeceğim. ne kadar özür dilesem de affı yok. anlık bir şeydi, olabilir. her erkeğin başına gelebilir. hiç tanımazsın birini, yarım saat sonra teknende olur, bir şey yaparsın onunla, sonra da iner gidersin, o arada bu olur. ancak yorumlar çok can acıtıcı. midemin ağrısından duramıyorum, kesin kanser oldum. öyle üzülüyorum ki" demiş.

    de abi sen bu gevşeklikle grip bile olmazsın.

  • samson'in delila'si gibi isa'nin judas'i tarafından gelen sonunun başlangıcı öpücüktür. nasil ki samson aşık olduğu için kendisini aldatmayacagina inandığı delila'ya sırrını açıp saçlarını kaybeder, işte aynen böyle güvendiği judas tarafından öpücükle muhurlenir isa'nın ömrü. düşmanlarınin onu ayırt etmesini sağlayan şeyin bir öpücük olmasi ironiktir. ama samson örneği düşünüldüğünde isa'nin sonunun tek başına gelmesi samson'in düşmanlarından hiç değilse öcünü alırken ölmesi sonucuyla daha kötüdür.

    rivayete göre isa'nin çarmıha gerilmesinden sonra pişman olan judas kendisini erguvan ağacının (bkz: judas tree) dallarına assa da bunu isa'ya henüz ulaşabilecek iken yapmadığı için pişmanlığı daha büyük olmuş. normalde beyaz çiçekleri olan erguvan judas'in günahkar kanı ile mor çiçekler açmış.

    yeri gelmişken(bkz: işte bunlar hep mitoloji)

  • bilgi doğru olmayabilir ancak iyi ki 10 yıl önce ölmedi, yoksa şu an ulusal kahramandı. bu dünyada rezil olmasını görmek güzeldi. darısı diğerlerinin başına

  • haklı dayılardır. boşuna duyar kasmayın.

    doğrusu karışmamaktır. canımı sokakta bulmadım. polis, bekçi, jandarma değilim.

    siz de karışmayın, enayilik yapmayın. bu olay sonrasında yaralansanız, o kız gidip adamla barışır bir de sizden şikayetçi olur.

    çocugun yürüyüşü zaten kendini belli ediyor. kızın yaptığı yanlış tercihler için neden ben hayatımı riske atıyorum.

    ekşiciler gidip yardım etsin, yaralandıktan sonra bakayım kim kalıyor yanlarında.