ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evde sütyensiz gezmek
-
nasıl bir şey olduğunu hepimizin bildiği davranış. asıl sütyenle gezmek nasıldır onu anlat.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
- bize satış konusunda deneyimli elemanlar lazım.siz kendinizi satış konusunda nerede görüyorsunuz?
+ şöyle söyleyim, bakın şu an saat 15:00 ve arkadaşlarla saat 13:00 de taksimde buluşacaktım.onlar hala beni bekliyor, ben ise burdayım..
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
farklı dönemlerden olan iki genç ortak bi arkadaş grubu vesilesiyle tanışır. olay aslında basit bi tanışma olayıdır ancak;
a: merhaba veyis.
b: veysi.
a: veyis...
b: veysi...
a: veyisss!
b: veysiii!
a: tamam aq veysi olsun ya!*
...
daha sonra araya giren arkadaşlar ikisine de isimlerini ayrı ayrı söyleyip olayı bağlarlar. gençlerden birinin adı veyis diğerinin ise veysi'dir.
kadınlardan mucit çıkmaması
-
tüm mucitler kadınlardan çıkmıştır. aksini iddia eden hala leyleklere inanıyordur.
500 liralık saatin 20 liralık saatten farkı
-
480 lira.
abla kardeş diyalogları
-
3 yaşındaki dünya yakışıklısı kardeşim, artık yaşının da getirdiği olgunlukla annelerimizin farklı olduğunu kavramış, lakin babalarımızın aynı olup olmadığı konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. ve sonunda kaçınılmaz soru gelir:
-abla *bu benim annem, senin annen kim?
+tatlım benim annem başka biri, burda değil şimdi başka bi yerde.
-peki senin baban kim?
+benim babam bu*, senin de baban benim de. babamız aynı yani.
-*senin baban kim?
+canım bu işte benim babam?
kardeş bi süre sessiz kalır. minik kafasında durumu anlamaya çalışmaktadır. ve sonunda:
-senin baban benim!
der. sonra da cebinden demin babamın ona verdiği bi milyonu çıkarıp bana verir.
-al sana para. ben büyüycem, işe giricem çalışıcam. o zaman daha çok para vericem sana. ben senin babanım.
4000 liradan az geliri olan erkek aldatılır
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
iş gorüşmesi için gazeteden telefonunu aldıgım şirketi arayınca:
- iyi günler, iş ilanı için arıyorum ben
- evet, ben yardımcı olayım.
-.....
-.....
(buralar kısa bir öngörüşme ve adres alımıyla geçti)
- isterseniz şimdi gelebilirsiniz gorüşmeye
- tamam geliyorum, birşey lazım mı gelirken alayım (evet aynen böyle dedim)
ekşi itiraf
-
bu sabah bir arabaya çarptım, markası 93 model doğan slxti. kimsecikler yoktu sabahın köründe kaçabilirdim, ama yapamadım. garibanın tekidir zoraki almıştır vs vs. işe de geç kalıyordum, sokayım işine. neyse aracın sahibini aradım, sordum. bizim mahalledeki şantiyedeki bir inşaat işçisininmiş. adam da 2 aydır maaşını alamıyormuş. ben de nasıl çarptıysam artık; arabasının sol çamurlukla, sol tekerin aksını kırmışım. 8 çizerek gidiyordu tekerlek. neyse tutanak tuttuk, fotoğrafları çektik vs vs. sigortayı aradım, yapacaklarımızı söyledi. adama da 100 lira uzattım sanayide ustaya verir, ya da bir yemek yer diye. almıyordu, zorla soktum cebine. üç kuruş için kimsenin hakkını yemeye gelmez. içim rahat şu an, mis gibi...
edit:imla.
süleyman seba
-
21 eylül 1986 ankaragücü beşiktaş maçında top hakeme çarpıp gol olmuş ve beşiktaş mağlup olmuştu ve o sezon beşiktaş 1 puan farkla şampiyonluğu kaçırmıştı. yani o gol olmasa şampiyondu. maçın hakemi ahmet akçay o maçtan sonra yaşadığı bir anıyı anlattı az önce bir programda.
süleyman seba, maçtan sonra ahmet akçay'ı arıyor ve "hocam biz seni biliyoruz. bu senin ve bizim yaşadığımız bir talihsizlik oldu. bu aralar canını sıkarlar, bir kaç gün gazete falan okuma. kendini de üzme" diyor.
hani şu "beşiktaşlı duruşu diyip duruyorsunuz. nedir lan bu duruş?" diye soranlar var ya. onlara bir örnek olsun isterim.
edit: yıllar sonra videosunu buldum. buyrunuz efendim. https://youtu.be/bvyzaieabxm
new york city'nin dünyanın en güzel şehri olması
-
nyc'ye çok yakın bir şehirde yaşayan biri olarak katılmadığım önerme. sınıflı toplumların ne kadar kusuru varsa hepsini içinde taşıyor new york.
bir tarafta inanılmaz gökdelenler, şıkkıdı şıkkıdı yürüyen -ve yüksek ihtimalle rahatsızlık verecek derecede umursamaz- adamlar ve kadınlar, ihtişamlı gökdelenler ve onların gökyüzünü aydınlatan ışıkları, diğer tarafta sokakta/metroda yaşamak zorunda kalan, yiyecek bulmak için bin takla atanlar. ayrıca şehrin az çeperlerine gittiğinizde yerleşim yerleri de rezil bir hal alır. insanların bin bir zorlukla yaşadıklarını görürsünüz. metrosuna inersiniz, kesif bir sidik kokusuyla yüzleşmek zorunda kalırsınız. bazen de fareler gelir dibinizde dolaşır, göz göze gelirsiniz. alın size dünyanın süper gücü abd ve onun en büyük şehirlerinden biri olan new york.
ama şehir dendiğinde bunlar nedense akla gelmiyor. şehir dediğin şey o bölgede yaşayan insanların o coğrafyayla etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir hadise değil midir? gökdelenler, şehrin merkezi yerindeki üç beş hoş bina bazı kesimlerce hem sinir olunan ama aynı zamanda tapılan amerikan hegemonyasının zihin dünyamızda işgal ettiği alanla birleşince "new york dünyanın en güzel şehri" dedirtiyor insana rahatça.
pek öyle değil o iş.
edit: ayikiza tesekkur ediyorum umarsiz kelimesinin yanlis kullanimiyla alakali olarak beni uyardigi icin. umursamaz olarak duzelttim o kelimeyi.