hesabın var mı? giriş yap

  • sağlam irade, güçlü ekonomi masallarıyla insanları uyutan iktidarın zamanında gerçekleşmiştir. tabi kitlesi "ben hep 3 aldığım için beni etkilemiyor ehue ehue"cular olanın ekonomisi de aynen böyle olur. daha da artması öngörülen, yıl sonu 3.45'i göreceği düşünülen değerle karşı merkez matematik kurulu acil kararlar almalı. aksi takdirde ne kadar biyoloji alanı etkilenmeyecek olsa da fizik ve matematik alanlarında kartlar yeniden dağıtılacak gibi duruyor.

  • ben de bir öğretmen arkadaşıma yazdığım bir şiiri bu vesile ile paylaşmak istiyorum:*

    şiirine ve sana ben bir selam çakayım
    seni öğretmen yapanın fıtratına sokayım

    yarışamaz seninle narin fıtratlı kadın
    hıyarlık tarihine övünçle yazılmış adın

    sana ne lan milletin elindeki yüzüğü
    bakmıyorlar mı sana, sevdiğimin büzüğü

    keşke çalışsaymış da seni doğuran ana
    salmasaymış çayırlara bön fikirli bir dana

    bir de hiç utanmadan değer, hak, hukuk diyor
    bir gramlık aklı da, kalemden akıp gidiyor

    böyle bir zihniyetin gözünde olacaksa eğer
    varsın, batsın yok olsun, kadın adında değer!

  • yüzümde bir gülümseme bırakan düşünce. nefret kusan, ayrımcılık akan başlıklardansa böyle başlıkları tercih ederim.
    ayrıca evet, çok şirin ve minik ve tombullar biraz. yirim.

  • kampüste bildiri okuyan devrimci delikanlının ezan okunmaya başlayınca söylevine ara vermesi. ülkücülerden önce alkış alması sonra dayak yemesi.

  • yoğurt demek süt demek. çok uzun olmayan bir zaman diliminde çiğ süt satışı yasaktı türkiye'de ama günümüzde yine satışı var. (denetimli satışı var) aslında yasak olan soğuk zincirsiz yani elde edildikten sonra bir tüpe doldurulan, soğutulmamış ve saatlerde tehlikeli sıcaklık dereceleri arasında bekleyen (5-65 derece) sütler.

    yoğurt dedik biliyorum ama önce süt işini açıklığa kavuşturmamız lazım. margarini görür görmez bağrına basan türk halkı hala pastörize süte tu kaka muamelesi yapıyor. peki açık satın alınan sütler kötü mü? bilmiyoruz. hangi inekten hangi şartlarda elde edildi?, inekse nasıl bir inek? hangi şartlarda size getirildi? aslında soğuk zincire dikkat edildiğinde satın alınabilir ama süt mikroorganizmaları logaritmik büyürler. iki iken dört, dört iken sekiz olurlar. yazın 20 dk dışarıda sizi bekleyen çiğ süt içerisinde yüksek miktarda çok kötü şeyler barındırır. (evet gıda mühendislerinin gönlünü hoş ettik.) biz dışarıdan süt almayalım evet ama endüstriyel yoğurt satan firmalara da güvenmiyoruz. o halde bizde evde yaparız ama cevaplamamız gereken bazı sorular var. işler çok değişti çünkü.

    iyi de neden evde yoğurt yapıyoruz?
    çünkü yoğurdun tadını seviyoruz. birde bize probiyotik lazım.

    probiyotik nedir?
    artık bir çok sağlık sorunun sindirim sisteminden kaynaklandığını biliyoruz. probiyotiklerde bağırsaklarda yer alan, bağırsak sağlığına yararlı olan; aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendirmeye yarayan iyi ve yararlı bakterilerdir. bunlardan bize bol bol lazım. özellikle de çocuklara.

    probiyotik yoğurdun faydası nedir?
    sindirim sistemin için önemli. hazımsızlık, şişkinlik, gaz, kabızlık ve ishal gibi sağlık sorunları yaşanıyorsa yararlı bakterileri içeren probiyotik yoğurtların düzenli tüketmek gerek. birde bağışıklık işi var.

    marketten aldığım yoğurtta probiyotik yok mu?
    konumuz bu zaten. marketlerde satılan yoğurtların çoğunun içinde üretim teknolojisinin doğal neticesi olarak yeteri kadar probiyotik bakteri bulabilmek mümkün değil.

    demek ki neymiş? her yoğurt aynı miktarda probiyotik bakteri barındırmazmış. taş gibi diye tabir edilen yoğurt en iyi yoğurt değilmiş. önemli olan hem lezzet hem de sağlık ama önce sağlık.

    hadi şimdi yoğurt yapalım.

    evde yoğurt yapmak için en uygun süt kendinizin elde ettiği, kaynattığı taze süttür. elimizde bu yoksa ikinci sırayı pastorize süt alır. marketten üzerinde günlük süt yazan sütler pastörize süttür. uzun ömürlü (uht) sütlerde bizim ihtiyacımız olan probiyotikler olmadığı için biz pastörize süt kullanıyoruz. zaten onlardan istesek de yapamıyoruz.

    maya konusuna gelirsek. burada da eğer elimizde daha önceki yoğurttan kalan aktif bir maya var ise onu, yoksa market raflarında likit ve toz halde satılan ve üzerinde kocaman yoğurt mayası yazan mayalarımızı ve isteğe bağlı olarak bir adet bir adet activia probiyotik shot'ı kullanıyoruz. hazır satılan yoğurtları maya olarak kullanamıyoruz çünkü o yoğurtlar sizin açıp yemeniz için üretiliyor. bu yoğurtlar ile elde ettiğiniz mayada istediğimiz kadar probiyotik yoktur. sağlığımıza fayda sağlaması için gramında en az on yüz bir milyon probiyotik bakteri bulunması lazım.

    sütümüzü tencereye koyduk ve altını kısık ateşte yaktık. burada bakterilerimizin gönlünü hoş edip mayalanması için bir sıcaklık aralığımız var. bu serçe parmak ölçü birimine göre 43-46 derece arası. serçe parmağımızı içerisine daldırıp parmağımızı 10 saniye boyunca yakmaması altın kuralımız. çok igrencsinn diyenler termometre alsınlar. sanki zorla parmak sokturuyoruz.

    **eğer elimizde kuru maya var ise bunu lönnnk diye tencereye döküp karıştırmıyoruz. önce mayayı aktif hale getirmemiz lazım. tencereden aldığımız bir bardak sütü daha önceden ısıtıyoruz ve 15-20 dakika bu bardakta tutuyoruz.

    sütümüze bu esnada mayamızı ilave ediyoruz ve bir güzel karıştırıyoruz. kalabalık bir ailedeyseniz tencerede yapabilirsiniz ama ben yalnız yaşıyorum diyorsanız küçük kavanozlar edinin ve maya ile karıştırdığınız sütleri *önceden ısıttığınız* bu kavanozlara doldurun. üzerine tülbent gibi yada havlu kağıt gibi bir şey kapatın ve lastik ile tutturun. kapak kapatmayın. işte instagrama malzeme çıkaracağınız yer burası.

    40-45 dereceye dereceye ayarladığımız fırının içerisine kavanozlarımızı koyalım ve 2,3 saat kadar orada muhafaza edelim. fırından aldıktan sonra kapaklarını kapatalım ve buzdolabına koyalım. zaman içerisinde bir miktar daha koyulaşacaktır.

    taş gibi yoğurt olayı sütteki kuru madde oranına ve mayalanma durumuna bağlıdır. kuru madde dediğimiz sütü çok kaynattığımızda suyunun uçması ve daha yoğun olmasıdır. bakteriler yoğun süt ile çalışmaya başladıklarında daha koyu bir yoğurt elde edilir. dışarıdan satın alınan yoğurtlar daha koyu olması için çok kaynatılır. manda sütü inek ve keçi sütüne nazaran daha yoğun olduğu için daha koyu yoğurt elde edilir. manda sütünden elde edilen yoğurt ülkemizde güvenilir değildir. "manda sütünden" etiketiyle inek sütü ya çok kaynatılır ya da içerisine nişasta içerikli kimyasallar ilave edilir.

    benim için önemli olan probiyotik miktarı olduğu için pastörize sütte 48 dereceyi geçirmemeye çalışırım. yukarıdaki reçetedeki yoğurt size ortalama üstü koyulukta bir kıvam sunacaktır.

    artık bilinçli yoğurt yapmayı biliyorsunuz.

  • sahilden istinye yönüne giderken kahvaltı mekanlarına gelmeden hemen solunuzda kalan ispark tabelalı ama aslında mafyanın elinde olan rezil otopark.

    başımdan geçeni kısaca özet geçiyorum.

    dün kale cafe'ye kahvaltı için sahil yolundan gidiyordum. aslında her zaman daha kahvaltı mekanlarına gelmeden hemen sağda denize doğru kalan ispark'lara bırakırdım hep. orası henüz mafyanın elinde olmadığı için sıkıntı yaşamıyordum. dün ise buralarda yer olmadığı için mecburen denizin karşı tarafında kalan çok hafif rampalı ispark tabelalı yeri bilirsiniz ya oraya girmek istedim. ispark üniforması olmayan mafya tipli iki üç tane eleman vardı. olayı anladım ama yine de bi sorayım dedim.

    + burası ispark değil mi?
    - gel abi 15 lira.
    + ispark 15 lira mı yani?
    - ispark'ın yerleri dolu abi. gel biz sana yer ayarlarız.
    + istanbul'un yerlisiyiz birader, eyvallah.

    diyerek park etmeden devam ettim. sonra mecburen tekrar bebek yönüne doğru biraz gidip arnavutköy'den geri yine aynı kahvaltıcılar istikametine döndüm. denize doğru kalan ispark'lardan belki biri çıkmıştır da ben girerim ümidiyle giderken şansıma gerçekten de birisi parktan çıktı ve hemen arabayı bıraktım. bu sırada oradaki üniformalı ispark görevlisine olayın aslını sordum.

    + kardeşim, şu karşıda da sizin ispark tabelası var ama içeride ispark falan yok. bu nasıl iş?
    - ya abi o olayı hiç sorma. oraya ispark tabelasını koydurdular ki insanlar ispark sanıp arabalarını ve anahtarlarını güvenerek bıraksınlar. aslında ispark yok orada.
    + o nasıl oluyor ya? ciddi misin sen? böyle saçmalık mı olur.
    - abi valla öyle. oraya bi ara ispark görevlisi de koydular göstermelik ama arabaları yine mekanların valeleri park ediyor. ispark görevlisine para aldırmıyorlar. kendileri kendi ceplerine atıyorlar parayı.
    + yav kardeşim istanbul'un göbeğinde kimse görmüyor mu bunu? bir allahın kulu bir şey diyemiyor mu bu mafyalara?
    - abi zaten mekanların sahipleri büyük adamlar. bi tanesi hatta işi direkt yukarıdan bağlamış. polisler bile bir şey diyemiyor.

    düşün ki koca devlet kendine ait bir kurumun mafyalar tarafından işgal edilmesine ses çıkaramıyor ya da oradaki isparkı işletme sahiplerine ya da otopark mafyasına peşkeş çekiyor. sonra da bizden devlete güvenmemizi istiyorlar.

    buyur?

  • site ismi bile gelinin kafa yapısını ele veriyor. yani sadece seherin düğün var. eşi olacak adamın düğünü yok. yani ata denilen eleman sadece küççük prensesimizin düğün sponsoru. onun için site adında anılmasına gerek yok. çünkü seher evleniyor. seher ulan işte.. gelin evlensin yeter, gerisi teferruat zaten.

  • yarışma:çocuktan al haberi

    sunucu : tosberke'ye büyüyünce ne olmak istediğini sorduk, sizce ne cevap vermiştir?
    anne:doktor.
    baba:polis.
    sunucu :tosberke, büyüyünce ne olmak istiyorsun canım?
    tosberke: vapur.