hesabın var mı? giriş yap

  • şu hayatta kimseye çirkin diyecek kadar kötü olmayın amk, kendi halinde takılan bir kadın. kime ne zararı var da bu kadar kin ve nefret topluyor, ayıp.

  • hadi kekliği düz ovada avladın.. kanadını kanadına da bağladın, tamam eyvallah.. karşısına geçip şıkıdık şıkıdık niye oynuyosun lan?

  • -ne okuyorsun?
    +moleküler biyoloji ve genetik
    -bana bi brad pitt klonlar mıssın?
    +yapabilsem kendime bi angelina jolie klonlarım.

    ekleme.

    şunu da gerçekten yaşadım.

    izmirde halamlardan eve dönüyorum. bi eshot otobüsüne atladım. şöfore iyi akşamlar dedikten sonra geç şu yakın koltuğa otur muhabbet edecek kimse yok dedi. peki deyip hemen kapının yanındaki koltuğa geçtim.

    -öğrenci misin ?
    +yok mezunum. yeni iş buldum. bi dahaki ay çalışıyor olacam inşallah.
    -ne mezunusun?
    +moleküler biyoloji ve genetik.
    -ha sen bilirsin o zaman, söylesene çocuğunun erkek ya da kız olması için ne yapman lazım çiftleşme anında?
    +dölleyen sperme bağlı. birşey yapamazsın.
    -allah'ın işi demek.
    +yani öyle de denebilir.
    -ama tüp bebekte seçebiliyorlar spermi değil mi? bi makine var. oraya koyuyolar, x ve y kromozomu taşıyan spermleri ayırıyor.

    dumura uğramıştım bunu duyunca. vay amk adam flow cytometry i (ya da diğer adıyla fluorescence activated cell sorting) biliyor lan. benim 3. sınıfta öğrendiğim tekniği.

    +valla abi aynen öyle.

    edit: sperm ayrımı yapılmıyor diye mesaj atanlar oldu, buyrun https://en.wikipedia.org/…iki/sperm_sorting#methods

  • alınan hiçbir maaş üniversitede zamanlarındaki sahip olunan yaşam kalitesini satın alamaz. o zamanlar özgürsünüzdür, aklınıza gelebilecek her türlü çılgınlığı, saçmalığı vs. gerçekleştirebilecek güce sahipsinizdir. patronlara eğmek zorunda kaldığınız başı kimseye eğmek zorunda değilsinizdir, profesörlere bile. en önemlisi de yaratma, hayal etme dürtüleriniz henüz körelmemiştir.

    üniversiteden mezun olunup iş hayatına girildiğinde ise kendi mesleğiniz dışındaki tüm şeylere ilgi ayıramaz hale gelirsiniz. ne ailenizi ne arkadaşlarınızı görecek vaktiniz yoktur. bu hayat sizi gittikçe yalnızlaştırır. sevgilinizle görüşemeyip birşeyleri artık paylaşamadığınız için ayrılma noktasına gelirsiniz. en sevdiğiniz yazarları okuyamaz, en sevdiğiniz yönetmenleri izleyemezsiniz.

    çalışırken haftasonları hiç olmadığı kadar hızlı geçer. yatakta kendinizi tüm gün boyunca dinlenirken bulursunuz. sonra gelsin yine pazartesi sendromları.

    biz nerede hata yapıyoruz bilemedim. şu 4-5 yılda üniversite için yapılan masrafla güzel, temiz bir köyde ev alsak bir de aylık 400- 500 lira gelirimiz olsa kitabımızı okusak, kaliteli sohbetlerimizi etsek şu hayattan sayısız kat fazla kaliteli yaşamımız olurdu. bu şekilde de yaşıyoruz ama ne için, neyin uğruna?