hesabın var mı? giriş yap

  • bu çıkın dolaşın diyenler herhalde abdde veya bir avrupa ülkesinde yaşadığımızı sanıyor galiba ya da zengin çünkü herkesin gözünde potansiyel bir sapıksın bir selam vermene bakar.

  • los angeles belediyesi yapınca sözlük ahalisinin bilimsel bir sebebi vardır diye pek bulaşmadığı eylem. oysa aynısını misal istanbul büyükşehir belediyesi yapsaydı burada bilip bilmeden sallanır, milyon tane geyik dönerdi.

  • garip bir gerçek. adam dünyaya adam olarak gelmiş mübarek.

    ne kadar eski klipleri karıştırsam da bu sanatçımızın gençlik hali yok. clint eastwood'un var, jack nickolson'un var, ibrahim tatlıses'in var bu abimizin yok.

  • kaldırımda kendi halinde takılan kedi bir arabanın altında ezilmesin diye tüm bunlar.*

    mini bir travma sonrasında yapmaya başladım ben bu hareketi; eşek sıpası yanından geçerken bir anda fırladı yola. arabanın şoförü o anda hayatının frenini yapmasaydı kedi aldığı darbeden ölecekti, ben de kederinden.

    siz de kaldırımda yürürken sakin sakin takılan bir kedi gördüğünüzde hafif yavaşlayın derim. bok yoluna gitmesin hayvancıklar.

    oh be bi tek ben değilmişim editi: oh be bi tek ben değilmişim.

  • pardon da bu borcu biz mi yaptık da bize ödetiyorsunuz?

    ne bu böyle siz osmanlı padişahı filan mısınız da, bütün borcu siz yapacaksınız, yiyeceksiniz içeceksiniz batırdığınız ekonomiyi tebaa gibi biz düzelteceğiz?

    almanya'da kaç makam aracı, türkiye'de kaç makam aracı var diye bakın şok olursunuz. biz aslında borç ödemiyoruz, beyefendilerin şaşalı hayatlarının giderlerini karşılıyoruz. diyanet 5 yıldızlı otellerde yemekler, kamplar vermeyi versin efendim. benim ota boka vergi vermemin tek sebebi, ne şanssızlıktır ki türk olarak doğmuş olmam mıdır yani?

  • en son bu cümleyi kurduğumda;

    "madem öyle hanımefendi, cuma 10-11 arası halı saha maçı var. kaleye yazdım seni. gol yersen dağıtırım kafanı" cevabını almıştım. bir daha da sarfetmedim tabi. hey gidi hırçın tsubasa.

    deb editi: yenercan sözlük seni çok sevdi. ota boka penaltı deyip maçı kaybetmek pahasına bana attırdığın 23 golü bilmiyorlar tabi.

  • çok doğru eskiden hep olan bir şeydi, siz görmediniz diye hiç olmamış bir şey olacak değil. hala birçok evde veriliyor türk kahvesinin yanında likör. bu alkol düşmanlığı nedir ya. alkole karşı olan duruşunuzu keşke onurlu ve şerefli olmak için de kullansanız.

    edit: alla nostra buona fortuna adlı çaylak arkadaşım hatırlattı çok da güzel oldu. böyle bir şey yok diyorlar ya 20 yıl önce çekilen bizimkiler dizisindeki şu sahneyi izleyebilirsiniz. yani bayramlarda çok eskiden beri likör veriliyor. bunun müslümanlıkla da alakası yok tabi ki zaten onu kastetmediğim de açık gelen mesajlara istinaden yazdım bunu. bir gelenek olmuş bu olay hepsi bu. zaten ülkemizde bir ton saçma gelenek var ama bu gelenek niye battı insanlara anlamadım. istemeyen içmesin bu kadar basit. zorla içiriyorlar sanki.görsel sebastian de morra nickli çaylak arkadaş gönderdi bu reklam görselini de. herhalde artık kimse bayramlarda böyle bir şey yok diyemez*
    bir video da dorkkoytnickli yazardan geldi bu da avrupa yakasından

  • dünyanın gelecekte yüzleşeceği en önemli problemlerden biri.

    1950 yılından 2018 yılına kadar üretilen plastik miktarı 6.300.000.000 ton (6,3 milyar ton). bunun yaklaşık yüzde 9'unun geri dönüştürüldüğü, yaklaşık yüzde 12'sinin yakılarak yok edildiği tahmin ediliyor. günümüzde yılda ortalama 400 milyon ton plastik üretiliyor.

    2050 yılında okyanuslardaki plastiklerin toplam ağırlığının balıkların toplam ağırlığını geçeceği tahmin ediliyor.

    plastik bardak ile çay kahve su içip bardağı çöpe atıyoruz, o bardak 50 yıl doğada kalıyor. bebek bezi bile 500 yıl doğada kalıyor. bir şişe su alıyoruz mesela, o tek kullanımlık plastik şişenin doğada çözünmesi için 500 yıl gerekiyor.

    plastikler doğada yüzyıllar içinde çözünmeleri sorununun yanında çözünürken bisphenol a gibi birçok kanserojen maddelerin yayılmasına sebep oluyor.

    2017'de yapılan bir araştırmada dünyadaki içme sularının yüzde 83'ünde plastik partikülleri bulunmuş. plastik ile kontamine içme suyu oranı yüzde 94 ile en çok amerika'da görülmüş. ingiltere, almanya ve fransa plastik ile en az kontamine olmuş içme sularına sahip bulunmuş ama onlarda bile plastikle kontamine içme suyu oranı yüzde 72 civarında. insanların içme suyu ile yılda ortalama 3500 plastik parçası yuttuğu tahmin ediliyor.

    dünyada plastik kirliliğine en çok sebep olan ülkeler sıralamasında çin yüzde 27.7 ile birinci sırada. türkiye 14. sırada, amerika 20. sırada. bütün avrupa birliği ülkelerinin toplamı hesaplandığında 18. sırada oluyormuş. türkiye tek başına tüm avrupa'nın toplamından daha çok plastik kirliliğine neden oluyor.

    çözüm geri dönüşüm değil tüketimin azaltılması.
    bu konuda 20 dakikalık bir belgesel

    devletlerin bu konularda adımlar atması gerektiğini, bireysel olarak daha az plastik kullanmak dışında fazla yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünüyorum.
    yine de çocuklarımızı bilinçlendirip daha az plastik kullanarak bir çaba gösterebiliriz.

    what goes in the ocean goes in you

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…xjlm_05yqrd21ag

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…jxpxvliwiymlnty

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…cjvzkvahdo9a4nt

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…spmqirebcqascqn

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…3d0hdjyztqglpfh

  • devlet kendi insanına turist kadar değer vermezse, turist neden versin? diye sordurtan durum.
    ya adamın kafası baya iyidi, ya da o da durumun farkında olduğu için, bana nasılsa bir şey olmaz diye şansını denedi.

  • olmayan parasını harcamayan bir bireydir.

    vurmaya başlamadan önce düşünün; krediyi neden çektiniz? çok mu ihtiyacınız vardı? ölecek miydiniz çekmeseniz? kesinlikle o okulu okuyamayacak mıydınız? peki okudunuz da ne oldu, hayatınız kurtuldu mu?

    şimdi düşünme işini biraz daha derinleştirelim, aklıma gelen en zaruri kredi olarak öğrenim kredisi geliyor. şu üniversiteye her başlayan bireyin mal bulmuş gibi atladığı ama anlatırken de "o kredi ile makarna aldım yedim ben, kitap aldım, o olmadan okuyamazdım" diye anlattığı kredi var ya, işte o.

    sıfır lirası olan bir birey olarak, ailesinden sıfır lira destek alarak bir üniversiteyi kazandın varsayıyorum, bu durumda durumun kötü ise o kadar çok yerden burs alabiliyorsun ki aklın şaşar. haa burs alamıyorsan ya durumun kötü değil ya da okuman gerekli değil. okusan da bir şey olamayacaksın demektir bu.

    sonra, yok ben ille de okumak istiyorum, bir şey olamayacaksam da kendim görmek istiyorum, yaşayıp öğrenmek istiyorum dedin; yazıldın o kazandığın üniversiteye. e bir tek sen mi varsın hem okuyup hep çalışan? okurken akşamları garsonluk yapamadın mı? üniversitelerin içinde bile öğrenci çalışma programları var ve o programlardan alınan para kredi ile alınan para ile aşağı yukarı aynı. ha ama yok çalışmadan para istiyorsun değil mi?

    çevremde borçsuz adam çok az var benim, olmayan parasıyla araba almış, olmayan parasıyla telefon almış ve hatta çok daha ilginci olmayan parasıyla tatile giden, arabasına ses sistemi yaptıran, sevgilisine mücevher alan bir sürü salak adam var çevremde.

    bakın şunları okuyun ve unutmayın; kredi sadece ama sadece yatırım amaçlı kullanılınca mantıklı olan bir şeydir. kredi çekerek bir yatırım yapıyor ve yatırımın o krediyi ödüyorsa doğrudur, veya öderken zorlanmadığın kredi ile yaptığın yatırımın değeri artıyorsa doğrudur. onun dışında çekilen bilumum kredi yazıktır ziyandır, salaklıktır.
    kredi çekerek tatile giden adam net gerizekalıdır.
    kredi çekerek düğün yapan adam net gerizekalıdır. (2000 liraya salon kiralayandan bahsetmiyorum, çeşitli organizasyonlarla 10-15 bin lira harcayan ve bunu krediyle yapandan bahsediyorum)
    kredi çekerek cep telefonu alan net aptaldır. (paran varsa alırsın, yoksa almamalısın)