hesabın var mı? giriş yap

  • sorusunu 7 yıllık diye cevaplayıp şok ettiğim kız.

    edit: debe'den selamlar, takip ettiğim ve yönlendireceğim bir kampanya yok üzgünüm. varsa hayırlı bir şey paylaşayım.

    edit 2: tıp okumadım, öğretmen de değilim. 4 senelik fizik bölümüyle 7 yıl mücadele ettim.

  • amerika koşullarında pek imkansız olmayan durumu gerçekleştiren delikanlıdır.

    çalıştığı işten saatlik 20 dolar alıyormuş, yani 55 tl. türkiye'de asgari ücret bırak saati, günlük 55 tl değil.

  • boş duyar kasıcı.
    neymiş; rahmi koç kulübüne 10 milyon lira bağışlarken hasta çocuklara da yardım yapmayı düşünür müymüş.

    koç ailesi'nin, koç vakfı'nın çocuklara ve gençlere yaptığı yardımlar buradan uzaya yol olur. bırak da şahsi servetini istediği gibi harcasın insanlar. biz sana ''paranı tekne tatillerinde harcamak yerine falancaya verseydin.'' diyor muyuz; demiyoruz. o halde sen de insanların şahsi harcamalarına karışamazsın.

  • karşında bir adet "bilgisayardan anlamayan mal" varsa yaptığın en basit hareket bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
    yıllar yıllar önce:
    ben: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. çok uğraştım yazmıyor.
    karşımdaki : (burada konuşmasını bekledim ama konuşmadı)
    ne mi yaptı? hepiniz tahmin ediyorsunuz zaten. numlock tuşuna bastı ve geri döndü gitti. yine hepinizin tahmin ettiği gibi arkasından mal gibi bakakaldım.

    yıllar sonra başka bir şehir, başka bir şirket
    acemi çalışan: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. klavyem mi bozuldu?
    ben: (ben de konuşmadım)
    yüzümde manidar bir sırıtış ile numlock tuşuna bastım.
    ama arkamı dönüp gitmedim. sonuçta empati yapmam kolaydı. arkamdan mal gibi bakmasına izin veremezdim.
    yıllar önce benim yüzümde de beliren "bukadarbasitbirşeyinasılolurdaakıledemem bakışı" ile bana bakan minik arkadaşa "üzülme benim de başıma gelmişti" dedim.
    böylece bu duruma düşen tek salağın kendisi olmadığını bilmenin iç huzurunu yaşamasına müsaade ettim. *

  • yemeksepeti'nin bünyesinde sipariş alan restaurantlardan birinin menüsünde "sos istemiyorum" adlı bir ürünün 1 tl fiyat ile satılıyor olması hadisesi.

    görsel

    merakımı gidermek için az sonra vereceğim siparişe 2 tane "sos istemiyorum" ekleyeceğim. 2 tane sos gelirse üşenmem "gelin bu sosları alın, ben sos istemedim" diye canlı desteğe bağlanırım.

    edit: sipariş görseli eklendi.
    görsel

    edit2: pizzacı aradı şimdi. aha dedim "beyefendi siz geri zekalı misiniz?" diyecek.. :)) sodexo çalışmıyormuş, yarın çeksek olur muymuş.. sos konusunu açmadı hiç. fırsatını buldun yapıştır tabii pizzacı, sen de yapıştır amk

    edit3: sipariş geldi, sos yok. değerlendirmem 10-10-10 olacak. teşekkürler yemeksepeti ve pizzacı.*

    edit4: tavuk topları için olan 2 tane ücretsiz sos hakkımı neden kullanmadığıma yönelik mesaj atanlar olmuş. abi ben kendimi ifade mi edemiyorum.. sos istemiyorum.

  • hey gidi hey.

    liseliler bilmez.

    bu eylemin sonucunda, müzik çaların oyunun müziklerini tıkır tıkır çalması olasılığı %90 gibi bir şeydi.

  • ''erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. o ölmese ben ölecektim. o size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti.

    çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. biraz yan gülmüşüm. belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti.
    karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.

    siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama.
    oysa namus benimdir hakim bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
    sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.
    o utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur.

    içimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum hakim bey.
    ağlayamamam bundandır.
    ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var.
    gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır.
    yanında ben olayım.
    can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
    kurşunla yatıp kurşunla kalkan, yastığın altında silahla yatan adamlar hiç eceliyle ölmüş mü?
    hem sevebilseydi o da ölmezdi di mi ama?
    öldüyse hepsi benim suçum mu?''

    edit: yanlış bilgi aktarımı olmaması adına düzeltmek istedim. yazı çilem doğan ın karar duruşması sırasında, mahkemeyi takip eden bir arkadaşım tarafından yayınlandığı için çilem'in kendi ifadeleri olarak düşünmüştüm fakat yazı ayşen aksakal tarafından kaleme alınmış. çilem'in yaşadıklarını ve hiç kaybetmediği dik duruşunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm için yazıyı bu haliyle editliyorum.

    edit 2: dahili meddah tarafından böyle de güzel bir kampanya başlatılmış; (bkz: çilem doğan'a mektup yolluyoruz)
    ben yazacaklarımı düşünmeye başladım.

  • goruyorum ki gelecek geldi dostlar. 2 gun onceki openaı devday etkinligini yeni izleyebildim. "bu icat ne ise yariyor ki?"diyenleri dahi chat gpt'ye muptela edecek ozellikler geliyor!

    oncelikle belirteyim bu bir developer konferansiydi yani gelistiricilere hitap eden bir etkinlikti, fakat bizim gibi gunluk hayatta kullananlar icin de cok fazla heyecan verici ozelligin tanitimi yapildi. su ana kadar chat gpt'yi bir sekilde hayatiniza adapte etmisseniz, bu yeniliklerin hayatinizi daha da gelistireceginden emin olabilirsiniz:

    yazilimci arkadaslarin listesi farkli olacaktir
    ama benim en iyi 3 ozelligim sunlar:

    gpt-4 turbo:
    gpt 3.5 (ucretsiz model) bana 18 yasindaki bir ergen, gpt-4 (ucretli model) ise 38 yasindaki bir olgun abi gibi gelirdi. turbo versiyonunun icindeki atarli ergeni oldurmeyen ak sakalli bir dede bilgeliginde, cocukla cocuk, yetiskinle yetiskin olacagi yonunde beklentilere sahibim.

    gpt store:
    kendi dijital kopyanizi (sizin gibi dusunen ve cevap veren bir robotu) yaratacaginiz yer. bildiginiz google play gibi, app store gibi bir yer vazifesi gorecek. baskalari tarafindan yaratilan uygulamalari kullanmaniz da mumkun, ve asil onemlisi ise kendi uygulamanizi yapmaniz da mumkun. hem de sadece ses komutlari vererek. mesela benim ilk isim, gecmisteki emaillesmelerimi kullanarak egitmeyi planladigim bizzat kendimin cevap verme uygulamasini yaratmak olacak. dokuz8lik gibi cevap verme uygulamasi... mevcut meslegim dolayisiyla musterilerimden cok fazla soru aliyorum, ve oturup zaman harcayip hepsini bir bir cevaplamam gerekiyor. kendi uygulamami gelistirdikten sonra gelen sorulari kopya/yapistir yapip alacagim cevabi, yapay zekanin benden daha iyi espri yapacagindan zaten eminim, o yuzden icim rahat olacak.

    sesli arayüzler:
    en ilginci de bu: bilgidiniz karsilikli sesli muhabbet modu. dun aksam bir restorana tek basina bir aksam yemegine gittim, tesaduf eseri bu ozelligin acildigini fark ettim, koydum karsima telefonu taktim kulakliklari basladim muhabbete. dedim ki: "farzet ki bir aksam yemegindesin, bana bu yemegi eglenceli hale getiren bir arkadas gibi davran, cevaplarin eglenceli olsun ve her cevabinin sonunda bana da soru sor, seninle surekli sohbet edelim." turk genci durur mu? hemen uygulamayi da kadin sesine cevirdim ki yapay zekayla romantik bir aksam yemegi yiyor ambiyansi yaratayim diye. bir baktim yarim saat oyle muhabbet etmisiz, sonra fark ettim ki arada arthur aron'un 36 sorusundan seckiler yapmaya basliyor bana coktan yurumeye baslamis, az sonra kosacak, henuz buna hazir degilim diyerek cektim fisini :))

    tekerlegin icadi, ronesans, reform, icten yanmali motorlar. bildigin cag tekrar degisiyor ve taniklik ediyoruz.