hesabın var mı? giriş yap

  • bünyesinde çalışanlarına ad.soyad@kocbank.com.tr biçiminde e-mail adresi vermek yerine (adının ilk üç harfi)(soyadının ilk iki harfi)@kocbank.com.tr biçiminde e-mail adresi dağıtan kuruluş.. çalışanların mail adreslerini oldukça merak etmekteyim, zira şu tip mail adresleri görmek oldukça mümkün görünüyor:

    tahir tantan --> tahta@kocbank.com.tr
    deniz yöntem --> denyo@kocbank.com.tr
    salih akgündüz --> salak@kocbank.com.tr
    hande zorlu --> hanzo@kocbank.com.tr
    ahmet akça --> ahmak@kocbank.com.tr

  • yele tarağı, lastik kaşağı, kök fırça, bakım fırçası, fırça başlıklı nal temizleyicisi ve çıkartılabilir iç parçalı kutu olmak üzere 7 parçadan oluşan mükemmel set.

    karşıma ilk kez geçtiğimiz pazar günü beşiktaş'taki tchibo mağazasının önünden geçerken çıktı bu muhteşem ürün.

    gerçekten mağazanın pazarlama ekibini tebrik etmek gerek çünkü memlekette o kadar çok at var ki eminim talebi karşılamakta zorlanmışlardır.

    ben de küçük bi şımarıklık yaptım ve hemen edindim, her gece fırçalanıyorum. tavsiye ederim.

  • öncelikle iyi bir et pişirmek için kaçınılmaz olan şey dinlenmiş kaliteli bir et olmasıdır. etiniz kötü olduğu taktirde istediğiniz kadar uğraşın iyi bir sonuç elde edemezsiniz. kasaptan alacağımız bonfileyi en az 1 parmak kalınlığında seçmeliyiz ve kesinlikle dövme denilen o alçak işleme tabii tutmamalıyız. bu işlem eti inceltmekte ve bütün suyunu kaybetmesine neden olmaktadır. bir diğer husus ise dinlenmiş et almak gerekliliğidir. bu işlem en doğru şekilde kasap tarafından yapılacağından etimizi alırken buna dikkat etmek gerekmektedir. dinlendirilmiş iyi bir eti aslında (bkz: marine etmek) gibi bir işlem gereksizdir ancak riske atmamak için etimizi marine edersek daha iyi bir sonuç alabiliriz. marine sırasında dikkat edilecek husus ise en iyi sonucun bir gün bekletilerek alınmasıdır ve marine sosunun içine tuz konulmamasıdır. marine edilmiş etimizi dolaptan çıkardıktan sonra oda ısısına gelmesini bekleyip pişirme aşamasına geçmeliyiz. et pişirme işleminde diğer önemli husus ise (bkz: dökme tava), ancak dökme tavanız yok ise teflon tava da işinizi görür. marine işlemi sırasında yağ kullandığımızdan etlerimizi deniz tuzu ile tuzlayıp tavamıza atabiliriz. etimizi marine ettik ve kızdırdığımız dökme tavada pişirmeye başladıktan sonra kilit nokta ise pişirme süresidir. bütün dünyada kabul görmüş 6 aşamalı bir pişirme derecesi vardır;

    1. blue: kanlı

    2. rare: az pişmiş, içi kanlı, dışı pişmiş görüntüde.

    3. rare-medium: biraz daha az kanlı, dışı pişmiş.

    4. medium: kan kaybolmuş, etin pembeliği duruyor

    5. medium-welldone: pembelik yarı yarıya azalmış.

    6. weldone: pembelik tamamen kaybolmuş.

    bu aşamada http://www.youtube.com/watch?v=hc89yrlpsgg linki işinizi görebilir.

    bu sonuçları elde etmek için süre vermek pek doğru değildir ancak kızdırılmış yüksek ısılı tavada 4 5 dakika bir tarafını 3 4 dakikada diğer tarafını pişirmek bize rare-medium sonucunu vermektedir. etin piştiğini anlamak için çatal batırmak ya da kesmek gibi işlemler etin suyunun dışarı akmasına sebep vereceğinden bütün emeğinizin boşa gitmesine neden olacaktır. unutmayın ki ete lezzetini veren içindeki suyudur ve çok pişen et gitgide su kaybedeceğinden lezzetini de kaybeder.

  • edit: mesaj kutuma üşüşen dişiler! düşük profilli sevgililerinize trip atar üslupta mesaj atmazsanız makbule geçer. düzgünce fikrinizi belirtirseniz cevap yazabilirim belki.

    kadınları tavlamak için yazıyorsunuz ya hani iyi eğitim + iyi iş + iyi maaş vb bir dahakine şunu deneyin

    3 gasp + 6 torbacılık + 2 adam yaralama tüm kızlar düşecektir (tüm demeyelim aklı başında, kendine değer veren, akıllı birçok kadın da var haksızlık olmasın)

  • karışmayayım diyorum olmuyor içim rahat etmiyor. gerçekten eğlendiğinizi düşünsem hayatta bulaşmam aslında ama görüyorum ki cevabı vermemenizin sebebi eğlenmek değil cevabı bilmemeniz. niyet okuyuculuğu gibi oldu farkındayım ama gerçek bu ne yazık ki. trolün bile zekisi güzel ulan. bir zenci vardı, bir peder zickler vardı eskiden ne güzeldi hayat.

    deniz suyunun rengi su moleküllerinin ışığı emiş ve yansıtış özelliklerine bağlıdır. beyaz ışık dediğimiz güneş ışığında bütün renkler vardır. deniz suyu molekülleri aynen atmosferde olduğu gibi, bu ışığın dağılımındaki kırmızı tarafındakileri emerler, mor tarafındakileri yansıtırlar. deniz de bu nedenle mavi renkte görünür. yani ne diyor bu cümle. deniz suyu yapısal olarak renksizdir ancak büneysinde bulunan moleküller özellikle katman kalınlaştıkça (havuz gibi, denizgibi) renk dalga boylarından düşük frekanslı, yüksek dalga boylu olanlarını tutmaktadır/emmektedir. haliyle böyle olunca yüksek frekanslı, düşük dalga boylu olan mavi gibi renkleri yansıtmaktadır.

    bu yüzden de bardaktaki su şeffaf, havuzdaki su mavi gözükür. suyun dalga boylarını tutması için bir katman olması lazım.

    aynı şey gökyüzü için de geçerli.

    neden kırmızı rengi tutuyor su diye sorarsanız da cevabı şu;
    suda bulunan hidrojen atomları tüm evrendeki diğer atomlar gibi delicesine kendi frekansında titremekte. güneşten gelen ışık ışınlarında bulunan fotonların da dalga boylarına göre kendi frekansları var. yani onlar da kendi tarzlarında titremekteler. böyle olunca ışık içinden geçtiği ortamların yapısına göre, bazen içinde bulunan dalga boylarının bazılarını geçtiği ortamda bırakmak zorunda kalıyor. çünkü kendi bünyelerinde bulunan dalga boylarından bazıları içinden geçtikleri ortamın frekansına uyuyor.

    ışığı bir öğrenci servisi, çocukları dalga boyları (renkler), yolu da ortam (su) olarak ele alırsak. servis ali'nin (kırmızı) evine (suya) geldiğinde ali servisten iner. eğer bu servis size uğrarsa size içinde kalan çocukların renginde görünür. bu tüm ortamlar için genellenebilecek bir ışık nasıl oluyor da renge dönüşüyor sorusunun cevabıdır aynı zamanda. yani renk denen kavram ışık varsa vardır.

    şimdi kaldığınız yerden bokunuzla oynamaya devam edebilirsiniz.

    (bkz: erkeklerdeki renk algısı/@limon kimyon zorro)
    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler/@limon kimyon zorro)
    (bkz: dünya yuvarlaksa alttakiler niye düşmüyor/@limon kimyon zorro)

  • açıklamasına stüdyo yazarken biraz utanılması gereken ilan. he amk stüdyo, warner bros sütdyoları, tom ve jerry'nin yeni maceralarını çekmek için dizayn etmişler...

  • woody allen'in hannah and her sisters, annie hall ve crimes and misdemeanors ile birlikte en bilinen, kendisi sonradan pek beğenmediğini söylese de en önemli filmlerinden biridir.

    modern yaşamın başkenti diyebileceğimiz new york'un manhattan'ında bir grubun karmaşık duygusal ilişkilerini konu edinir. allen yüksek ihtimalle kendisini oynamakta, diyaloglarda kendi korkularından, saplantılarından, vesveselerinden bahsetmektedir ve aslında bu cesareti için takdiri haketmektedir. çünkü allen filmde aslında bir çoğumuzun kendine itiraf edemediği duyguları ve yaşamaya cesaret edemediği şeyleri yaşamış biri olarak tüm bunları dürüst bir şekilde eğrisiyle/doğrusuyla aktarmıştır.

    filmin en güzel kadını tabii ki ernest hemingway'in torunu olduğunu öğrendiğim mariel hemingway idi. ilginç bir not: manhattan'daki rolü ile oscar'a aday olan hemingway yıllar sonra nedense sermiyan midyat'ın ay lav yusunda rol almış.