hesabın var mı? giriş yap

  • -kitabın başlarında veya ortasında karakterlerden biri bir kabus gördüyse o kabusta görülen olay kitabın sonlarına doğru mutlaka gerçekleşecektir.

    -bir karakter bir daha şiddet kullanmamaya yemin ettiyse mutlaka ilerleyen bölümlerde şiddet kullanmak zorunda kalacaktır.

    -eğer bir yere giderken yolda kaldıysanız ve paranız bittiyse yol kenarına geçip otostop çekin. birazdan bir minibüs dolusu hippi sizi alıp gideceğiniz yere bırakacaktır.

    -çaresiz kalan bir insan her şeyi göze alabilir, her türlü riski alabilir ve her şeyi yapabilir.

    -ne yaparsanız yapın, bir yerlerde mutlaka küçük ya da büyük bir yangın çıkacak.

    -ne olursa olsun eğer hikayede hamile bir karakter varsa en azından çocuğunu doğurana kadar hayatta kalacaktır. kadını hamile bırakan kişi ilk ölenlerden biri olacaktır.

    -bir karakter küçükken çişini tutamıyor diye annesi tarafından azarlandıysa büyüyünce seri katil veya katliamcı olacaktır.

    -köşeye sıkışmış bir karakter en tehlikeli karakterdir.

    -ne kadar iyi plan yaparsan yap plan mutlaka bir yerde sekteye uğrayacaktır.

    -kitabın başında birinin özel bir yeteneğinden bahsedildiyse o yetenek kullanılmadan kitap bitmeyecektir.

    -bazı karakterlerin özel güçleri vardır ve bu güçler o kadar kuvvetlidir ki kişi sahip olduğu gücü kontrol edemez ve güç kontrolden çıkar.

    -kötü karakterlerin kötü olma sebebi %99 çocukken yaşadıkları ağır travmalardır.

    -her zaman iyi taraf kazanmaz. bazen sonunda "kazanan" da kaybetmiştir.

    -öldü zanettiğiniz düşmanınız ölmemiş olabilir. kafasına bir tane daha sıkın.

    -en ihtiyacınız olan eşya en ihtiyacınız olan zamanda kaybolacaktır (murphy kanunu mübarek).

    -psikopat karakterlerin büyük çoğunluğu gençliğinde hayvanlara eziyet etmiştir.

  • erkek: merhaba, bir gasp ihbarında bulunmak istiyorum.
    memur: gasp mı? olay nerede yaşandı?
    erkek: 21. sokak ve dundritch caddesinin arasında yürüyordum. bir adam aniden silahını çekerek, bana tüm paramı ona vermemi söyledi.
    memur: ve siz de verdiniz mi?
    erkek: evet, söylediğini yaptım.
    memur: yani tüm paranızı hiç direnmeden, yardım istemeden ya da kaçmaya çalışmadan mı verdiniz? bağırmadınız üstelik?
    erkek: evet, ama çok korkmuştum, beni öldüreceğini düşündüm!
    memur: hmm, ama söylediğini yaptınız. ayrıca anladığım kadarıyla bir hayırseversiniz.
    erkek: evet, hayır kurumlarına bağış yapıyorum.
    memur: yani para dağıtmayı seviyorsunuz, para dağıtmayı bir alışkanlık haline getirmişsiniz. herkese veriyorsunuz galiba.
    erkek: bunun konumuzla ne alakası var?
    memur: herkesin sizin para dağıtmayı seven biri olduğunuzu bile bile fiyakalı takımınızla dundritch caddesinde yürüdünüz ve gasp sırasında hiç karşılık bile vermediniz. kulağa, parayı isteyerek vermişsiniz de sonradan pişmanlık duymuşsunuz gibi geliyor. söyleyin bana, bir pişmanlığınız yüzünden onun hayatını karartmak istiyor musunuz gerçekten?
    erkek: bu tamamiyle saçmalık!
    memur: bu, tecavüzle aynı şey. kadınlar tecavüzcülerini adalet karşısına çıkarmak istediğinde her gün bu muameleyle karşılaşıyorlar.

    (kaynak, ertuğrul uzun)

  • muaviye'nin 1300 yıl önce halkın rızkından ve emeğinden çalarak yaptırdığı mekandır.

    muaviye şam’da romalıları taklit ederek osman’dan daha seçkin bir yaşam sürüyordu.
    ayrımcılık, kirlilik, zulüm, islam sisteminin yok edilmesi, burada daha net ve daha küstahçaydı.
    o dönemde muaviye romalı ve iranlı mimarların yardımıyla "qasru'l beyza" diye adlandırdığı görkemli bir saray yaptırıyordu.
    bu, saltanatın ilk sarayıydı.
    muaviye bu sarayın inşasını o kadar önemsiyordu ki, çoğunlukla işçilerin ve mimarların başında bekliyordu. ebuzer de her gün oraya gelip haykırıyordu:

    “ey muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan, israftır ve eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir, hırsızlıktır!”

    ve devamında tövbe suresini okur.
    'ey iman edenler! hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de allah yolundan alıkoyarlar. altını ve gümüşü biriktirip de allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. o gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. 'işte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım' denecek.'(tövbe; 9/34).

    ak-it'ler için peşin edit: bu bahsettiğim muaviye, 1.muaviye'dir ve 680 yılında ölmüştür.

  • insan gibi "hayırlı işler" diyen sade vatandaşı da siklemeyen esnafın, bu sefer terse gelmesi hadisesidir.