hesabın var mı? giriş yap

  • mart 1942, dünya savaşlarla ve şiddetle çalkalanırken gezegendeki tüm uluslar gibi türk ulusu da teyakkuzdaydı ve etrafında kopan kıyametten ötürü gergindi.

    15 mart'ı 16 mart'a bağlayan gecenin yarısında savaşta tarafsız konumda olan türkiye cumhuriyeti'nin muğla ilinin milas ilçesi koca koca bombardıman uçaklarıyla bombalanmıştı.

    askeri cephanelik ve pek çok tarla zarar görmüştü.ayrıca bir türk vatandaşı ölmüş, bir türk vatandaşı da yaralanmıştı.

    türkiye gibi tarafsız bir ülkenin bombalanmasına kimse anlam veremedi.bölgede alman bombalarının parçaları bulundu.ilk akla gelen almanya'nın türkiye'yi bombalamış olmasaydı.

    fakat bombalanmadan sonra ne askeri çıkarma oldu ne de başka bir saldırı.

    esrarengiz saldırı türkiye'yi ingiltere'nin yanında savaşa sokmak isteyen ingilizler tarafından alman süsü verilerek düzenlenmişti.

    yavuz ve midilli olayına benzer bir kumpas söz konusuydu.

    o dönemki churchill - inönü gizli görüşmelerinden sonuç alınamaması bu komplo teorisinin doğruluk payını artırmakta.

    ingilizler ise milas ile rodos'u karıştırdıklarını, bir kaza olduğunu açıkladılar ve zararları tazmin ettiler.

    kaynak

    wikipedia kaynağını açamayanlar için cumhuriyet gazetesi

    düzelti: ikinci kaynak eklendi
    debe düzeltisi: entry debe'ye girmiş bütün tarihseverlere teşekkürler.

  • 4. sınıf ingilizce dersinde, nedense ingiliz dili tarihi üzerine atıp tutarken, nasıl coşmuşsam artık.

    - yani çocuklar düşünün 3000 yıl önceki türkçe ile şu anki türkçe aynı mıdır?
    + hocam daha 3000 yıl olmadı ki ama.
    - nasıl yani?
    + 2012'deyiz daha.

    sfdhlşkldnjfhdf hala gülüyorum lan, keşke herkes 4. sınıf olsa, böyle şirin, eğlenceli olsak.

  • saat alarmı sabah saat 7.45 e kuruluyken saat 7.35 te uyanıp tuvalete girmek, siz tuvaletteyken çalmaya başlayan alarmı susturamamak..

  • ordu laikliğin kalesiyken de yasaktı şimdi de yasak. ilk entryi okuyan bir zamanlar bülent ersoy genel kurmay başkanıydı sanacak.

  • "deschooling our lives" adlı eseriyle matt hern de destek attı bu mevzuya. kitap "alternatif eğitim-hayatın okulsuzlaştırılması" adıyla kalkedon'dan çıktı. şöyle diyor:

    "çocuklar, yaklaşık 190 yıl önce prusya’da, ulusu inşa edecek kurbanlar olarak seçildiler ve okullara kapatıldılar. prusya’dan tüm dünyaya yayılan “zorunlu eğitim”in hapishaneleri milyarlarca insani benzer süreçlerden geçirerek ıslah etti ve etmeye devam ediyor. bir özgürleşme eylemi olması gereken eğitim, düşüncelerimizi ders kitaplarına ve birilerinin direktiflerine, bedenlerimizi sınıfların, okulların içine, sıraların arkasına hapsederek, sistemin talimatlarına göre yasayan ve düşünen insanlar yarattı. okullar öylesine benimsendiler, asil işlevleri öylesine ört bas edildi ki, tüm aileler çocuklarının bu hapishanelerin gönüllü tutukluları olmaları için her yolu dener oldular. ailelerin isteksiz olduğu durumlarda ise devlet üstüne düşeni yaptı.

    bu kitap, 190 yılını geride bırakan zorunlu kitle eğitimine karsı alternatifler yaratmanın çabasında olan kişilerin deneyim ve düşüncelerinden oluşmuştur. her bir makale, eğitimin yeniden bir özgürleşme eylemine dönüşmesi için neler yapılabileceğine ve zorunlu kitle eğitimine neden karsı çıkılması gerektiğine dair önemli ipuçları sunarken, aile, otorite, devlet, eğitim, öğrenme, öğretmen, okul kavramlarını da farklı bir boyutta tartışmaya açıyor…unutmamalıyız ki çocuk yetiştirme tarzımız her şeyden önce politik bir faaliyettir…"

    kitabın içeriği hakkında şurada ve alternatif eğitim hakkında da şurada bilgiler ve yazılar mevcut. özellikle alternatif eğitim derneği'nin sitesinde güzel yazılar var. yine kalkedon'un eğitim ve kültür dizisi kapsamında çıkan glenn rikowski'nin "marksist eğitim kuramı ve radikal pedagoji", david harvey ve arkadaşları'nın "eleştirel pedagoji söyleşileri", henry a. giroux'un "eleştirel pedagojinin vaadi" ve "eleştirel pedagoji ve neoliberalizm" ve dave hill ve arkadaşlarının "kızıl tebeşir" kitapları (bu seride eğitim üzerine başka kitaplar da mevcut) faydalı olabilir. "ne olacak bu okulların hali?" diye düşünürken okullardan toptan kurtulmayı da artık ciddi ciddi gündemimize almalıyız gibime geliyor, çoluğa çocuğa yazık oluyor. tabii gitmeden deleuze'a da selam vermemek olmaz:

    (bkz: çocuklar siyasi tutuklulardır)