hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    bizimkisi bir rant hikayesi
    yeşil dolar şeklinde biraz
    yalan dolan ve iftira
    bizimkisi dava gibi biraz

    bu ihale senin için
    bu arsaları kapatalım
    hiç utanma arlanma
    sen zenginleş daima

    bizimkisi beka hikayesi
    yeşil dolar şeklinde biraz
    pkk feto yediririz halka
    bizimkisi talan gibi biraz
    --- spoiler ---

    edit: arkadaşlar şarkının yaratıcısı ben değilim. gereken ilgiyi görmediğini düşündüğüm için alıntı şeklinde koydum buraya. övgüleri lütfen kendisine iletiniz. (bkz: #88497506)

  • benim.
    kızmadan önce bir sorun niye diye.

    dün gece 2 buçuk yaşındaki kızımla yatarken "biliyo musun sen çok güzelsin" dedi bana. bir de yanağımdan öptü. bırak en güzel türk kızı olmayı, kainat güzeli gibi hissettim kendimi. o yüzden en güzel türk kızı benim gün itibariyle. kafamda tacımla dolaşırım artık.

  • okulda bir arkadaş anlatmıştı böyle bir yöntemi. kız epey bir güzel. eleman çekingen bir fotoğraf öğrencisi. kızın uzaktan fotoğraflarını çekiyor. bunun için ciddi bir mesai harcıyor.
    günlerce, haftalarca kızın yolunu gözlüyor.
    bazen kar yağıyor, sırf onun beyazlar içinde bir kardelen gibi yükseldiği bir kare için bekliyor.
    bazen yağmur, fırtına hiç dinmiyor, eleman yılmadan bekliyor...
    en sonunda kızın çok güzel bir karesini yakalıyor. çok doğal ve kızın tüm güzelliği, fotoğrafa yansımış... eleman o kareyi çerçevelettirip hediye paketi yapıyor.
    kız bir gün okulda yürürken, tüm cesaretini topluyor ve karşısına çıkıyor.
    şaşıran kızla hiç konuşmadan elindeki paketi veriyor.
    kız paketi açıyor, kendi fotoğrafına bakıyor...
    bir süre sonra kız hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
    "hiç kimse benim için böyle bir şey yapmadı" diyor...
    olayı dinleyenler, heyecanla soruyor;
    ee peki sonra, eleman kızla sevgili oldu mu?
    anlatıcı yanıt veriyor...
    bizim eleman çok çirkindi laa, kız kabul etmemiş...

    kıssadan hisse: önemli olan yarışmaktı...

    oha: 500 küsür favori ve 2015'in en beğenilen entry'lerinden biri olmuş. emeği geçenlere sevgiler.

  • black panther in adaylığını çok abartacak bir şey yok. evet zamanında daha iyi süper kahraman filmleri adaylık alamadı başta dark knight olmak üzere ama zaman değişiyor ve akademi de hem gençleşiyor hem de değişiyor. yeni gelen ve yaşı 30-40 arası olan üyeler farklı gözle bakıyorlar bu tip filmlere , klasik oscar filmleri yanında bunların da yarışmasının doğru olduğunu düşünüyorlar. başta marvel olmak üzere adamlar bu işi mükemmel yapıyor . en iyi oyuncuları getiriyor ve müthiş prodüksiyonlar yapıyorlar ve sonuçta da ortaya çok iyi filmler çıkıyor . sırf çizgi roman - süper kahraman filmi diye görmezden gelinmeleri yanlıştı ve bu yanlışın düzeltiliyor olması sevindirici. her sene akademinin belli kalıpların dışına çıkamadığı ve sadece belli tip filmleri ödüllendirdiği söylenir ama adamlar yeni bir şeyler yapmaya çalıştığı zaman da , niye bu filmleri alıyorsunuz diye eleştirilirler.
    black panther hak ediyor yada etmiyor ayrı bir tartışma konusu ama artık yavaş yavaş alışın bu tip filmleri görmeye.

  • bana ilk tanışdığımız günlerde bunu söyleyen kişiyle 5 yıl kadar ilişki yaşadım, sonrasında evlendim, evlendikten 3.5 yıl sonra boşandım. kendisinin çeşitli beyanlarından aşağıya parçalar bırakıyorum;

    "senin en kötü özelliğin kanaatkarlığın"

    "hiç hırsın yok"

    "bir şirkete bağlandın mı, oradan devam ediyorsun, isteğin yok vizyonun yok.

    "kendini sürekli eziyorsun, aşırı alçak gönüllüsün, kendini göstermiyorsun"

    vs.

    bugün gündelik hayatın bir çok konusunda ters düşer durumdayız. 6.5 yaşında bir oğlum var. velayeti annesinde.

    hakkımda bugün itibariyle söylediği olumlu tek şey şu sayılır: "sen çok iyi bir babasın"

    sonuç olarak: "babalık" vasfı, babalık vasfıdır. başka kulvarlarda size yardımcı olmayabilir. haberiniz olsun.

  • - elektrikli süpürge, hortumu olan ve bagiran korkunç bir canavar degildir. siradan bir temizlik aletidir.
    - ekmek kizartma makinesine çok yaklasirsam, kizaran ekmekler firladiginda korkudan tezgahtan düsebilirim. bunun için sahibe miyavlamaya hakkim yoktur.
    - televizyonun üstüne çikip, kuyrugumu ekrana sarkitarak bir o yana, bir bu yana savurursam, sahibimin televizyon izlemesini engellerim.
    - mamayı begenmiyorsam, ona bok muamelesi yaparak, üstünü kapatmaya çalismam, hiçbir ise yaramaz. bir süre sonra o mamayi yerim.
    - sahip uyumaya giderken aniden cinlesip oyun oynamamak lazimdir. saat gecenin körü olmussa, oyun oynanmaz. sahip sabah erken kalkip, ise gidecektir. birakayim da uyusundur.
    - içi sivi dolu olan her kapta su yoktur. öyle her bardaga lap lap lap diye dilimi sokarsam, canim aciyabilir. dikkat etmek lazimdir.
    - evin içinden, pencereye gelen kediye dayilanmak ayiptir. o kedi bir gün açik pencereden içeri girebilir ve kafama güzel bir pati patlatabilir.
    - sahibimin tirmalamam için türlü maymunluklar yaptigi sey, tirmalama tahtasidir. koltuklar yerine, onu tirmalasam hos olur.
    - koltukta oturan sahibi, patilerimle çaktirmadan iterek, koltuktan düsürebilirim.
    - buzdolabinin altina kaçan oyuncak, miyavlayinca geri gelmez.
    - su akan bir muslugun altina kafami sokarsam, kafam islanir. bunun için sahibe küsmeye gerek yoktur.
    - perdeye tirmanmak kolaydir ama inmek zordur. perdenin tepesine çikip sonra "beni indir burdan!" diye sahibe bagirirsam, o da bana bagirabilir.
    - yeni bosaltilmis bir valizin içine girersem, sahip orada oldugumu fark etmeyebilir. sonra o valizi kapatip, dolaba kaldirir. bütün gün orada miyavlasam da duyulmaz.
    - kablo isirmanin hiçbir bahanesi yoktur.
    - açik olan her dolabin, özellikle buzdolabinin içine girmek, tehlikeli ve yasaktir. dolap kapanabilir, kiçim donabilir.

  • servis şoförü bir abimiz var, çok iyi bir insandır.
    hiç kimseyi kıramaz, nerede olursan ol görevi olmasa da hızır gibi yetişir gelir.
    kurban bayramından önce müdür beyi sorup duruyordu odasında mı onunla bir şey görüşeceğim diye.
    her gün soruyordu bir türlü denk gelemiyordu, bir gün aradım abi gel yalnız şu an müdür bey dedim.
    utana sıkıla girdi odaya. ne konuşuldu bilmiyorum, araya epey bir zaman girdi nasıl oldu hatırlamıyorum o abinin bir hafta boyunca 2 bin lira için bayram arifesi utana sıkıla müdürü sorduğunu öğrendim.
    öyle üzüldüm ki, boğazım düğüm oldu resmen.
    onun üzerinden de epey zaman geçti abiyle bir yerde rastlaştık bi emrin, arzun var mı diye sordu estağfurullah dedim gözleri dolu doluydu sustum kaldım.
    dün akşam beni eve bırakırken insanın rızkı için rezil olması çok ağır be kızım dedi.
    kıytırık bir sebepten fırça atmış müdürlerden biri.
    bir kolim vardı zorla aldı elimden kapıya kadar taşıdı.
    böyle iyi bir insanın bin türlü eziyetle iki kuruş kazanmaya çalışırken kötü hissettirilmesini sindiremiyorum.
    eczacılık ve hukuk okuyan iki kızı olan emekli bir öğretmen bu adam.

    edit: entry' i okuyup burs göndermek isteyen bir sürü kişi oldu, var olun. ne diyeceğimi bilemedim, yardımcı olmak isteyen herkes sağ olsun.

    nicklerini paylaşmayı uygun bulmuyorum(zaten isimlerini, kim olduklarını ben de bilmiyorum) birkaç yazar cüzi olarak olarak tanımladığı fakat öğrencinin şu an ihtiyaçlarını karşılamaya gerçekten yardımcı olmuş paylaşımlarda bulunmuş, yardımcı olan herkes sağ olsun.

  • "insan artık yeni insanlar tanımaktan ve kendini onlara tanıtmaktan yorulduğunu hissettiği zaman yalnızlığı sevmeye başlıyor"

  • ilacı dikkat eksikliği teşhisi ile alan biri olarak kullanıcı deneyimi yazmaya geldim. herkes hayallerini yazmış, bir de gerçeklere bakın istedim. bu entry uzun olacak, durumu olmayan okumasın. hayır, özet geçemem.

    öncelikle ilacımı kimseye vermiyorum/satmıyorum, boşa zahmet edip mesaj atmayın. atan var, o yüzden uyarıyorum. torbacı arayan yallah istanbul'un arka sokaklarına.

    doktor değilim, anlatacaklarım tamamen şahsi deneyimimdir. ilaçla geçmişim birkaç senelik, düzenli kullanmaya geçişim 2019. doktorum gerekirse başka doktorlara yazdırması kolay olsun diye rapor çıkardı. (ilacın raporu ödenmesini sağlamıyor. 25 yaş üstü herkesin, kırmızı reçeteyle ücretli alması gerekiyor. kutusu 16 tl.)

    düzenli kullanıyorum. bağımlılık korkum yüzünden düzenli kullanmaya ikna olmam uzun sürdü, doktorum günde 3 taneye kadar içebilirsin dediği halde en çok 2 defa alıyorum. ilacın max etkisi 1-2 saat arasında olduğundan, çalışma saatlerime/iş yoğunluğuna göre ayarlıyorum. genelde sabah 08:00, öğleden sonra 13:00 şeklinde. dozlar arasında min 4 saat oluyor. concerta'yı hiç kullanmadım, doktorum ritalin'in bana daha uygun olduğunu söyledi, sebebini hiç sormadım. (bunu sorayım bir ara.)

    haftada en az 1 gün ara vermemi söyledi, ben cumartesi-pazar günleri içmiyorum. buna ilaç tatili (drug holiday) deniyor. okuduğum kadarıyla ritalin kullanırken ilaç tatili yapmanın birçok gerekçesi var: ilacın yan etkilerini tolere edebilmek için, bağımlılık gelişmemesi için, ebeveynlerin talepleri vs... şuradaki bir araştırmaya göre ilaç tatilinin çocuklar üzerinde olumsuz etkileri de var. ilacı kullanmaya yeniden başladıklarında adaptasyon sorunu oluyormuş. bu nedenle lütfen sadece yetişkin bir birey olarak yazdığımı dikkate alın, çocuklardan zerre anlamam. yan yana duran ve aralarında 5 yaş fark olan çocukların yaşlarını bile tahmin edemeyen birinden çocuklar ve ilaçlar konusunda fikir edinmek istemezsiniz.

    dikkat eksikliğim 30 yaşımdan sonra, biraz da şans eseri teşhis edildiği için yıllarca bipolardan okb'ye beş milyon yanlış teşhis almış, içmediği ilaç kalmamış biriyim. antidepresan, antipsikotik, benzodiazepin, aklınıza ne gelirse... 800 mg ketiapin içip sabaha kadar tavana bakıyordum ya da rivotril içip sabaha kadar dizi izlemeye devam ediyordum. sonuçta sadece dikkat eksikliği sorunum olduğunu öğrendim ve abartılı gelecek ama hayatım değişti. 800 mg ketiapinle, 6 xanaxla uyuyamayan ben, günde 2 ritalin içtiğimde dünyanın en tatlı uykularını uyuyorum.

    yaygın anksiyete bozukluğu dışında hiçbir sorunum yok ki zaten ona da dikkat eksikliği ile beraber çok sık rastlanırmış. bunu bu kadar geç öğrendiğim için psikiyatri camiasına kırgınım ama camianın çok da umurundaydı...

    detaylara gelelim:

    ritalin içince ne oluyor?

    - empati yeteneğim ve tahammül seviyem daha yüksek oluyor. normal şartlarda çabuk sinirlenen, bir iş yapılacaksa acımasız olabilen, işi hemen yapmak isteyen biriyim. (bir sonraki maddede neden sinirlendiğimi anlatıyorum.) atm'de ya da markette sıra beklememek için atm'ye gece giden, markete kapanmasına yakın uğrayan, kalabalık yerlerde asla sıra bekleyemeyen bir yabaniyim. (evet, hiçbir gratis indiriminde alışveriş yapmadım.) artık ritalin içtiğim günlerde kuzu gibi sıra bekleyebiliyorum, nefesim daralmıyor, durduğum yerde sağa sola sallanırken insanların garip bakışlarına maruz kalmıyorum. en zoru da bacağımı, kolumu ya da tüm vücudumu deli gibi sağa sola sallamak isterken buna engel olmak. toplantı, ciddi ortamlar vs olunca kendimi kontrol etmeye çalışmak beni daha çok yoruyordu. düz duvara tırmanan, sağa sola koşan biri değilim ama bacaklarım, kollarım, parmaklarım sabit durunca deliriyorum. üniversite hayatım boyunca her hafta birkaç dersten atılmama neden olacak kadar şiddetli şekilde bacak sallardım. hocalar "dikkatimi dağıtıyorsun, çık dışarı" diye herkesin içinde azarlardı. ritalinle bu delice, gereksiz hareket isteği azalıyor ya da bitiyor.

    - kafasında 5 milyon düşünce uçuştuğundan bunları asla zamanında yapamayan, beş ışık yılı sonraya erteleyen biriyim. ertelediğim birçok projeyi başkaları yapıp aldı yürüdü, ben yerimde sayıyorum. hiçbir kararımı uygulayamıyordum, işime gelmeyen ne varsa erteliyordum. yapmayı sevmediğim işler mi var? diyelim ki rapor hazırlamam gerekiyor. ben sabaha kadar saçma sapan işlerle uğraşıp bunu yapmıyorum, işler ters gidince de başarısızım diye ağlıyorum. e yapmadın ki? bu durum tekrar ettikçe depresyona giriyordum, kendimden nefret ediyordum. psikiyatri de diyordu ki al sana antidepresan. şimdi de ertelediklerimin hepsini yapmış değilim ama en azından yapabileceğimi görünce rahatladım, depresyonda değilim. eskiden geri zekalı olduğumu, bu yüzden her şeyi ertelediğimi, sevmediğim hiçbir işi bitiremeyeceğimi düşünüyordum.

    - vicdan azabım azaldı. ne alaka diyecensiniz, şöyle: kafanızın içindeki düşüncelerin rengarenk kuş tüyleri olduğunu hayal edin. hepsi sağa sola uçuşuyor ama önce hangisini almanız lazım, nereye koymanız lazım bulamıyorsunuz. sonunda oturup kısır yapmaya karar veriyorsunuz, onun da yarısında sıkılıp dizi izlemeye gidiyorsunuz. dizinin 10'uncu dakikasından sonra biraz kitap okumak istiyorsunuz, iki sayfa sonra içiniz daralıyor, kısır yapmaya devam etmek için mutfağa giderken dün gelen maili ihracata yönlendirmediğinizi hatırlıyorsunuz. odanıza dönüp maili fw etmek için bilgisayar başına oturunca youtube'da mary river kaplumbağası hakkında video görüyorsunuz. oha, kesin izlemeniz lazım! ritalin içince kısırın bulguru hazır olana kadar yapacağın işleri düzenleyip, geri dönüp kısırı yapıp, dizi açılırken maili fw edip, mary river kaplumbağasını da 'araştırılacak' notlarına ekleyip üstüne bir de uçuşan tüyleri alfabetik sıraya diziyorsun, gece mis gibi uyuyorsun. her şeyi ertelemenin vicdan azabını çekmiyorsun.

    - istifçilik yapmıyorum, stoklarımı eritiyorum. tarayıcımdaki yer imleri klasörü, sağa sola yazdığım notlar, alınan gereksiz kitaplar... milyonlarca şey hakkında meraklanıp sonra okuyacağımı düşünerek kaydediyorum, kindle bin tane kitapla dolu, sürekli anlık ilgimi çeken şeyleri topluyorum ama bir daha dönüp bakmıyorum. yeniden okumak istediğimde ortada düzenlenmesi gereken dev bir yığın olduğundan daralıyorum, olay mahalllini terk ediyorum. basit görünen bu sorunun eğitim ya da iş hayatınızda neler yapacağını düşünün... ritalin içince oturup şu şu lazım, bunu sileyim, bunu okuyayım diye organize oluyorum. okuyayım dediğimi gerçekten de okuyorum, ben şok! şurada bir araştırma var, istifçilik sanıldığı gibi sadece okb'de değil dikkat eksikliğinde de fazlaca görülüyormuş. senelerdir her gün not aldığım bir mood tracker uygulaması var, ondaki kayıtlara baktım, derin temizlik yapıp gereksiz eşyaları, dosyaları, dijital ortamdaki dağınıklığı topladığım günler hep ritalin aldığım günler. hafta sonu için ajandama eklediğim hiçbir toplama, ayırma, eskiyi atma eylemini gerçekleştirmemişim, hepsini hafta içine ertelemişim.

    - ilgi alanlarımı mantıklı şekilde belirleyebiliyorum. sabah 8'den gece 12'ye kadar beş milyar farklı konuya ilgi duyup uzmanlaşmak isteyebilen, aynı anda hepsine dair kaynak araştıran, web sitesi kurmaya kalkıp alan adları satın alan, olmayacak işler peşinde koşan biriyim. sonra hepsi bir kenarda çöp olarak kalıyor çünkü ertesi gün onlardan sıkılmış oluyorum. ritalin içince bu saçma sapan durum olmuyor. olsa bile mantıklı şekilde düşünüp tartıyorum ve uygulanabilir değilse siliyorum.

    - ruh halim stabil hale geldi. sabah neşeli, öğlen anksiyeteli, akşam hafif depresif, gece enerjik olabiliyordum. senelerce bipolar sandılar, bir kere bile manik atak geçirmediğim halde verdiler seroquel'i, verdiler lityum'u. meğer dikkat eksikliğinde de ruh hali geçişleri oluyormuş. (okuduğum makalelere göre bipolarda bu geçişler daha yavaş gerçekleşiyor, benimkiler gün içinde hızlı oluyordu. siz yine de doktora sorun.) ritalin aldığım zaman o kadar sakinleşiyorum ki, 6 mg xanax ya da 800 mg ketiapin içtiğimde bile sabaha kadar oturan ben, ritalinden birkaç saat sonra mis gibi uyuyorum. üstelik verdiği sakinlik uyuşukluk şeklinde değil. normal bir insan olma hali. yine üzülüyorum, seviniyorum, anksiyetelerim oluyor ama her gün on defa değişmiyor ruh halim. ilk fark ettiğimde hayret ve dehşet arası bir şey yaşamıştım çünkü ritalin uyarıcı olarak geçiyor ve içince bana delice enerji vereceğini sanmıştım, acaba şener şen gibi sokaklarda koşar mıyım diye korkmuştum. tam aksine, içince dünya daha sakin oluyor, ben daha sakin oluyorum. asabiyet falan kalmıyor, saatlerce ufka bakıp içlenen şairlere dönüşüyorum. xanax'ın sakinleştiremediği beni pamuk gibi yapıyor.

    - düşüncelerimi ve enerjimi doğru şekilde yönlendirebiliyorum. yukarıda bahsetmiştim; aklında bir sürü şey var ama hangisinden başlayacaksın, neyi unuttun, o öyle miydi, bu nasıldı derken stresten evin içinde volta atıyorsun ama hiçbir iş yapamıyorsun, gün bitiyor, yapmadığın işlerin verdiği pişmanlıkla bunalıyorsun. ritalini magneto'nun kaskı gibi düşünebilirsiniz, beynini dış dünyadaki dikkat dağıtıcı şeylere kapatıyor. first things first diye hepsini sıraya koyabiliyorum. insan yapacaklarını nasıl sıraya koyamaz diyorsan, al bir süre benim beynimle yaşa derim.

    - iletişim konusunda daha sabırlı oldum. "geliyorum hemen" deyip aylar sonra "hah evet nerede kalmıştık" dediğim arkadaşım var. bazen birileri bir şey anlatırken o kadar tahammül edemiyorum ki, sözünü kesmeden durmak ya da ağzını kapatmamak çok zor oluyor. bu nedenle genelde telefonla konuşmak yerine yazmayı tercih ederim. okumak/yazmak sevdiğim bir uğraş olduğundan bu ikisinde sorun yaşamıyorum, dikkatim dağılsa da fark eden olmuyor çünkü konuşma gibi o an yanıtlamak zorunda değilim, istediğim zaman cevap verebiliyorum. ritalin içince konuşan insanları dinlemek çok kolay, konudan kopmadan sonuna kadar dinleyebiliyorum.

    - normalde 2 saatte bitecek işi dikkatimi veremediğim için 7 saatte yaptığımdan, ritalin içince aynı işi herkes gibi 2 saatte yapabiliyorum. (bakın herkes gibi 2 saatte diyorum, yani sandığınız gibi limitless dizisi karakteri olup 30 dakikada yapmıyorsunuz.)

    - basit soruları/sorunları çözerken hata yapmıyorum. ben normalde herkesin çözebileceği çok basit bir matematik sorusunu genelde çözemiyorum. 2+2-8 gibi basit olsa bile çözemiyorum çünkü 2+2'den sonrasını okumadan dürtüsel olarak laps diye cevabı işaretliyorum. hem de işaretlemezsem ölecekmişim gibi, elim kırılacakmış gibi hızlı hızlı işaretliyorum. haliyle yanlış oluyor çünkü sorunun yarısını okumaya üşenirsen ne kadarını çözebilirsin? eğitim hayatım boyunca öğretmenlerimden "bu kadar basit konuları yapamıyorsun da karmaşık soruları nasıl çözüyorsun" sorusunu duydum. soru uzun ve karmaşıksa, ilgimi çekiyorsa okuyorum ama kısa ve cazibesi yoksa bilmeden iddaa oynayan emmi gibi basıyorum rastgele yanlış kupona. salak mısın, bunu fark etmiyor muydun diyebilirsin. sıkılıyorum ya da matematik sevmiyorum sanıyordum. çünkü ilgimi çeken her şeyi sonuna kadar okuyabiliyorum. ritalin içince sonuna kadar okuyorum ve yanlışsa bile benim yanlışım oluyor. (ritalin içince her soruyu doğru çözüyorum demiyorum, öyle bir ilaç yok.)

    neler olmuyor?

    - bugün de dahi olamadım. kapasiten neyse onu kullanmanı sağlıyor ama üstüne ekleme yapmıyor. yapsa dükkan sizin, yemin ederim yapmıyor.

    - zeka artırmıyor, borçları ödemiyor, içince sırtında kendiliğinden pelerin belirmiyor. her zamanki hayatına devam ediyorsun ama benim gibi kafası aşırı karışık biriysen sakin şekilde devam ediyorsun.

    - herkes gibi oturup işini yapman gerekiyor. bir anda mistik şekilde yerinden kalkıp "haydi bakalım" diyerek kuantum fiziği öğrenmiyorsun. bunu ders çalışmak için yazdırmak isteyenler var, dikkat eksikliği olanlarda işe yarayacak ama onları ders çalışmaya motive etmeyecek. sadece ders çalışmak için masa başına oturunca dikkatinin dağılmamasını sağlayacak. "ritalin içtim etkisi olmadı, sabaha kadar pubg oynadım" diyor, neden acaba? ders çalışmaya başlasan sabaha kadar ders çalışacaktın? ben de bazı günler 2 tane ritalin içtiğim halde boş boş takılıyorum. zaten ruh halimi düzenlediği için bana her türlü iyi geliyor ama bir iş yapmak için çaba göstermezsen ritalin seni ensenden tutup masaya oturtmuyor.

    gariplikler/uyarılar

    - neden bilmem, her gün aynı etkiyi yaratmıyor. bunu çok araştırdım; yediğimiz yemeklerden kahve tüketimine birçok etki olabileceği söyleniyor ama kesin bilgi yok.

    - kahveyle birlikte almayın. asla. alırsanız muhtemelen kalp çarpıntısı, nefes darlığı yaşayacaksınız. bana olmaz demeyin çünkü başta bana da olmamıştı.

    - başlangıçta nefes alma hızını artırabiliyor, bir süre sonra geçiyor. ilaca uzun süre ara verip yeniden başladığımda yine yaşamıştım.

    - bol su için. ritalinlerin etkisi devam ederken muhtemelen aşırı susamış hissedeceksiniz. ağız kuruluğunu geçiştirmeyin, su için. sonra baş ağrısı çekersiniz.

    - yemek yemeyi unutabilirsiniz, unutmayın. iştahı aşırı derecede kapatıyor, birileri önüme yemek koymasa sabah 8'den akşam 7'ye kadar sadece su ve maden suyu içtiğim oldu.

    - son dozu 17.00'den önce almış olun. uykunuzu kaçırabilir. bende ters etki yaratıyor ama genel uyarı bu yönde.

    - nabız, tansiyon yükseliyor. bu da her gün olmuyor ama kalp sorunu olan mutlaka psikiyatrına söylesin, kardiyoloğa gitsin. beni en çok rahatsız eden kısım bu. bazen kalbim zorlanıyor gibi hissediyorum, daralıyorum. sırf bu nedenle ilacı bırakmak istiyorum ama henüz ikame bir tedavi bulamadım. (zaten sanırım bilim de bulamadı.)

    - anksiyete! düzenli kullanmaya başladığım dönem anksiyetem o kadar artmıştı ki evdeki bütün kapı kollarını söktürmeyi düşündüm, hepsi aşırı ses çıkarıyordu. çıt çıksa uykumdan uyanıyordum. dikkat eksikliği sıklıkla anksiyeteyle birlikte bulunuyor(muş) ama ilacı anksiyeteyi artırıyor. doktorum bunun beklenen bir yan etki olduğunu söyledi ve buspon verdi, kullanamadım çünkü geçmeyen bulantı-ishal gibi etkileri oldu. zamanla ritalin'in anksiyete artıran etkisi geçti. anksiyete için ayrı bir ilaç almıyorum.

    - ishal. çok nadir görülen yan etki olarak belirtilse de, bende ciddi seviyede ishal yapıyor. çok su içen biri olduğumdan dehidrasyon yaşamıyorum ama özellikle ritalin + kahve gibi bir çılgınlık yapacaksanız kalp ve ibs gibi sorunlarınız olmadığından emin olun. bence hiç yapmayın, kaka içinde ölebilirsiniz.

    - bazen unutkanlık yaşıyorum ama ilaçtan mı, başka şeyden mi emin değilim. kan değerlerim normal. internette uzun süre ritalin kullananların bu tür sorunlar yaşadığına dair mitler var, bunu doktoruma soracağım. bazı anlarda sanki olaylar ya da konular parça parça aklımda ama birleştiremiyorum. kal geldi diyorlar ya, tam olarak bu. birkaç saniye sürse de korkutucu oluyor.

    - ritalin alınca sürekli kahve içmek istiyorum. çarpıntı yapacağından içmiyorum ama nedense litrelerce içmek istiyorum. sigarayı bırakalı 3.5 yıl oldu, bir kez bile yeniden içmeyi düşünmedim ama ritalin aldığımda bazen aklıma sigara geliyor. neden sadece ritalin içince bilmiyorum. bunu da doktora soracağım. muhtemelen beyindeki etkisindendir. böyle garip bir etkisi var.

    - ilacın etkisi başladığında bunu göğsümün ortasından başlayıp vücuduma yayılan bir bası/ısınma hissi şeklinde hissediyorum. kafamda kuruyor muyum acaba diye düşündüm ama biraz araştırınca birçok kişinin benzer şeyleri yaşadığını gördüm. ani gelen ürperti gibi, dalgalar halinde yayılıyor tüm vücuda. garip bir his. ilaçlı tomografi çektirenler ilacın damara verildiği andan itibaren vücuda yayılışını çok net hatırlayacaktır. aynen öyle ama bu ağırlıklı olarak göğüs kafesinde kalan versiyonu. acaba tansiyondan mı diye defalarca bunu hissettiğim an nabız ve tansiyonumu ölçtüm, çoğunda normal çıktı. zaten tansiyon ilacı aldıktan birkaç saat sonra yükseliyor.

    - ritalin çekilmesi ilacın uzun süre, yüksek dozlardan sonra bir anda bırakılmasıyla oluyor. doktorun söylediği dozda kullanırsanız günün sonunda ilacın etkisinin geçmeye başladığı anları hissediyorsunuz ama "ritaliiiiiiiin" diye duvarları tırmalayıp salya akıtmıyorsunuz. sadece bazen gerginlik, bazen baş ağrısı olabiliyor. pırıl pırıl olan kafanın içi yine koşuşturup duran düşüncelerle doluyor.

    - kokainle kıyaslamak saçma. doktorunuza sorun, araştırın. ha yine doktorumun söylediğine göre bunu kırıp burundan çekenler varmış, o nedenle drug abuse konusunda hassaslar. gidip "ders çalışamadım, ritalin yazın" deyince yazmıyorlar ama bunu kokain ilan etmeden önce biraz makale okuyun. en zararsız maddeyi bile kırıp bir yerinizden çekerseniz zararlıdır. boşuna kırmızı reçete-doktor kontrolü yok.

    - zamanında modiodal da kullandım. bolca migren ve sinir krizi dışında faydasını görmedim. wellbutrin güzeldi ama ritalin kadar etkili değil.

    - meditasyonun dikkat eksikliğine faydalı olduğu söylense de ben henüz başaramadım. aylardır deniyorum, bir iki kez yaklaştım ama meditasyonun ne olduğunu bile algılayamadım ki yapayım.

    bir süre beynimin eksik, yetersiz olduğunu düşünerek kendimi hırpaladım. zekamın düşük olduğuna aşırı ikna olmuştum. bu yüzden ritalin kullanmayı olumsuz bir şey olarak gördüm, sürekli (kendimce çaktırmadan) doktorumla pazarlık yaptım. hatta bazen ukala ukala "imi tidivi itmiyir, itkisi giçici" falan dedim. doktorumun beni odasından kovmamış olması kendi ponçikliği.

    hala ritalin olmadan dikkat eksikliğinden nasıl minimum seviyede etkilenirim diye araştırıyorum çünkü hayat boyu herhangi bir ilacı içme fikri hoşuma gitmiyor ama hayatımın darmadağın olması fikri daha şiddetli şekilde hoşuma gitmediğinden ilaca devam ediyorum. zaten geriye dönüp bakınca o kadar yanlış teşhis ve yanlış ilaçla bu yaşa kadar gelmiş olmam bile mucize.

    benim için en büyük faydası ruh halimi düzeltmesi, beni sakinleştirmesi oldu. abartılı bir enerjiden ya da öforiden bahsetmiyorum, normal bir insan gibi sakin olmaktan bahsediyorum.

    madem kitap gibi oldu;

    yazarın son sözü: doktor verdiyse kullanın, düşük zekalı kenar mahalle ünlüsü gibi kırıp burnunuzdan çekmeyin, dozu aşmayın, ergen gibi sözlükte torbacı aramayın. altı üstü bir ilaç, dinozor olsa anlayacağım.

  • şu yaşadığımız memlekete bak.bayağı bildiğin mafya babası ana muhalefet partisi liderine hakaret edip alenen tehdit ediyor.

    giriş cümlesinde sayın diye başlayıp aşağıda dürzü demesi de ayrı ironi.