hesabın var mı? giriş yap

  • gecenin 3 falan gibi bi saatinde babam bi arkadaşından eve dönmektedir . malum rakılar su gibi gitmiştir . derken polis çevirir :
    polis : iyi geceler beyfendi .
    babam : iyi gejeler memur beğy .
    polis: ehliyet , ruhsat , alkol var mı ?
    babam: vağla memur bey hebji var .

  • (bkz: neco)

    yillar yillar once*, sinif arkadasim necmettin'i telefona neco diye kaydetmistim. gel zaman git zaman, neco ile muhabbetim kesildi ama numarayi silmedim hic, hep telefonda durdu.

    ıki yil once whatsapp yukledigimde neco ismine karsilik turbanli bir kiz geldigini gordum, herhalde kiz kardesidir dedim kurcalamadim fazla. fakat zaman gectikce o resimler degisti, ama hep ayni kiz resimlerde olmaya devam etti. resimlerde evlendi, cocuk sahibi bile oldu, ama hala neco olarak kayitli olmaya devam etti.

    sonradan anladim ki bizim neco numarayi kullanmayi birakinca bu gsm firmalari numarayi baskasina vermis, sonuc olarak bizim neco olmus sana necmiye.

    hala neco diye kayitli duruyor kizin numarasi, yakinda ikinci cocugu gelecek resimlerden anladigim kadariyla, merakla bekliyoruz*

  • didim'de o yazın popüler bir diskosu, tıklım tıklım. "all that'she wants is another baby" türünden eserler icra etmekte dj, içki su gibi akmakta.

    - aaa, bak şu herif şey değil mi ya..
    - izenadır beybi yeeeeee...
    - abi baksana lan, naim süleymanoğlu şu adam.
    - oll det şi vanz, huuuuuuu....
    - başlayayım senin dansına olum, baksana.. koskoca.. ehem, yani küçücük naim süleymanoğlu burnumuzun dibinde, ben bi meraba diyeyim. süper bişey.. geliyor musun?
    - şiz gat tımarrov, oğl det şi vaz....
    - iyi takıl sen, geliyom ben...

    (15 saniye sonrası)

    - haydaa gittim herife, naim abi dedim meraba. değilmiş naim. bi de korumayla geziyo düdük. naim değilsen ne koruması, alla alla. koruma da direk gibi. omzumu çürüttü it.
    - nereye kayboldun sen harbiden?
    - anlattım ya bi saat, şurdaki adam, naim süleymanoğlu'na acayip benz..
    - şu bücür mü, halil mutlu değil mi o. vay be, olm gidip meraba desek mi?
    - hass...

  • e: benim elimde bişey vardı ya? bi yerdemi unuttuk?
    k: yoktu aşkım elinde bişey.
    e: vardı yaa...
    e: hah buldum, elini tutumayı unutmuşum
    k: poşetmiyim ben be!

  • yakın zamanda hem yunanistan hem de ukrayna'ya gittim. hiçbirinde turist çıkacak yerlisi eve girecek diye bir şey göremedim.

    anavatanımızda gördüğümüz muameleye bak.

  • "komura bak komura diolar, ne komuru ya" deyip sudanlı abimizi isyan ettirmişlerdir :))

    gülüyorum ama 21 yy a geldik hala ten rengine göre insan sınıflamak devam ediyor.

    not: o sudanlı bebek ayrıca ne tatlıymış öyle.

  • hic unutmuyorum tek başıma ilk gittiğim zamanlardı 19-20 yasında var yokum pek paramda yok eskiden bu piçler ağız birliği yapıp tek fiyat vermiyordu aralarında daha ucuza satanlar oluyordu. kumpirleride güzeldi yalan yok. önlerinde gezerken hepsi böyle bagırıyor yine öküzün biri dur dur gitme dedi oyaladı beni, o sırada baska müsterilerde geldi benim önüme geçtiler.

    bende o sırada biraz tüyer gibi diğerlerine bakmaya gittim o öküz hayvanoglu hayvan tam alacagım yere geldigimde siparisi verirken sipariş verdigim kadına bagırdı oradan, ona vermeeeğğğ ona satmayacaaaksaaaan, kumpircidr korktu veremedi korkusundan kadın. cok utanmıstım hayvan oglu hayvan ya. gittim sahildeki kafetarya lokanta tarzı mekanda yemiştim bende.

    tamamen doğulu ahlaksız hayvanların elinde olan yerlerden biri gitmeyin yemeyin aç kalıp belki insan olur hayvan oglu hayvan olanları…

  • hoşgörüsü bol köydür.

    2 sene önce ramazan ayında köydeki matematiksel iktisat kampına katılmıştım.
    oruç tutanlara kimse ters bir bakış dahi atmıyordu.
    hatta muhabbetin uzadığı gecelerde, sahura kalkan arkadaşlarla güzel de bir ortamımız oluyordu.

    yani, anlamıyorsanız, bok atmayın ya.
    ali nesin ağzıyla söyledi zaten;
    "çapsız ülkelerde çaplı insanları sevmezler. herkes çapsız olsun ki, çapsızlıkları fark edilmesin"

    abuk subuk yorumlarla çapsızlığınızı ortaya çıkarmayın.
    şu güzel ortamı bozmayın.

  • yanında börek falan da yapabiliyorsa iyidir, gün teyzesi olabilir. sadece kısır yetmeyebilir.

  • anadilinize ve altyapınıza göre değişiklik gösterir. örneğin anadili türkçe olan biri için mutually intelligible olmalarından ötürü ingilizce’den bile önce türki dillerden birini öğrenmek daha kolay gelecektir. bir norveçli için de isveççe ve danca böyledir.

    anadil türkçeyse ve konuşulan ilk yabancı dil ingilizceyse, hint avrupa dillerine kapı daha rahat açılır diye düşünüyorum. ancak burada grameri çok uğraştırıcı olan almanca, fonetiği karışık olan fransızca ya da her ikisi de karışık olan slav dilleri ya da izlandaca‘dan değil de iki yönden de biraz olsun nefes alabileceğiniz, temiz telaffuzlu latin dilleri (mesela fransızca hariç) işinizi kolaylaştırabilir.

    aynı kolaylık seviyesinde mi tam kestirememekle beraber, iskandinav dilleri de bana nispeten kolay geliyor ancak bu benim 4 sene almanca öğrenmiş olmamla alakalı olabilir. öte yandan, isveççe üzerinden örnek verecek olursak sistematik bir şekilde yabancı dil eğitimi almış, dil öğrenme sistemini kavrayabilmiş ve ingilizcesi gerçekten iyi olan tanıdıklarım bu dili kendilerini paralamadan öğrenebilirken akademik olarak çok parlak olmayan, ingilizceyi hasbelkader öğrenmiş insanlar isveççe’yi çok zorluk yaşayarak öğreniyor ve asla rahat hissedemiyorlar, temiz bir diyalekte kavuşamıyorlar. bu bir fikir verebilir.

    gramerinin türkçe’yi andırdığı söylenen macarca, fince, japonca gibi diller hakkında asla fikir yürütemiyorum, ancak şu hayatta biraz daha vaktim olsa rusça, lehçe ve macarca öğrenmek isterdim. ama 27 yaşındayım ve son demlerimi isveççe’yle değerlendirdim. 25 yaşınızı geçtiyseniz ve o dili aktif şekilde kullanma imkanınız olmayacaksa, dil öğrenme işini sadece bir hobi, duolingo gibi oyun tabanlı bir aktivite olarak görmeye başlarsanız daha az hayal kırıklığı yaşarsınız.