hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşımın oğlu kuzey(5) kreşte bir kıza aşık olur ve epey bir süre ''ben kübra'yla evlencem'' diye dolanır. gel zaman git zaman, gönlünü başka bir kıza kaptırır.

    kuzey: ben ilayda'yla evlencem
    annesi: aa hani kübra'yla evlenicektin?
    k: istemiyorum..
    a: ama oğlum sen ''kübra'yla evlenicem'' dedin diye, ben çiçek aldım, çikolata aldım, gittim evlerine kübra'yı istedim. şimdi vazgeçemeyiz artık çok ayıp olur
    k: yaa anne naaaaaptın seeeen?? her şeyi mahvettiiiin!!! (gerçek sanıp, inanılmaz yıkılmış ve sinirlenmiş bir halde)
    a: artık evlenmek zorundasın, yapacak bir şey yok oğlum
    k: üff peki ya tamam... napalım o zaman, evleniyim bari... of anne of...

  • nehir'in annesi beşiktaşlıdır ve kızıyla tezahürat yapmaktadır.

    anne: siyah!
    nehir: beyaz!
    anne: siyah!
    nehir: beyaz!
    anne: en büyük!
    nehir: beşiktaş!
    anne: hadi bir daha. siyah!
    nehir: ya ben pembe demek istiyorum artık!

  • nereden cıktı tam olarak bu fikir bilmiyorum. ben machu picchu'ya gideceğim. öyle turla, cok eğlenceli bir arkadaş grubuyla falan değil, yalnız başıma. nasıl bir rota beni oraya vardırır diye geceler boyu düşündüm. salar de uyuni'de olsun bu gezinin içinde titicaca'da atacama'da.. liste yapıyorum yazıyorum oraya buraya. br ay kalacagım ve dünyanın birkaç harikasını birden göreceğim. önce skyscanner'dan bakıyorum, google'dan güney amerikadaki uçak firmalarını aratıyorum. ucuz olmak zorunda. ben gidebilmeliyim oraya. (2015 ocak ayında, güney amerikanın yazında)

    paris'ten 21 aralık en uzun gecede air france ile buenos aires'e indim önce. oradan şili,bolivya ve peru, cusco. dönerken de bu rotayı takip ediyorum, arada bir iki gün otobüslerde uyuyorum.

    cusco'ya vardığım ilk sabah o kadar yorulmuştum ki. tam yirmi gündür yollardayım. nerelerde uyudum uyandım cusco'ya vardığım o sabahı unutamıyorum. pisim, otobüste donmuşum, üstelik artık hostelde kalmaya dayanamıyorum. son yapılacak sey machu picchu, bir bu kaldı, en cok istediğim ama yorgunluktan ölüyorum. nefessiz kalmaya alışsanız da normalden daha kolay yoruluyorsunuz burada hep.

    machu picchuya gidiş ve dönüş yolu bence kaç gün orada kalacagınıza ve de mali acıdan müsaitlik durumunuza göre değişiyor. ben artık yorulmuştum dedim ya. bir otele yerleştim ve portakal sulu bir kahvaltı yaptım uzun önce sonra da inkarail'den tren bileti aldım, bilet gidiş dönüş 120 dolardı.

    aguas calientes'e, burası machu picchu'ya en yakın yerleşim yeri, sadece tren ya da trekking ile ulaşım mümkün, kalmanız gerekiyor bir gece önceden. ben bir hostelde kaldım yine 10 dolara. geziler de mevcut iki gün kalmalıydı sanırım 240 dolar civarıydı.
    güney amerika'da o kadar cok yer var gidilecek görülecek, machu picchu kadar lüks tüketime yatkın ve turizm hizmetinin geliştiği başka bir atraksiyon daha yok sanırım. herseyin birinci sınıfı da mevcut, cünkü sadece gezginlere değil tüm dünyaya ait bir mucize. parayı verirseniz beş yıldızlı bir otelde de kalabilirsiniz aguas calientes'te.

    machu picchu'ya cıkmadan önceki gün aquas calientes'teki büyük pazardan alışveriş yapabilirsiniz. baby alpaca yününden kazaklar var mesela, coraplar ve envayi cesit hediyelik esya. yer sıkıntım olmasaydı sayet masklar vardı, camdan boyama kutular, inka medeniyetine ait şekillerin acıklandıgı halılar vs. sadece bir satranc takımı aldım, aileme ve kendime de kazak. ciu yemek isterseniz burada mevcut, yan masaya dahi servis edilirse kalkmak isteyebileceğimi farkettim, denemedim. lama eti var restaurantlarda. yerel birası cusqueña ya da inca kola.

    sabah cok erken saatte başlıyor servisler beş gibi, otobüs ile gidiliyor belirli bir noktaya kadar, gerisini yürüyerek cıkıyorsunuz. giriş biletlerini internetten alırsanız cıktısını da almanız gerekiyor. wayna picchu için de ayrı bir bilet almak gerekiyor. hepsi sanırım 70 dolardı öğrenci biletinde. bunu tam hatırlayamadım.

    cıkarken etraf sisli ve yemyeşil, bir müddet yürüdükten sonra machu picchu'yu vardığınız bir dönemeçte göreceğinizi anlıyorsunuz, önünüzde yürüyen her grup insan orada duraksayıp gülüyor, nefes almaya calışıyor. ayaklarıma odaklanıyorum. bunlar da ayak diyorum. biz de yürüdük. karşınızda koca bir dağın ortasında tarihi bir inka kenti, dimdik ayakta, bak ben saklandım diyor. hep buradaydım, sizi bekledim gelin diye.

    yemyeşil, karıncalar gibi insanları görüyorsunuz uzaktan, lamalar geziniyor, fotograf cekmek için güneşin biraz daha doğmasını, sisin biraz daha kaybolmasını bekliyorsunuz. yanınıza mutlaka su ve yiyecek alın ki, wayna picchu'ya cıkmak dahil tüm gün geçiyor. lavaboya gitmek için dağı inmeniz gerek. mantıklı da değil mi? koca dağı siz işeyin diye saklamamış tabii adamlar. onun için öğleden sonra fotograflardan bilinen ilk kısmı gezip, aşağı inip, bir ihtiyaç molası ve bir kahve sonrasında da inka gate, inka bridge ve wayna picchu'ya cıkılabilir. kuytu bir köşe bulup uzanabilirsiniz patika yollarda.

    aşağı indiğinizde bitecek ya, bir daha geciyor insan gectiği yollardan, favorim sehrin en asagısında ucurumun kenarındaki bir bankta ayaklarımı sallandırıp, aşağı bakmaya korka korka dinlenmek olmuştu. bir de öylesine bir sarkı mırıldanıp gülümsemek.. bu ayaklar da yürüdü işte hep.

  • 80'lerin basi, askeri yonetim zamanlari. bir gazeteci zeki muren'e sorar.
    "efendim size neden pa$a diyorlar, biliyor musunuz acaba?"
    zeki muren katila katila gulerek $oyle cevap verir:
    "ankara'dakilere ibne diyemedikleri icindir herhalde!"

    10+ yıl sonra gelen edit:
    olayın ayrıntılı hikayesi için (bkz: #62646594)

  • bu aralar ahmet hakan'la tartışan her dönemin yazarı varlık.

    ahmet hakan (11 mayıs)
    "dünya ne sana ne de bana kalmaz.
    sultan süleyman'a kalmadı.
    kenan evren'e kalmadı.
    sana da kalmaz.
    ona da kalmaz.
    böyle hiçbir kitap yazmaz.
    ne diyelim?
    barlasların başı sağ olsun."

    mehmet barlas (12 mayıs)
    "rahmetli erbakan'ın karşısında süt dökmüş kedi gibi beyaz çorapları ile otururken biraz sonra aydın doğan'ın sofrasında şarap servisi yapmayı sınıf atlamak zanneden dalaksız mürtediler, yine kaşınıyorlar. neticede bu gibilerin sonunun önce sözcü'ye gönderilmek ve sonra da aydın doğan'la davalaşmak olduğunu biliyoruz. bu sonu bekleyin, görürsünüz."

    ahmet hakan (14 mayıs)
    "seni cenazede neden göremedik mehmet?
    kenan evren ölünce, kenan evren'in en yakın arkadaşı mehmet barlas'a "başın sağ olsun" dedim. o da bana cevap verdi:
    "beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
    zaten mehmet barlas'a ne zaman "sen kenan evren'in arkadaşı değil miydin, evinde ağırlamadın mı, millet zindanlarda çürürken sen kenan evren'le kah kah kih kih mavra çevirmiyor muydun" diye sorsam... aynı cevabı veriyor:
    "beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
    sen bırak bunları da cevap ver:
    neden arkadaşının cenazesine gitmedin?
    muteber bir devlet başkanı iken evinde ağırlamakla hava attığın şahıs, itibarı kalmamış bir halde ölünce... neden sırtını çevirip kaçtın?
    hiçbir soruma doğru dürüst cevap vermiyorsun.
    bugünün muteberlerine de yarın öbür gün aynı muameleyi yapmayacağının bir garantisi var mı, bari bu soruma cevap ver."

  • fantastik ve acayip ulkemizde heves edilmesini tavsiye etmedigim yasam bicimi. evet yasam bicimidir karavan, bir tasit veya makine degildir. insanin "bir yere bagli olmadan yasamak" hevesi ve "tum memleket benim evim" dusuncesiyle girismesi sonucu sinir krizi, hayattan soguma ve cildirma basta olmak uzere cesit cesit yan etkileri vardir ki tadindan yenmez.

    mesela degisik ulkemizde karavanla ilgili yasalar kisaca "ya nasip ya kismet" seklinde ozetlenebilir. bir mercinin dogru kabul ettigini bir digeri yasaklar ve ceza keser, bunun kabul ettigini ise oburu zinhar kabul etmez.

    her insanin hayali "kendi ihtiyaclarina gore karavan yapmak" imkansizdir, otuzsekizbin ayri mevzuat ve yasaya takildigi icin (bunlarin hicbiri saglam gerekcelere dayanmaz bu arada) ulkemizde karavancilik "servis minibusunu caktirmadan karavana cevirmek" ve "karavan firmalarindan dunya kadar paraya en kalitesiz urunu satin almak" arasinda gider gelir. oyle alayim bir offroad araci, karavan yapayim falan yok yani.

    diyelim ki bir sekilde karavan aldiniz ve hevesle yola koyuldunuz, adama "hoop bi dakka nereye gidiyorsun bilader?" derler. haklilar, nereye gidiyosun ulan oyle kafana gore? (sinirlendim bak yine). bir kere karavan kulturu olmayan allah'lik ulkemizde karavan kampi var mi diye dusundun mu hic? dusunmedin di mi ibis? bosuna arama ben soyleyeyim yok. yani var da yok. bir dunya para isteyip karsiliginda 5 metrekarelik toprak sunmak karavan kampi sayilmiyor ne yazik ki. ayni paraya avrupa'da hatta en pahali ulke sayilan ingilterede bile posta kutusu hizmetinden bedava uydu ve internet sistemine kadar hersey varken, bizde en luks hizmet "golgelik agac var daha ne istiyonuz?"
    zaten kendilerinin karavan kampi oldugunu iddia eden tarlacilar o kadar yuksek meblalar istiyorlar ki cidden o paraya okuz aliriz diyesi gelir insanin. ortalama bir evden daha pahaliya patlar kira gibi.

    bu kamplarda yabanci ulkelerden gelen karavancilar euro/dolar uzerinden odeme yapacak diye en iyi yerler (iyi yer dedigim de agac alti iste) bunlara ayrilir, yurdum karavancisina verilmez. zaten yurdum karavancisinin karavani da karavan sinifina girmez "stealth camper" yani gizli karavan sinifina girer, minibusu bozup karavan yapmaktan baska alternatifleri yoktur cunku.

    misal dedinki "bu cennet vatanin dort kosesi kamp iste" ve kafana gore biryerlerde konaklamak istedin, sonuclar:

    1- ayni gece icinden yaklasik 45 kere farkli polis/jandarma incelemesi icin uyandirilirsin, niye mi? ulan dedik ya bu ulkede karavan kulturu yok, ortalama her medeni davranis "supheli" gorunuyor bu yuzden.

    2- senin pansiyon/hotel/kamplarinda kalmadigini goren yerli isletmeciler seni en fantastik sekilde ihbar eder yetkililere ("terorist bunlar" diyen mi istersin, "icerde hep sevisiyorlar kesin" diyen mi). bunu yapma sebepleri cok iyi vatandas olmalari degil senin uzerinden para kazanamayacaklarini anlamalaridir.

    3- hangi deniz manzarasi, hangi muhtesem dogal guzellikte kamp yapmayi dusunuyorsun? hangisini hayal ediyorsan bosuna hayal etme, coktan birilerine peskes cekilmis butun sahiller, ormanlar, cayirlar yaylalar. karavanla gidip issiz koylarda kamp yapacagim, kitap okuyup kedilerimi sevecegim gibi entel hayallerin sehir otoparkinda egzoz (eksoz, eksos,egzozst her ne haltsa) dumanlari icinde gecer.

    4- diyelim ki bunlara sabrettin. ya yurdum hayvanevlatlarina ne yapacaksin? gecenin bir korunde gelip basina bela olurlar, cami cerceveyi kirmaktan tut, acik gordugu her delikten iceriyi gozetlemeye, hatta tehdit etmekten tut sabaha kadar bagirarak korkutmaya calismaya kadar her yolu denerler. neden mi? arkadas memleketin ne kadar maganda oldugunu da ben mi ogreteyim sana? bir nedeni yok iste, oyle bir yaradilislari oldugu icin.

    5- gordugun issiz bir koy bile uzerinde insaat olmasa da, bombos bir yer olsa da kesin birilerine otel, avm her ne haltsa yapilmasi icin hediye edilmistir o yuzden cennet vatanin cennet koyunda bombos bir alanda durdun diye "mulke tecavuz" suclamasiyla karsi karsiya kalabilirsin.(saka degil ciddiyim)

    iste butun bunlar ve daha saymaktan imtina ettigim binlerce sebepten, herseyden once akil ve can sagligin icin uzak dur karavan isinden. bunu seni karavandan sogutmak icin soylemiyorum. keske asgari derecede medeni ve sistemli bir ulke olsaydik da bu soylediklerimin hepsini yeseydim.

    ama simdilik gel sen beni dinle, paran varsa muteahhit ol, belki cennet vatanin cennet bir kosesi de sana peskes cekilir. yoksa oyle karavanla falan gezeyim dersen daha coook beklersin cicis. niye mi? bir nedeni yok, oyle iste.

  • futbolu bu kadar hayatının merkezine koyan tiplere feci acıyorum. izlersin heyecanlanırsın yenilince söversin şampiyon olunca deli gibi sevinirsin anlarım da bu nedir amk. koskoca koç ailesini temsil eden adam galatasaray ile kafayı bozmuş. git hayatını yaşa birader. hayat sana gülmüş. şanslı olarak dünyaya gelmişsin. gece yatmadan önce galatasarayı mı düşünüyorsun napıyorsun. bunlar hani gizli tarikat falan bağlantılıydı amk. adam konuşurken neredeyse ağlayacak kadar stresl bi durumda. bu mu derin bağlantılı aile hahahaha.