hesabın var mı? giriş yap

  • 1715-1718 osmanlı venedik avusturya savaşı'nın bir safhasıdır. osmanlı ordusu bu savaşta ağır yenilgi yaşamıştır.

    1715 senesinde osmanlı imparatorluğu, karlofça antlaşması ile kaybettiği toprakları geri almak için venedik'e savaş açmıştı. savaşın ilk yılında mora'yı venedik'in elinden almayı başarıp, girit'in bazı bölgelerindeki venedik varlığına son vermeyi başarmıştı. bu olaylardan sonra, 1716 senesinde avusturya, venedik'in yanında savaşa dahil olmuştu.

    vezir-i azam silahtar/şehit ali paşa komutasındaki osmanlı ordusu 1716 senesinin baharında istanbul'dan ayrıldı. ordu filibe'ye vardığında kırım hanı 40 bin kişilik ordusuyla osmanlı ordusuna katıldı. fakat kısa bir süre sonra rus tehdidinden dolayı ordusunun yarısını alıp topraklarına döndü. diğer yandan vezir-i azam ordusunun bir kolunu korfu adası'nı kuşatmaya gönderdi. avusturya'nın ani savaş ilanı sebebiyle orduya yeteri kadar takviye de yapılamamıştı. kısacası osmanlı ordusu bu haldeyken temmuz ayında belgrat'a ulaştı.

    prinz eugen komutasındaki avusturya ordusu da harekete geçerek petrovaradin'e gelip ordugahını buraya kurdu. bu duyumu alan osmanlı ordusu hemen petrovaradin'e doğru harekete geçti. ilk temas, öncü kuvvetler arasında yaşandı. öncü kuvvetlerin karlofça'daki ilk çarpışmasında osmanlı galip gelmişti. 5 ağustos'a kadarki ufak çaplı çarpışmalarda osmanlılar üstünlük göstermişti.

    3 ağustos günü osmanlı ordusu petrovaradin kalesi'nin önüne geldi. iki taraf 2 gün hiç hareket etmedi. şehit ali paşa'nın ordusu 100 bin civarında, prinz eugen'nin ordusu 70 bin civarındaydı. 5 ağustos sabahı prinz eugen'in ordusu aniden taarruza geçti. bu ani taarruz karşısında osmanlı ordusu çözülmeye başladığı esnada vezir-i azam şehit ali paşa son çare olarak merkezden hücum etmeyi denerken tüfek mermisiyle öldürüldü. vezir-i azamın ölümü üzerine osmanlı ordusu iyice dağıldı. yaklaşık 5 saatlik meydan muharebesinin sonucunda avusturyalılar galip gelen taraf oldu. osmanlı ordusu perişan bir halde belgrat'a geri çekildi.

    savaşın sonucunda osmanlı ordusunun diğer kolunun yürüttüğü korfu'daki kuşatma da kaldırıldı, venedikliler voniçe'yi ve preveze'yi ele geçirdi. savaştan yaklaşık bir yıl sonra prinz eugan, osmanlı ordusunu tekrar mağlup ederek hem temeşvar'ı hem de belgrat'ı ele geçirmeyi başardı. savaştan sonra kutsal roma imparatoru vi karl bir mektup yollayarak prinz eugen'i tebrik etmiştir. papa ix. clemens de kutsanmış bir şapka ve kılıç göndererek prinz eugen'i ödüllendirmiştir.

    kaynaklar:
    + ismail hakkı uzunçarşılı - osmanlı tarihi - cilt: 5 - türk tarih kurumu yayınları - 6. baskı.
    + midhat sertoğlu - mufassal osmanlı tarihi - cilt: 5 - güven yayınevi - 1971.
    + hakan karagöz - pasarofça barışı’na giden süreçte osmanlı-habsburg rekabeti (1716-1717) - 300. yılında pasarofça antlaşması sempozyumu bildirileri - msü yayınları - 2019.

  • ''hayatim suresince boyum kadar kitap yazdim ama beni sevmeyenler buna da mazeret bulup -onun zaten boyu kisaydi- diyebilirler.'' demi$ bir vakitte..

  • "birçok meslektaşım filmlerini çocukları gibi görür, onlarla ilgilenir, blu-ray baskısı için değişiklikler yapar vesaire. benim içinde filmlerim çocuklarım değil eski eşlerim gibidirler. onları severdim, onlara her şeyimi verdim ve onlardan her şeylerini aldım ama artık görüşmüyoruz ve bunda son derece memnunum" sözlerinin sahibi yönetmen.

  • oh olmuş.
    gelene geçene vize dağıtırlar, ülkenin eğitimli kesimi 3 gün tatil yapıp dönmek ister, binlerce evrak talep ederler. oh olsun amk almanyasına.

  • ben yan pisuvarda biri varken zor işiyorum, kadın binlerce insanın önünde şarkı söylerken şelale gibi işiyor. hayret ettim gerçekten...

  • öğrencilik hayatım boyunca, bilinçaltıma hep "kötü" anılar işlemiş öğretmen tipi, zâlım.

    eveeeeeet çocuklar, hadi birbirimizi tanıyalım. önce ben kendimi tanıtayım. adım alfa, soyadım beta. gama yıldır bu mesleği sürdürmekteyim. önümüzdeki bu bir yıl boyunca sizlerin epsilon bilgisi dersine gireceğim. umarım güzel bir eğitim-öğretim yılı olur.

    ben kendimi tanıttım, şimdi sıra sizde. ehi.* isim-soyad ve anne-baba mesleğini söyleyin. sağ baştan başla canım. (gözlüğün üzerinden bakmak sûretiyle parmağı ile kendisine göre sınıfın sol yanını işaret eder.)

    küçükken tabi insan anlamıyor, bu anne-baba mesleği söyletme merasiminin nedenini. sorunun altında yatan psikoloji, "öğrenciyi tanımaya çalışma çabası" olarak görülebiliyor ufağıken. fakat bu amatör eylemin sonuçları, öğrencilerde derin izler bırakıyor.

    +adım delta, soyadım zeta. babam çiftçi, annem ev hanımı.
    -evet çocuğum sen devam et.
    +adım ita, soyadım teta. babam mali müşavir, annem öğretmen.
    -aa, ne öğretmeni, nerede çalışıyor?
    +yota ilk öğretim okulunda, kappa bilgisi öğretmeni, örtmenim.
    -tamam yavrum sen devam et.
    +adım lamda, soyadım omikron. babam vefat etti, annem ev hanımı...

    bu muhtemel diyalogtan sonra, sınıf sessizliğe bürünür. "muhtemel"dir çünkü, her sınıfta anne veya babası vefa etmiş bir çocuğun olma ihtimali vardır. olaya sadece ölüm sertliği ile bakmayalım. her sınıfta, toplum normları tarafından "utanılcak" algısı oluşturan bir mesleği olan anne veya babaya sahip öğrenci olabilir. çocuk yaşta alın teri ile kazanılan paranın önemli olduğu, mesleğin çağrıştırdığı imgenin önemli olmadığını başkalarına anlatamayabilirsin. gerçi bunu başkalarına anlatmaya çalışmaya gerek yoktur fakat bu idrake varabilmek çocukken gerçekleşmeyebilir.

    yeni öğretmen ya da hocayla tanışılcak her sene başı zulümdür bu çocuklara. yetmezmiş gibi o gün ilk dersine giren tüm öğretmenler, sınıftaki öğrencilere anne-baba mesleklerini söyletir. bu yetim-öksüz çocuklara bu acıyı neden yaşatır bu öğretmenler?

    acaba, sınıfta "arkası" güçlü öğrenci var mı diye kontrol etme çabası mıdır bu? yoksa veliler toplantısında mesleğini bildiğiniz ebeveyne, usulüne göre hareket edebilme ön hazırlığı mıdır bu?

    iyi niyetli yaklaşayım bir de. sınıfta durumu iyi olmayan öğrencileri bulup onlara yardım edebilme ya da ona göre davranabilmek için yapılan bir tarama mıdır bu? eğer öyleyse, neden bu fecaat tüm sınıfın gözleri önünde gerçekleştirilmektedir?

    bu sorunun, çocuk ve sınıf psikolojisi üzerine etkileri detaylıca düşülümelidir. fosilleşmiş öğretmenlere belki durumun izhanı tebliğ edemeyiz fakat daha yetiştireceği yüzlerce-binlerce öğrenci olan genç öğretmenlerimiz, bu tehlikeyi idrak etmeliler.

  • "neden ?"

    aklımda sadece bu sorunun dönüp dolaşmasını sağlayan bir işkencedir bu...

    "neden ?"

    hala içimde bir yerlerde dağınık bir şekilde duran tüm o özlem, sevgi, aşk kırıntılarını kalbime gelişi güzel tekrar saçan bu telefon neden ?

    işte yine o ses...tüm "hayır"’ların "evet" gibi geldiği, telefonun bir yanından girip öteki yanından çıkarak sımsıkı, ama sımsıkı sarılma isteği uyandıran o ses.

    nedendir bu aramak ? herşeyi mahveden sen.. aldatan ve çekip giden sen...bir türlü sana yetemeyen “beni” tekrar aramayı düşünmen neden ?
    yıllar sonra, bir kez daha, herşeye rağmen tekrar deneyelim dediğim zaman arkanı dönüp de “bu eleman kenarda dursun...şööle bi etrafa bakalım..daha iyisi var mı acaba ? ” diye başkalarıyla denemeyi isteyen sen; herşeyi ikinci kez elinin tersi ile ittikten sonra bu ağlamaklı ses neden ?

    yine denedin ve yine mi olmadı ?
    kimseler sevmedi mi seni ya da sen umduğun gibi sevemedin mi ?
    seni sadece “sen” olduğun için seven,
    gözlerinin en içine “ben” gibi bakan biri daha çıkmadı mı ?
    umutsuz musun ?
    ya da ;
    mutsuz musun ?
    artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacak karamsarlığı içinde yorgun musun ?

    eğer öyleyse ,
    ben” gibi olmuşsun.
    ne üzücü ki neler hissettiğimi anlar olmuşsun.
    “ne olurdu sanki yok etmeseydin herşeyi, ve ben en çok sevdiğim kadınla mutlu olsaydım” diyen ben gibi zamana mağlup olmuşsun.

    gördün mü bak ne kadar zor geçen zamanı geri döndürmek..
    ve o zamanla gidenleri tekrar yerine getirmek..
    ne kadar zor tekrar güvenmek..
    ve aslında ne kadar acı ilk fırsatta yine çekip gideceğini bilmek..
    ama daha kötüsü..
    belki de en kötüsü..

    ne kadar yazık seni bu kadar çok sevmiş olmak ve ilk görüşte seni seçmek.
    bir daha kimseyi bu kadar sevemeyeceğimi bilerek..