hesabın var mı? giriş yap

  • an ıtıbarıyle kızılayın başlattığı kampanya.

    deprem anında devletın yardım etmesı lazımken mılletten sms ıle para ıstemek rezıllıktır.

    elazığ ıçın 100 mılyon tl toplanmıştı . ne oldu o paralara objektıf bır şekılde açıklayın ondan sonra milletten bağış isteyin.

  • yatacak yeri yok bu düzenbazların. oynanmış görüntü ve sesle gelip bunu gerçekmiş gibi lanse ediyor. bu adam en büyük haindir. alçak, şerefsiz ve namussuzdur.

    bakın bu montajın arkasında kimler var;
    “sosyal medyada araştırma yapınca bu montaj videoyu yayan hesabın "yekvücut"isimli hesap olduğu ortaya çıkıyor. peki, bu trol hesabı kim yönetiyor? sayfasına girildiğinde "yekvücut bir bosphorus global projesidir" ifadesi dikkat çekiyor. bosphorus global ne mi? pelikancılar denilen ve seçim boyunca yalan haberlerle ülkeyi karıştırarak provokasyon ortamı yaratmaya çalışan grubun merkezi”

    kaynak : http://www.yurtgazetesi.com.tr/…akiler-h130713.html

  • eurolig nba ile uzun yıllardır kıyaslanıyor. bir basketbolsever olarak bu iki ligi kıyaslamak bana zor geliyor ve nba'in euroleague'in kalitesini daha da düşürecek yeni kararlar alması kuvvetle muhtemel.

    öncelikle hatırlatmak gerekirse mevcut durumda nba'de en düşük maaş yaklaşık 900 bin dolar, sadece bir sene tecrübe sahibi oyuncuların maaşı yaklaşık 1,5 milyon dolar ve ortalama nba oyuncusu maaşı ise 7-8 milyon dolar.

    kıyaslamanın diğer tarafında eurolig'te ise ortalama bir takım 10 milyon dolara kuruluyor ve nba'de tutunmuş diyebilecegimiz (5-6 sene tecrübe) bir oyuncunun alabileceği en düşük maaş olan +2 milyon dolarlık kontrata sahip oyuncu sayısı 5-10 ve bu kontratları veren takımların da ekonomik bir motivasyonları yok; eurolig şampiyonu bile ancak 3-4 milyon dolar gelir elde ediyor. toparlamak gerekirse eurolig'in parasal olarak nba ile rekabet etme ihtimalinden söz etmek mümkün değil; nba takımları avrupa'dan istedikleri oyuncuyu alıyorlar. ( maaşlar arasındaki devasa fark sebebiyle ekstra gelirler çok dile getirilmiyor ama nba'de oynayan oyuncular çok daha rahat şekilde ve daha büyük reklam gelirlerine ulaşabiliyorlar. nba'de neredeyse her oyuncunun kıyafet sponsoru var ve knick gibi bir takımda 5-10 dakika oynayan oyuncular için bile bu 6 haneli oluyor.)

    eurolig'in gelir sağlamada başarısız olması ve nba ile sürekli olarak artan gelir farkı eurolig'in nba'den çekebildiği oyuncu kalitesini düşürüyor. güncel olarak mirotic gibi istisnai bir örnek olsa da geçmişte eurolig nba'de az çok bir rolü olabilecek oyuncuları çekebiliyordu, bu cazibe gittikçe zayıflıyor.

    nba'den euroleague'e gelen oyuncular deyince akla genelde udoh, vesely, larkin gibi oyuncular geliyor ama nba'in avrupa ve dünya basketboluna zararı aslında yakın zamanda başlayan iki yönlü kontratlarla daha alt seviye oyuncuların abd dışında oynamalarının cazibesini düşürmesi.

    ifade ettiğim gibi hiç tecrübesi olmayan bir oyuncu bile nba'de yaklaşık 900 bin dolar alıyor ama geçmişte her takımın kadrosu 15 kişilik olduğu için nba dünyanın en iyi 450 oyuncusunu alıyordu diyebiliriz; geçtiğimiz yıllarda iki yönlü kontratlar devreye girdi ve birçok takım için cazip olan bu olanak sebebiyle 60 tane daha oyuncuya nba yaklaşık 500 bin dolarlık kontrat sunabiliyor. 500 bin dolar eurolig'te zirveye oynayan takımlar için büyük bir rakam değil ama ortalama takımlar için ortalama maaş geliri. eurocup gibi organizasyonlar için ise büyük para... üstelik g-league'te oynayan bir oyuncu herhangi bir takımın acil ihtiyacı sebebiyle (sakatlık vs.) 10 günlük nba kontratlarından 50-150 bin dolar arası(tecrübeye göre) para kazanıyor ve g-league'te kendini ispatlayan oyuncular defalarca 10 günlük kontrat alma, nba'e dönme/nba'de yer edinme imkanı buluyorlar. bunun dışında takımlar exibition 10 kontratlarıyla oyuncuları nba'deki minimum maaşla g-league'te oynatma imkanı devreye girdi. (exhibition 10 kontratları garanti değil, her an feshedilebiliyor.) g-league için atılan bu adımlar avrupa basketbolu ve eurolig'in kaliteli oyunculara daha az ulaşabilmesine sebep oluyor.

    g-league'in geçmişe oranla daha fazla para vaat edebilen bir lig olması avrupa için olumsuz fakat bu lig günün sonunda zarar eden bir lig (nba takımlarını çok kasmıyor olsa da) fakat nba g-league'in gelirlerini ciddi şekilde artıracak, g-league'i nba'den sonra dünyanın en önemli ligi haline getirebilecek kararlar alıyor/almaya çalışıyor. covid-19 sebebiyle bu sene dikkat çekmedi; nba, g-league'e ignite diye yeni bir takım ekledi. bu takım koleje gitmek istemeyen bir sonraki draftın önemli oyuncularına 500 bin dolara kadar para sunuyor böylece liseden sonda bir sene kuralı sebebiyle abd dışında basketbol oynamak isteyen (oyuncuların gelişimini olumlu etkilemiyor; (bkz: emanuel mudiay), (bkz: brandon jennings)) oyunculara makul bir alternatif sunuyor. (ignite genç oyuncuların gelişimi için de önemli olanaklar sunuyor. uzatmamak için kısa kestim.)

    nba, liseden sonra bir sene kuralından pişman uygun bir süreç ile bunu sonlandırmayı planlıyor. (covid olmasaydı 2021 iddiası vardı.) lise mezunu gençlerin nba'e girmeden önce bir yıl g-league'te oynamaları öneriler arasında.

    gelecek vaat eden gençler bayağı ilgi çeken bir konu, bir önceki sene zion williamson-ja morant karşılaşmalarının yayını çok ciddi rating toplamıştı; okulların kendi kitlesinin de etkisi olsa da march madness'ta elde edilen gelirler milyar doları buluyor ve bu parada oyuncuların hiçbir payı yok, bu gelirin çok azı bile g-league finanse etmeye yeter ve ligi karlı bir hale getirir. g-league'in çok daha fazla gelire sahip bir lig haline dönüşmesinin avrupa basketbolunu olumsuz etkileyeceğine şüphe yok. eurolig'in gelir üretmedeki beceriksizliği ( şampiyona 1 milyon dolar ! en fazla sağlanan gelir 3-4 milyon dolar vs.) nba ile kıyaslanan euroleague'in g-league'in gerisinde kalmasına şahit olabiliriz.

  • freud der ki:
    “çocuk yapmayı doğal ihtiyacın zaruri olarak giderilmesi gibi karmaşıklıktan çıkarıp, üzerinde düşünülmüş sorumlu bir eylem seviyesine çekebilseydik, insanlık için en büyük zaferlerden birini kazanmış, doğanın koyduğu sınırlardan esaslı şekilde özgürleşmiş olacaktık."

  • uzun zamandır aklıma takılmış sorudur. gülünecek bir şey olabilir farkındayım fakat gerçekten merak ediyorum.

    şimdi biliyorsunuz milyarlarca gezegen var. ya bu gezegenler, galaksiler; bizde olduğu gibi birleşip başka komplike bir canlının bedenini oluşturuyorsa?

    hatta aklıma şu da geldi, biliyorsunuz kanser kontrolsüzce çoğalan ve durdurulamayan hücrelerdir. insanoğlu başka bir canlının kanseri olabilir mi?

    çünkü biz de kontrolsüzce çoğalıp içinde bulunduğumuz gezegene zarar veriyoruz.

    bilmiyorum çok garip gerçekten.

  • ister ağlasınlar ister masaya çıkıp tepinsinler, hiçbirine hakkım helâl değil.

    her şey olup bittikten sonra pişmanlığın fayda etmeyeceğini öğrenmesi gereken bir teyzenin sözleri. size bunları zamanında 2010 ve 2017 referandumlarımda, genel ve yerel seçimlerde anlatmaya çalıştık ama her seferinde vatan haini olduk!

    edit: tanım

  • nedense pek merak edilen bir meseledir ve "o öyle bir ruhtu ki" değildir. gerçek her dem çiğdir. ortamlardaki kadın kıtlığı. o dönemi şöyle anlatırsak eğer durumun vahametini daha iyi fark edersiniz. tomris uyar liseden mezun olduğunda liseden mezun olan öğrenci sayısı 20 bin civarı. bunun dörtte biri anca kadın. yani 5 bin civarı liseden mezun kadın var. bunların sanat sepetle ciddi ciddi ilgileneni birkaç yüz ancadır. bu birkaç yüzden sanat sepet ortamlarında takılanı elli altmış ancadır. bir de bunların istanbul'da takılanı da bir yarısı kadardır. bir de bunların ciddi bir beraberliği ya da evliliği olmayıp ortam simalarıyla yakınlaşma ihtimali olanı da elde kalan yarının da yarısı falandır anca. yani ortamlarda bir düzine kadın ya var ya yok. birkaç yaş genç, birkaç yaş büyük kadınları da ekleyelim. tüm istanbul enteliz danteliz, sürüden farklı yaşarız kafasındaki yüzlerce bohem hayat erkeği eldeki elli civarı kadına bakıyor. ha bu elli kadın da aynı zamanda güzel yahut eli yüzü düzgün kadın olmuyor. yanisi aç kitlenin gözünü diktiği kadın sayısı aslında toplamda 10 falandır. manzara bu özetle.