ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
10 şubat 2016 polonya'da ırkçı taciz
-
şaşırtıcı değildir.
özgürlük, insan hakkı, aydınlanma, demokrasi, seçme-seçilme hakkı, laiklik gibi kavramların anayurdu avrupa'dır.
faşizm, nasyonal sosyalizm, toplama kampları, ırkçılık, köle ticareti, sömürgecilik gibi kavramlar da aynı yerden çıkmıştır.
o halde avrupa'yı sadece ilk gruptakilerle özdeşleştirmek yanlıştır. sadece ikinciyi de düşünmek hatadır.
polonya'da o masaya gelip zorla oturan arkadaşlar, ikinci gruba dahil hepsi bu.
çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek
-
meslek: öğretim üyesi
erkek: maka (neden olmasın. mevcut isimlerin hepsi bundan çok mu daha anlamlı sanki)
kız: makale
3. çocuk: makalele
215 bin liralık burberry trençkot
-
o paraya 8 bloklu sitemize mantolama yapılmıştır.
yeni ego kartlarında melih gökçek'in olması
-
"ego" kartını yanlış anlamış başkan davranışı.
pokemon go
-
bulbasaur'la macerama başladıktan sonra çakma profesör oak hadi oğlum kalk macera dışarıda dedi. tekel bayiine doğru yürürken, 'anıl tekel' logosunun üstünde pidgey gördüm. tam yakalayacaktım fotoğraf çekiyorum zannedip bayiinin sahibi dik dik bakmaya başladı, utandım eve döndüm.
(bkz: türkiye'den iyi bir pokemon trainer çıkmaması)
debe editi:d.günümde debeye girmişim,sevindim,mutlu oldum,tatlı bir hediye oldu.
bu arada unutmadan (bkz: küçük beril için acil trombosit ihtiyacı)
ikinci turda bakanlık taleplerimiz olacak
-
ikinci tura bırakmak istemesinin sebebi belli oldu. ülke yangın yerine dönmüşken kendi çıkarlarını ülkesinin çıkarlarından üstün gören “ milliyetçi “ cb adayının açıklamaları.
ali'nin beynine aşık oldum
-
ayşe özyılmazel'in ilişkiyi tanımladığı cümle.
hani herkes diyor ya ''ulan bizim göremediğimiz ne gördün'' diye rahatlayın bişey görmemiş zaten.
couchsurfing
-
bu oluşum hakkında uzun uzadıya bir sürü şey yazabilirim ama okunabilirlik adına kısa ve öz tutacağım.
ankara'daki evimde 50'den fazla insan ağırladım. birçoğuna evin tek anahtarını verdim. veriyorum anahtarı. akşam işten çıkmadan önce arıyorum, evde buluşuyoruz. çok şükür bir yedek yaptırdım da şimdi onu veriyorum. daha da fazlası, birkaç kez ben evde değilken ağırladım. üstelik ben evde değilken misafirlerim değişti ve yüzünü hiç görmediğim misafirlerim oldu. anahtarı kapının önüne bırakıp gidiyorum. girip kalıyorlar. çıkınca da yerine bırakıyorlar. evde naçizane tv'si, laptopu, telefonu vs. duruyor tabi. her misafirime de aynı şeyi söylüyorum. "ev senin, istediğin gibi kullan".
bana sürekli aynı şeyi soruyorlar: "nasıl güveniyorsun ?" referans sisteminden falan bahsetmeyeceğim. ben şunu diyorum. atıyorum brezilya'dan, fransa'dan, rusya'dan kalkıp gelen bir insanın neden hırsızlık gibi bir amacı olsun ? hatta o adamın isteyeceği en son şey yabancı bir ülkede başının derde girmesi. daha da önemlisi ben ön kabul olarak "özünde herkes kötüdür" yerine "özünde herkes iyidir"i benimsiyorum. en azından böyle kabul etmek beni daha mutlu bir insan yapıyor.
bir cümle, temizlik mevzu ile ilgili. sırf buna takıntılı olduğu için bu tecrübeden mahrum kalan insanlara sadece acıyor ve üzülüyorum. başka sözüm yok.
şu an ben işteyim. evimde ise misafirlerim var. eve gittiğimde her şeyin çalınmış, evin dağılmış olduğunu görsem hiç tereddüt etmeden ertesi gün tekrar misafir kabul ederim.
hayat böyle daha güzel.
italyancadan türkçeye geçen sözcükler
-
(bkz: loto devretti)
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
odadan iceri girerken ayagin kapi esigine takilmasi ve sendelemem sonucu hr ablanin espiri yaparcasina,
- bu sizin dikkatsiz oldugunuzu gösterir
demesi
ve benim de: sizin de önyargili oldugunuzu.
demem.
(bkz: dakka bir gol bir)
tek okuma hakkı olsa okunacak kitap
saraçoğlu mahallesi
-
ankara'nın ortasında, bozkırdaki başka bir yeşil yuvadır.
genç türkiye cumhuriyeti'nin ilk toplu konut tasarısı olan saraçoğlu mahallesinin temelini 1944 yılında dönemin başbakanı şükrü saraçoğlu atmıştır. 434 konutluk yerleşim biriminin yapımı 1946 yılında bitmiştir, mimarı alman paul bonatz'dır. o sıralar kalbur üstü kişilerin yaşadığı mahalle zamanla eski değerini yitirmiştir. oysa geniş bahçeli evleri, gezileri, tiyatrosu, kütüphanesi, okulu ile çağcıl kent anlayışının önemli bir örneğidir.
saraçoğlu mahallesi, kızılay'ın kalabalığının, gürültüsünün içinde gerçek bir cennettir. simgesel değeri de ayrıdır kuşkusuz.