hesabın var mı? giriş yap

  • 2018 türkiye’sinde hala alaattin çakıcı, sedat peker gibi isimlerin konuşulmasında emeği geçen herkesin allah belasını versin.

  • cevabı "uzun vadede yok" olan soru.
    kısa vadede yüzleri güldüren bir çok başarısı vardır, fakat uzun vadede bu başarıların hepsi birer zarar olarak akpnin hanesine yazılmakta ve yazılacaktır.

    -inşaat sektöründe yeni konut üretimini sağladılar, insanlar ev sahibi oldu, fakat bu binalar o kadar sosyal donatıdan yoksunlar ki, büyük ihtimalle 30 sene sonra büyük yıkım projeleri ile yıkılacaklar.
    - din alanında getirilen türban özgürlüğü ve ibadet uygulamalarının rahatlatılması konusunda insanları mutlu ettiler, ama uzun vadede devlet kurumlarında dini cemaatlerin kadrolaşmasının önünü açtıkları için de başları "parelel yapı" ile beladen ayrı kalmayacak.
    - duble yollar ile ulaşımı rahatlattılar, fakat bakım maliyetleri yüksek olan bu yollar uzun vadede bütçe için çok zararlı olacak. ki karayolları artık duble yol yapmama kararı aldı.
    - 3 cocugu teşvik ederek nufus artışını desteklediler, ama bu politikayı kadınların çalışma hayatında pozitif ayrımcılık veya cocuklar için eğitim ve sosyal hizmetlerin arttırılması ile desteklemedikleri için evin içine tıkılmış, fakirlik dar bogazında mutsuz anneler tarafından yetiştirilen bir nesil ortaya çıkacak.
    - dış politika zaten orta vadede hemen kendini gösterdi. herkesin birbirine kazık attığı ortadoğuya hakim olmak güzel bir rüyaydı. şimdi 2 milyon suriyeli göçmenimizi nereye sokacağımızı bilemiyoruz.
    - enerji konusunda yerel katkıyı arttırmak , dışa bağımlılığı azaltmak için çok önemliydi. bunu sağlamak için her önüne gelene maden ve hes ruhsatı verdiler. şu anda toplu ölümler oluyor.
    - metrobüs gibi ulaşımı çok hızlandıran bir yatırım yapmıştır akpli istanbul belediyesi. 2007 den itibaren araçlar haric sadece yol için 500 milyon tl harcanmış, araçlar için ise hollanda'dan 150 milyon tl , almanya'dan ise 220 milyontl toplan değerinde otübüs alındı. toplamda 900 milyon tl maliyeti olan alt yapı yatırımını 8 sene sonra çöpe atıp metro yapmaya çalışmak zorunda kalmışlardır.

    ve en kötüsü:
    - dindarlığı kuvvetlendirmek adına, dindar insanları yüksek mevkilere getirdiler. kısa vadede bu olumlu etki etse de şimdi görülüyor ki bu insanlar müslüman ahlakına aykırı haram yeme, hırsızlık gibi işlere bulaşmışlar. uzun vadede müslüman görünüp aslında bakara makara diyenlerde, yani münafıklıkta patlama yaşanacaktır.

    daha gider bu etkiler. özetle düzgün hesap kitap yapılmadan yapılan işler hiç bir zaman müsbet sonuca varmaz.

  • almanca’da günlük hayatta siklikla karsilasacaginiz bazi deyimler:

    - ıch drücke dir die daumen! – bu deyim genellikle birisini bir konuyla ilgili olarak yüreklendirmek, motive etmek icin kullanilir. „sana güveniyorum, bu isin altindan kalkarsin, bol sans diliyorum“ gibi anlamlara gelir ve almanca’da oldukca sik kullanilir. günlük konusmalarda arada duyarsiniz.

    - ın teufels küche kommen – seytanin mutfagina girmek. benim en sevdigim deyimlerdendir. bir konuda atilan yanlis bir adimin sizi hataya ve icinden cikilamaz bir noktaya getirmesini ifade eder. “eger bunu yaparsan seytanin mutagina girdin demektir“ anlamina gelir. „wenn du deinem chef so eine email zuschickst, dann kommst du in der teufels küche“ – “eger patronuna öyle bir mail atarsan seytanin mutfagina girdin demektir“

    - kein hexenwerk! – cadi icadi degil! – herhangi bir seyin cok da zor, anlasilmaz, yapilamaz olmadigini ifade etmek icin kullanilir. „das ist doch kein hexenwerk oder?“ – „cadi isi degil heralde yani?“

    - besser als nichts! – hic yoktan iyidir!

    - auf der schusslinie setzen – birisini hedef tahtasina koymak

    - ıch habe die nase voll..! - türkce’de „artik burama kadar geldi“ dedigimiz olay. almanlar bunu „burnuma kadar doluyum“ seklinde ifade ederler ve anlami da „sabrim tasmak üzere, yetti artik!“ demektir.

    - pech gehabt! – sanssizlik oldu..! talihsizlik!

    - ım stich lassen – birisini yari yolda birakmak. „du hast mich total im stich gelassen..! – beni sattin/yari yolda biraktin“

    - auf die füße treten – birilerinin ayagina basmak. türkcede „birilerinin tavuguna kist demek“ gibi bir anlama gelir. farkinda olmadan birsey yaparsiniz ve bu birilerini rahatsiz eder, sonun da da hos olmayan neticelerle karsilasirsiniz.

    - aus den augen, aus dem sinn! – gözden irak gönülden irak!

    - "wenn es dem esel zu wohl wird, geht er auf's eis tanzen." – esek fazla keyiflenince gider buzun üstünde oynarmis!

    - das leben ist kein ponyhof! – hayat bir midilli bahcesi degildir. biz bunu „hayat toz pembe degildir“ seklinde kullaniyoruz. bu deyim sadece hayat icin degil, herhangi baska bir durum icin de kullanilabilir.

    - halt’s maul..! – kapa ceneni..! bu cok kaba bir tabirdir. zira maul hayvan agzi anlamina gelir. alternatif olarak „halt die fresse“ de kullanilir

    - es ist mir wurst..! – wurst bilindigi gibi sosis demektir. bu deyimin anlami “bana fark etmez – umurumda degil“ demektir. „es ist mir einfach wurst was er getan hat“ – „ne yaparsa yapsin umurumda degil“. yalniz burda wurstu ş ile yani wurşt diye söylemeniz gerekiyor ki sokak agzina uygun bir ifade olsun. normal wurst derseniz olmaz.

    - lange rede, kurzer sinn – uzun lafin kisasi..!

    - wer hoch steigt, kann tief fallen – yükseklere cikan sonunda dibi görür. bu deyim hatta rammstein’in deutschland sarkisinda da vardi „wer hoch steigt der wird tief fallen!! deutschland deutschland über allen..!“

    - wer wind sät, wird sturm ernten – rüzgar eken firtina bicer

  • bunun bir açıklaması vardı hala gülerim:

    “recep ivedik internasyonal bir karakter; tüm dünyaya hitap etiyor. bakın kızım fransız kolejine gidiyor, fransız kültüründen ama recep ivedik hastası”

    garibim zannediyor ki çocuğu fransızca öğreten özel okula verince çocuk ailenin kültürünü bir anda bırakıp şap edith piaf olacak.

    kızın recep ivedik seviyor çünkü annesi sensin.

  • bişey itiraf edicem.

    şimdi ben bu duyuruları her okuduğumda elimde olmadan bu çiftin ayrı ayrı başlıklarını inceliyorum "ulan acaba sözlükte nasıl tanışmışlar?" diye..

    kızın başlığına giriyorum önce, çocuğun ilk entrysini arayıp buluyorum hemen:

    bazen sonuç tamamen hayal kırıklığı oluyor tabi..
    sweetgirl
    1.hayatımın anlamı..ekşisözlüğe hoşgeldin bebişim!! (saykogitarist, 21.08.2003)

    al işte dünyanın en sıkıcı çifti bu..zaten çıkıyorlarmış sözlükten önce de..:((

    ama şöyle çiftler de olabiliyo:

    sweetgirl:
    5.entrylerinden anladığım kadarıyla bağımsız sinemayla ilgilenen yazar..(saykogitarist, 21.08.2003)
    8. gerçekten çok güzel tespitleri olan yazar..(saykogitarist, 24.09.2003)
    16.çukumel zirvesinde tanıştığım yazar, yanında erkek arkadaşı olduğu için fazla muhabbet edemesek de hoş sohbet bir insan izlenimi bıraktı bende..(saykogitarist, 11.10.2003)
    22. şu bunaltıcı final döneminde msn sohbetiyle beni neşelendirmeyi başarmış badim.(saykogitarist, 2.12.2003)
    27.bu zor günleri en kısa zamanda atlatacak olandır. sana erkek mi yok be süper badişim benimm:d:d(saykogitarist, 26.12.2003)
    32.küçük sırrımızı sonsuza dek saklı tutacak olan badim..(saykogitarist, 01.01.2004)
    36.biber kavanozum ;))) (aha bu noktadan sonra kopuyor zaten)
    45.düpdüpdübeleğim..
    60.pompiş yapmayı özlediğim..
    70.yumiyumum..
    75.hayatımı birleştireceğim insan!..

    ahanda böyle işte..
    ilişkilerini taa en başından itibaren tekrar yaşıyorum o entrylerde..çocuk kıza ilk nasıl yavşamış, kız ne tepki vermiş? sözlükte tanıştıktan ne kadar sonra buluşmuşlar? ne kadar sonra çıkmaya başlamışlar? ne zaman erkek/kız arkadaş yerine sevgililiğe terfi etmişler? sırf birbirlerine yazdıkları entrylerden o ana kadar ki ilişkilerinin soyağacını çıkarmaya çalışıyorum manyaklar gibi..

    edit: olm anında msj doldu "abi ben de aynısını yapıyom ehehe" diye..tek manyak benim sanıyordum ama buralar hep manyak doluymuş sevineyim mi üzüleyim mi kestiremedim..