ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
emine teyze'nin obamagillerle çekindiği fotoğraf
-
budur:
http://img.hurriyet.com.tr/_np/1980/26081980.jpg
olay türban falan değil. türbanı da aşan bir şeyler var burada.
(bkz: emine erdoğan estetiği)
en yakın arkadaşla evlenmek
-
2.5 sene en yakın arkadaşımdı, beraber en çok gülüp eğlendiğim insan. benim hayatımda birileri oldu bitti, onun hayatında da... beraber üzüldük, dertlestik aşk meşk konularında. sonra bir gün biraz kıskançlık sezdik ikimizde birbirimizde, şaşırdık ne alaka diye.yok ya yanlış anladık heralde deyip konuyu kapattık. o evlenip hayatını kurmak istiyordu, ona yönelik kadınlarla tanışıyor yada tanıştırılıyordu. ev bakıyordu evlendiğinde oturabileceği, akıl verdim çocuğun nerde oynayacak site içi olsun boşver orası güzel değil diye vazgeçirdim bir gün. sonra iş değiştirdi, o sıra beraber yaptığımız işten çok farklı bir sektöre geçti, daha güvenli daha saygın bir iş. evrak hazırladığı gün aradı biraz konuşabilir miyiz diye. gittim bu biraz buruk, her zamanki gibi değil. dedi ki; bugüne kadar kendimi sana layık görmedim işimden dolayı, ailen de öncekini işi yüzünden istememişti, şimdi memurluk kadar olmasa da daha garanti bir işe geçiyorum o yüzden buna cesaret edebildim bugün, eğer bunu denemezsek günün birinde hayatına biri girip evlenip gideceksin ve ben seni bir daha arayamayacağım, göremeyeceğim. bunu düşünmek beni çok korkutuyo, gel deneyelim, seni bugüne kadar beraber olduğum en uzun ilişkimden bile daha iyi tanıyorum, becerebilirsek sevgili olmayı evlenelim...
sonuç;
11.yıl, 8 yaşında mükemmel bir çocuk, her günü kahkahalarla geçen site içinde bir ev :)
küçük bir sineğin treni durdurabilmesi
-
büyük bi sinek durdursa anlardım da, bu gerçekten akıl almaz bir durum.
babaları sayesinde meşhur olmuş insanlar
-
(bkz: hz. isa)
aşk acısı çekenlere tavsiyeler
-
mevlana der ki:
"aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır, ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın...her iki yolda da, tek bir gercek olacak; canın çok ama çok acıyacak!!"
karışmayın, dokunmayın, konuşmayın.. susun yanında.. varsın yaşasın acısını...
derslere yardımcı olsun diye bilgisayar aldırmak
-
şimdi aldıranların işi kolay. internet diye bir şey var. ben 1993 senesinde aldırdım bir bok yoktu. ortaokuldaydım. yalandan pw programıyla cezaevi demirleri gibi bir şey çizerdim çünkü başka bir şey çizemiyordum, sonra gösterirdim nasıl olmuş diye aferin falan derlerdi. onu anıtkabir sanıyorlardı. ben öyle lanse etmiştim. günü kurtarırdık yani. giderdim sonra volfied, cm 93-94 akşama kadar oynardım. belli bir süre cm 93-94 ü ders sandılar. mal gibi monitöre baktığım için oyun oynamadıgımı düşünüyorlardı. benimki yine kolaydı, arkadaşım aynı dönem amiga aldırmıştı bu sebepten. onun ailesi daha sıkıydı, o da yalandan bir program bulmuş, dersin bir bölümünü mal gibi oraya yazıp ordan deftere geçiyordu. o günü daha zor kurtarıyordu çünkü program yazılan şeyi kaydetmiyordu. adam her gün aynı şeyi gösterecekti kaydetse, okuyacak halleri yok ya. save diye bi yer yoktu ne programıysa artık... her gün yazıyordu bu paso. bir de sonradan ben bir program bulmuştum. yani program değil de adamın biri disketin içine ankara misket koymuş. kısacık. disketi c: ye kopyalamıştım ve bunu ben yaptım müzik dersi için demiştim. paso misket çalıyodum odamda yalandan. ses kartı da yoktu, çok pahalıydı almamışlardı bızzt- dızzt efektleri içinde pc speaker modundan ankara misket. nınının nınının nınınını nın... çok aradım ama başka şarkı bulamadım öyle. bulsam iyice imparatordum. evdekiler de beni deha sanıyordu. napalım mecburiyet. cafe vardı da biz mi gitmedik? dersler iyiydi ama.
james naismith
-
modern basketbolun mucidi olan kanadalı beden eğitmeni. oyunun ilk kurallarını da yine naismith belirlemiş ve ilk olarak 1892 tarihinde çalıştığı okulun spor salonunda öğrencilerine oynatmıştır. ancak naismith’in basketbolu yaratırken muhtelif tarih kitaplarında bahsedilen mayas isimli kızılderili kabilesinin tlahiotenle ya da tlaşti isimli oyunundan etkilendiği söylenmektedir. naismith’in modern dünyaya uyarladığı oyun, kısa sürede tüm amerika’ya yayılmış ve olimpik sporlar arasına dahil edilmiştir. oyun, aynı hızla avrupa’ya da sıçramış ve ilk olarak paris’te bir basketbol sahası inşa edilmiştir. hayatını basketbola adamış dr. james naismith, 1925 yılında amerikan cemiyeti aracılığıyla türkiye’de yayınlanan ve ahmet robenson’un türkçe’ye çevirdiği bir basketbol tanıtım makalesine de imza atmış ve basketbolun türkiye’de tanınmasına büyük katkıda bulunmuştur.
http://ydemokrat.blogspot.com/…turk-basketbolu.html