ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
11 aralık 2023 halil umut meler'in yumruk yemesi
-
bok çukuru burası, bok çukuru.
milletimiz ertesi gün cumaysa perşembe günü içmez
-
ertesi günü cuma olmayan perşembe akşamları alemlere akıyoruz demek ki.
tayyip coffee
-
(bkz: %100 arabica)
23 mayıs 2014 santa barbara katliamı
-
şahsımı soykırım yapmaya iten olaydır.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: kız arkadaşım sikimi film izler gibi izliyor
@1 bi köşeye oturuyor öyle izliyor
@2 kisa film seviyo demek kiz
sonraki 12 sayfa @2 ye helal gardaşımlar bravolar tebrikler methiyeler....
2018 model altı arabaya binenlerin fakir olması
-
fakir olduğumu öğrendiğim başlık olmuş. fakat vw kullanan birisinin kendisini zengin zannettiği başka ülke de yoktur dünyada.
evlenilecek kızın smeg beyaz eşya istemesi
ali yiğit buruk
-
lösemi denen illeti yenmiş gül yüzlü bir çocuk. babası ve annesinin içi titriyordur ona bakarken. florya'ya sevgi ve umut getirmiş, taraftarın sevgilisi olmuştur.
ali yiğit'i gördükçe lösemiden kaybettiğim oğlumu hatırlıyorum. en büyük hayalim onunla birlikte galatasaray maçlarına gitmekti ama yarım kaldık. yarın molde maçında 3,5 yaşında bir çocuğun artık giyemeyeceği forması ile tribünde olacağım, maç sonu ali yiğit üçlü çektirirken oğlum çektiriyormuş gibi mutlu olacağım.
unutmadan; bu çocuğun 14 yaşına kadar gördüğü zorluğu koca koca insanlar ömürleri boyunca görmemiştir. çok görmeyin gözündeki ışıltıyı.
nikah dairesine fotoğraf makinesi sokamamak
-
bundan tam 9 ay evvel, benim de başıma kadıköy evlendirme dairesi'nde gelen şey..
hem de nasıl biliyor musunuz?
nikah başlayacak, salon tıklım tıklım, abim elinde kamerayla içeri girip beni çekecek.. ağzı 5 karış mutluluktan, kardeşinin nikahını izleyip kaydedecek diye..
haber geliyor bana, "içerde biri var kameralı sokmayız" diyorlar..
"nasıl sokmazsınız abimi" diyorum, "kamerayla giremez" diyorlar..
bakın bu muhabbet, ben evet demeden 5 dakika önce arka odada nikah memuru önünde gerçekleşiyor.
adamlar "sokamazsın kardeşim! ya parasını verirsin ya da çektirmeyiz" diye üstüme yürüyor.
"ulan ben sizden böyle bir bilgi aldım mı sokamayız diye? para vermek zorundamıyım şu halimde size" diye diretiyorum..
adamlar bağırarak "çektirmeyiz" diyerek merdivenlerden yukarı çıkıyor ve ben bu esnada arkalarından laf atıyorum.. durduğum yer, nikah masasının arkasındaki kapı.. yani kapı açıldığı anda tüm davetlilerin karşısına çıkacağım.
sinirden yüzüm kıpkırmızı, elim ayağım titreyerek kapıdan çıkıyorum.
masaya oturuyorum.
"evet" derken yüzüm o kadar eblekleşmiş ki, eşim bile "neden bu kadar üzgün evet" dedin diye üzülüyor..
bağırış çağırış en mutlu anlarımdan birini sktiler.
sizin rantınıza da paranıza da yazıklar olsun.
yıllar sonra ekleme: nikahımıza dair düzgün video kaydımız yok.
iş aramak
-
benligimde yarattigi hissiyat, takriben gorucuye cikartilmis 16 yasindaki sessiz, icine kapanik, daha once sevgilisi dahi olmamis bir genc kizin, yuzunde egreti bir makyaj, uzerinde vucuduna oturmayan tuhaf ve rahatsiz kiyafetler, elinde ancak ablasinin yardimiyla yapmayi becerdigi turk kahveleriyle birlikte, en ufak bir sevgi, ilgi veya yakinlik duymadigi, hatta basbayagi tiksindigi 39 yasindaki amcaoglunun onune iteklenerek ve titreye titreye ciktigi, ve de onun yavsak siritisi, kisisel bir hizmetci edinmenin sehvetiyle pirildayan gozleri ve suratindaki kendinden memnun iktidar ifadesi ile yuz yuze geldigi anda hissettiklerine denktir.
bir de (orf ve adetlerimize aykiri olarak) damat adaylarinin genc kizimizi almaya geldigini degil de, genc kizin kendini begendirmek amaciyla tiksindigini bildigi koca adaylarinin kapisina gittigini, kendini satmak icin her agzini actiginda nefesini kesen dehset hissini bastirmaya calisarak "beni alin ne olursunuz, omur boyu hizmet edecegim size!" diye yalvardigini tahayyul edin, halihazirda korkunc derecede sagliksiz iliskilere gebe olan gorucu sisteminin bir de bu sekilde tepetaklak edildigini dusunun, birkac aydir yasadiklarimi, pek cogumuzun yasadiklarini, anlayacaksiniz.
sunu da not duseyim, ileride is arayacak sozlukcuklerin kulagina kupe olsun:
sistem zannettiginizden (en azindan benim zannettigimden) cok daha kurnazmis, matrix'e inanmayanlar icin matrix'e sizmak dusundugumden cok daha mesakkatli bir ismis. kac tane meritokratik etiketi kiciniza yapistirmis olursaniz olun ("x harikulade lisesinden ciktim, dunyanin-her-tarafinda-vaaaaauuvvv-dedirten y universitesinden dereceyle mezun oldum, mezunlarina-herkesce-tapilan z universitesinde master yaptim, arada adini duyunca beni ayakta alkislamak isteyeceginiz bu, su, ve oteki sirketlerde staj yaptim, kisa ve uzun sureli calistim" vs, vs.), eger mustakbel isverenler hayatinizin bir doneminde goodbye to all that dediginizi, "kapitalizmin neferi olmak" klisesinin neden klise oldugunu sorguladiginizi, hatta busbutun "calismak" konusunda suphelere gark olup kendi dunyanizda inzivaya cekildiginizi sezerse, bir sekilde oyunu kurallarina gore oynamak konusunda gecmiste veya bugun tereddute dustugunuzun kokusunu alirsa (ki bu koku ne kadar yikansaniz, sirtinizi keseleseniz dahi cikmiyor, teninize bir sekilde siniyor), size nukleer artik havuzunda yuzup mulakata oyle gelmissiniz muamelesi yapiyorlar, ve tereddutsuz kapinin onune koyuyorlar. o noktada hicbir bilgi, yetenek, birikim, tecrube, ya da etiket fayda etmiyor.
lisa simpson'in vejetaryen olmaya karar verdigi simpsons bolumunde, lisa solucan kesmesi gereken biyoloji dersinde, "ogretmenim, bir hayvani kesebilecegimi dusunmuyorum, hayvanlari kesmenin yanlis oldugunu dusunuyorum" der de, ogretmeni de "ahlaki itirazina* saygi duyuyorum lisa" derken bir yandan da masanin altindaki uzerinde "independent thought alarm"* yazan kirmizi dugmeye basar ya hani? hah iste, icinize sinmedigi halde "is" ariyor, gozunuzun tutmadigi yerlere basvuruyorsaniz eger, isverenler de ayni "independent thought alarm"'a basiyorlar gizlice, ve de o alarmin sesi basvurmayi dusunebileceginiz tum is yerlerinde, cv'niz insan kaynaklari mudiresi'nin inbox'ina dustugu anda yankilanmaya basliyor.
yapısalcılık
-
edebiyat, sinema, sosyoloji, psikanaliz, antropoloji, fizik, kimya, modern matematik gibi birçok sanat ve bilim dalında kullanılan bir inceleme ve anlamlandırma yöntemi. kaynağını ferdinand de saussure'un dilbilim çalışmaları oluşturur. edebiyat alanında yapısalcılık 60'lı yıllarda fransa'da roland barthes, gerard genette, algirdas julien greimas, claude bremond ve tzevatan tramotov gibi edebiyat kuramcılarının öncülüğünde gelişti.
tahsin yücel, tartışmalar isimli kitabında yapısalcılık kavramını şöyle tanımlıyor: "yapsalcılık, öncülüğünü yüzyılımızın başlarında ferdinand de saussure'un yaptığı genel dilbilim kazanımlarının esiniyle, olguları görece bir eşsüremlilik içinde, bir yapı olarak ele alıp eklemlerini ve anlamlarını öğeleri arasında kurulan bağlantılardan çıkarmayı öneren bir yöntemdir."
bu yöntem incelediği nesneyi bir 'yapı' olarak yani çeşitli parçalardan ve bu parçalar arası bağlanım ilişkilerinden oluşan bir bütün olarak ele alır.
hoşlanan erkeğin adım atmama sebebi
-
hayatımda bir kere adım atayım dedim çok pis backfire yedim. yok baba adım madım, yalnız ölürüm o topa girmem daha.
edit : selam yine nickimin hakkını vermişim.