hesabın var mı? giriş yap

  • ilkokulda benim de maruz kaldığım sorudur. manita ne ben nerden bileyim o yaşta?

    video kaset kiralanırdı* o dönem. superman 4'ü aldık babamla, eve gidiyoruz. ben acayip heyecanlıyım. bir yerlerden atlayasım, zıplayasım var. bir pelerinim eksik.. karneyi de almışım, o da süper. yol üzerinde babam bir arkadaşının yanına uğradı. biraz konuştular sonra adam bana döndü ve yanağımdan bir makas alıp sordu;

    - yakışıklı, senin nasıl gidiyor bakalım? kaç manitan var?

    - (manita ne ki? dersleri soruyor herhalde.) hiç yok amca, hepsi pekiyi.

  • hukuk diplomasını manavdan alan birinin söylemesi muhtemel söz. bu nasıl savunma lan ? madem herkes birbirini öldürsün sonra nasıl olsa adam öldü ceza versek geri mi gelecek sanki diye salalım bütün katilleri.

  • resmen skandal. tam anlamıyla rezillik. allah'a binlercebin şükürler olsun ki bizim buralarda böyle şeyler yaşanmıyor. bir de çıkmış yetkililer özür dilemiş yüzsüzler... tü sıfatınıza sizin.

  • sene 1998 ali sami yen'de galatasaray - trabzonspor maçı.. trabzonspor bize 5 tane çaktı, haliyle isyan eden galatasaray taraftarlarının arasında 5-6 saniye kadar, özellikle beni çekmiş cine 5. buraya kadar her şey güzeldi ancak şöyle bir sorun vardı; ağzımda sigara ile isyan eden ben, ilk kez canlı yayında babasına sigara içerken yakalanan mal olarak tarihe geçmiştim.

  • bu tip ortamlarda, katılımcıların yarısından fazlası ne konuşulduğu ile ilgilenmez bile. konuşmacı " salonda bomba var, 5 dk sonra patlayacak" dese çoğu kişi duymayacaktır. duyanlar kaçmaya başlayınca onlar da kaçar.

    öğrencilik böyledir biraz. sonuçta tören, herkes kendi derdinde, platonik aşkını saniye saniye izleyeni, kankasıyla sohbet edeni, sağa sola espri yapmaya çalışanı, kamera görünce sırıtanı ile öğrenciler bunlar. aralarında mutlaka ciddi sayıda ilgili konuşma nedeniyle duygulanıp ağlayanlar da olmuştur, öfkelenenler de, hırslananlar da. böyledir. hepimiz öğrenci olduk.

    orada yapılan konuşma, sosyal medya için bir anlam ifade eder, yöneticiler için bir anlam ifade eder, itü gelenekleri için bir anlam ifade eder. kameraya gülümseyen kızlar, anlamından bir şey kaybettirmez.

    bana anormal gelmeyen durum.

  • naylonun icadından önce, çoraplar suni ipek, pamuk veya en popüler seçenek olarak ipekten yapılırdı. ancak ipek kullanımı birkaç problemi beraberinde getiriyordu. ipek oldukça hassastı ve bu nedenle de yırtılmaya ve kaçmaya eğilimliydi. ikinci ve belki de en önemli problem ise japonya'nın ipek ihracatında tekel olmasıydı.

    1930'ların sonunda japonya, amerika'nın ipek arzının yaklaşık %90'ını tedarik ediyordu. o yıllarda abd, dünyanın en büyük ipek tüketicisiydi ve ithalatının kabaca dörtte üçü çorap imalatına kullanılıyordu. japonya ve abd arasındaki gerilim, japon yayılmacılığının ardından artarken, amerika, ipek yerine alternatifler aramaya başladı.

    naylon, 1930'ların ortalarında amerikalı kimyager ve mucit wallace carothers tarafından icat edildi. carothers, ilk başlarda araştırma özgürlüğü vaadi altında dupont tarafından işe alındı ve polimerlere odaklanmayı seçti.

    büyük buhran sırasında amerika'nın mali beklentileri kötüleşirken dupont, carothers için araştırma özgürlüğü vaadinden vazgeçti ve onu 1934'ten itibaren yeni elyaflar üzerinde çalışmaya yönlendirdi. kendisine, ısı ve temizlik ürünleriyle temasa dayanaklı ve esnek yeni bir malzeme üretmesi görevi verildi. yaklaşık bir yıl içinde, ilkel bir naylon formu sentezlendi.

    naylon çoraplar, ilk kez 1939 new york dünya fuarı'nda amerikan kamuoyuna sunuldu ve büyük bir coşku ile karşılandı. ekim 1939'da, naylon çoraplar ilk kez wilmington, delaware'deki bir dizi mağazada satışa çıkarıldı ve 4.000 çiftin tamamı sadece birkaç saat içinde tükendi.

    bu ilk yerel pazar testinden sonra, 15 mayıs 1940'ta, naylon çoraplar, amerika genelinde satışa çıkarıldı. aynı gün, amerikalılar devrim niteliğindeki yeni üründen 800.000 çift satın aldı. dört gün içinde toplam satış sayısı 4 milyona ulaştı.

    naylon çorapların başarısı tartışılmazdı. form vermeye uygun, lüks, dayanıklı ve amerikan yapımıydılar. birçoğu için, amerikan bilimsel üstünlüğünü temsil ettiler ve sıradan amerikalılara japon mallarını boykot etmeleri için bir yol sundular. naylon çoraplar, sonraki yıllarda abd mağazalarının temel ürünü olmaya hazır görünüyordu. ancak ikinci dünya savaşı patlak verdi.

    aralık 1941'de japonların pearl harbor saldırısından sonra, amerika, ikinci dünya savaşı'na katıldı. ülke savaş ekonomisine doğru kayarken, savaş için gerekli olan tüm malzemeler ve mallar karneye bağlandı. naylon da bu malzemeler arasındaydı.

    ikinci dünya savaşı sırasında naylon, çorap olarak kullanılmak yerine, pasifik cephesi'nde kullanılmak üzere paraşüt, ayakkabı bağcığı ve ceketlerin yanı sıra, sivrisinek ağları ve hamakların imalatında kullanıldı.

    amerikalılar naylon çorapları sadece karaborsadan temin edebiliyorlardı. bazı kadınlar ipeğe geri dönmek yerine "bacak makyajı" kullanmaya başladılar.

    ikinci dünya savaşı yüzünden ortaya çıkan zoraki bir moda: bacak makyajı

    naylon, ikinci dünya savaşı'nda amerika için önemli bir kaynak olduğunu kanıtladı. bazıları naylonu "savaşı kazanan elyaf" olarak tanımladı.

    ikinci dünya savaşı sırasında naylon çoraplar piyasadan kalkmış olsa da, amerikalılar tarafından unutulmadılar. savaş bittikten sonra tekrar mağazalarda satışa sunulduklarında, talep o kadar yüksekti ki "naylon isyanları" diye anılan olaylar başladı.

    en çok aranan malzeme, ülkenin dört bir yanındaki mağazalarda bir kez daha satışa sunulunca kargaşalar yaşandı. yaklaşık 10.000 amerikalının san francisco'daki bir mağaza önünde naylon çoraplara kavuşmayı umarak kuyruğa girdiği ve bazılarının baygınlık geçirdiğine dair haberler basına yansıdı.

    bir pensilvanya gazetesi tarafından duyurulan bir başka olay, naylon çorapları kapışmak için saç baş birbirine giren birkaç bin müşteriden bahsetti.

    sonunda dupont, üretim sürecini modernize ederken, naylon çorap arzı talebi karşılayabilecek hale geldi. naylon çoraplar 1950'lerde külotlu çoraplar piyasayı ele geçirene kadar popülerliğini korudu.

    sonraki yıllarda naylon, mağazaların çorap reyonlarının ötesine yayıldı. spor raketlerinin iplerinden, diş fırçalarına, bavullardan halılara kadar birçok farklı üründe kullanıldılar ve halen kullanılıyorlar.

    naylon, devrim niteliğindeki insan yapımı bir malzeme olarak bir "sentetik devrimi" ateşledi. naylon, ticari başarı elde eden ilk sentetik elyaftı ve yeni bir "insan yapımı malzeme çağını" başlattı. wallace carothers ve dupont, polimerlerin paha biçilmez malzemeler halinde formüle edilebileceğini kanıtlayarak, polyester, spandex ve teflon'un icadının temelini atmış oldu.

    kaynak: historyhit

  • okulun dışında tüp arabası geçince zil çaldı sanıp sınıfı terkeden bir hocanın yaptığı sınav sırasında zaten iki küçük çizgiden ibaret olan gözlerini görememem sonucu "anam hoca uyuyo galiba abanayım kopyaya" diyerek iyice gözlere konsantre olmam. hocanın gözlerinde kaybolmam. hocanın "ne bakıyorsun lan" demesi sonucu kendime gelmem.

  • of. su cumleyi ben kullansam "kamil" derler. "komodo ejderi" derler. ama teoman deyince "oo super". kirildim lan.

  • yaptık oldu efendim, bi mesaj attık konu nerelere geldi. * biz uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verdik, uzun keyifli sohbetlere, bol bol gezmeye, her anın tadını çıkarmaya, birbirimize her daim aşkla bakmaya 'evet' dedik sevgili eşimle tanışmamıza vesile olduğu için ekşisözlük'e teşekkürü borç biliriz.