hesabın var mı? giriş yap

  • "hülya avşar insanların yeteneği olup olmadığını 30 saniyede anlıyor ama biz 30 senedir kendisinin ne yeteneği olduğunu anlayamadık."

  • saçmalığın daniskası.

    para işlerinden anlamadığın belli.

    böyle birşey yapmaya kalktığın anda ülkede 1 tane hesabında 5 milyon olan adam bulamazsın.

    kimse parasını türkiye'de tutmak zorunda değil. yurtdışında bir hesap açıp oraya aktarır parasını.

    sen de bankalarında yaşadığın likidite problemiyle kalakalırsın.

    milletin kullandığı krediler o 5 milyon üstünde bankada parası olan adamların parası.

  • merhaba. ben kendi halinde yaşayan bir vatandaşım. sizinle küçük bir konu hakkında konuşmak istiyorum. bu senenin başından beri, benim için her zaman büyük bir hayal olmuş olan gla180 hayalleriyle yanıp tutuşuyorum. arkadaşlarım, dostlarım, sevgili kardeşlerim ben bu arabaya sahip olmak çok istiyorum ama benim o kadar param yok. sabahları iki poğaça bir meyvesuyu üstüne de iki dal sigaradan sonra metrobüsle işe giden gariban bir insanım.

    iki haftadır sahibinden'de gla180 ilanlarına bakıyorum. üç dört tane aracı görmeye gittim ve görüşmeler çok iyi geçti. ama işte bilmedikleri şey, benim o kadar param yoktu ki. 4 sene önce kardeşimin düğününde giydiğim takım elbisemi giyip gittim araçları görmeye. bana karşı ılımlı bir tavırdaydılar. notere gittik hatta bir araç için. kimliğim evde kalmış diyerek usulca farkettirmeden çıktım noterden ve hüngür hüngür ağlamaya başladım kapıda. çok gücüme gitti dostlarım.

    bakın dostlarım ben sıfır bile bakmıyorum. 2016 model falan bakıyorum. ailemle bu arabanın fiyatı olan 178.000 tl'nin 3'te 1'ini bile karşılayamıyoruz. :( o yüzden sizden tek isteğim gönlünüzden herhangi bir şey kopuyorsa o bile yeterli benim için ama herhangi bir destek herhangi küçük bir düşünce bile benim için yeterli.

    sizleri seviyorum dostlarım. gla180 almama yardımcı olun, dm yoluyla ulaşanlara ibanımı vereceğim. size söz arabayla her hafta foto falan atarım instagrama. isimlerinizi falan yazdırırım üstüne, lan yeter ki gla'm olsun be. :(

    edit: 50’den fazla mesaj geldi iban isteyen. burada bir aileyiz dostlarım, şimdiden 60.000 tl’yi topladık, bu paraylacksndksjxjsjs oğlum ironi lan ironi. kimsenin emeğini dilenmeyiz biz, ciddiye alıp yazanlardan allah razı olsun, umarım kalbinizin ekmeğini yersiniz :) allah herkesin gönlüne göre versin, hepiniz sağolun varolun dostlarım :)

    edit2: ironi’den anlamayip dilenci diye çıldıranlar da sakin olsun. kimseden para toplamadık oğlum, kacirdiginiz bir sey yok :)) sizi asude defne özkan başlığına alalım, ibani da acik, topladigi para da :)

  • ekim 2010 tarihli hadisedir:

    şirkete siyah lazer yazıcı almak içün yenibosna'daki starcity avm'ye gittik.
    gitmeden önce netten 5 dk.lık araştırmayla bilgi edindim.

    teknosa'ya girdik...
    yazıcıların etrafında dolaşıp bakınırken, ilgili ve yetkili kişi yanaştı.
    diyalog şöyle :
    cahil satıcı genç : buyrun yardımcı olayım.
    ben: özetle şöyle bişey arıyorum ; uygun fiyatlı, herbişeyi yapmayan, sadece "yazan", siyah, toneri tam dolu, lazer yazıcı alayım.

    --- arkadan biri seslenir, dumura uğranır---
    cühela kasiyer adam: beyfendi hiç bir yazıcı tam dolu kartuşla gelmez !
    ben: ?! olanları var.
    cü.k.adam: mümkün değil !
    ben: brother hl2040 var örneğin ?!
    cü.k.adam: biz brother satmıyoruz...
    ben: olabilir de toner kartuşu tam dolu bir modeldir örneğin. samsung clp315 satıyorsunuz, o da tam dolu !
    cü.k.adam: ...neyse arkadaş size yardımcı olsun

    cahil satıcı genç'e dönülür...
    ben: özetle şöyle bişey arıyorum ; uygun fiyatlı, herbişeyi yapmayan, sadece "yazan", siyah, toneri tam dolu, lazer yazıcı alacağım.
    cahil.s.genç : (epey alaycı tavırla) ehehe lazerlerin renkli yazanı yok ki zaten !
    ben: ?!?!?!?! ........(mavi ekran...dakikada iki dumur kaldıramaz bünye)
    3 saniye sonra,
    ben: nasıl yani ?
    cahil.s.genç : lazer yazıcılar hep siyah yazar, renklisi çıkmadı hiç !
    ben: ?!?!?!?! ........(mavi ekran...system error veriri...yazık lan bana)
    etrafa 2 saniye bakılır...
    ben: bu tarafa gel !
    orada ortaya öbek yaptıkları samsung clp315'in kutusunun üzerindeki yazı işaret parmağıyla gösterilir...
    ben: oku bunu !
    cahil.s.genç : ..rrenkli lazer yazıcı...

    sonuç: hl2040 orada olmadığından çıkılır, karşı komşu migrosa gidilir. orada bulunur, alınır.
    elbette ki orada yetkili de tonerin %100 dolu olamayacağını iddia eder. gidip depodan koliyi getirir, ona da üzeri okutulur !
    çünkü kolide 35 cm çapında etiketle tam dolu toner yazar !

    2014 editi:
    acemilikleri ve mesleğine cahilliği had safhada olan vatan bilgisayar'da bi genç arkadaşa bu olayı anlatırken, bi başka vatan görevlisi "hiç bi yazıcı tam dolu tonerle gelmez !" diyerek beni benden almıştır !

    trajik ve komik olan ise, bunu söyleyen cahil vatan bilgisayar neferinin 50 cm önündeki samsung yazıcı kutusunda 25 cm çapında "tam dolu kartuş" ibaresi olmasıdır !

    lan bu görevlileri nasıl alıyorsunuz işe ?
    feysbuk hesabı olmaları yeter kriter midir sizin için?

  • haftalık keşif listesini spotify'ın nasıl oluşturduğunu merak eden çok sayıda insan görmeye başladım. o nedenle bu merakı biraz olsun gidermek üzere elimden geldiğince anlatayım. bu sadece haftalık keşif için değil, çalma listesi oluşturduğunuzda o listeye eklemeniz için gelen öneriler ile de ilgili. enrtry biraz uzun oldu, olayı merak eden ama "kim okuyacak lan" diyen varsa direkt son paragrafa atlasın özetin özeti var orada.

    recommendation system* denilen ve yıllardır üzerinde türlü algoritmalar geliştirilerek çalışılan, sürekli iyileştirilmeye çabalanan bir alan var. öneri sistemlerindeki temel amaç, eldeki verileri kullanarak işe yarar çıkarımlar yapmak ve elde edilen bu çıkarımlar üzerinden tahminde bulunarak bu tahminleri "bunu da beğenebilirsiniz" diye kullanıcılara önermek.

    spotify'ın haftalık keşif listesi de bir öneri sisteminin ürünü. sizin spotify'da ne tarz müzik dinlediğiniz gibi verileriniz bu öneri sisteminin sizi tanımasını sağlıyor. sizi tanıdıktan sonra aşağıda bahsettiğim bir takım algoritmalar sayesinde sizin beğenebileceğiniz şarkılar tahmin ediliyor. spotify'da 2008 - 2015 yılları arasında çalışmış olan erik bernhardsson, başarılı öneriler sağlamanın en iyi yolunun collaborative filtering metodu olduğunu düşünüyor [1]. bunun üzerine koyarak önerileri mükemmelleştirmenin yolunun da deep learning'ten geçtiğini söylüyor. deep learning oldukça kapsamlı, ucu bucağı olmayan ve benim de kendimi uzman olarak görmem için kırk fırın ekmek yemem gereken bir konu ama collaborative filtering metodunu özetleyeyim.

    collaborative filtering'de temel olarak 2 ana yöntem vardır. ilkinde (user based cf) yapılan şudur; sizinle benzer zevklere sahip kişiler bulunur (kaydettiğiniz, dinlediğiniz veya çalma listenize eklediğiniz şarkıların aynılarını kayıt etmiş, dinlemiş veya çalma listesine eklemiş başka kişiler), o kişilerin dinleyip de beğendikleri fakat sizin spotify üzerinden daha önce dinlemediğiniz parçalar bulunur, bu kişilerle benzer zevklere sahip olduğunuz için bu parçaları sizin de beğenebileceğiniz çıkarımı yapılır, bir sonraki adımda da bu parçalar size haftalık keşif listesinde önerilir. aynı şekilde bir başkasının keşif listesi oluşturulurken de eğer siz o kişiyle benzer zevke sahipseniz spotify sizin dinlediğiniz ama o kişinin dinlemediği parçayı o kişiye önerir. bu tabi ki tek kişi üzerinden yapılmaz. binlerce kişilik benzerlik havuzları oluşturulur. bu havuza dahil olan kişilerin, elde edilecek sonuca olan etkilerini belirleyen ağırlıklandırmaları vardır.

    sizinle benzer zevke sahip kişiler üzerinden öneri yapılması dışında bir de birbirine benzer şarkılar üzerinden öneriler yapılır. yani collaborative filtering'deki ikinci yöntem (item based cf). şarkıların birbirine benzeyip benzemediğini bilgisayar yine kullanıcıların aksiyonları sayesinde öğrenir. örneğin a grubunun x isimli şarkısı yine a grubunun y isimli şarkısına benziyordur, bilgisayar bunu daha önceden öğrenmiştir. eğer siz a grubunu yeni öğrenen biriyseniz ve sadece x isimli şarkısını dinliyorsaniz bir sonraki hafta keşif listenizde muhtemelen a grubunun y isimli şarkısını da göreceksiniz. eminim bir çok kişinin karşılaştığı bir durumdur. veya çok sevdiğiniz ve sürekli dinlediğiniz bir şarkı vardır, size o şarkının başka bir grup tarafından yapılmış cover'ı da önerilir. bu da eminim sıkça karşılaştığınız bir durumdur.

    çok detaylı olmadı ama genel olarak fikir vermesi için yazdım zaten. özetle benzer zevke sahip kişiler ve birbirine benzer şarkılar üzerinden dönüyor iş. o yüzden "ama ben hep tame impala dinlediğim halde bana sürekli alişan öneriliyor" şeklindeki şikayetlerin müsebbibi spotify değil, sizin gibi tame impala dinleyen ama aynı zamanda iflah olmaz bir alişan fanı olan kişi yüzünden geliyor o öneri :/

    [1] https://www.forbes.com/…hine-learning/#d8cb5e1665c7

  • (bkz: faber castell grip)

    amk 18 lira diyorlar kalem için, uçlu kalem hem de, ucu ayrı para.
    sen yorulunca bırakıyorsun, kendi yazıyor herhalde.
    ya da bu kadar para ettiğine göre; yanlışları fark edip yazmıyor da olabilir.
    lan yoksa????

    edit: uyaranlar oldu. bu kalem çeşit çeşitmiş pahalı olana antrasit deniyormuş.
    ben sadece 2 liralık simli çiçekli kalemler aldığım için bilemedim.

  • öncelikle (bkz: entelektüel)

    türkiye'de en yüksek 4. tiraja sahip olan gazetenin yapmaması gereken bir hatayı içeren haber.

    haberin içeriğine gelirsek, türkiye'deki mevcut iktidarın ve onun tabanının bakış açısına yönelik yapılmış popülist bir açıklama. aydınları ötekileştirerek halk çocuğu imajı çizmeye devam edin bakalım. "ne yapsak da bu halkın kültür seviyesini bir nebze yükseltsek" demek yerine "ne yapsak da cehaleti yüceltip aydınları kibirli göstersek" demeye devam edin. bu taktik son 14 yıldır çok tuttu, nasiplenmeyen kalmasın.

    debedit : (bkz: cansel buse kınalı)

  • sunca yillik hayatimda, babamin imzasinda annemin de isminin olmasindan daha romantik hicbir sey gormedim.

  • galeano kahvenin keşfi ile ilgili şöyle der bir kitabında,
    ''etiyopya'nın bir dağında yetişen bir bitkinin kırmızı meyvelerini yiyen keçilerin bütün gece dans etmeleriyle keşfedilmiştir''

    zaten birçok psikoaktif, hayvanların o maddeyi içeren bitkileri yediğinde nasıl davrandığının gözlemi ile keşfedilmiş olmalı. eminim boş saatlerini doğayı ve hayvanları izleyerek geçiren çobanların bu konuda büyük katkısı olmuştur insanlığa. söğüt agacının yaprağını yiyip iyileşen bir hayvanı görmek, bu bize de yarar mı acaba fikrinin oluşmasının zeminini oluşturmuştur muhtemelen.

    kahve diyorduk. günün ikinci ve son kahvesini içerken, kahvenin ne kadar muhteşem bir içecek olduğunu düşünüyordum. yazmak da oradan geldi aklıma. çünkü kahve, daha doğrusu içerdiği kafein, nöronal ateşlemeyi hızlandırıp bizi, yani bizi biz yapan temel şey olan zihnimizi canlandırıyor, bizi harekete geçiriyor.

    vücudumuzun bütün hücrelerinde bulunan bir kimyasal olan adenozin, vücudun enerji denklemlerinde başrol oyuncularından birisi. kafeinin en kritik özelliği bu kimyasala benziyor olması. adenozinin nöronlar üzerindeki etkisi baskılayıcıdır. gün içinde beyindeki düzeyleri süreğen olarak artar, ta ki gece iyice artıp bizi uyutacak düzeylerde baskılayıcı hale gelene kadar. adenozin yavaşlatıcımız, frenleyicimiz, yatıştırıcımızdır. kafein ise görüntüde benzediği bu kimyasalın reseptörüne tutunup onun etkilerini engelleyerek bizi canlandırır. sadece bu yolla değil, nörotransmitterler ve hormonlar üzerine de etkileriyle de yapar bu etkiyi. örneğin adrenalin ve kortizolü arttırıcı etkisi ile bizim stres durumunda salgıladığımız bu maddeler üzerinden bizi daha alert, dikkatli ve tetikte kılar.

    aslında yazıya başlarken üstünde durmak istediğim konu da bununla ilişkili bir şeydi, ancak gelebildim, nöronlar fazla ateşlenince konuyu uzatmak gibi bir meylim var maalesef. kahvenin nasıl, ne kadar ve ne zaman içildiğinin önemli bir konu olduğu hakkında yazacaktım aslında.

    kortizol içsel olarak kendi ritmiyle salınan bir hormondur. uyku döngüsüyle ilişkili olan özgün bir salınım patterni vardır. temelde bedensel ve zihinsel stres ile ilişkili olan kortizol, içsel bir uyandırıcı, canlandırıcı olarak da görev yapar. kortizol uyanma saatinden bir saat kadar sonra pik yapar. kortizol kendi olağan pikini yaparken, kafeinin kortizol arttırıcı etkisinin bunun üstüne eklenmesinin bazı olumsuz etkileri var. örneğin gereğinden fazla kortizol salglanması, bedenin stres algılamasına ve olumsuz etkilenmesine neden olabiliyor. ayrıca zaten uyanıklığın artacağı saatlerde kafein alınmasının, kafeinekarşı tolerans ve bağımlılık gelişmesini kolaylaştırabileceği şeklinde sonuçlara varan çalışmalar var.

    kafeinin bağımlılık yaratan etkisi sadece uyarıcı oluşundan değil, dopamini arttırıyor olmasından da kaynaklanıyor. haz ve bağımlılık ile ilgili temel nörotransmitter olan dopamin, birçok psikoaktifle olduğu gibi kafeinle de artış gösteriyor. örneğin ben, sigarayı bıraktığım dönemde kendimi bir anda aralıksız kahve içerken bulmuştum. bir haz vericinin yerine bir başkasını koyarak ondan kurtulmaya çalışmak sık görülen bir insan davranışı. bağımlılık gelişmemesi için önerilen şeylerden birkaçı şöyle, ilk kahveyi kortizol pikinin bittiği saatlerde içmek; kahveyi her gün aynı yerde aynı şekilde içmemek çünkü her tür bağımlılıkta olduğu gibi bunda da asosiyasyon önemli; arada kafeinsiz kahve içmek çünkü böylece beyin kahve içmek ve kafein almak arasındaki çağrışımsal bağlantıyı kesiyor.

    kahve, ılımlı miktarlarla içildiğinde alzheimer, parkinson, diyabet, kolon kanseri, kalp hastalıkları gibi birçok hastalık için koruyucu olsa da sabahtan akşama kadar kahve içmek vücudu strese sokarak tam ters etki yapıyor. bu nedenle iki fincanı geçmemek ve bu fincanların saatini iyi ayarlamak öneriliyor. kafein yarı ömrü uzun bir madde olduğu için, içilen kahvenin öğlen erken saatlerde kesilmesi, akşam uykuya dalma konusunda önemli. yaklaşık 6 saatlik yarı ömrü olduğundan, akşamüstü 5'te filtre kahve içerek aldığınız 100mg kafeinin yarısı gece 11'de hala bünyenizde olacak. hele de birkaç saatte bir kahve içiyorsanız kafein kümülatif olarak birikeceğinden, tüketirken bu bilgileri akılda tutmak uyku hijyeni için faydalı olabilir.

    yanlış tüketilirse olumsuz yanları olabiliyor tabii ama dünyanın en güzel şeyini bile kıymetini bilmeden harcamak ya da zarar verecek kadar kontrolsüz kullanmak ve kötü bir şeye çevirmek mümkün. kahve gibi güzel bir şeyi en güzel şekilde tüketmek lazım bana kalırsa ve bize kahveyi hediye ettikleri için keçilere ve o çobana teşekkür etmek...