hesabın var mı? giriş yap

  • eski çalıştığım yerin genel merkezine eğitime gitmiştik. yanımdaki arkadaş tanıdık birini gördü, "dur x'e selam vereyim" dedi. onlar konuşurken ben uzakta kaldım. x'e baktım, boylu poslu, son derece hoş bir adam. ama bunlardan çok bakışları etkiledi beni. hayır bana hiç bakmadı orada, sadece başka biriyle havadan sudan iş konuşurken bile gözlerinden ne kadar iyi kalpli ve merhametli biri olduğu hissediliyordu sanki. "böyle biri bana asla bakmaz" diye düşündüm. o dönem özgüvenim sıfırın da altındaydı. eğitim bitti, geldiğimiz yere döndük, sonraki iki yılda hiç görmedim onu. aynı şirkette birbirimizi hiç tanımadan çalıştık. ben arada bok gibi bir ilişki yaşayıp ayrıldım ama o ilişkinin özgüvenime az da olsa faydası oldu. 2 yıl sonra bizim departman onun olduğu yere taşındı ve biz de nihayet tanışma şansı bulduk. şimdi ise evliyiz, hehe. ilk izlenimim doğruymuş, gerçekten dünyanın en iyi kalpli insanıyla evliyim ve çok mutluyum.

    edit: efenim o çok sevdiğim bakışları klonladım, aynından minik bir tane daha yaptım*.

    büdüt: son derece iyi kalpli iki keçim var efendim. beyim çok iyi ama keçilerle yarışır bir inadı var. neyse ki ben inatçı değilim ama çocuğu klonlarken inadını da klonlamışım. şimdi bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi şarkısının canlı bir izleyicisi olarak hayatımı sürdürmekteyim. biriyle 13 öbürüyle 6 senedir birlikteyiz, halen çok sevmekteyim.

  • meyveler en az 3'e ayrılır. en berbatları bu şekilde meyve suyu tesislerine verilir. biraz eli yüzü düzgün olanlar pazara, biblo gibi olanlar ise otellere vs dağıtılır. aynı şeyi salçada kullanılan domates için de söyleyebiliriz. bu tür tesislerde çalışanlar kolay kolay ürettikleri ürünleri tüketmezler.

    şahsımı hiç şaşırtmayan görüntülerdir.

    (bkz: şahsım)

    edit: bir de ihracat kısmı vardı doğru ya. en güzelleri yurtdışına.

  • ne zamandır başlığını açmayı düşündüğüm hede. zaten açılmış bile.

    saate 30km hızla giden tırı saatte 32 kilometre hızla giden tır sollarken saatte 34 km hızla giden tır dur ben şu 32 km hızla giden tırı neden sollamıyorum ki diyerek en sol şeride geçince ortaya çıkan durumdur bu. tırlar yan yana ele ele tutuşmuş sanki bir halaya gidiyor gibidirler. bu arada da arkalarında birikmiş minik araç toplulukları en az 17 dakika süren bu trafik destanına hayretler içinde şahit olmaktadırlar.

  • saçmalamayın lütfen. imfden borç felan istediğimiz yok, sadece al yanında bulunsun lazım olursa kullanırsın diye bize para vermeye çalışıyorlar. siz hiç gurbete giden birinin cebine para sıkıştırmadınız mı lazım olur diye? yaa al all, lazım olur diye. eyyy imf, sen kimsin yaaa?

  • - abi eve hırsız girmiş.
    + laptoplar yanımızda mı?
    - evet.
    + o zaman değerli bir şeyimiz kalmadı içerde. kapıyı üstüne kilitleyin, açlıktan ölsün şerefsiz.

  • kimisine huzur verirken kiminin sinirlerini bozan sestir.
    peki eklemlerimizi belirli bir şekilde bükünce neden böyle bir ses çıkar?
    bilim insanları bunu farklı biçimde açıklasalar da en yaygın olanı kemiklerin birbirine sürtmesidir. bir başka açıklama ise, eklemlerimizin arasında baloncuk patlaması gibi ses gelmesinin nedeni gerçekten de baloncuk olmasıdır.
    çıtlatılanlar arasında en yaygın olanı parmak eklemleridir. bütün bu ses çıkaran eklemler snovial eklemdir.bunlar vücudumuzdaki en esnek eklemlerdir. iki kemiğin arasındaki eklem sıvısı yani snovial sıvı denilen yoğun bir sıvı bulunur. bu sıvıda hiyalüronikasit ve lübrisin gibi uzun nemlendirici moleküller bulunur. temel görevi eklemlerin birbirlerinin üzerinden kaymalarını sağlamaktır. bu sıvı eklemlerden ses gelmesi açısından önemlidir. sıvıda çözünmüş gaz molekülleri bulunur. parmak çıtlatırken eklemler arası iyice gerilir ve boşluk artar fakat sıvı miktarı sabit kalır. bu da alçak basınç oluşturur. böylelikle baloncuğun etrafını saran sıvı bir basınç oluşturup, baloncuğun patlamasına neden olur. gaz sıvı içine dağılır ve yaklaşık 20 dakika sonra tekrar sıvı içinde çözünür.

    parmak çıtlatma sesine sinir olan bazı arkadaşlar ve endişeli anneler ise bunun eklemde kireçlenmeye yol açacağını düşünür. zamanında bunu çok işiten dr. donald unger 50 yıl boyunca sadece sol elinin parmaklarını çıtlatarak bir deneye imza attı. sonuç olarak hiç çıtlatılmamış sağ el ile 50 yıl çıtlatılan sol el arasında hiç bir fark yoktu. kendini bilime adamasından mütevellit ig nobel ödülüaldı.

    ilerleyen zamanlarda yapılan çalışmalar gösterdi ki parmak çıtlatmak; ellerin şişmesine ve kavrama gücünün azalmasına neden olabilir. ama kanıtlanan en büyük tehlikeli insanların sinir olmasıdır.*