hesabın var mı? giriş yap

  • hogwarts'ta işlerin ne derece kirli işlediğini gözler önüne seren bir gerçektir.

    --- spoiler ---

    bilindiği üzere harry potter'in ilk senesinde bölüm kupasının sıralaması şöyleydi;

    1. slytherin 472 puan
    2. ravenclaw 426 puan
    3. hufflepuff 352 puan
    4. gryffindor 312 puan

    bu sıralamaya göre bütün hogwarts süslenmiş, bütün odalar "saldır yılanım" flamalarıyla bezenmiş, her yer şanlı slytherin'in yeşili ve siyahı boyanmış, taraftar şampiyonluk kutlamalarına başlamışken tutuyor bu alçak hogwarts müdürü hiç bir kurala kanuna dayanmayan tamamen sikinin keyfine verilmiş puanlarla gryffindor'u şampiyonluğa ortak ediyor.

    bütün sene haşaralılıklarıyla herkesi hayatından bezdiren, değerli hocamız severus snape'a, öz beöz slytherin çocuğu malfoy'a ve camiamıza ağza alınmayacak hakaretler eden hermione-ron-harry üçlüsüne sırayla 50, 50, 60 puan vererek adeta ulu orta kayırmacılık yapıyor.

    ama işte allah'ın sopası yok. hesabını iyi yapamamış olacak ki bunak herif, şikeyi bile doğru düzgün yapamadan iki takımı 472 puana eşitlemiş oluyor.

    bundan sonrası daha da evlere şenlik. kürsüde konuşurken yaptığı hatayı anlayan dumbledore, son bir kıvırmayla bütün sezon yokları oynayan nevile'e 10 puan daha yazıyor.

    bu tiyatroya itirazlarıyla adeta çılgına dönen slytherin taraftarına ise hiç kulak asılmadan flamalar filan bir büyüyle değiştiriliyor.

    böylesine şaibeli ve ahlaksız bir sonuçtan bile utanmayan gryffindor takımı ve bilhassa harry potter, sözüm ona tarafsız dumbledore ile objektiflere poz vererek kupayı kaldırıyor.

    buradan bu tiyatroyu kınıyorum. ve slytherin'in alnının akıyla kazandığı kupasının geri verilmesini talep ediyorum

    --- spoiler ---

    edit: bugün gryffindor'un yanında olan hufflepufflu ve ravenclawlı kardeslerime sesleniyorum; bu ateş üflemekle sönmez. adaletini bozduğunuz kantar birgün sizi de tartar.

    edit2: arkadaşlar gerçek şampiyon slytherin'imizin asıl renklerinin yeşil gümüş olduğunu biliyorum. o seneki deplasman formasının yeşil-siyah olmasından ötürü öyle söyledim. siz bu algıcı gryffindor yosmalarına aldırmayın.

  • harika fikir. böylelikle çok estetik ve klas goller izleyebiliriz. kendi yarı sahandan atılan gol de 3'lük sayılsın misal. kalecinin beşliğinden atılırsa beşlik olsun. sokak style. önce ligimizde denemeliyiz. zaten boktan bir lig, kaybedecek bir şeyimiz olmaz.

    edit: 2014 yılında bunları yazdığımızda alttaki dalga geçen entryleri görüyorsunuz. al bak koskoca kulübün başkanı da aynı şeyi söylemiş.

    önümüzdeki elli yıl içinde gerçekleşecek öneridir.

  • o önlükler zaten komple sorunsaldı. sadece yaka iliği değil yani. o yaka ilikleri genelde tenefüsteki sınıf maçlarında kopardı. tebeşir izi de kolay çıkmazdı o önlükten. maçlardan önce arkamıza tebeşirle numara yazardık futbolcu hesabı 1 den 11 e kadar, derse girmeden önce de hesapta temizlerdik ama tahtaya kalkanın arkasında inceden yine numaralar gözükürdü. benım arkamda 3 yazıyordu öğretmen görmüştü solbek tahtaya demişti.

  • öncelikle bkz. haber ve vicdanı kaldırabilenler için hadisenin özet videosu.

    --- spoiler ---
    gaziantep’te yolcu minibüsünde fenalaştıktan sonra indirilip kaldırıma bırakılan genç uzun süre duvarın dibinde can çekiştikten sonra duyarlı vatandaşların haber verdiği ambulansla hastaneye kaldırıldı. yoğun bakıma alınan genç hastanede hayatını kaybetti.
    --- spoiler ---

    yalnızca türkiye'de, eğer bir minibüsün içinde kalp krizi geçirseniz, önce yolcuların da yardım ettiği şoför tarafından kaldırıma taşınır, çöp torbası gibi oracığa terk edilirsiniz. sırasıyla çocuklar ve sonradan onlara katılan ebeveynleri kafanızın tepesinde bir süre geyiğinizi yaparlar. makul bir süre baktılar ayaklanamıyorsunuz, ambulans çağrılır, o da yarım saat sonra gelir ama içinden çıkan hemşire hastanın durumunu beğenmezse, ambulanstan indiği gibi geri biner. hasta bakıcı ve şoför, sedyeye falan ihtiyaç duymaz, karga tulumba tutup atarlar seni kasaya; kaldırıldığınız hastanede de, 4 saat sonra yumarsınız gözlerinizi bu kahpe dünyaya..
    çocuk henüz 25 yaşında, olay da taze, mübarek ramazan ayı başlamadan henüz bir gün önce!
    tüm dini-bütün insanoğluna sevgilerimle...

  • teknik detaylara geçmeden önce bazı genel öneriler:

    - üzerinde etiketi olmayan, kalitesi ve değeri büyük ölçüde subjektif değerlendirmelerle belirlenen bir şey alıyorsunuz. bu yüzden hazırlıklı olun. piyasayı araştırın. birçok mağazayı dolaşın. aşağı yukarı hangi tür bağlamaların fiyatlarının ne kadar olduğu konusunda kafanızda bir fikir oluşsun. çünkü ben henüz hiç bir müzik evinde bağlamaların üzerinde şöyle açık açık "fiyatı şudur" diye bir etiket görmedim. kime ne geçirebilirlerse kar sayıyorlar.
    - başlangıç düzeyindeyseniz daha fazla okumayın ve ucuz bir bağlama alın. 100 dolardan fazlasını vermeyin. çünkü henüz müzik aletini tanımıyorsunuz, çalmayı öğrendikten sonra zevkleriniz değişecek, neler istediğinizi daha iyi bilir hale geleceksiniz. satın aldığınız bir bağlamayı tekrar bir başkasına satmak çok zor. alırsa yalnızca satın aldığınız müzik evi geri alır. onlar da yarı fiyatına geri alır. beğenmediğiniz bir bağlama yıllarca elinizde kalır.
    - belli bir seviyede çalabilir haldeyseniz, öncelikle bağlamayı hangi akortta icra edeceğinize karar verin. bir nevi; tok bir ses mi istiyorsunuz yoksa tiz bir ses mi, buna karar verin. eğer hem çalıp hem de söylüyorsanız bu konu bilhassa önemli.
    - hemen en pahalı bağlamayı almaya çalışmayın. şimdinin piyasasına göre iyi bir bağlamaya verilecek para 500 dolar civarındadır. çok pahalı bağlamalarda satılan şey gösteriş ve gereksiz detaydır. "daha pahalı olan daha iyidir" öngörüsünü çıkartın kafanızdan.
    - tüm bağlama alışverişlerimde pazarlık yaparak %10-15 daha ucuza aldım. pazarlık payı muhakkak vardır. adam internet sitesinde 1350 liraya sattığı şey için mağazada size 1500 yanıtını veriyor. bu yüzden gitmeden önce mağazanın internet sitesi, youtube veya facebook sayfası var ise oraya da göz gezdirin.
    - ağaca para vermeyin. bir çok ağaçtan iyi bağlama yapılabilir. her ağacın kendisine has bir tınısı vardır, sizin hangisini sevdiğiniz önemlidir. oyma dutlar eskisi gibi değildir ve bir şehir efsanesidir. bir çok oyma tekne henüz tam kurumamışken işlenip bağlama haline getirilir, kimse senelerce kurumasını beklemez. birkaç ay sonra ağaç kuruyup da yamulursa bağlamanız çöp olur. bağlamanın kalitesini belirleyen şey ustanın becerisi ve bağlama üzerinde ne kadar titiz çalıştığıdır. 2 günde yapıp kenara attığı bir bağlama hangi ağaçtan olursa olsun vasat olacaktır. vaktiyle birileri dut ağacından güzel bir bağlama yapınca, "dut ağacı iyidir" efsanesi şehirleri dolaşıyor, efsane alıp başını gidiyor.
    - ikinci el bir bağlamayı biraz tesviyeyle sıfır diye önünüze koyabilirler. bu sebeple teknesini, sağını solunu, cilasını, perdelerini dikkatlice inceleyin. kullanılmış bağlama bellidir. ne kadar özenle kullanırsanız kullanın, teknesinde ve kapağında ufak, zararsız çizikler olur. bunlar ikinci el olduğuna işarettir. bir de tellerine bakın, eskiyse ve değiştirilmemişse o bağlama ikinci el olabilir.
    - ben gezip deneyerek bağlama alma taraftarıyım. isteğe özel bağlama yaptıran birçok insan var ancak henüz ortaya çıkmamış bir ürünün fiyatını öndecen belirlemek gibi salakça bir ticaret olayı vardır bunda. kumar işidir biraz.
    - eğer müzik marketin kendi imalathanesi yoksa, yani farklı ustalardan alıp satıyorsa, doğrudan müzik marketinden satın almak yerine o müzik marketinin çalıştığı ustaları bulup onlarla iletişime geçerseniz daha ucuza bağlama alabilirsiniz. genelde bu ustaların atölyelerinde hazırda bağlamalar bulunur. kafanızda özel bir bağlama fikri olduğunu ve bunu yaptırmak istediğinizi söyleyin, sizi ustaya yönlendirirler. böylelikle müzik marketlerin koyduğu minimum %30 komisyon cebinizde kalır.
    - 600-1000 dolar arası fiyatlara bağlama satanları görüyorum. böyle bir saçmalık olamaz, bu kadar para verilmez.
    - "bilmem kaç yıllık bağlama bu" diyerek beş para etmeyecek bağlamaları 1000 dolara satmaya çalışan dallamalar var. bir nesne sadece eski olduğu için antika olmaz. almayın, pişman olursunuz.
    - internetten, görmeden, dokunmadan kesinliklikle bağlama satın almayın.
    - şimdi bir de moda oldu yok efendim schaller (banjo) burgu taktık, wittner burgu taktık, tanesi 80 lira bunların. akort kaçırmaması olayı da palavra, akort kaçırmayan bir burgu henüz görmedim. sesin kalitesine zerre etkisi yoktur bunların, boşa para verirsiniz.
    - eğer nakit para verecekseniz biraz naz yapın, fiyatı indirebildiğiniz kadar indirin.

    teknik konulardaki önerilerim:
    - bağlamadaki bütün perdelere tek tek vurun. karar sesine vurun. cızırtı çıkmasın. sesler çabuk yok olmasın. kulağınızı tırmalamasın.
    - bağlama sapının en aşağısındaki ve en yukarısındaki notalara basın, çoğu zaman sapta aşağı inildikçe sesler kayboluyor. üşenmeyin ve her perdeye basın. bazen yalnızca 1-2 perdede bozukluk olabilir, başıma geldi.
    - bağlamanın çalımı rahat olmalı. teller arası geçiş ve sap üzerindeki aşağı-yukarı hareketler kolay olmalı.
    - tellerden tizlik, cızırtı gelmemesi önemli. mekanize ve bütünleşik bir ses olmalı, sanki bütün ses tek bir telden çıkıyormuş gibi.
    - tekne kuru bir ağaçtan yapılmış olmalı. teknenin ses deliğinden içine doğru telefonunuzun flaşını tutun ve içini inceleyin. teknenin dış yapısı ile iç yapısı aynı olmalı. teknenin dışını boyayıp başka bir ağaç diye yutturmaya çalışabilirler. tekne asimetrik bir yapıda olmasın.
    - teller bağlamanın alt eşiğinden üst eşiğine dek aynı hizada olmalı. dümdüz. teller ve tel grupları arası boşluklar (alt-üst-orta) muntazam olmalı. bir yerde az bir mesefa, diğer yerde fazla bir mesafe olursa teller arası geçişleriniz zorlaşır.
    - alt eşiğe ve üst eşiğe bakın. teller arası boşluklar bu iki yerde de aynı olmalı.
    - tellerin yüksekliği, yani sapa ve tekneye olan uzaklığı fazla olmamalı. zaten böyle bağlamaları çalmanız çok güç olur.
    - teknenin işçiliği, temiz olması, cilasının düzgün olması ustanın bağlamaya ayırdığı vakti ve gösterdiği özeni belli eden şeyler.
    - kapak bir çok ustaya göre tekne kadar önemlidir. kapak fazla kalın olmamalı ve tekne çevresi boyunca kalınlığı sabit olmalı. pürüzsüz ve temiz bir kapak olmasına da dikkat edin. kapaklar hafif bombeli olur, orta kısmı şişkindir. bu bir hata değildir.
    - sap sert bir ağaçtan yapılır. genellikle ak gürgen ve maun ağaçlarını görüyorum ben. sap yapımında kullanılacak ağaç da yine kuru bir ağaç olmalı. aksi halde sap ileride tellerin gerginliğine dayanamayıp eğilebilir. sapın ele oturması ve tesviyesi önemli. parmaklarınız küçükse sapın fazla kalın olmamasına dikkat edin. parmaklarınız her tel grubuna rahatça ulaşabilmeli. sapın tekneye bağlantısı nasıl, buna bakın. eğer "kurt ağzı" bağlantı yöntemi yapılmışsa, ek yerinin görünmesi görsel açıdan iyi olmayabilir. bu geçiş nasıl yapılmış?
    - eğer paranız varsa sap üzerine abanoz veya pelesenk klavye yerleştirilmiş bağlamaları alın (sapın önü, yani dinleyiciye bakan yüzeyi siyah olur). hem görsel açıdan iyi olur, hem mukavim olur hem de sap üzerindeki hareketleriniz rahat olur.
    - kullanılan ağaçların tamamı doğal renginde olmalı. bağlamanın hiç bir yerinde boya veya kaplama kullanılmamış olsun. zamanla sökülebilirler. bir de bazı çakallar bağlamadaki kusurları boya ile örtmeye çalışır.
    - burgular konusunda bir tespitim var. eğer usta iyi bir bağlama yapmışsa gidip de dandik 2 liralık burgular takmaz. pelesenk veya abanoz burgu kullanır. zaten tanesi 8-10 lira bir şeydir. tabi, burgular da sert ağaçlardan yapılır. abanoz ve pelesenk burgular iyidir.
    - son olarak bağlamanın bakım meselesini de konuşun. her usta başkasının bağlamasıyla uğraşmak istemez. bu bağlamayı uzun bir süre sonra bakım yaptırmak için geldiğinizde yardımınıza koşacak birilerinden bağlama satın alın.

    izmir civarındaysanız:
    - çankaya'da "yissi müzik aletleri" güzel bağlamalar satar ancak pazarlığı yüksek bir meblağdan açar. 1500'e satmak istediği bağlama için size en başta 2000 lira der, bu aklınızda bulunsun. ayrıca burada çok sayıda ikinci el bağlama da bulunur. kullanıcısı almış, bir miktar kullanmış ve başka bir bağlamayla değiştirmiştir.
    - karşıyaka'da "sırrı fırat" ve "mümin güldağ (orient çalgı)" iyi ustalardır. bunun haricinde karabağlar'da " hasan gülaslan (yorum müzik)" kaliteli bağlamalar yapar. beğenmezseniz almazsınız derler ama tabi bir miktar kapora isterler.