hesabın var mı? giriş yap

  • okunan her entry, birer puzzle parçası aslında. parçalar birleştikçe, vakit geçtikçe söz konusu yazara dair bir profil beliriyor aklımızda. politik görüşünden tut da dinlediği müziğe kadar, aile mefhumuna ilişkin görüşlerinden tut da yaşamı nasıl özetlediğine değin birçok farklı bahiste neler düşündüğünü okuyor öğreniyoruz. fakat life is drunk heybesinde olanı anlatmak, kendisini yazmak yerine, düzmece hikayelerle şükela avına çıkıyor.

    kendisinin ve yakın çevresinin, evvel entry'lerde anlatılanlardan çok çok uzaklaştığını, bambaşka kişilere evrildiğini görüyorsunuz mesela zamanla. yazılanların külliyen uydurma olduğunu anlamanız öyle çok bir vaktinizi de almıyor. okurun, şüpheci ve mantık arar olması, meselenin baştan aşağıya tiyatro olduğunu kavraması için yeterli.

    life is drunk, sözlüğün şifresini çözmüş yemiş bitirmiş bir beşer. burada bir "hak teslimi" yapmamız da şart. hangi başlıkta, hangi yazının, hangi detaylarla yazıldığında debe'ye gireceğini çok çok iyi biliyor. gerçi bazen tek bir entry'de 25 olağanüstü gelişmeyi art arda dizerek mübalağa'nın dibine vursa da, yurdum insanı "eheheheheh çok güzel" deyip şükela'yı yapıştırıyor.

    olaya müteallik karakterler yaratması, konuşturması, mizah katması ve tüm bunları bir çırpıda okutturan akıcılıkta yazması, yazabilmesi, onun becerisi hiç kuşkusuz... ama artık sıktı. vallahi de sıktı billahi de sıktı. badim değil ama neredeyse badim gibi. asıl can sıkıcı şey de bu işte. her sabah debe'de life is drunk'ın fantastik kurgularını okumak canımı sıkıyor. kurtulamıyorum düzmece metinlerinden... yaptığı girizgahtan anlıyorum o olduğunu; scroll'luyorum aşağıya bir bakıyorum ki o, basıyorum eksiyi...

  • 30 aralık 2004 , tutulan 4-6 nöbeti dönüşü yorgun argın bölüğe dönmüş traş oluyorum. 4-6 nöbeti tutanlar mıntıka temizliği sonrası traş oluyor , bölüğün kuralı bu. yanıma yazıcı çocuk geliyor , ihsan başçavuş beni arıyormuş. kantin muhasebede buluyorum onu , bana kargo var , ama sadece yazısı gelmiş , gidip almam gerek. en erken haftasonu alabilirim ama kargo sevgiliden , almam gerek. ihsan atla diyor arabanın arkasına montu üstüne çek , gider geliriz yarım saate. ihsan çok kral çocuk , bir kısa dönemle astsubayın dostluğu. kargo ofisine varıyoruz , iki tane askeri üniformalı adam kargolarının peşinde. kargocu bana paketimi uzatıyor , paketi açıyorum , paketten dans eden noel baba çıkıyor , elimde noel baba dans ediyor , ihsan gülerek kargoculara bakıyor , hadi olm gidelim diyor. yüzümde kocaman bir gülümseme , hediyede bir de not , ben yıllar önce noel babadan seni diledim ve oldu artık başka dileğim yok. hayat güzel , şafak 20 , sevgiliden alınmış en güzel hediye elimde alaya dönüyoruz. ihsan soruyor , olm nasıl sokcaz lan onu alaya , yakalanırsak noel baba yaparlar bizi...

  • namı değer kurtarıcı. şimdiye kadar yapılmış ateşli silahlar içerisinde sıra dışı sayılabilecek bir silahtır kendisi.

    ikinci dünya savaşında psikolojik harp diye tabir ettiğimiz etki yaratması açısından kökenleri abd ordusu ortak psikoloji komitesi'ne dayanıyordu ve 1942'de dayton, ohio'daki general motors corporation'ın iç kılavuz lamba üretim bölümü tarafından amerika birleşik devletleri ordusu için tasarlandı. fikir ise naziler tarafından işgal altındaki avrupa çok sayıda direniş savaşçısını düşük bir maliyetle silahlandırabilecek basit bir silah geliştirmekti. bu sayede direniş unsurları küçük nazi birliklerini tahrip edecek ve onların silahlarına el koyacaklardı.

    üretilen milyon tabancanın yalnızca bir kısmı fiilen konuşlandırıldı. mayıs 1942'de özelikle reinhard heydrich'in ( anthropoid operasyonu ) öldürülmesinin ardından sivil direniş eylemine karşı naziler şiddetini arttırdı fakat bu durum direnişi kıramadı. fransız direnişine yaklaşık 25.000 kurtarıcı teslim edildiği biliniyor.

    silah basit bir tasarım içeriyordu orijinal mühendislik çizimleri namluyu "boru", tetiği "çatal", ateşleme pimini "kontrol çubuğu" ve tetik koruyucusunu "anahtar" olarak isimlendirdigörsel . yapısı o kadar basitti ki her 7,5 bir bir kurtarıcı üretilebiliyordu maliyeti ise 2,10 dolardı. her silah, 10 mermi ve kullanım kılavuzuyla birlikte kutulanıyordu. atışına gelecek olursak manuel bir şekilde kurulup her seferde bir 45 kalibrelik bir mermi atabiliyordu.

    kimi kaynağa göre o kadar dağıtım yapılmadığı söylense de alman askeri polis gücünün, fp-45 ile suikastlar yapıldığına dair söylemleri mevcut bu durumda bize şu savı veriyor; kurtarıcının direniş kuvvetlerinin elini güçlendirdiği yadsınamaz bir gerçek.

  • eğer eşin ölürse, dul olursun. eğer bir çocuksan ve ebeveynlerin öldüyse, yetimsindir. ama çocuğu ölen anne babayı ifade edecek hiçbir kelime yoktur. belki de bu, adı konulamayacak denli korkunç bir şeydir. *

  • oha gülmekten öldüm. olm kadınlar zaten ıslıklıyor. çatıdan çekersen öyle olur. aşağıdan duyulur mu o gürültüde ezan. seçim gidiyor diye iyi çalışıyorsunuz ama biz giren brunson vakasını unutmadık yiğidim. feministler üzerinden de tabiki muhalefet aşağılanır.