hesabın var mı? giriş yap

  • *
    küçük şeyleri özlersiniz aslında. zamanında önemsiz görünenleri. saçınızla oynamasını, tek kişilik yatakta yatmaya çalışmanızı, bakışlarını, aptal laflarını, dakikalarca zamanın nasıl geçtiğini bilmeden konuşmanızı, sarılmasını, telefon etmesini, ses tonunu, öpüşünü, göğsü üzerinde uyumaya çalışırken rahatsız eden kolunu, isminizi söylemesini, onunla beraber içmeyi, gülmesini, yemek yemesini, beraber film izlemeyi, mesajlarını, webcam açmasını, sarhoş olmasını ve bunun gibi birşeyler..

    çok sonra anlarsınız ki, siz aslında onu değil sevilecek birini özlemişsinizdir, sevilmeyi özlemişsinizdir. ...

  • nasıl da acıtır bitince... ağladığın adam sevgilin bile değildir, dokunmamışsındır, etmemişsindir. aşk değildir arkasından üzüldüğün, arkadaşın değildir kaybettiğin, elini bile tutmamışsındır ama bir şey vardır. sırtına doğru bir ağrı yayılır aklına gelince.. yolda görürsün, yüzüne bakmadığında edecek iki lafın yoktur, hesap soramazsın çünkü sevgilin değildir, dön diyemezsin çünkü hiç gelmemiştir... biten bir şey vardır ama o biten şey nedir o bile belli değildir....

  • görüntü yönetmenliği olsun, oyunculuk olsun çok yerinde ve üst düzey bir film olmuş. -- bıdı bıdı yapanlara bakmayın siz. amerikan iç savaşı (1861 – 1865) sonrası, kaotik ama gelişmeye yatkın, küllerinden doğmaya çalışan amerika imajını vermeye çalışmışlar. bence başarılı olmuşlar. hikâye insanın içini ısıtan cinsten. baş rolde tom hanks olur da başka türlüsü beklenir mi zaten diyerek izledim. johanna'yı oynayan helena zengel çok iyi oyuncu olmuş şimdiden. karakterdeki değişimi yansıtmak vasat oyuncu işi değildir.

  • maçı izlediğim link çok geriden geliyor. lan drogba hala chelsea'da oynuyor.

  • rezil olmaya doymuyorum.

    bugün yeni aldığım kulaklığı telefonuma takıp, 45 dakikalık otobüs yolculuğum boyunca müzik dinledim. dinlediğim şarkılarla moda girdim, kendimi klipte gibi hayal ettim, sesimi çıkarmadan mırıldanarak eşlik ettim, arada bir camdaki yansımamdan kendimi izledim, pek karizmatik buldum kendimi. ta ki ineceğim durağa yaklaşırken kulaklığın tekini kulağımdan çıkarana dek...

    kulaklığı çıkardığımda ve müziğin hala oldukça yüksek bir şekilde çalmaya devam ettiğini fark ettim. her ne kadar hala inanmak istemesem de aptal telefonum kulaklığı takmamı umursamamış ve sesi dışarı vermeye devam etmiş. bense yol boyunca bağırta bağırta birbirinden tuhaf şarkılar dinleyen, herkese dinleten, dahası bunu yaparken de kulaklığı kulağında olan ve sallana sallana şarkıya eşlik eden bir embesil tablosu çizmişim.

    ölmek istiyorum...

  • mevzu kendi hayatları olunca ne kadar da anlayışlı talepkarlar. ulan sen subay eşlerine söylediklerini ne çabuk unuttun terbiyesiz

  • askerliğini eğitim çavuşu olarak yapmış birisi olarak söylüyorum;

    askere gidecek kardeşlerimiz bu tiplerle yüzde doksan dokuz karşılaşacaklar.

    sizi evde bekleyen annenizi babanızı düşünün ve böyle tiplere karşı asla ama asla ürkek davranmayın. orası bambaşka bir dünya.
    devrecilik sayesinde nizam sağlandığı düşünülüyor bu cahiller arasında.
    ilk intiba çok önemli. sakın pısırık durmayın. kim ulan bir piç kurusu gelip sizin üzerinizi arayacak, sizi rezil edecek, size gülecek?
    ilk gece falan dinlemeyin, gerekirse orayı ayağa kaldırın.
    kavga edemem derseniz direkt bölük komutanınız ile görüşün. uzman çavuşlarla falan değil.
    cimer'e şikayet edeceğinizi söyleyin ve sahiden de edin.

    bu tipler sivilde bir bok olamamış tipler. bu yüzden orada efendi kim varsa ezmeye kalkarlar. ben çok acemi asker kurtardım bu şerefsizlerin elinden. gerekirse siz de kısa dönemlerden sözü geçen birine ya da vidyonun sonundaki gibi bu tiplerle aynı devreden olmasına rağmen mazlumun ahını almaktan korkan aslan parçalarına vaziyeti anlatın.

    siz de bir annenin evladısınız. askerde ya da sivilde hiçbir piçin sizi böyle hallere sokmasına izin vermeyin. çünkü bu tipler bitmez, bitmeyecek de.

  • güzel ve kaliteli bir uyku için en iyi ortamı oluşturan yardımcılardan biridir. çoğunlukla etrafta çıt sesi bile olsa beyaz gürültü açmadan uyumuyoruz. ve son zamanlarda fark ettim ki eğer bu sesler uykuma eşlik etmiyorsa uyumakta zorlanıyorum. sesin yarattığı etki resmen hipnotize edici.

    beyaz gürültüyü açıklayacak olur isek, bizim duyabildiğimiz frekans aralığının bir kombinasyonunu oluşturmaktadır. hatta bazı yapay kaynaklar bu frekansı tam ayarlayamadığı için özellikle bebeklerde uykuya yardımcı olmaktan ziyade, uykuya dalmayı imkansız hale getiren bir yardımcıya dönüşmektedir. beyaz gürültü tüm frekanslarda eşit güce sahip olmalıdır.

    tabi bazen beyaz gürültü kişiye uygun olmayabilir de. frekansların gücünün farklılaşması ile diğer gürültü renkleri elde edilmektedir.

    -pembe gürültü (pink noise) : derin bir ses oluştur ve düşük frekanslarda daha yoğundur. hışırtılı yapraklar, sabit yağmur, rüzgar sesleri bu grupta nitelendirilir.

    -kahverengi gürültü (brown noise) : daha düşük frekanslarda daha yüksek enerjiye sahiptir. beyaz ve pembe gürültüye göre daha derin bir ses oluşturmaktadır. güçlü şelaleler, gök gürültüsü sesi bu gruptadır. gök gürültüsü mavi gürültü kategorisinde de yer almaktadır.

    gürültünün sadece uyku üzerinde yardımcı etkisi yok pek tabii. konsantrasyon arttırıcı özelliği de bulunmaktadır. hatta yapılan bir çalışmada beyaz gürültü ile bilişsel performansın arttığı gözlenmiştir. beyaz gürültü eşliğinde yapılan çalışmalar sonrasında yeni öğrenilen kelimelerin akılda kalıcılığı artmıştır.

    gürültü eşliğinde yapılan çalışmalarda iş verimliliğinin arttığı gözlenmiştir.

    yüksek gürültülü ortamda beyaz gürültü eşliğinde uyumak, uyku kalitesini ve uyku süresini olumlu etkilemektedir.