hesabın var mı? giriş yap

  • böyle bir olayda polisin yapmasını istediğim şey, vergisini veren, suça karışmayan bir vatandaş olarak bu!
    eleşireceklere şimdiden bir şey söylemek istiyorum, ülkemizde katil, sapık, deli, psikopat çok biliyorsunuz...
    ya yarın annenizi yürürken delinin biri çevirir de boğazına bıçağı dayarsa?
    polise diyeceğiniz ilk cümle ''abi vurun allah aşkına'' olur.
    böyle olaylarda polis, kendinden emin olduğu anda vurmalı.
    hem bu şerefsizlere ders olur!
    ''ulan bıçağı silahı elime alıp artislik yaptığım an indirirler beni'' demeli!!!
    ama yapma kardeş etme kardeş dedikçe psikopatlar bir şey olmaz diye sokakta pompalıyla sıka sıka geziyor.
    tanım: hakkımın helal olduğu polistir.

  • --------------- genzo wakabayashi ----------------

    --- jun misugi - makoto soda - hikaru matsuyama ---

    --- taro misaki - tsubasa oozora - mamoru izawa ---

    kojiro hyuga - shun nitta - hajime taki - teppei kisugi

    alırsa bu 11 alır.

  • iki dk espri kasmayin amk ya belki insanlar oldu ne sikim adamlarsiniz. komik de degil sirf bisey yazmak icin yazip da cop etmeyin basliklari ben ve benim gibi bilgi almaya calisan insanlar bu salak entrylerden bilgi degeri tasiyan entryleri bulmakta zorlaniyoruz.

  • başlık, akıllara aşağıda yer alan, benim de bir zamanlar bir yerde okuduğum hikayeyi getirmiştir.

    çapa tıp fakültesi'nde okuyan arkadaşlar anatomi hocasi sami zan'ın ününü
    bilirler.

    sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfiyi dişarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocadır... anatomi derslerinin birinde, erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildigimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayi patlattı:
    "anladığım kadarı ile, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."
    "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranlarin tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi:
    "o zaman tadı neden şekerli değil, tuzlu?.."
    anfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra bütün anfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını toplayıp kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...

    "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri hisseden tat alma hücreleri insanın dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur..."

  • dünyanın en acı veren duygusudur. beraber olduğunuz halde sizi sevmediğini bilir ama yanınızdan uzaklaşmaması için bir boyun eğiş, kabulleniş hakim olur. hep yüz gözlenir. her an ben başkasını seviyorum diyecek diye her kelimede kalp ağıza gelir. sevmesin ama gitmesin felsefesi için için yer, aşk bir tutkuya dönüşür.
    geceler boyu kendini kandırmak için her tatlı hareketinden belki de seviyor, sevmeseydi böyle yapar mıydı telkinler verilir. ama bilinir ki her telkinin sonu yine kabulleniş yine yıkılıştır. delikanlı adamı bozar *