hesabın var mı? giriş yap

  • günümüzde normal bir ailedir.
    kadın biraz çok bilmiş(tercihen röfleli) eşiyse hayattan bezmiş bir profil çizer. genelde 5-6 yaşında çocukları bulunur. çocuğu oradan oraya saatlerce sürüklerler, ödül olarak 5 dakikalık jetonlu arabaya bindirirler. alışveriş bittikten sonra avmnin en üst katına çıkarlar, kendilerine köfte çocuklarına "happy meal" menüsü sipariş verirler. eve dönüş yolundaysa çoğunlukla sinirler gergin olur

  • kazıyı bütünüyle aydınlatamasa da en azından bir ışık tutacağına inandığım bir bağlantıya ulaştım. inandığım diyorum çünkü sadece kişisel görüşüm, bir delile dayanmıyor. british museum'un online arşivinde türkiye başlığında 79 bin eser var ve bunların tam 900'ü 81 ili bulunan ülkenin orta popülerlikteki bir ili olan mersin'in 13 ilçesinden biri ilçesi olan tarsus'a ait. tarihi eserler ile ilgili temel düzeyde bir alakaya sahip herkesin, british museum'un dünyanın her bölgesinde bulunan her yeni eserin ilk alıcısı olmak için büyük bir çabasının olduğunu bilir. yorumu size bırakıyorum.

    https://www.britishmuseum.org/…/search?place=tarsus

  • yepyeni bir dil, çok farklı bir ifade tarzı.

    twitter, facebook, ekşi sözlük, friendfeed... gibi ortamlarda yazarken kullanılan dil. kullanılan platformun teknik özelliklerinden kaynaklanan sınırlar var bir yanda. misal twitter'daki 140 karakter, friendfeed'deki 350 karakter sınırı gibi. öte yandan özel hayatı ifşa etmenin de herkes için farklı sınırları var.

    sanırım en tanınanı facebook etkinliğine yurtdışında olacağım yazmak. ama onla da kalmıyor. doğruyu tam olarak ifade etmeye platformun şartları el vermeyince, gerçeği kırpmak zorunda kalıyorsun. işte gerçeği neresinden kırpacağın da sana kalıyor. zaten seni çok iyi tanımayan insanlar var ortamda. eğer makası doğru yere vurursan, hem yalan söylememiş oluyorsun, hem de bu hiç tanımadığın insanlara hava basabiliyor, şanslıysan prim yapabiliyorsun.

    birkaç örnek vereyim:

    "italyancamı ilerletecek zaman bulabilsem keşke."
    takipçinin düşünmesi beklenen: italyancası var. oh oh şahane.
    gerçek: bon corno prinçipessa ve yemek isimleri dışında italyanca tek kelime bilmiyorum.

    "istemediğimi anlatmak için daha ne yapabilirim? bunaldım."
    takipçinin düşünmesi beklenen: vaaaay, peşinde köpek olan erkek/kadın var desene. ben de kimse senle ilgilenmez zannediyordum. peşinde koşanın olduğuna göre fark edemediğim bi şey olmalı. dur az da ben koşayım.
    gerçek: turkcell yeni kampanyasını tanıtacak diye günde 10 tane mesaj atıyor.

    "insan çalıştırmak çok yorucu. o kadar laf anlatacağıma kendim yaparım dediğim oluyor ki bu çok yanlış.
    takipçinin düşünmesi beklenen: ooo adam yöneticiymiş. müdür mü, şef mi neyse artık.
    gerçek: yurtiçi kargo'dan paket gelmedi hala. gidip kendim alasım da yok. öfff.

    "millet kafileler halinde amsterdam'a gidiyor. gidin gidin. benim bulamadığım bir şey bulursunuz belki orada."
    takipçinin düşünmesi beklenen: amsterdam'a gitmiş. beğenmemiş. demek ki daha güzel yerler de görmüş.
    gerçek: değil amsterdam'a, izmit'e bile gitmedim.

    "mmmm kendi tarifimle gnocchi yaptım. nefis."
    takipçinin düşünmesi beklenen: uu hem italyan mutfağını biliyor, hem değişiklik yapabilecek kadar hakim mutfak işlerine.
    gerçek: üç tane patatesi duru suda haşladım. çatalla ezip üstüne tuz biber ektim de yedim.

  • muhtesem tablolara imzasini atmis empresyonist. donemin unlu zenginlerinden biri olan yakin arkadasini kiramayarak esinin ve iki cocugunun resmedildigi madame charpentier ve cocuklari paul ve georgette isimli tabloyu yapmistir. asagidaki linkten tabloya bakarsaniz iki adet kiz cocugu goreceksiniz:

    http://www.ibiblio.org/…noir/renoir.charpentier.jpg

    oysa soldaki aslinda bir erkek cocugu. o yillarda erkek cocuklarini kiz, kiz cocuklarini erkek gibi giydirip dolastirmak zengin sinif icinde oldukca yaygin ve saygi goren bir gelenek olarak algilanmakta imis. tablo bugun new york metropolitan muzesinde sergileniyor.

  • evli bir arkadaşa evlilik nasıl ? ben de evlensem mi ki dedim,
    evlen tabii senin benden daha mutlu olmaya hakkın yok dedi...

  • kendisi ile ayni ahlak anlayisini paylasmamak, hayatimin en onemli ovunc kaynaklarindan biri.