hesabın var mı? giriş yap

  • uzun zamandır aklıma takılmış sorudur. gülünecek bir şey olabilir farkındayım fakat gerçekten merak ediyorum.

    şimdi biliyorsunuz milyarlarca gezegen var. ya bu gezegenler, galaksiler; bizde olduğu gibi birleşip başka komplike bir canlının bedenini oluşturuyorsa?

    hatta aklıma şu da geldi, biliyorsunuz kanser kontrolsüzce çoğalan ve durdurulamayan hücrelerdir. insanoğlu başka bir canlının kanseri olabilir mi?

    çünkü biz de kontrolsüzce çoğalıp içinde bulunduğumuz gezegene zarar veriyoruz.

    bilmiyorum çok garip gerçekten.

  • kafası çalışmayan adamların yönettiği ülkede yaşamak harbiden zulüm ya. ne güzel hes uygulaması geliştirdin, bu uygulamaya bir sekme daha ekle o da yasak muafiyet barkodu olsun. polis amcalara gösterildiğinde çalışma saatleri, işyeri ve ev ikameti şakkadanak çıksın. ofis çalışanı ve ofis dışı çalışan diye de ayır ki ofis çalışanı iznim var diye alakasız yerlere gidip gezemesin.

    edit: imla

    edit2: polisin kendi telefonunda barkodu okutarak adresi görmesinin kişisel verilerin korunması kanununa aykırı olduğu yönünde geri dönüşler oldu. ben konunun uzmanı değilim ancak adresin de kapı numarası detayına kadar görünmesi gerekmiyor. büyük şehirlerde ilçe, küçük şehirlerde ise mahalle detayına kadar görüntülenebilir. kaldı ki toplum sağlığının tehdit altında olduğu durumda bu tarz istisnalar olabilir. zaten e-devletten alınan belgede kapı numarası detayına kadar yazıyor o belge polise gösteriliyor.

  • şanzımana veya balataya hiçbir zarar vermeden yapılması mümkün olan eylemdir.

    burada iki hassas nokta var:
    1. motor ile şanzıman arasında tork iletimi sıfır olmalıdır. yani ne motor şanzımana tork aktaracak, ne de gaz kesince olduğu gibi arabanın ataleti ile şanzıman motoru döndürecek.
    2. gazı keser kesmez ilk maddenin yakalanabildiği anlık bir zaman dilimi olacak, bu zaman diliminde çok hızlı bir şekilde vites değişecek. buraya bir edit: senkromeçli şanzımanda hızlıca hafif bir ara gaz verip motor devrini bir sonraki vitese yakın tutmanız gerekir.

    tork aktarımında veya zamanda bir hata yaparsanız bye bye senkromeç.

    bunda zorlanırsanız torku kestiğiniz ilk an boşa atıp, motor devrini bir sonraki viteste olması gereken devre getirip de yapabilirisiniz. tabii bu durumda eylem zaman alacağı için bir anlamı kalmaz.

    motosikletlerde ise senkromeç olmadığı için çok kolaydır.

    bu saydıklarım vites büyütmede geçerlidir. vites düşürmek daha zor ve zaten amaç hızlanırken zaman kazanmak olduğu için anlamsız.

    gün gelir debriyaj teliniz veya hidroliğiniz fonksiyonunu yitirirse diye müsait bir zamanda pratik yapıp, sadece acil durumlarda kullanmak için hazırda tutulması gereken bir yetkinliktir. öyle hava atayım diye aracınızı riske atmayın. tabii bu paragraf yine otomobil için geçerli. dediğim gibi motosikletlerde çok kolay bir eylemdir.

    daha fazla uzatmayayım, detaylı bilgi isteyen taze mühendislere özelden detaylı aktarım yapabilirim.

  • sürekli filmin uzunluğuna vurgu yapıp, vay be, o kadar da sıkıcı değilmiş, diyen sinemaseverler sanırım hep kısa metraj izliyorlardı.

    birçok sinefilin yere göğe koyamadığı the godfather 175, devam filmi 200, once upon a time in america'nın director's cut versiyonu ise 229 dakikadır. daha tonla örnek verebilirim!

    demek ki neymiş, uzun filmler de çekiliyormuş! artık papağan gibi aynı şeyi tekrarlamayın da filmi okuyun, iki orijinal bir şey söyleyin!

    edit: imla

  • hayat bazılarına torpil geçiyor.

    oruç tutan biz, sadaka veren biz, namaz kılan biz, hiç bir cumayı kaçırmayan biz... peki bu iskandinavya ülkerine ne oluyor ?? neden yani ?? eksik yaptığımız bir şey mi var yarabbim ??

  • ilay (4), ege (6)

    ilay: nasıl görünüyorum?
    romica: çok güzelsin.
    ilay: iyi de tarif et...
    romica: saçların rengini güneşten almış, gözlerim kamaşıyor bakamıyorum...gözlerin menekşeleri kıskandırıyor...
    ilay:hihihihi...
    ege: beni de tarif et...
    romica: saçların altın bir madalyon gibi parlıyor, gözlerin ise aynı adını aldığın ege denizi kadar derin mavi bakıyor...
    ege: yakışıklıyım yani...
    romica: evet, dünyanın en yakışıklısı sensin...
    ilay: kendini de tarif et...
    romica: saçlarım alev renginde bir deniz gibi dalgalanıyor, gözlerim bal gi...
    ege: bir kere senin saçını kuaför boyuyor, ayda bir de dibi geliyor, hiç kendini övme!
    romica: eşşoğlusu!%!!

  • insan gibi "hayırlı işler" diyen sade vatandaşı da siklemeyen esnafın, bu sefer terse gelmesi hadisesidir.

  • “yoksul bir adam tavuk yiyorsa, ikisinden biri hastadır.”

    çaresizlikle ilgili konuşurken bir arkadaşım söylemişti, musevi atasözüymüş. yoksulluğun çaresizlikle olan giriftliği her dinde aynı.

  • anıl; 1,5 ay yatıp totoyu büyütürken, sadece tipinle kazandığın sms'ler, yaptığın dedikodular... meğer ne çirkin bi adammışsın, 110 tane balık tutmuş bir de sanki tek başına tuttun, adam saatlerce denize dalıp 15 tane balık tuttuğunda balıkların boyunu konuştun yattığın yerden, ya valla erkeklik sizin sandığınız gibi bişey değil oğlum.. hiçbirşey yapmadan şampiyon olursan survivorım diye dolaşacak mısın ortalarda, hiç utanacak mısın acaba? müsvette...