ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevilmediğini anlamak
-
anlaması kolay ama kabul edilmesi zor eylemdir.
merkel'in filistinli kızı canlı yayında ağlatması
-
merkel'e olan saygımı arttırmış olay. siyasetçi dediğin duygularıyla hareket etmez. hayat adil değil. her acıtmasyon yapanı ülkeye alacak halleri yok.
böyle mi olacaktı
-
şu sıralar televizyonda gördüğümüz bütün kötülüklerin anası kült dizi. dizinin ismini böyle mi olacaktı koyduktan sonra senaristler işin içinden çıkamadılar tabii; her bölüm için yeni bir felaket bulmak zorundaydılar ki dizi adını taşıyabilsin. sonra dizi felakete doymayan manyak bir izleyici kitlesi yarattı ve bu kitleyi doyurmak için felaket üzerine felaket yazmak durumunda kaldı bundan sonraki dizilerin senaristleri.
markette rafın arkasındaki ürünü alan tip
-
son kullanma tarihinin geçmesine bir gün kalan ürünü en öne koyan market çalışanıyla gizli savaş içindedir.
ışid'in ürdünlü pilotu canlı canlı yakması
-
kanım çekildi. ne biçim bir cografya bu amk. bir gerizekalı da modern silahla öldürülünce savaş, bogaz kesilince vahşet mi olucak demiş. sen silahla mı yoksa sikilerek mi ölmek istersin söle bakalım bi.
eski sevgili
-
facebook'ta "bugun 30bin buyukbas hayvan katledilmis" diye durum girdim. eski sevgilim "hala yasiyor olmana sevindim" yazmis altina.
vay arkadas.
kızılay'ın ateşi birlikte söndürelim mesajı
-
"2868 e mesaj ile 10 tl yollayın, sayenizde yaptığımız new york yerleşkesine eş bir binada los angeles'a dikelim" temalı mesajdır.
15 yıldır kan bağışı gönüllüsüyüm, 3 yıldır kan bile vermiyorum bu siyasal islamcılar yüzünden.
apple'ın beyaz eşya işine girmesi
-
klozet kapağı satsa kapısında kuyruk olacak mallar olduğu için akıllı bir yatırım.
edit: başlık başa.
muhabbet kuşu
-
biz muhabbet kuşumuzu almak için uzunca bir süre bekledik. zira, yumurtadan yeni cıkmış olsun istedik. aldığımızda tüyleri bile yeni yeni çıkıyordu. alıp eve getirdik ve resmen bir evlat gibi baktık. uçmayı bilmiyordu, yemleri kıramıyordu velhasıl baya uğraştık.
uçmayı öğrendi, sabahları kahvaltı soframızı işgal etti hatta. yemek yerken görünce hemen atlayıp dudaklarımızı ısırırdı ağzınızdaki yemeği yemek için. velhasıl çook cana yakındı. pencereye sineklik taktırmıştık kafeste durmak istemiyordu çünkü.
babannem bir gün çok daralmış, ona defalarca tembih ettiğimiz halde sinekliği açmış, güzelim hayvan çekip gitmişti. nasıl ağladığımızı unutamıyorum. babam akşam eve geldiğince çok üzüldü. babanneme kızdı haliyle. zira bu evde babamın şefkatini o kuştan başka kimse görememişti. hatta sinirden sinekliği söküp kırdı. (abartı gelebilir ama o acı çok başka inanın)
her boktan işte olduğu gibi anneme söyleme işi de bana devredildi. '' sen bağrımı yaktın kızım benim. onun senden tek farkı, onu doğurmamış olmamdı.'' üzüldü baya ağladı. gece hiç uyuyamadık. erkek kardeşimi kendiyle konuşurken yakaladım. ''uyu uyu, belki rüyana gelir. hemen uyu'' yavrum benim nasılda üzülmüş.
1 aylık muhabbet kuşu ne adam gibi uçabilir, diğer kuşlardan kaçabilir ne de kediye yem olmaktan kurtulabilirdi. gece hiç uyuyamadım, bir ara dalacak gibi oldum 10 - 15 dakika. rüya gördüm hemencecik. kuşumuz geri dönüyormuş-da ben kafese koyuyormuşum-da yoh yea...
sabah pencereleri açıp evi havalandıracak gibi oldum.
kafamın üstünde kanat çırpıyordu. çığlıklar atıp evi ayağa kaldırdım. hepsi başıma üşüştü.
inanın bana gidişinden çok, gelişine ağladım. inanılmaz duygulandım. hiç bilmediği halde gece dışarda kalmış, sağ salim dönebilmiş. üstelik daha önce balkona hiç çıkarmadığımız için çevreyi de tanımıyordu. evin dışını bilmeden, daha evde konacak yer bulamayıp yere çakılan miniğimiz geri gelmişti. inanılacak şey değildi.
kafamın tepesinde ötüyor hınzır şimdi :)
not: yeniden bir sineklik alınıp takıldı.
ekleme: sonrası için #58067255
binali yıldırım'ın ğ harfini anlamaması
-
başbakan olmak için okuma yazma bilmek şartı yok muydu?