hesabın var mı? giriş yap

  • merhaba,

    yaklaşık 10 gün önce zirve ile ilgili yer, program gibi önemli detayları belirlemiş, kalan tüm ayrıntıları kesinleştirip açıklama yapmayı beklerken malesef soma'daki üzücü facia ile karşılaştık. bir süre organizasyonla ilgili hiçbir şey yapmadık. ardından limon'da bazı arkadaşların da belirttiği gibi zirveyi ertelemeyi veya iptal etmeyi düşündük.

    cumartesi günü mekan işletmecilerine erteleme talebimizi söyledik. fakat daha uygun bir tarih hem mekan, hem de bizim takvimimize(gezi yıldönümü, ekşi fest vs.) uymadı.

    zirveyi iptal etmeyi planlarken hafta başında hayatın bir nebze olsun normale dönmesiyle birlikte, zirveyi planladığımız tarih ve programda, lakin gecenin tüm gelirini soma'daki ihtiyaç sahibi kişilere ileterek, bir yardım gecesi şeklinde yapmaya karar verdik. mekan da bu fikri olumlu karşılayıp kabul edince(bu konudaki hassasiyetleri için kendilerine minnettarız) zirveyi aşağıdaki gibi şekillendi.

    buna göre;

    zirvenin tüm gelirlerini soma felaketinden ciddi oranda etkilenen ancak çeşitli nedenlerden dolayı yardımlardan uzak kalan elmadere köyü'nden iki aileye ulaştıracağız. isteğimiz elmizden geldiğince iki ailenin hayatında olumlu yönde değişiklik yaratmak.

    ailelerle ilgili ayrıntılı bilgiyi yarın sizlerle paylaşacağız. tüm yardım süreci şeffaf olacak. düşüncemiz ise nakdi yardımda bulunmak.

    organizasyonun ayrıntılarına gelirsek;

    zirve yeri daha önce sourberry yedi yaşında zirvesi'ni gerçekleştirdiğimiz the mekan, sahne alacak gruplar ise geçen sene "ekşi fest 2013" alternatif sahnede bize keyifli vakit geçirten tramvay ve ekşi band olacak. bunun dışında teras bölümünde sözlük yazarlarının dj peformansları da yer alacak.

    zirve ile ilgili detaylı bilgilere limon veya facebook etkinlik sayfası'ndan ulaşabilirsiniz.

    tüm sözlük yazarları ve arkadaşları davetlidir.

  • sebebi şu videoda bahsettiği "birbirini nakzeden iki önerme ile başka bir önermenin birleşiminden istediğin sonucu çıkarabilirsin" mantığını felsefesinde istediği sonuca varabilmek için gönlünün keyfine göre kullanması, yani bir bakıma matematik bilmemesi yahut bildiği halde şarlatanlık yapmasıdır.

    şengör videoda "bunu zaten matematikçiler biliyor" dediği için matematikçilerin ne bildiğini açıklamaya çalışma gereksinimi duydum. işsiz misin diye mesaj atmayın çünkü işim bu.

    başlayalım:

    şengör'ün videoda bahsettiği bu olaya matematikte hepdoğru (totoloji) ya da hepyanlış denir ve gerçekten de bu tür önermelerle gönlümüzün keyfi nasıl bir sonuç isterse öyle bir sonuç bulmamız mümkündür.

    öncelikle önermeler mantığı bilmeyenlerin bertrand russell'ın papa olduğunu kanıtlaması yazısından konu hakkında yüzeysel de olsa fikir sahibi olmasını şiddetle öneriyorum. önermeler mantığına hakim olanlar ise yazıyı hiç okumadan devam edebilir.

    şimdi diyelim ki totoloji, yani her zaman doğru olan bir önerme yaratmak istiyoruz.

    bunun için basitçe q = ( p v p' ) şeklinde bir q önermesi, yani celal şengör'ün tabiriyle birbirini nakzeden iki ifadenin birleştirildiği bir önerme tanımlarız.

    bu durumda q önermesinin değeri p önermesinin ne olduğuna bakılmaksızın her zaman, ama her zaman doğru olur. buna totoloji denir.

    eğer biz her zaman doğru olan bir önerme yerine her zaman yanlış olan bir önerme oluşturmak istersek de basitçe q önermesinin değili olan q' önermesini, yani de morgan yasası gereği p' ^ p önermesini kullanmış oluruz.

    eğer biz q önermesini gönlümüzün keyfine göre herhangi bir önerme ile veya bağlacı ile birleştirirsek bu iki önermenin birleşmesinden ortaya çıkan üçüncü önermenin daima doğru olacağından emin olabiliriz.

    örneğin r = ( q v p ) durumunda r önermesinin p ne olursa olsun doğru olacağını biliriz.

    bu durumda basit bir totoloji tekniğinden yola çıkılarak oluşturulmuş bir önerme kullanarak ciltlerce felsefe kitabı inşa edebiliriz ve biz bu kitabı totoloji üzerine inşa ettiğimizden dolayı ne dersek diyelim dediğimiz şeyin doğru olduğunu öne sürebiliriz.

    yani mesela hegel = ( q v r v t v y v u v ı... ) şeklinde sonsuza kadar gidebiliriz ve hegel önermesi her zaman ama her zaman doğru olur çünkü zaten q önermesi totoloji olduğundan her zaman doğrudur.

    "iki önermeyi neden veya bağlacıyla bağlıyoruz, onun yerine ve bağlacıyla bağlayalım işte, zaten hegel ve bağlacıyla bağlıyor" diyenler olacaktır.

    bunun sebebi tüm önermelerin bir normal önermeye eşdeğer olması ve normal önermelerin de tümel asal önermelerin veya bağlacı ile birleştirilmesinden ibaret olmasıdır.

    bunun ne anlama geldiğini kavrayabilmek için normal önerme ve tümel asal önerme dediğimiz şeyleri açıklamamız gerekir.

    tümel asal önerme dediğimiz şeyler matematiksel açıdan tutarlı, yani mantıksal çelişkilere ve paradokslara izin vermeyecek biçimde inşa edilen önermelerdir. bir önermenin çelişki içermemesi için totoloji ve hepyanlış içermemesi gerekir. bunun yolu şu şekildedir:

    n bir doğal sayı ve her i = 1,2,3,....n için q(i) ya bir temel önerme ya da bir temel önermenin değili olsun. ayrıca herhangi bir temel önermenin hem q(i) hem de q(j) önermelerinde aynı anda bulunmadığını varsayalım. yani i değerlerinden herhangi biri ile j değerlerinden herhangi biri aynı olamaz. bu durumda q(1) ^ q(2) ^ q(3) ^... q(n) önermesi tümel asal önerme olur.

    bu durumda bir tümel asal önerme iki eş temel önermeyi yahut herhangi bir önermenin hem kendisini hem de değilini, kısaca totoloji veya hepyanlış içermez.

    yani mesela p(1) ^ p(1) bir tümel asal önerme değildir.

    aynı şekilde p(1) ^ p(1)' de bir tümel asal önerme değildir.

    tümel asal önermeleri q(1) ^ q(2) ^ q(3) ^... q(n) şeklinde tanımladığımız için p(1) v p(2) önermesi de bir tümel asal önerme olamaz.

    bu durumda herhangi bir tümel asal önermenin değerini her durumda doğru yapabilmek için tek koşul tüm önermelerin doğru olmasıdır. yani siz mantıklı bir sonuca varmak isterseniz birbiri üzerine inşa ettiğiniz hiçbir önermenin değeri yanlış olmamalıdır. çünkü tümel asal önermelerin yapısı gereği eğer tek bir yanlış önermeniz bile olursa bütün sisteminiz çöker ve siz saçmalamış olursunuz.

    bu şekilde herhangi bir önerme doğru diye o önermeden istediğimiz sonucu çıkaramayız ve yabancıların "mathematical rigour" dedikleri üstün keskinlikte çelişkisiz önermelerle hareket etmek zorunda kalırız.

    normal önerme dediğimiz şeyler de şu şekilde tanımlanır:

    birbirinden farklı tümel asal önermelerin birbirleriyle veya bağlacı ile birleştirilmesiyle oluşan önermeye normal önerme denir.

    bu durumda şu sonuca varırız:

    eğer bir normal önermenin doğru olmasını istiyorsak o önermeyi oluşturan bütün tümel asal önermelerden tek bir tanesi bile doğru olsa normal önermemiz doğru kabul edilir.

    normal önermeler matematiksel açıdan tutarlı önermelerdir çünkü veya bağlacı aslında "bu önermelerin içinden en az biri doğruysa genel önerme doğrudur " demekten ibarettir. eğer o şeylerin içlerinden biri bile doğru değilse önermemizin değeri yanlış, biri bile doğruysa da doğru olur.

    örnek:

    a = 1
    q=1
    p=0
    r=0

    bu durumda d(a) = ( d(q) v d(p) v d(r) ) dediğimiz zaman "a önermesinin değeri q önermesinin, p önermesinin ve r önermesinin değerlerinden en az bir tanesine eşittir" demiş oluruz ve bu doğrudur çünkü a önermesinin değeri q önermesinin değerine eşittir.

    şimdi celal şengör'ün hegel'e salak demesinin sebebine gelelim.

    hegel şengör ve popper'e göre salaktır çünkü hegel normal önermelerin totoloji içerebileceğini iddia eder ve normal önermeler totoloji içeremez çünkü normal önermeler tümel asal önermelerin veya bağlacıyla birleşmesinden oluşur. eğer normal önermeler totoloji içerirse bu tümel asal önermelerden en azından bir tanesinin totoloji olduğu anlamına gelir, ki bu tanım gereği mümkün değildir. şengör'ün tabiriyle zırvadır.

    peki hegel'in normal önermelerin totoloji içerebileceğini iddia ettiği nereden çıktı?

    çünkü zaten her önerme aslında bir normal önermeye eşdeğerdir. yani eğer herhangi bir önerme ortaya atıyorsak mutlaka ve mutlaka değer çizelgesi bu önermeninki ile tamamen aynı olan ve tümel asal önermelerden oluşmuş başka bir önerme de bulunmak zorundadır. bu durumda eğer birbirini nakzeden iki ifadenin birleşiminden, yani totolojiden yola çıkar ve bunun üzerine her haltı doğru olan bir felsefe inşa edersek, bu durumda değer çizelgesi bu felsefe ile tamamen aynı olan bir normal önerme de bulunmak zorundadır.

    yani basitçe hegel'in mantığına göre bizim canımız neyin doğru olmasını isterse o doğrudur.

    mesela canımız zfc aksiyomatik sistemince 2+2=8 denklemi doğru olsun isterse o zaman 2+2=8 doğru olur.

    evet, o cilt cilt kitaplar bu kadar saçma bir mantık üzerine kurulu işte.

    neden?

    çünkü mantığın ne olduğunu bilmeden mantıksal çıkarım yaparsak saçmalıklar üzerine kolaylıkla ciltlerce kitap yazabiliriz.

    peki neden her mantıksal önerme için o önerme ile eşdeğer çizelgeye sahip bir normal önerme bulunur?

    bu saatte onun kanıtını burada açıklamaya üşendiğim için direkt olarak ali nesin'in önermeler mantığı isimli kitabından kanıtın görselini bırakıyorum.

    birinci sayfa

    ikinci sayfa

    dipnot: matematikte teorem ve kanıtlarda kullanılan totolojiler, yani daima doğru kabul edilen şeyler vardır ve bu şeylere "aksiyom" denir. biz aslında matematiği aksiyomlar üzerinden inşa ederiz ancak bu aksiyomlar aşırı derecede basit, tamamen sağduyu ve mantık ile oluşturulmuş, kişinin perspektifiyle ilişkili olmayan şeylerdir. yani siz eğer felsefe yapacaksanız kendi görüşünüzü destekleyebilmek için ortaya aksiyom atıp bu aksiyom üzerinden sonuçlara vararak gerçeklik budur diyemezsiniz çünkü eğer ortaya aksiyom atıp gerçeklik budur derseniz yaptığınız şey felsefe değil din, ortaya aksiyom atıp bu aksiyom neticesinde şu sonuçlara varılabilir derseniz de yaptığınız şey yine felsefe değil matematik olur. yani hegel'in totolojilerini aksiyom kabul edersek yine aynı mantıkla gerçeklik dediğimiz şeyin hegel'in keyfi ne isterse o olacağını kabul etmiş oluruz.

  • instagram dışında siklenmedikleri içindir. gerçek hayatta ne bok olduğunu çevresindekiler zaten biliyor ama instagramda hem sevinsin gariban diye layk basan var hem de görmemiş abazalar var.

    kıçı kırık bi hatun 3-5 bin takipçiye ulaşınca kendini star falan zannediyor. sosyal medya dışında tatminsiz sidiklisin halbuki biz bilmiyor muyuz?

  • vakit, sabahin körü. yer, apartmanin girisi. kahraman, karsi komsunun 5 yasindaki geveze torunu:

    - nereye gidiyosun? ise mi?
    - evet.
    - benim annem eskiden ise gitmiyodu. tövbe etmisti. ama simdi yine gidiyo. tövbeleri yamali oldu.
    - tövbeleri yamali ne demek?
    - mustafa skandal'in sarkisi.
    - mustafa skandal mi? mustafa sandal olmasin?
    - off... ben seninle konusmaktan vazgeçtim. hadi git.

  • türk insanının özeti olan cümledir. diplomaside de bakkaldan sigara alırken de işler. dükkana girerken selam verir, çıkarken hayırlı işler dersin adam yüzüne bakmaz ama önüne parayı atıp "bi muratti versene" dediğinde buyur abi olur.

    nezaketin zayıflık olarak algılandığı bir topluma kaba ve sert davranmak lazım. trump da bunu çözmüş.

  • burcu inanmıyorum...

    23 nisan'da doğmuşsun!! çocuk bayramı resmen ya... eminim senin doğumgünlerin çifte bayram olarak kutlanıyordur, değil mi? beni soracak olursan, deliye her gün bayram hehehe:)... (kendime deli dediğime bakma, aslında zeki olarak bilinirim çevremde. üniversite sınavında epey netim vardı, buluştuğumuzda ösym sonuç kağıdımı getirebilirim, mesele oysa).

    geçmiş doğumgünün kutlu olsun diye yazdım, gerçi 3 ay geçmiş ama olsun, kanuni olarak 4 aya kadar vakti var (hehehe, bu tür bomba esprilere hazırlıklı olmalısın:)

    kendine iyi bakıyorsun...

    mustafa

  • gerald edelman tarafından yazılmış bir kitap olup onun aynı isimdeki bir teorisini ele alır. bu teori yalnızca beyin fonksiyonlarını değil aynı zamanda beynin bilinci ortaya çıkarma prensiplerini de açıklamaya çalışır.

    edelman'a göre neural darwinism 3 ana ilkede temellenir:

    1) epigenetik gelişim süreci ilk ilkedir. edelman buna gelişimsel seçilim der. gelişim sürecinde farklı sinir devrelerinin oluşumunu dna değişimlerine değil selektif mekanokimyasal süreçlere bağlayarak açıklar. bu birincil repertuardır.

    2) doğum sonrasında dış dünyaya adaptasyon, sinaptik bağlantılardaki epigenetik modifikasyonlar için önem arz eder. artık dış dünyadan gelen stimuluslara göre bazı bağlantı kombinasyonlarının seçilimleri gerçekleşir. bu ikincil repertuardır.

    3) kategorizasyonun ortaya çıkışını sağlayan haritalanma başlar. haritaların oluşumları ikincil repertuarla bağlantılıdır.

    haritalanma dinamik bir süreçtir ve teker teker nöron etkileşimi olarak düşünülmekten ziyade, nöron grubu etkileşimi olarak düşünülmelidir.

    bu konu ile ilgili olabileceğini düşündüğüm, gödel escher bach'tan yapılabilecek bir alıntı var:

    " "ben"in ve bilincin ne olduğuna ilişkin bu büyüsel görüşün üstesinden gelmenin tek yolu, ne kadar sevimsiz görünürse görünsün, insanın kendisine, sürekli olarak kafatasının içine güvenle yerleşmiş olan "endişe ve düşün iki yana sallanan yumrusu"nun bütün hepsinin metin parçaları ya da cd rom'lar ya da bilgisayarlar gibi evrenin tüm geri kalanını yöneten tamamıyla aynı yasalara uyduğu bütünüyle steril ve cansız bileşenlerden meydana gelmiş bütünüyle fiziksel bir nesne olduğunu hatırlatmaktır. insan ancak bu rahatsız edici olguya şiddetle çarptığında bilincin gizeminden çıkış yolu bulma yönünde bir anlayış geliştirmeye başlar: anahtarın beyinlerin yapıldığı madde değil, ama bir beynin maddesi içinde varlığa gelebilen örüntüler olduğu hissine kapılır."

    "bunun konuyla ilgisi nedir?" derseniz, şudur:

    mesele, henüz keşfedilmemiş olan bir maddesel mucizeden ziyade haritalanmış, büyük nöral grupların birbiri ile örüntüler hâlinde etkileşimidir ve burada dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı mevcuttur:

    farklı yapılardaki nöral gruplar, aynı işlevleri farklı zaman dilimlerinde yerine getirebilmektedir. brodmann alanlarına bakan birisi de bunun yanlış olmadığını anlayabilir. pek çok bilişsel fonksiyon, tek bir bölgede farklılaşmış nöronlarla açıklanmaktan ziyade daha bütüncül bir aktivitenin outputudur.

    bunun ifade ettiği bir anlam daha vardır:

    x bir stimulus diyelim. x stimulusu t zamanında y nöronunu aktive ederken, aynı x stimulusu t+1 zamanında y nöronunu aktive etmeyebilir. bu da insan beyninin günümüzdeki klasik bir bilgisayar gibi çalışmadığı anlamına gelir.

    eğer devasa data yüklemeleri üzerinden istatistiksel yorumlar yapmanın ötesine geçip "fenomen üretebilecek" bir yapay zekâ geliştirilmek isteniyorsa bu belki de birim odaklı değil, ince işlenmiş bir senkron ile çalışan örüntü odaklı bir prensip izlendiği takdirde yapılabilecektir. zaten bu prensip sindirilse, etrafta insan beyninin 2.5 milyon gb hafızasının olması gibi absürd, reel bir karşılığı olmayan söylemlerden de vazgeçilir.

  • yargılamadan önce down sedromu bir kromozom anomalisi olup, beslenme ve yaşam şekli ile alakası yoktur bunu bilelim.

    günümüzde yapılan tarama testleri hatalı sonuçlar verebilmekte ve sağlıklı olması beklenen bebek down sendromlu olarak doğabilmekte. ne yazik ki bir tanıdığım bunu yaşadı ve senelerce depresyondan çıkamadı. çoçuğu istemedi, hayattan tüm bağını kopardı, onu dünyaya geri döndürebilmek için ailesi senelerce çabaladı, çoçuk şuan 10 yaşında ve anne hala iyi değil.

    yani konu anne bebeğini öldürmüş. neee vay caniiiii!! değil. anne belli ki çıkamadığı depresyonda, bilinçsizce bunu yapmış. çok ama çok üzücü.

    lütfen bilmeden hissetmeden, anlamadan, empati kurmadan yazmayalım.