hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle olay anlamamak değil, çare üretememek. türkler steplerinden çıkıp avrupa'ya ilk girdiğinde avrupalılar donakalmıştı. üzengi sayesinde atın üzerinde rahatça durup ok atabiliyorduk, eh atlı okçularımız da attığını vuran çeriler olduğu için onlar daha yaklaşamadan biz yarısını indiriyorduk.

    belli bir tarihe hemen hemen bütün avrupa orduları roma lejyonlarının taktiklerini kullandı. zamana ayak uyduramazsan zamana ayak uyduran birisi gelir senin eline verir. bunun en büyük örneği malazgirt savaşı. tipik roma lejyonu gibi dizilen doğu roma ordusu, az zırhlı ve hemen hemen tamamı süvari olan selçuklu ordusu. resmen içinden geçiyor selçuklular romalıların. adamlar daha ne olduğunu anlayamadan 1 gün gibi kısa sürede doğu roma ordusu yenildi veromen diyojen dahil ele geçirildi. bunun nedeni ordunun hızlı hareket etmesi, hızlı karar vermesiydi.

    bunun bir diğer örneği ise mohaç meydan savaşında yaşandı. ağır zırhlı habsburg-macar ordusuna karşılık süvari ağırlıklı bir ordusu olan osmanlı ,30 000 askerin neredeyse tamamını 2 saat gibi kısa bir sürede yok etmiştir. bunun yine en büyük neden ordu farkı, iletişim olarak sayılabilir. türk ordusu kumandanıyla hemen irtibat kurabiliyor bizzat birinci elden emirleri alıyordu. haliyle verilen emrin uygulanması anında oluyordu.

  • herkesin teğmen olduğu dizi.

    ikinci bölümde uzman çavuşlar çıksın da görün siz.

    - bu kimin balosu yarrağımın kurma kolu? güzel karılar var mı içerde?

  • bir ankaralı olarak şunu söyleyebilirim ki; ankara'nın en meşhur yemeğinin simit olmasından daha az içler acısı bir durum. en azından onlar ekmeği kesmişler araya protein falan koymuşlar hacı. biz direkt nişastayı dayıyoruz.

  • dün ustream'den yayın yapan birini izliyorum. semt nişantaşıydı sanırım. insanlar maskeli, gözlüklü, gazdan göz gözü görmüyor. bir yanda yaralılar var, polis sürekli saldırıyor, ortam gergin.

    birden sokağın başından maskeli, baretli, elinde poşetle bir genç belirdi ve çok samimi bir sesle

    "arkadaşlar kola isteyen var mı?" diye bağırdı.

    belki orada olsam lan şimdi ne kolası zaten ortalık karışık diye düşünebilirdim ama, öyle içten sordu ki ben ekran başında gülümsedim. olm ne tatlı insanlarsınız ya.

  • burak yılmaz'ı izlemek; sevmediğin bir partiye oy kullanmak gibi, miden bulanmasına rağmen içkinden son yudumu içmek gibi, düğünde oynamak için aile büyüklerinin ısrarı gibi, otobüste güneş vuran yerde oturmak gibi... örnekler çoğaltılabilir.

  • her ne kadar müzik yazarlarınca pek beğenilmese de epey başarılı bulduğum debut liam gallagher albümü. sallapati bir kayıt olacağını düşünmüştüm ama incelikli ve hoş bir ilk albüm olmuş. artık kabak tadı veren 'sorunlu kardeş' geyiğini bir yana bırakırsak eli yüzü düzgün bir iş yapmış liam abimiz.