hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye şartlarında haklı bir komşudur. peki neden eve girmemiş olabilir:
    1. evine girdiği kadının bu durumdan rahatsızlık duyacağını veya yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    2. eşinin gelmesi durumunda, olaydan haberi yoksa yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    3. eve girerken veya çıkarken görebilecek herhangi bir komşunun bunu dedikodu olarak yayabileceğini düşünmüş olabilir.
    4. karşısındaki kadının, kendisinin herhangi bir hareketini yanlış anlayıp iftira atabileceğini düşünmüş olabilir.
    dünya kadar şey düşünmüş olabilir çünkü her gün haberlerde bu yazdıklarımdan çok daha saçma olayların yol açtığı şeyleri izliyoruz.

  • kendisine gülümseyen, iyi davranan kadına hemen yürümeye çalışması, kendine iyi davranan erkeği ise ezmeye çalışması. bomboş olduğunun en büyük kanıtıdır bana göre.

  • "bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi. her şeyi feda etti ona; dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile.. ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu. insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu."

    tokat gibi resmen, oturup üstüne bir süre düşünmüştüm ilk okuduğum vakit.

    (bkz: albert camus)
    (bkz: düşüş)

  • bir yerlerde aşı olan pozitif çıkmaz diye bir şey yazıyordu da ben mi kaçırdım lan? bir aşı bu kadar yanlış anlanır mı?

  • buyrun benim. hayatta en net olduğum tek konu.

    daha önce bu konuda bir entry'im vardı bilen bilir fazla duygusal olduğu için sildim. yok. bende genetik olarak kodlanmamış bu annelik içgüdüsü. 28 yaşındayım 20 yaşından beri böyle düşünüyorum yeni bir fikrim bile değil bu. tüm arkadaşlarım da biliyor hatta birinde çocuğu olan bir arkadaşımı ziyerete gittiğimde kaynanası seninkini merakla bekliyoruz dediğinde nasıl yüzüm bir hal aldıysa arkadaşım atladı "aaeon'un öyle pek çocuk sevgisi yok" diye. birinde bundan 5-6 sene önce bir doktora gittiğimde bir konu ile ilgili doktora gittiğimde bana "çocuğun güç olabilir ilerde belki tüp bebek tedavisi felan deneyebilirsin" dedi. hiç üzülmedim. bir çocuğa ömrüm boyunca kol kanat germek o fedakarlığı yapmak bana korkunç geliyor. hani mesela nasıl bazı erkekler evlilik bana göre değil evlenirsem aldatırım kimsenin kalbini kırmaya gerek yok der benim de tek eşlilik konusunda değil(yanlış anlaşılmasın) ama çocuk yapmak konusunda fikirlerim bu yönde. ben o fedakarlığı yapamam. gece uykularından feda edip sürekli onunla ilgilenmek fikri bana göre değil. hadi adamdam boşandın o çocuk ne olacak? geleceği.. vs vs. ben de bu konuda kendimi biliyorum. arkadaşlarımın çocukları nedendir bilinmez bayılırlar bana ama benden hala olur, teyze olur, eş, olur, dost olur anne olmaz. zaten ben de istemiyorum. bencilse de evet bencilim. ben alışmışım her istediğimi her an yapmaya çalışmaya. canım sıkıldı diyince hemen deniz kenarına gitmeye akşam şuraya gitmek istiyorum dediğimde gitmeye çocukla bu yapılabilir mi mümkün değil. en yakın arkadaşımın 2 çocuğu var o bile bana "çocuklar uyudu hemen gel kahve içelim" diyor biliyor çocuklara sabırlı olmadığımı.

    ne diyelim bazı insanlardan da iyi bir eş,dost,arkadaş,hala,teyze olur ama anne olmaz.

    benim gibi...

  • uluslararası ilişkilerde kaotik bir düzensizlik değil anarşist bir düzen öngörür bu akım. egemen devletlerin üstünde bir erk bulunmayan anarşist yapıdaki düzeni yaratan şey güç dengesidir ve kimi zaman aşırı güçlenen tarafın; zayıflatılmasıyla, diğer bir zayıf devletin güçlendirilmesiyle, diğerlerinin birlik olup dengelemesiyle veya ufak devletlerin büyüklere eklemlenmesiyle (bandwagon) oluşabilir.

  • calışma hayatında,savaş endustrisinde,eğitim ve belkide insanın el becerisi ,hızlı düşünme ve verimlilik gerektiren tüm işlerinde bu robotları gördükçe olacakları düşünmenin felaket tellallığı değil doğal seçilime doğru gittiği aşıkar durum.
    insan,iş ve yaşamın bazı alanlarından robotlar ve teknoloji vasıtasi ile uzaklaştıkça önümüzde çağa ayak uyduramamış,yaşam ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğu için tamah etmek zorunda kaldığı vasıfsızlaştırılmış tonla iş kolunda hayatıni sürdürmeye çalışan bir yığîn olacak.
    ne insan gururu,ne törpülenmiş egolar ne de belli iş koluna sıkıştırılmış insanlar ..hepsinin doğal sonucu ekonomi,nüfus,doğal kaynaklar,ihtiyaçlar ve teknolojin varlığı ile kalabalık ve işe yaramaz bir kitlenin tüketici varlığı.
    uzayda yaşam aramak ,alternatif kaynaklar bulmak idealist adımlar olsa da sanırım insanoğlu binlerce yıldır yaptığı gibi en kestirme yoldan gidecek ve daha teknolojik aletlerle birbirini daha hızlı yok edip hayatta kalanlarla uzun yıllar bu evrende yaşamaya çalışacak.

  • gezenden, gezdiklerini paylasandan zarar gelmez. birakin anlatsin. onun bunun dedikodusunu yapacagina, birilerini cekistirecegine gezsin de anlatsin.
    siz de her skten rahatsiz olacaginiza cikin biraz temiz hava alin da rahatlayin, mesgaleler, hobiler bulun. boyle abuk subuk seyleri kafaniza takip, huzursuzlanmakla gecmez hayat. hayir sadece kendinize olsa zarariniz eyvallah, sizin gibi rahatsiz tipler geberseler umrumda degiller de, kiskancliklariniz, kara ruhlariniz yuzunden elinize firsat gectiginde zarar da veriyorsunuz dogru duzgun insanlara.

  • sönük geçmesinin sebebi fiba olan turnuva.

    1- fiba öyle iğrenç bir takvim ayarladı ki tüm turnuvayı mahvetti. sırf futboldaki dünya kupası'nın gölgesinden kurtulmak için olimpiyat oyunlarının 1 yıl öncesine aldılar turnuvayı. ama bu sivri zekalılığı yaparken bu sporun gündemi olan abd'nin esas hedefinin olimpiyat altını olduğunu unuttular ve bu yüzden abd son 20 senenin en zayıf kadrosuyla geldi. böyle olunca da popülerlik konusunda sınıfta kaldılar. buna ek olarak ayarladıkları eleme takvimi ile son 4 senedir sağlam işler yapan avrupa şampiyonu slovenya, hırvatistan, letonya, finlandiya gibi ülkeleri saf dışı bırakıp oyuncu havuzu daha geniş olan/takımlarının oyuncularına izin verdiği ülkeler olan türkiye, karadağ gibi son dönemlerin düşüşte olan ülkeleri katıldı, bu da turnuvadaki kaliteyi etkiledi. daha fildişi sahilleri, venezuela gibi abuk ülkelerin dahil olmasını sağlayarak rezillik katsayısını artırmalarını saymıyorum.

    2- bunun üzerine koydukları format da rezalet ötesi. ikinci turda dörtlü grup neyin nesi, 1998 şampiyonlar ligi mi bu? formatın dandikliği sayesinde pek çok takım hak etmediği sıraları elde etti, her ne kadar bütün turnuva boyunca tomas satoransky ve arkadaşlarının hayranı olsam da çekya en kötü ihtimalde dünya 6.sı olmayı başardı, bu durumun en önemli örneği bu bence. sırf maç sayısını artırmak için yapılan ucuzca bir hareket, ötesi değil. ilk turda elenen takımların kendi aralarında oynadığı klasman maçları da ayrı saçmalıktı, kim ne etsin 17-32 klasman maçlarını? 5-8 klasman maçlarına bile oyuncular önem vermiyorken böyle bir saçmalık getirmek tam fiba'lık bir olay.

    3- turnuvanın tanıtımı son derece yetersizdi. google'a dünya kupası yazınca sadece başlangıç ve bitiş tarihleri çıkıyor. spor toto süper lig yazdığında bile o sırada oynan maçların skorlarını, kadrolarını görebiliyorsun ama dünya basketbol şampiyonası'na dair bilgi edinemiyorsun. bunun üzerine ek olarak adamakıllı hashtag yaratamamaları, turnuva için youtube tv gibi popüler bir yayıncı bulamamaları gibi saçmalıklarla tuz biber ektiler. zaten ana kitlesi abd olan bir turnuvayı abd'den 12 saat önde olan bir ülkede düzenliyorsun, bir de bunu beceremeyince iyice rezil oluyor turnuva.

    4- klişe olacak ama hakemler. fiba hiçbir şeyi doğru yapmamaya yemin etmiş adeta. seçtikleri hakemler o kadar yetersizler ve beceriksizler ki hem turnuvanın kaderine etki ediyorlar hem seyir zevkini mahvediyorlar. en kolayından hakemler sayesinde litvanya 2.turda elendi. gobert'in kural dışı ribaundunu geçerli saydılar ve litvanya elendi, peki muhteşem fiba buna karşılık ne yaptı? maçı tescil edip hakemleri kızağa çektiler. evet, maçın bitimine 36 saniye kala bu kadar ölümcül bir hataya imza atan hakemleri cezalandırdılar ama o hakemlerin doğrudan etkilediği sonucu da geçerli saydılar. ve bu en kör gözün parmağına diyebileceğim örnek. her maç asyalı hakemlerle avrupalı hakemler masa başında en az 3-4 defa tartışıyorlar sportmenlik dışı faul konusunda. sen daha kuralları oturtamamış durumdayken ne diye alengirli dünya kupası işlerine giriyorsun ki?

    her şeyiyle korkunç bir turnuva oldu bu. tomas satoransky, luis scola, patty mills gibi adamların liderliğini izlemek çok zevkli olsa da bütün bu eksik yanları göz ardı edemeyiz. her ne kadar olmayacağı kesin gibi bir şey olsa da umarım bir dahaki turnuvaya diğer ülkeler de abd gibi c takımlarıyla gelirler de fiba iyice boyunun ölçüsünü alır. basketbol gibi dünyanın istisnasız her yerinden kitlesi olan bir sporun uluslararası turnuvasının bu kadar kalitesiz olması yenilir yutulur gibi değil, başta basketbolseverler olmak üzere turnuvayı düzenleyenlerden yayıncısına kadar herkese hakaret. umuyorum ki fiba yanlışından dönüp bu takvim olaylarını vesaire düzenler de eski sisteme dönülür yoksa uzun vadede daha çok darbe yer basketbol.

  • "eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı".
    bukowski