hesabın var mı? giriş yap

  • çok enteresan bir şeklini görmüştüm.

    yolda yürüyorum, yaşları taş çatlasa 12-13 olan çocuklar top oynuyor. içlerinde aynen böyle bir çocuk, ama herkes gibi ronaldinho, alex, lincoln, delgado falan değil... fadıl vokri.

    - fadıl vokri!.. fadıl vokri!... şuuuuttt!... hay amını skym...

    ulan dedim, kimdi lan bu fadıl vokri? vardı böyle biri ama kimdi? sonradan hatırladım. takriben 15-16 yıl önce fenerbahçe' de oynayan sıradan bir futbolcuydu. peki bu eleman nerden biliyor fadıl vokri'yi? yaşı el vermiyor bir kere... efsane biri de değil herif. hadi bi yerden duydu diyelim, ulan başka futbolcu mu yok koca memlekette? ne düşündürmüştü velet beni o gün.

  • yurtiçi kargonun adres ve kimlik bilgilerini kaydettiği yetmiyor, bütün çalışanları kafasına göre canı isteyince o bilgilere ulaşabiliyor ama kimse bunun üzerinde durmuyor mu? bu nasıl iş lan?
    siz nasıl bu kadar rahatsınız?

  • karnını zor doyuran, geçim derdi-bilimum ekonomik problemlerle uğraşan bir halk, cahil ve bilinçsiz, üstüne bunu aşmak için hiçbir çabası veya zevki olmayan kaderci, yaşamasına yetecek minimali öğrenen, dünya ile ilişiğini kesmiş-zamanının gerisinde hepsinden öte düşünmeyen bir toplum var elde, bilimkurgu da neyine, izdivaç programları reytingleri altüst ederken. filmleri olay ve durum filmleri olarak ikiye ayıralım, komedi, durum ve drama konusunda başarılı olduğumuzu düşünüyorum. çünkü bu halkın acı hikayelerine ihtiyacı var. sadist bir şekilde başka hikayelerin mutsuzluğunda, kendi haline şükretmeyi öğreniyor ve dayanma gücü buluyor kimisi, kimisi ise kendi sefil hayatından kareler buluyor ve dile gelmiş olmaktan mutluluk duyuyor, kendisi ile ilişkilendiriyor.

    yaşadığı çağı okuyamayan, gelecek kaygısı paradan-geçim derdinden ibaret olan, insanlık gidişatını değerlendirme yetisi bulunmayan üstüne ütopik olmakla niteleyen insanlara "bakın geleceğe dair bir bakış açısı koyduk önünüze" demek zor dostlarım. dense, dinletmek zor. yüzeyel yaşamlarımız, derine inmek için gerekli olanaklardan da yoksun, elde değil. bollywood sinemasından esaslı bir bilimkurgu beklemek gibi abes türkiye'den kaliteli bilimkurgu çıkmasını beklemek. olayın maddi kaynak kısmı ikincil planda. çünkü potansiyeli olsa kapitalizm bu, kar etme fırsatını kaçırmaz.

    ben şahsi olarak türk insanını bilimkurguya alıştırabilmek için salt bilimkurgudan ziyade öncelikle duygusal beklentilere karşılık verebilen ve içine bilimkurgu öğeleri serpiştirilmiş yapımlardan yanayım. yana olmak da değil, tek yolun bu olduğunu düşünüyorum. içinde aşk, intikam, melankoli veya ileri derece komedi olmadan izletemezsiniz insanlara. ilk aşamalarda dünyaya satılamayacak olan bu yapımlar, aksi takdirde izleyici kitlesi sınırlı bir pazarda verdiğinden fazlasını kazanamaz. gora bir bilimkurgu-komedi filmiydi mesela, cem yılmaz yapımı değil de salt uzayla ilgili bir bilimkurgu olsaydı, bu derece gişe hasılatı elde edemeyecekti.

    son olarak, biraz da ülkenin gelişmişlik derecesi ile ilgilidir bilimkurgu hayali. gelişmiş ülkelerin teknolojisini daimi olarak geriden takip eden, bilimle pek bir ilgisi olmayan toplumun, bilimi kurgulaması-kurgulaştırması pek beklenebilecek bir durum değil. o sebeple dediğim üzre, salt bilimkurguya yumuşak geçişler yapılmalıdır.

  • sanırım "madem avrupa'da tecavüz ediliyor, biz de neden bu kadar safsata" ima edilmeye çalışılıyor. bilal'e anlatır gibi anlatayım; "orada" tecavüz mağduruna linç değil koruma, tecavüzcüye ise ceza verebilen, işlevini ve hakimiyetini kaybetmemiş bir yargı hakimiyeti mevcut canım. şimdi geceleri kızını okşayıp, karını dövmeye devam edebilirsin.

  • şu an haber türk'te pek cok chp'linin söyleyemediği şeyleri çat çat söylemektedir:
    “ biz gerçekten cocukları eğitmek istiyor muyuz? ben hic sanmıyorum. mesela yangını gerçekten söndürmek istiyor muyuz? hayır onu da istemiyoruz.
    istesek en basitinden bir uçağımız olur, helikopterimiz olur. simdi gelmis türkiye 2023'te aya çıkmayı planlıyor diyoruz, çıkamaz.
    amerika 1890'da uzay yasası çıkarma vizyonunu gösteriyor ve pek cok mars filmi cekiyor, ben bizim televizyona bakıyorum; kuruluş ertuğrul tuğrul, osman. bizden böyle bir halt olmaz. bana online eğitim çocukları nasıl etkiledı diyorsunuz, sanki öncesinde cok parlak bir eğitim mi vardı, şahtık şahbaz olduk.”

  • paket servislerde, "tamam, pos makinen çalışınca gelirsin", restoran gibi yerlerde, "bu benim telefon numaram, pos makinen çalışınca ara beni", mağaza vb. yerlerde, kibarca, "ürün kalsın" cümlelerini kurduğunuzda, mucizevi bir şekilde çalışan pos makinesinin bir yerlerden çıkageldiği, talihsiz tahsilat durumudur.

  • [ ] sevgilinin evlilik konusunu acmasi
    [ ] ilk "sonra konu$alim" jokerini kullanmak
    [ ] ikinci "sonra konu$alim" jokerini kullanmak
    [ ] sevgilinin "ahmet" jokerini kullanmasi