hesabın var mı? giriş yap

  • eksi sozluk teknoloji bilisim ltd sti'nin yeni markasi. kisa sure sonra yayina girecek web adresi uzerinden erisilebilecek.

    uzun suredir arkadaslarla uzerinde calisiyorduk, begeneceginizden eminiz. nitelikli icerigin yayginlasmasi adina verimli bi calisma olacagi simdiden belli.

    soyle yapacagiz; sozluk'un tasariminda yapilan guncelleme ve eksi sozluk sozlesmesinde yapilan iyilestirme sonrasi yayina gecen eksi seyler'e tepki olarak entrylerini silen yazarlarin sildikleri entryler ve eksi seyler bunyesinde yer almasina musade edilmeyen entryler burada paylasilacak. uzun suren asamalardan gecerek sozlesmeye ek protokol yaptik. boylece entrysini baska yerde kullanamadigimiz kimse kalmayacak, kimse magdur olmayacak. ıtiraf etmek gerekirse tepkilere kayitsiz kalamadik, aklimiza bu geldi, yaptik. eksi sozluk olarak tabii ki bu seviyede de hizmeti en saglikli sekilde sunmaliydik.

    neyse iki kategori dusunuyoruz:

    1) dunun silinen en begenilen entryleri
    2) eksi seyler'de paylasilmasina izin verilmeyen en begenilen entryler.

    alintilanan iceriklerde asla degisiklik yapilmayacak. katiyyen icerige mudahale edilmeyecek sadece iditiryil dikinislir olacak.

    biz yaparken cok keyif aldik.yillardir gelistirdigimiz bir projeydi.

    ıleride arama motoru kurmayi, dizi sitesi yayina sokmayi, album cikarmayi, varsa gunlugunuze bi goz atmayi (yoksa da lutfen bize yazin) dusunuyoruz. bu konularda geri bildirimlerinizi degerlendirecegiz. tesekkurler.

  • riyakarlık yine diz boyu. yine aynı sevimsiz ses, yine bayrak yine şehit. atatürk'ü koymuşlar bir de sonuna. sanki çok umurlarında allahın belaları.

  • arkadaş vaaar, arkadaş var..

    - kuş öttü mü aynştayn? helelelhehehehehe
    - yapmayın nolur ühü
    - çavuşu tokatlıyo musun la? optik? ehehehelelelehehe
    - ühü siz kötü çocuklarsınız..
    - mına godumun aynştaynı seniii..
    - ühü..

  • emniyet genel müdürlüğünün türk halkını korumak yerine, ortadoğulu müslüman din kardeşlerimizi koruduğunu öğrendiğimiz açıklamadır.
    yazıklar olsun bu nasıl açıklama. hadi milliyetçi duyguları geçtim sizin hiç çocuğunuz yok mu?

  • başlık: milli içkideki sübliminal mesaj

    beyler başbakan "milli içkimiz ayrandır" diye bir kez daha bu ülke için olan hain emellerini inceden sezdirmiş oldu. amacı resmen ülkeyi bölmek. atalarımızın bi lafı var "ayran içtik ayrı düştük" diye. başbakanın amacı da işte bu. baktı ülke bölünecek gibi değil şeytanın bile aklına gelmeyen bu yöntemi buldu. hepimize ayran içirip dostu dosttan kardeşi kardeşten ayıracak.

    (aynstayn benim ?, 26.04.2013 18:51)

  • otonom sinir sistemi istemsiz kaslarımızı, salgı bezlerimizi yöneten sinir sistemidir. yani iç organlarımızı. bunun dışında kalan sinir sistemi ise dış organlarımızla, yani "istemli" kaslarımızla, ve bilişsel işlevlerimizle ilgilidir. yani benliğimiz dış organlarımızı yönetir, iç organlar ise benliğin müdahale alanının dışındadır. yani aslında benlik dediğimiz yapı, vücudun sadece "istemli" bölümünün benliğidir. yani iskelet kaslarımızın, yani davranışlarımızın kontrol merkezidir. iç organlarımızın işleyişi ise tıpkı dış dünyadan bize ulaşan yabancı etkiler gibi benliğimize yabancıdır. nasıl ki dışardan bize dokunan bir nesne (örneğin bir kedi) bizim irademiz dışında bize dokunmuşsa içeriden bize gelen bir uyaran da (örneğin sancıyan bir böbrek) bizim irademiz dışında gelmektedir. ancak bilnçle kediyi tutabilir, kovabiliriz ama böbreklerimizde hasıl olacak bir duruma, parmağı oynatmak gibi doğrudan yöntemlerle müdahale edemeyiz. dışımızda dışa doğru bir yabancı dünya varken içimizde de içe doğru bir yabancı dünya vardır, ve benliğimiz dış dünyaya müdahale edebilen sinir sisteminin benliğidir.

    iç dünyamıza ise otonom sinir sistemi tarafından müdahale edilmektedir. ancak bu sinir sistemini hep bir sinir ağından ibaret maddi bir yapı olarak tahayyül ederiz. peki, dış dünyaya müdahale eden sinir sistemi bölümünün bir benliği var da iç dünyaya müdahale eden sinir sisteminin neden bir benliği olmasın?

    benlik, sinir ağlarının işleyişinin merkezi yapısının adıdır. görünüş itibariyle merkezi bir yapıya (beyincik) sahip olduğuna göre otonom sinir sisteminin de iç işleyişinde merkezi bir düzen sahibi olduğunu söylemek abes kaçmayacaktır. şu durumda otonom sinir sistemimizin bir benliği vardır. biz nasıl ondan bihabersek o da bizden bihaber, kendi işleriyle meşguldür. biz nasıl müdahalelerimizle kendi dünyamızdaki durumları düzenliyorsak, o da kendi müdahaleleriyle kendi dünyasındaki durumları düzenlemektedir. peki nasıl bir şeydir "otonom kişi"nin dünyası?

    bizim dünyamız, bedensel varoluşumuzun kısıtlı algısı uyarınca, ten sınırımızın dışından itibaren tutabildiğimiz yakın çevremizden başlayarak müdahalemizin giderek zorlaştığı uzaklıklara, "sonsuz" uzaktaki yıldızlara doğru ilerliyor. ten sınırının içindeyse ne olup bittiğini algılayamadığımız, sadece olmadık zamanlarda çıkardığı sorunlarla kendini belli eden bir iç organ dünyası var. otonom kişimizin dünyası ise bunun tam olarak ters yüz edilmiş hali olsa gerek. onun için de bir "ten sınırı" söz konusu. ten sınırının dışında, bizim iç dünyamız, onunsa dış dünyası olan "organ evreni" var. yakın alanında kolaylıkla müdahale edebildiği büyük organların ana işlevleri var. biz nasıl gün boyu işimizle meşgulsek, konuşup gülüşüyorsak, o da gün boyu kalbi çarptırıyor, mideyi kasıltıyor, bağırsakları büzüp gevşetiyor. organ dünyası, onun dışarısına doğru, daha zor müdahale edebildiği daha ayrıntı kas gruplarına, daha yerel dokulara doğru "uzaklaşıyor". bizim yıldızları gördüğümüz yerlerde o hücreleri görüyor olsa gerek. onun müdahale edemediği iç dünyası ise bizim dış dünyamız ve psikolojik durumumuz. ten sınırının içinde, ummadığı zamanlarda ona sorunlar çıkaran bir şeyler var. örneğin biz kafamızı duvara çarpıyoruz, o ne olduğunu bilemiyor, sadece oraya kendi bildiğince müdahale etmeye çalışıyor. biz nasıl ki durup dururken başımız ağrıdığında nedenini bilemeyiz ama kendimizce müdahale ederek başımızı oğuştururuz, işte o da biz kafayı çarptığımızda ne olduğunu bilemiyor ama hormonlar salgılayarak kendince "oğuşturuyor". içimiz sıkıldığında bir gariplik hissediyor ve kalbi güçlü çarptırıyor, çarpıntı yapıyor.

    biz sosyal içgüdülerimiz nedeniyle başka insanlara ihtiyaç duyuyor ve onları algıladığımız zaman kendimizi yalnız hissetmiyoruz. otonom kişi arkadaşları olmayan bir benlik, ama sosyal de değil, o yüzden yalnızlık hissettiğini pek sanmıyorum. hissediyorsa da arada bir biz uyuduğumuzda şööyle bir kalbi yavaşlatıp, bağırsakları mideyi dinginleştirip, uzakta gözkırpan hücreleri seyrederek kendi varoluşu üzerine düşünüyor, bi ufak endorfin salgılayıp efkarlanıyordur belki...