hesabın var mı? giriş yap

  • daha ilk sahneden sonunu tahmin edebilmiştim, o kadar da abartmaya gerek yok...

    şaka lan şaka, film bittikten sonra bile anlamadım ne olduğunu da oturdum bi' defa daha izledim. evet.

  • oyunun kendisinden çok oynarken çekilen görüntülerin ilgi çektiği, uzak doğu kökenli, sesle çalışan bir oyun. oyunda kısık ses yürümeye, çığlık zıplamaya yarıyor. youtube linki

  • gereksiz artistlenip tribe girenlerin yediği dayaklar ölüm kalım durumu olmadığı sürece içimi ferahlatıyor, itiraf ediyorum.*

  • evdeki kediyle arasında bir ilişki var. robotun kendi kendine başlama gibi bir özelliği yok o yüzden bazen iki hafta bile çalıştırmayı unutuyorduk. bunu kedi fark etmiş sanırım üstündeki çalıştırma tuşuna basıyor artık. evimizin bir bireyi gibi oldu robot, bakıyoruz kendi kendine geziyor çünkü kedi çalıştırmış. işi bitince kendi kendini şarj etmeye bırakıyor, toz haznesi dolunca bi değiştirin be yaa sinyali atıyor. sadece temizlediği tozu atıyoruz, geri kalanı kedi ve robot hallediyor.

  • arkadaşı, sevdikleri, sevenleri ya da seven gibi görünenleri yok değil; paylaştıkları olmayan insandır bu.

    kitap okur mesela; çok beğenmiştir; bahsetmeye değer bir kitaptır; ama kimseye konuşmaz bundan. çok güzel bir film izler; heyecanını paylaşmaz. kimseye gelecek planlarından bahsetmez. gittiği gördüğü yerlerde fotoğraf çekmez; çekse bile kimseye göstermez. bir şey satın alır; bahsetmez; kredi çekerek ev alır; konuşmaya değer bulmaz. ufak tefek araba kazaları olur; bahsetmese kimsenin anlamayacağını bildiğinden bundan da bahsetmez. yalnızca insanların gözü önünde yaşananları, şahit olduklarını ele alır hayatında.

    kimseye bahsetmediği bir iç dünyası vardır. bu iç dünyasını çok özel bulduğundan değil, sadece öylesine, yani bir hiç uğruna, gırgırına filan kendine saklar. konuşacak bir şey yoktur; iletişim değersizdir belki ona göre. iletişim bir illüzyondur belki de. belki dünya yalnızca bir mizansendir; kim bilir.

  • zamane cocugudur.
    izlerken icimiz ciz eder biz abilerin, etmez mi?
    bizim zamanimizda kinder surprise azdi, pahaliydi, anne babalarimiz alamazdi oyle cok cok. ayda bir falan toplu ali$veri$te ogretmenler kooperatifine gidilecek, anne iyi zamaninda olacak da 1-2 tane alacak. ancak o zaman kinder surpriseimiz olurdu bizim.
    onun cikolatasini binbir torenle yerdik. kirmadan ikiye bolerdik once, sonra ufak ufak yalardik, buyuk bir parca kopartacaz da zort diye bitecek diye korkardik... bissuru bissuru olsa da bissuru yesek diye hayaller kurardik, gercekle$mezdi bu cocukca hayaller.
    kagidini bile ozenle yirtmadan cikarirdik. aliminyumdu ya, boyle duzle$tirir, defter arasina koyardik falan, biriktirirdik.
    $imdiki veletlere bakiyorum, zart diye yirtarak acip, huptedenek su gibi iciyorlar cikolatayi, onlar icin ozel degil, onlar icin luks degil, onlar icin degerli degil...
    bizim icin neydi o kinder surprise biliyonuz mu siz?
    bir gun birinin kafasina cakacam yerken, ne nereden geldigini anlayacak, ne neden oldugunu kerata...
    aglayasim geliyor.
    hislendirmeyin beni...

    (bkz: bastigin yerleri toprak diyerek gecme tani)

  • j.k.rowling açısından değerlendirdiğimde doğruluğuna inandığım açıklamadır.

    zira harry ile hermione , ron ile de ginny evlenseydi unutulmaz bir son olurdu.

    hatta daha sansasyonel bir son için harry ile ron'u, hermione ile de ginny'i evlendirecekti ki o zaman rowling ölümsüz olacaktı.

  • annemin can sıkıntısına çözüm getirmek adına bir mp4 player almıştım. içine de güzel sesli bir hocanın sesinden tüm kuranı cüzler halinde koymuştum. bugün farkettim, annem philips marka lila renkli fancy mp4 playerı eline aldığında ve işini bitirdikten sonra yerine koymadan önce üç defa öpüp başına koyuyor :)