hesabın var mı? giriş yap

  • bana bir anımı hatırlatmış olay. ilkokulu askeriyenin içindeki bir okulda okudum ben. asker çocuğu olmayan benim gibi öğrenciler de okula kayıt yaptırabiliyordu. neyse okulun hemen yanında bir yemekhane vardı arkadaşlarım hep lahmacun alıp yerdi ordan. bir keresinde babaannemden para istemiştim ben de lahmacun yemek istiyorum oradan diye. o da hemen bana para verip ertesi gün gider yersin diye tembihlemişti.öğle arası olur olmaz oraya koştum iki lahmacun istedim ama asker para ile değil fiş falan aldığını söyledi. ben de tam boynu bükük gidecekken oradaki bir asker bana iki lahmacun bir de ayran verdi. ulan ne sevinmiştim. güzel insanlar hep var olsunlar be!
    gerçi daha sonra bu fiş durumunu bilen ve benim askeriye disindan geldiğimi bilen arkadaslarim benim için lahmacun çalmış bu diye öğretmene şikayet etmişlerdi. o asker abi de durumu anlatmıştı. çok yaşa asker abi. bu da böyle bir anımdır.

  • kanımca bu büyük otel zincirinin hakkı olan potansiyel demecidir.

    şimdi birileri marmaray yaptı, metro yaptı, biz bunları parasını çatır çatır ödeye ödeye kullanıyoruz. ama yapanlardan bir şikayetimiz olduğu zaman ne deniyor?

    ''gözünüze dizinize dursun; metro yaptık, duble yol yaptık. azıcık şükredin.''

    e, şimdi hilton da benim için otel yapmış, parasını ödeyip kullanıyorum. bir şikayetim olduğunda dinlemek gibi bir hataya düşüyorlar.

    halbuki adamlar bana hizmet sunuyor. neden bana ''utanın, utanın! daha ne istiyorsun, sizin için koca otel yaptık, görmüyor musunuz!'' demiyorlar?

    üstelik hilton adamın parasıyla yapılmış. marmaray benim vergimle yapılmış, bunlar yapılırken yandaşlara ne rantlar sağlanmış; kullanmak için üzerine para ödüyorum bir de her şikayetimde ''daha ne istiyorsunuz kafirler?'' diye azar işitiyorum.

    bildiğin benim paramla iş açmışsın, standart bir özel sektör hizmeti ödetiyorsun. bir de yatırımın için benim sana şükretmemi bekliyorsun.

    hilton'un şunu demeye daha çok hakkı var. ben olur da bir gün gidersem ellerini öpüp geri dönerim.

  • yıllıktan anlaşılıyor ki o dönemlerde çağdaş üniversite öğrencileri siyasi baskılara sadece sözlü olarak ve başlangıç seviyesinde maruz kalıyorlar ve bu baskıları sadece tiye alıyorlarmış.

    o insanları değil, tüm insanları kastederek söylüyorum ki; bu tiye alma tavrının bedelini çok ağır ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz.

    yapamazlar denilen her şeyi yaptılar ve yapılamaz denilen diğer tüm şeyleri de yapmaya devam edecekler.

    yobazlar yıkmadan, yok etmeden pes etmezler. binlerce yıl kin güder ama yine de yakıp yıkmak için örgütlenir, geri gelir, kaldıkları yerden devam ederler.

    tiye alıp eğlenirken unutulan şey de bu olsa gerek...

  • hipersomnia, uykuya veya gün içinde aşırı uykulu hissetmeye harcanan fazla zamanı kasteder. nörolojik bir hastalıktır. genel olarak aşırı uyku belirtilerini (örneğin, uzun süreli gece uykusu veya istemsiz gündüz uykusu) ve sağlıksız uyku alışkanlıklarını içerir.

    hipersomnia olanlar hızla uykuya dalar ve % 90'ın üzerinde yüksek uyku verimliliğine sahiptir. sabahları uyanmakta güçlük çekebilirler. dengesiz, kavgacı veya ataksik bile görünebilirler. (ataksi, vücudun belirli bölgeleri arasındaki koordinasyon eksikliğini ifade eder). uykudan uyanıklığa geçişte bu tür uzun süreli değişikliklere bazen uyku ataleti denir. uyku ataleti, halk dilinde “ uyku sarhoşluğu ” olarak adlandırılmaktadır. gündüz uykudan uyandıktan sonra da olabilir.

    hipersomnia türleri nelerdir?

    hipersomnia birincil veya ikincil olabilir.

    primer(birincil) hipersomnia, başka herhangi bir tıbbi durum olmadan ortaya çıkar. tek semptom aşırı yorgunluktur.

    ikincil hipersomnia diğer tıbbi durumlara bağlıdır. bunlar uyku apnesi, parkinson hastalığı, böbrek yetmezliği ve kronik yorgunluk sendromunu içerebilir. bu koşullar geceleri verimsiz uyumaya neden olarak gün boyunca kendinizi yorgun hissetmenize neden olur.

    hipersomnia, gün boyunca ani önlenemeyen uyku ataklarına neden olan nörolojik bir durum olan narkolepsi ile aynı değildir. hipersomnialı insanlar uyanık kalabilirler, ancak yorgun hissederler.

    hipersomniaya neden olan nedir?

    primer hipersomnianın, beyin sistemlerinde uyku ve uyanma fonksiyonlarını kontrol eden problemlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.

    ikincil hipersomnia, yorgunluğa veya yetersiz uykuya neden olan koşulların sonucudur. örneğin, uyku apnesi hipersomniaya neden olabilir. çünkü, geceleri nefes almada sorunlara neden olabilir, insanları gece boyunca birçok kez uyandırabilir.

    bazı ilaçlar da hipersomniaya neden olabilir. uyuşukluğa sebep olan ilaçlar ve alkol kullanımı gün boyunca uykuyu tetikleyebilir. diğer olası nedenler düşük tiroid fonksiyonu ve beyin travmasıdır.

    kimler hipersomnia için risk altındadır?

    gün boyunca onları yorgun yapan koşullara sahip insanlar hipersomnia için en çok risk altındadır. bu durumlar arasında uyku apnesi, böbrek rahatsızlıkları, kalp rahatsızlıkları, beyin rahatsızlıkları, atipik depresyon ve düşük tiroid fonksiyonu bulunur.

    amerikan uyku derneği, erkeklerin hipersomniadan kadınlara göre daha çok etkilediğini belirtiyor.

    düzenli olarak sigara içen insanlar da hipersomnia gelişme riski altındadır. uyuşukluğa neden olan ilaçların hipersomniaya benzer yan etkileri de olabilir.

    hipersomnianın belirtileri nelerdir?

    hipersomnianın ana semptomu sürekli yorgunluktur. hipersomnialı insanlar, uyuşukluğu geçmeden gün boyu şekerleme yapabilir. ayrıca uzun uykudan da uyanmakta güçlük çeker.

    hipersomnianın diğer belirtileri şunlardır:

    -düşük enerji
    -sinirlilik
    -kaygı
    -iştah kaybı
    -yavaş düşünme veya konuşma
    -hatırlamada güçlük
    -genel bir huzursuzluk hali.

    hipersomnia nasıl teşhis edilir?

    doktor, hipersomnia tanısı koymak için semptomlarınızı ve tıbbi geçmişinizi gözden geçirir. fizik muayene ile uyanıklığı test edebilir.

    ayrıca doktorlar hipersomniayı teşhis etmek için aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli testler kullanır:

    uyku günlüğü: uyku düzeninin incelenmesi için gece boyu uyku ve uyanıklık zamanlarını kaydedersiniz.

    epworth uykululuk ölçeği: durumun ciddiyetini belirlemek için uykunuzu derecelendirirsiniz.

    çoklu uyku gecikme testi: gün boyunca izlenen bir şekerleme yaparsınız. test, yaşadığınız uyku türlerini ölçer.

    polisomnogram: bir gece uyku merkezinde kalırsınız. makine; beyin aktivitesini, göz hareketlerini, kalp atış hızını, oksijen seviyelerini ve solunum fonksiyonunu izler.

    hipersomnia için tedavi seçenekleri nelerdir?

    hipersomnia için tedaviler, hipersomnianızın nedenine bağlı olarak değişebilir.

    narkolepsiye yönelik birçok ilaç hipersomniayı tedavi edebilir. bunlar amfetamin, metilfenidat ve modafinili içerir. bu ilaçlar, daha uyanık hissetmenize yardımcı olan uyarıcılardır.

    yaşam tarzı değişiklikleri tedavi sürecinin kritik bir parçasıdır. doktor, düzenli bir uyku programına girmenizi önerebilir. bazı aktivitelerden kaçınmak, özellikle yatmadan önceki semptomları iyileştirebilir. hipersomnialı insanlar alkol kullanmamalıdır. doktor ayrıca enerji seviyelerini doğal olarak korumak için yüksek kalorili beslenme diyeti önerebilir.

    hipersomnianın uzun vadeli görünümü nedir?

    hipersomnialı bazı insanlar, doğru yaşam tarzı değişiklikleri ile semptomlarını iyileştirebilir. ilaçlar da bu duruma yardımcı olabilir. bununla birlikte, bazı insanlar da tam olarak iyileşemeyebilir. bu hayatı tehdit eden bir durum değildir, ancak kişinin yaşam kalitesini etkiler.

    hipersomniayı nasıl önleyebilirim?

    bazı hipersomnia formlarını önlemenin bir yolu yoktur. huzurlu bir uyku ortamı yaratarak ve alkolden kaçınarak hipersomnia riskini azaltabilirsiniz. ayrıca uyuşukluk haline neden olan ilaçlardan kaçınmanız ve gece geç saatlerde çalışmamanız da size iyi gelecektir.

    kaynaklar: en.wikipedia, webmd, ninds.nih, healthline web siteleri.

  • bugün 17 ekim 2010! galatasary lisesi önünde açıklama yapan ödp'lileri gören bir takım trabzonspor taraftarının attığı slogan.

    allah belanızı versin gerizekalılar diyor, bir dahaki türkiye iğrençliğinde görüşmek üzere iyi akşamlar diliyorum.

  • su sekil oluyor: kakaniz gelmis. hatta gelmemis, hucum etmis. ama ayni anda cok cisiniz de var. biliyorsunuz ki ikisi de ayni anda yogun bir sekilde gelebiliyor. iste trajik durum: cisinizi yapacak alana sahipsiniz, ama kakanizi yapacak ortam yok.

    iste bu anda gelen kaka cis tutma kakasidir. cunku bilirsiniz ki cisinizi yaparsaniz kakayi tutmak mumkun olmayacak. yani bir mincik da olsa kacacak. o yuzden kakanin hatrina cisinizi tutuyorsunuz. oncelikler, hiyerarsiler ve yuzyilimiz 150 bin yildir dunya uzerinde yasayan, evrimi milyarlarca yil surmus bir canli turunu, insani bu duruma soktu. bu cis kaka tutma mecburiyeti cok ciddi sorun diyorum, kimse dinlemiyor. ''bu ne boktan konu allansen?' diye herkes bu meseleleri savsaklarsa ohoo.

  • kült nedir? hemen pulp fiction'ı falan yapıştırdı tabii beyin. bu ülkenin de "kült"ü var ve bu tam olarak bedük'ün bu şarkıya çektiği kliptir. türk müzik piyasasının en underrated işlerinden biri olan bu klibin yönetmeni murad küçük'tür.

    özellikle birçok trendin başlayıp bitişine şahit olmuş olan biz 80'ler ve 90'lar çocukları için özel bir kliptir bu. bayrampaşa'daki gönül düğün salonunda çekilmiştir. bedük, bir sohbette ciddi ciddi panasonic vhs kasete çekildiğini de bizzat söylemiştir.* hatta girişte görülen 1989'daki sünnet düğünü gerçektir, klip bu kasetin üzerine çekilmiştir. aynı röportajda, düğün salonunu dolduranların çoğunluğunun myspace'ten fanları olduğunu söyler. kolbastı yapan ekip ise baya katü'den otobüse binip gelmiş. bütün bunları bilerek yeniden izlemek, alınan hazzı artıracaktır. ne zaman izlesem "keşke klipte ben de bulunsaydım" diye iç geçiririm. tek kötü yanı ise ülkedeki malum kolbastı furyasını başlatan klip oluşudur. neyse ki o da azalarak bitti ve geriye bu salt eğlence ve samimi kahkahalar kaldı.

    ver gelsin

  • çok cesaretlendirici bir konuşma olabilmektedir.

    lisedeyim. hazırlığı atlamışım, onda dokuzu benimle aynı dönemde okumayan, kendi aralarında arkadaş olmuş bir sınıfa düşmüş, ailemden uzak, istanbul'u tanımaya çalışıyorum. bir sürü yeni arkadaş ediniyorum. hoşlandığım da bir kız var. görseniz, tam bir inek. ama sevimli geliyor işte. (bu cümleye dikkat :) ) bir gün yeterince uzak olduğum sınıf arkadaşım olan bir kıza (nihan diyelim), diğer kızdan hoşlandığımı söylemek ve tavsiye almak için yanına gidiyorum. konuşuyoruz filan, tipik tavsiyeler. daha önce iki kız girmiş hayatıma. ama girmesiyle çıkması bir olmuş. biri zaten uzak ilişki, diğeri ise eğlenmeye bakıyor. tipik bir liseli olarak ürkek ve aptalım. o kız için adım atmamaya karar veriyorum.

    derken bir gün, sıra arkadaşım hasta olup okula gitmiyor. nihan ise beraber oturduğu ve takıldığı çirkin grupla tartışıyor ve hışımla yerinden kalkıp kendine başka bir yer arıyor. gözü benim yanıma takılıyor. hop diye gelip yanıma oturuyor.

    ilginç bir kız nihan. böyle biraz erkek gibi. zeki kız. ben zeki kız seviyorum. ayakları üstünde durabilen, ama aynı anda sevimli ve narin. ilginç bir hassaslıkta düzenlenmiş tüm karakteri. bol bol sohbet ediyoruz. sanat, bilim, siyaset, aile ilişkileri, kadın-erkek olayları... arkadaş oluyoruz.

    ilginç karakteri içinde, çok eşlilik ve sık sevgili değiştirme olayı da var. sanırım pek umrumda değil. ne de olsa, o da öyle bir karakter ve biz arkadaşız işte. bana sevgilisini anlatıyor. adam tam bir hödük. ama ben güzel güzel ilişkileri hakkında olumlu tavsiyeler veriyorum. çünkü ben iyi bir arkadaşım.

    bir gün okuldan çıkmışız, ben sinemaya gitmeyi planlıyorum. bahariye caddesinde yürürken telefonum çalıyor. nihan arıyor ve "sevgilimden ayrıldım ben, konuşmaya ihtiyacım var diyor." soğuk bir mart günü, moda sahile inmeye karar veriyoruz. ikişer de bira alıyoruz yanımıza. anlatıyor, işte adam hakkında bir şeyler. ne kadar kaba davrandığını, aptal olduğunu falan filan. hava soğuk ve biz birbirimize yaklaşıyoruz. ikinci biramın sonunda ben onun saçlarını okşamaya başlıyorum. hala sohbet ediyoruz ama başka şeylerden artık. daha da yaklaşıyoruz. o kendi ikinci birasının yarısını içemiyor. ben bitiriyorum onunkini de. ellerim saçlarından sırtına ve beline kayıyor. sarılıyoruz birbirimize. gözlerime bakıyor, gözlerine bakıyorum. "lan acaba?" diyorum. "ya tokadı yersem?" hafifçe sırıtıyor. "e düşünme artık!" diyor. öpüşüyoruz. ve bizim 6 senelik ilişkimiz bir "e düşünme artık" cümlesiyle başlamış oluyor.

    bitişi de ayrı ilginç tabii. benden gelen "bugün benimle son günün sevgilim!" cümlesiyle bitiyor. "e düşünmedim artık." 6 sene düşünmek yeterdi.

    edit: bitiş ise şöyleydi arkadaşlar.