hesabın var mı? giriş yap

  • osunu busunu geçiyorum ama bu pavyonlarda sağlam kara para aklandığını düşündürtmüştür. sosyal medya maymunlarından sonra sıra umarım bu pavyonlara gelir.

  • epr paradoksu, 1935 senesinde einstein, podolsky ve rosen tarafindan yazilmis "fiziksel gercekligin kuantum mekaniksel aciklamasi tam olarak yapilmis sayilir mi?" makalesiyle gündeme gelmis ve kuantum bilimciler arasinda fikir ayriliklarina neden olmustur. günümüzde bilim dünyasi artik paradoksun kendisiyle degil ama paradoksun varsaydigi birbirleriyle derin baglar icindeki iki "ilintili" parcacigin birbirlerinden ayrildiktan sonraki davranislari üzerine kafa yormaktadir. oyle ki uzay yolu dizisiyle tanistigimiz isinlama kavrami yalniz ve yalniz epr'nin bahsettigi bu birbirileriyle ilintili parcaciklar yardimiyla mümkündür. teorik olarak isbatlanmis bu gercegin pesinden gelen deneyler bu ilintili parcacik ciftinin nasil olusturulmasi gerektigini arastirir (basarilan kismiyla foton - yani isigin kuantum parcacigi- isinlanmasi yapilmis simdi sira elektrona gelmistir!).
    konuya tekrar dönecek olursak, epr paradoksu birbirleriyle derin baglar icinde olan iki parcacigin birbirinden ayrilip, sözgelimi birincinin saga ve digerinin sola gitmesi durumunda bu parcaciklar arasindaki korelasyona bakarak heisenberg belirsizlik ilkesini cürütür. einstein ve arkadaslarina göre ilk parcacigin konumunu ögrenmek icin yapilmasi gereken ikinci parcacigin konumunu ölcmektir, cünkü bu iki parcacik arasindaki ilinti birincinin konumunu ve kesin ve net bir sekilde bize verecektir. ayni sekilde ilk parcacigin momentumu icin ikincinin momentumunun ölcülmesi gerek ve yeter kosuldur. neticede ilk (yani sag tarafa giden) parcacigin hem konumu hem de momentumunu o parcacik uzerinde hicbir gözlem yapmadan (sadece ikinci parcacik uzerinde gözlemler yapilarak) kesin bir sekilde ögrenebiliriz!!
    bu, bir parcacigin konum ve momentumunun ayni anda kesin olarak bilinemeyecegini söyleyen heisenberg belirsizlik ilkesi ile celiskili bir durum yaratir. einstein ve arkadaslari bu celiskinin kuantum mekaniginin hala eksik bir teori oldugunu gösterdigini söyleyerek bitirirler makalelerini.

  • evimizde gürcü bir yatılı yardımcımız var. oğlumla iyi anlaşıyorlar. çünkü çok konuşkan, enerjik ve eğlenceli bir kadın. aynı zamanda oğluma normal bir çocuğa nasıl davranılırsa öyle davranıyor. en çok bu yanını seviyorum.

    tam dört çocuğu var. en küçükler ikiz ve dokuz yaşındalar. en son bir yaşındalarmış anneleri buraya geldiğinde. babaları başka bir kadınla gidince bizimki mecburen buraya gelmiş. çocuklar hiç tanımamışlar yani ne anneyi ne babayı. diğer ikisi daha büyük ve her akşam annelerini arıyor ama ikizler konuşmak istemiyorlar. bazen konusu geçiyor. o anlarda neşeli kadın gidiyor yerine kırgın ve kızgın bir kadın geliyor. maaşının çoğunu onlara gönderiyor, iyi eğitim alsınlar iyi yesinler diye gurbette çalışıyor ama bunu o küçük çocuğun anlayamamasına da çok içerliyor.

    normalde her akşam oğlumu ben uyuturum. günün en güzel anlarını da o zaman yaşarım. az önce önemli bir telefon geldi ve biraz uzun konuşmam gerekti. saate dikkat etmedim. görüşmem bitip odaya gittiğimde oğlumun uyumak için yatağa girdiğini ablamızın da gürcüce bir ninni söylediğini duydum. kapı eşiğinde durup izledim biraz. sözleri anlayamıyordum ama çok dokunaklı söylüyordu. sesi de güzelmiş meğer bilmiyordum.

    yıllar önce şimdi adını unuttuğum bir fransız filmi izlemiştim. sabahın kör karanlığında mülteci genç bir kadın beşikteki bebeğini öpüp evden çıkıyor ve çalıştığı eve geliyordu. orada da kendi çocuğu yaşlarında bir bebek vardı. bir beşiğin başında kendi dilinde ninni söyleyerek uyutuyordu baktığı çocuğu.
    hayatın -en çok da acıklı olan- filmlere ne kadar benzediğini gördüm bu akşam.
    dünyanın neresine gidersen git içindeki özlemin ana dilinde bir şarkıyla giderilmeye çalışıldığını, seni görmek istemeyen kendi çocuklarını düşünürken bir başkasının çocuğunun saçlarını okşayacak kadar güçlü olunabildiğini gördüm. ya da belki mecburi bir kabullenişi.

  • deniz suyunun izotonik olduğunu sanan bir profesör. halbuki deniz suyunun hipertonik olduğu tıp fakültesini bırak, ortaokulda öğretilen bir bilgi. mesleği itibarsızlaştıran oytun'a, karatay'a alıştık ama artık her yerden yeni bir bilgisiz çıkıveriyor.
    muhtemelen izotonik deniz suyu diye satılan burun spreylerinin, deniz suyuna saf su eklenerek izotonik yapıldığından haberi olmadığı için denizdeki suyu da izotonik sanıyor.