ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayata yön veren sözler
-
"seni işe yaramaz, içkici, pezevenk"
babam
ilk ikisi tamamdır, üçüncüyü de becerebilirsem bir yön vermiş olacağım hayatıma.
izmir'i eninde sonunda ak parti'nin alacak olması
-
yunanlar da zamanında bu düşünce ile hareket etmişlerdi.
tayyip erdoğan'ın hiç yorulmayıp hastalanmaması
-
böyle insanlar için genellikle "tık diye gitti " tabiri kullanılır.
241 milyar usd nasıl bulunacak sorunsalı
-
ülke ismine reklam alsak.
(bkz: kardeşler mobilya turkiye cumhuriyeti)
hiç ama hiçbir türk'ten çocuk yapmayı düşünmüyorum
-
gülse'nin başımıza bela ettiği, her anlamda başarısız ve bomboş kişiliğin yeni saçmalaması. dur artık bir yerde.
öğretmenlerin okul sütünden yoğurt yapması
-
öğrenciler içsin diye gönderilen sütlerden, yıl sonunda artmış olanlar kullanılarak yapılmış yoğurttur. aynı olay çalıştığım okulda da başımıza geldi. son haftalarda devamsızlık yapan öğrencilerin çokluğundan dolayı, gönderilen sütler kalıyor. bu sütleri milli eğitim'e gönderme durumunuz yok; sütleri bitirin, diyorlar. taşımalı öğretim yapılan bir okul olduğumuz için, okul çevresinde dağıtacağımız çocuk ya da ev de fazla yok. zaten son gün okula gelen öğrencilerden, isteyenlere sütler dağıtıldı ama yine de kolilerce süt kaldı. bizim idare de, öğretmenlere "istediğiniz kadar alıp, evde çocuklarınıza verebilir ya da etrafınıza dağıtabilirsiniz." dedi. aksi takdirde, sütler depoda bozulacaktı. adana'daki olay da, büyük ihtimalle bundan ibaret. ama siz yine de bu olay üzerinden öğretmenlere saydırma niyetindeyseniz, canınız sağ olsun.
t2 trainspotting
-
80 doğumlu biri olarak garip duygular içerisindeyim. 1996 yapımı bir kült film, sanırım ben 1999'da üniversitedeyken izlemiştim. yapım yılına göre 21 benim izlememe göre 18 sene sonra ikincisini izleme şansına sahip olacağım. ne olacak bilmiyorum, zaman değişti, bizler de değiştik ister istemez. aynı duyguları yaşatabilecek mi bilmiyorum. mesela pulp fiction, çıktığı zaman 14 yaşlarımda izledim bir halt anlamadım ve beğenmedim. sonra 20'li yaşlarımın başında bir daha izledim ve vay anasını dedim. geçenlerde hanımla izleyelim bir dedim, bu sefer de eh iyi tamam işte, o kadar da hastası olunacak film de değilmiş dedim. hepimiz değişiyoruz, algılarımız, zevklerimiz değişiyor. bakalım t2'yi izlediğim de nasıl yorumlayacağım.
ebru gündeş
-
kocasının zenginliğinden ve sürekli para saçmasından yorulduğum kadın.
o ne kıroluk yavaş be kardeşim.
abi 20şer küsür milyona iki tane yalı almak nedir, çırağan sarayı'nda doğum günü nedir lan? evinde yaparsın mumlarını üflersin, 3-5 sevdiğin sana saçma hediyeler verir ve dağılırsınız. saray ne kafayı mı yediniz?
edit: ana adamı içeri almışlar ule?
yusuf kaplan'ın laiklere hakaret etmesi
-
"sapık" kelimesi tutuklama ise bu ifade müebbet olmalı