hesabın var mı? giriş yap

  • iyi olmuş. turist boku temizleyeceğiz diye 40 takla atıyorlar. otele türkleri almak istemiyorlar.
    turistlere hayatımda bu aralar olduğum kadar kıl olmadım. bunlara hizmet edeceğiz diye bizleri bildiğin aşıları tam olan küpeli davar gibi görenlere de kapak olsun bu video.

    edit: ülke kaynaklarının turizm yerine sanayiinin gelişmesi için kullanılmasını istiyorum. turizm ne yahu? dünyada refah olacak ki adamlar artan para ile tatile gidip harcayacak ve buraya para bırakacak.. ana ihtiyaçlar dışındaki artan para.. ölme eşeğim ölme..

    görüldüğü gibi en ufak sıkıntıda turizm bitiyor. oysa sanayii öyle mi? insanlar her halükarda kullanmak zorunda. savas da çıksa o teknolojik aletleri seve seve kullanacaksın. kullanmama şansın yok.

    onca otele milyar dolar yatıracağına otur çip yap, otur akıllı telefon yap.. öyle para kazan.

  • her gün parçacık çarpıştıranlar tarafından eleştirilendir. nedir başarı abi onu söyle bana? on yıldır çalışıyorum, patron zırıltısı çekiyorum. müdür olsam mı başarı, bu bok gibi iş hayatında? marie curie olsam mı başarı? erkeklerin hepsi birer pierre curie veya einstein mı? yoksa van gogh veya beethoven mı? siz başarılı beyler, gece 10'lara kadar mesai yapmak mı başarı? yoksa beyninizi elin kalantorunun cebini biraz daha doldurmak için tüketmek mi?

    başarı ne biliyor musunuz ?

    mutlu olabilmek. kimisi bunu ev kadını olup çocuk yapmakta bulur, kimisi çılgın gibi çalışmakta. ama tek bildiğim mutlu insan diğer insanların kıçı, başı, hayat tercihleriyle uğraşmaz, kendi işine bakar.

    edit: 25 yıldır ben canımın istediği saatte kalkamıyorum, gündüz istediğim saatte istediğim yere gidemiyorum. bir insan evladı şu veya bu şekilde bu özgürlüğü elde edebilmişse başarılıdır bence mesela.

  • bir çeşit baharat ve özellikle et ve salata ile iyi giden bir sos. kendi deneyim ve tercihlerimi yemek severler için aktarayım.

    istanbul dışında hiç görmedim, o yüzden türk hardalı demeyeceğim ama "bekri" tipi hardal vardır. benim en sevdiğim 2 hardaldan birisidir. bunu önceki entrylerde yazıldığı gibi marketten "delizia" markasının ürettiği cam kavanozlarda bulabilirsiniz, veya dışarıdaki mobil sosisçi veya sosisli satan büfelerden de edinebilirsiniz. rica ettiğiniz takdirde size plastik kaba azcık koyup vereceklerdir. aynı zamanda bazı köftecilerde de bulunmaktadır. kadıköy express inegöl köftecide bulabilirsiniz. bu hardal oldukça acıdır, fakat lezzetlidir. ev tipi hardal da diyebiliriz. rengi koyu kahverengidir. yeşil biber acısının tersine hardal acısı hemen hissedilmez ve ağzınızda sürekli kalmaz. önce genzinizde ve burnunuzda yukarı doğru çıkan bir yanma hissedersiniz, sonra da dilinizin iki yanında. çok acıysa yediğiniz hardal, kulaklarınıza kafanızın üstüne doğru gider bu yanma, sinüsleriniz açılır. bu kötü bir şey değildir, korkmayın. :) anlıktır ayrıca.

    diğer sevdiğim hardal colman's english mustard'dır. bu hardal da acı hardal sınıfına girer. rengi sarı-bejdir. diğer raf hardallarına göre pahalıdır. colman'sın tatlı hardalları da vardır. onlar da güzeldir ancak orjinali en iyisidir. toz halinde satılanı da var. şarküterilerde bulabiliyorsunuz. toz halini ister sadece suyla, ister sirke+su+zeytinyağı ile karıştırabilirsiniz. tat olarak bekri tipine göre daha nebati daha saf ve keskin bir tadı vardır. sanırım daha az sirke ve baharat içerdiğinden.

    pek tercih etmediğim ama kesinlikle kötü demeyeceğim önemli bir hardal tipi de "dijon"dur. bu konuda bence tek iyi marka amora'dır. ismini yazmayacağım pek çok türk markasından, yabancı ünlü ketçap markalarına kadar hardal denedim. piyasadaki çoğu hardal dijondur ama sirkeli baharattır. hoşlananı olabilir, ama gerçek hardal bunlar değildir. dijon tipi hardalda içine soğan, sarımsak ve zerdeçal gibi başka otların karışımları bulunur. orta acıdır ve sirkesi daha çoktur. salataya sos yapımı için idealdir. avusturyalıların schnitzelinin yanında gelen patates salatasının üzerine sos olarak iyi gider. tabii öyle direkt koymuyorsunuz, sos haline getirmek için sirke, limon suyu, krema, mayonez bir şeyler eklemeniz gerekiyor.

    bahsetmeden geçemeyeceğim diğer bir hardal türü "tatlı hardal" genellikle hamburgercilerde ballı hardal diye geçer. bunlar jölemsi açık renkli oluyorlar. görünüşü sizi aldatmasın, tadı güzeldir. ancak tek başına yenmez. hamburgere çok yakışır, ancak nefret edeni de çoktur. gerçekten bal katılarak yapılır, ancak şeker veya mayonez de ekleyen vardır. avrupada yapılan bazı domuz sosislerine de iyi gider. onun dışında oldukça tatlı olduğundan her ana yemekle yenmez. yabancı markaların taneli gözüken hardalları da nispeten tatlıdır. koyu renkli hardalın içinde açık renkli ve koyu renkli hardal tohumlarını görürsünüz.

    hardal tatmak isteyenlere veya farklı hardallar denemek isteyenlere tavsiyem şu; acı sevmiyorsanız bile genelde acı hardallar kaliteli oluyor. neden? çoğu kişi acı yiyemediği için piyasa ve endüstriyel ucuz hardallar az acı veya acısız oluyorlar. bunları hiç tatmayın bile. azıcık hardal tozuna bolca sirke ve koruyucu madde konulmuş oluyor. midenize, tat duyunuza, sosunu buladığınız etinize yazık. acı sevmiyorsanız azıcık koyun ve mutlaka yerken ağızınızın üst kısmına uzak tutarak yiyin. yanma çok anlık olacaktır, sinüslerinizin açılması kötü bir şey değildir. :) ev yapımı hardalı tercih edin, tabii güvendiğiniz yerlerden. pahalı restoranlarda (borsa) olabileceği gibi iskele yanındaki büfelerde de olur. emin olun, o büfenin sosisi çok kaliteli olmayabilir ama hardalı kalitelidir. onun dışında marka olarak delizia, colman's ve amora tercih edin.

    bu hafta kendi hardalımı yapmayı düşünüyorum. zor bir şey değil. önceki entrylerde tarifi bile yapılmış. internetteki pek çok tarif de aşağı yukarı aynı. size tavsiyem, kendi hardalınızı yapın. evet hepimiz çalışıyoruz ama zevkli, sağlıklı ve egzotik. deneyimlerimi sizinle paylaşırım.

  • finansal konularda sık sık kullandığım eğitim platformu.yıllarca karmaşık eğitim sistemimizden kaynaklanan bir çok konuyu anlamamı sağlamıştır.ısrarla tüketilir.

  • bununla dalga geçen ülkü ocağı kaçkınları hayatları boyunca bir kişinin karşısına tek başına çıkamamıştır.

  • pkknın nasıl büyüdüğünün özeti olan bir görüntü. doksanlarda bu tip olaylar çok yaşandı. bu çocuk ömrü boyunca polisten nefret edecek, korkacak, ülkesini sevmeyecek.

    edit: adının bahoz olmasından dolayı yapılanı normalleştiren, "güneydoğuda askere ve polise bisey olmasında geri kalanı çok da önemli değil" diyen atarlı milliyetçi yazarlar hemen damlamış. bu arkadaşlar o çocuğun yerinde olsaydı veya güneydoğu'da büyüseydi muhtemelen pkklı terörist olacaklardı. bakın arkadaşlar abartmıyorum pkklı terörist değil de milliyetçi olmalarının tek sebebi doğdukları yerdir.

    edit2: neymiş efendim çocuklar polis aracına taş atmış. o zaman filistin’de taş atan çocuklara silah doğrultan israil askerini de destekliyorsun demekki. kafa yapını değiştir kardeşim. benim için çocukların dini, dili, ırkı yoktur. çocuk her yerde çocuktur. filistin’deki de, nusaybin’deki de.

  • yazılım olayına da dini bulaştırarak bir ilke imza atmışlar.

    "biz önce allah rızası için daha sonra da özgür yazılıma sahip çıkabilmek için uğraşıyoruz, elimizden geldiği sürece de uğraşmaya devam edeceğiz."

    şimdi kim yazdı bilmiyorum, allahtan da bilmiyorum, ama açıkça tübitak'ın ne çeşit gerizekalılara teslim edildiğinin göstergesidir bu. nokta yerine virgül kullanma gibi utanç verici yazım hatalarını geçiyorum. ne allah rızası ne alaka? elimizden geldiği sürece ne alaka? konu ne? bize ne? ne demek istiyorsun? ne demek istediğini bilmeden cümle sallayanlara gerizekalı dendiğini bilmiyor musun?

    cümlenin bir tutam akıllı sürümü şöyle olabilirdi:
    "biz önce allah rızası için sonra da özgür yazılıma sahip çıkabilmek için uğraşıyoruz."

    gözünü seveyim. ne allah rızası? kendi içinizde tutamıyormusunuz allah sevginizi ille millete duyurmak "ben dinciyim" artisliğinizi çekmek zorunda mısınız? konu ile ne alakası var? ulan üretim ekonomisi falan diyoruz bu kafalarla imkanı yok.

  • how ı met your mother 'da ted mosby bir gece dövmeci bir kızla takılmıştı. sabah uyandığında kalçasının üstünde kelebek dövmesi vardı. kadın - erkek dizideki bütün karakterler dövmeyi gördüğünde' sürtük dövmesi' diye tedle dalga geçtiler. kimin eli kimin cebinde belli olmayan amerikan dizisinde bile bunu diyebiliyorken ekşide aynısını söyleyince orta doğulu oluyorsun :)
    not:bu entryde herhangi bir görüş bildirmedim. sadece gözlemlediğim bir ayrıntıyı dile getirdim.
    edit:ortadoğulu kelimesi orta doğulu olarak düzeltilmiştir. mesaj atan türk dil kurumu ekşi sözlük çalışanlarına teşekkür ederim.