ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
adana + ayran + tatlı 6tl
-
direk 6 lirayı yeseydin, daha sağlıklı olurdu dediğim durum.
1 kasım'da oy kullanmadan önce bakılacak fotoğraf
-
budur. bu insandan kime zarar gelir?
yaran facebook durum güncellemeleri
-
halktan beklenenler:
vergi vermesi
askerlik yapması
darbeyi engellemesi
krizde dolar bozdurması
afetlerde seferber olması
afetzedelere bağış yapması
yatakta 3 çocuk yapması
devletten beklenenler:
akplilere refah ve huzur sağlaması
bunun adı da milli birlik ve beraberlik!
iki kurt ve bir kuzunun akşam yemeğini oylaması
-
benjamin franklin'e atfedilen “demokrasi iki kurt ve bir kuzunun yemeği oylamasıdır." sözü, popülizmin rasyonalizme üstün geldiği zamanlarda duygularımızı okşuyor. peki bu sözün ardındaki asıl fikir nedir?
buna yanıt verebilmek için, sözün devamını da yazmakta fayda olacaktır. aforizmanın aslı şu şekildedir:
“democracy is two wolves and a lamb voting on what they are going to have for lunch. liberty is a well-armed lamb contesting the vote.”
sözün orijini olan ülkeye* baktığımızda, "well-armed"ın metafor olarak kullanılmaktan ziyade, literal anlamda kullanıldığını görüyoruz. bu daha çok günümüzde hâlâ devam eden bireysel silahlanma tartışmaları ile ilgili bir sözdür. bu tartışma bugün her ne kadar salt bir özgürlük tartışmasıymış gibi yapılsa da, problem 18. yüzyıl abd'sinde daimi ordu fikrinin bir double-edged sword olarak görülmüş olmasından gelmektedir. bunun da temelinde, yabancı tehlikelere karşı oluşturulacak olan savunma araçlarının aynı zamanda memleket içindeki bir tiranlığın da aracı olabileceği savı yatar. binaenaleyh, köle isyanları ve amerikan yerlileri bir tehdit olarak görülürken ve daimi bir orduya karşı hakim olan bakış açısı da aşikâr iken vatandaşların gerektiği takdirde milislerini kurabilmelerinin önünü açmaktır 18. yüzyıl abd'sinde hedeflenmiş olan. second amendment ile kongrenin devletlerin milislerini kurma yetkilerine müdahale etmesi engellenmiştir. bireysel silahlanmanın bir "hak" olarak algılanması ise, sonradan ortaya çıkarılmış olan bir yorumlamadır. (district of columbia v. heller)
bu mühim ayrıntı not düşüldükten sonra, bir demokrasinin, çoğunluğun tiranlığına dönüşmesi olasılığının her zaman mevcut olduğunu itiraf etmemizde bir sakınca yoktur. popülizmin dünya genelinde yükselişte olduğu bir dönemde de, bu riskin hayata geçişini somut olarak gözlemliyoruz. lâkin demokrasiyi öcü ilân etmekten ziyade toplumu herkesin sesini duyurabileceği şekilde yapılandırmaya özen göstermek daha yapıcı bir tutum olacaktır.
kurtlar tarafından yenmek istemeyen bir kuzunun ihtiyaç duyacağı silah, yargı bağımsızlığıdır. ifade özgürlüğüdür. bunların öneminden söz edenleri susturmaya çalışanlar ise liberalizme değil, doğrudan demokrasinin kendisine zarar vermektedirler, zira plüralizm yoksa demokrasi de yoktur.
che tişörtüyle otostop çekmek
-
eğer che taş gibi bir çift göğüsün arasında gergin şekilde duruyorsa arabanın içinde devrim bile yapabilirsiniz.
hatunların efendi adam yerine piç tercihi
-
bildiğiniz her şeyi sıfırlayın. meseleyi işin üstadı bendenizden dinleyin bir kez de. yılların tecrübesi konuşuyor lan burada; başçavuşun beygiri anırmıyor aloo!
ciddiyete dönelim. insanlar karşılarındaki kişiler hakkında karar vermek için en fazla 30 saniye düşünürler. içgüdüsel bir olaydır aslında bu. 30 saniye içerisinde bir x cinsi y cinsi için beynine "olur" sinyalleri yolladı yolladı; yollamadıysa don juanlık filan hikaye. afedersin bir yerini yırtsan da o saatten sonra boş.
şimdi konuyu gerçek hayattan vereceğimiz örnekle açıklamaya çalışalım. y bıcır bıcır şirin bir kızdır. x1 ise efendi adam. x2 ise x1 in fiziksel olarak tıpatıp aynısı piç erkektir.
y, x1 ve x2 ortak bir ortamda bulunurlar. y hanımkızımız 30 saniye içerisinde beynine iki genç için de olur sinyalleri yollar. ortamdan ayrılınır ve insan davranışları incelenir.
y --> evine gitmiş ve iki erkekten de eşit derecede hoşlanmıştır
x1 ve x2 --> evlerine gitmişlerdir ve y cinsinden eşit derecede hoşlanmışlardır.
olayın özü burada başlıyor işte (üçlünün pazartesi buluştuğunu hesap edersek)
x1 davranışları:
pazartesi gecesi: acaba sevgilisi var mı? yok canım sevgilisi olsa neden bizimle buluşsun ki? ama böyle güzel kız da boş kalmaz yani...
salı gecesi: arasam mı acaba? yok yahu ararsam şimdi bulaşık bir tip olduğumu düşünür. en iyisi biraz zaman geçsin.
çarşamba gecesi: saat geç mi oldu yahu? arasam mı? yok aramayayım en iyisi. yarın arar haftasonuna bir yerlere davet ederim
perşembe gecesi: geç mi oldu? arasam mı? mesaj çekeyim en iyisi, müsait olduğunda cevaplasın.
cuma gecesi: neden cevaplamadı ki? ben biliyordum abi kesin sevgilisi vardı o kızın bıdıbıdı...
halbuki aynı anda x2 nin davranışları şu şekildedir:
pazartesi gecesi: - aloo y naber? iyi ya n'olsun işte takılıyoruz. yarın işin yoksa gelsene yine takılırız beraber? ok kaçta alayım seni...
salı gecesi: - yarın gel yine bıdıbıdı yaparız
çarşamba gecesi: - bana gidelim mi?
perşembe gecesi: finish her!
yani anlayacağınız üzere olay tamamen erken müdahale hayat kurtarır mantığı. atalarımız buna akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir demişler. ne güzel bir söz öyle...
ataturkiye, xyz haber, atina.
18 mart 2011 galatasaray fenerbahçe maçı
-
galatasaray'ın 131.76 desibel ses rekoruyla önümüzdeki sene şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılma hakkı kazandığı karşılaşma.
cb amblemli maske poşetinde hediyedir yazması
-
devleti ve milleti bir kişinin malıymış gibi gösterme çabasıdır.
insanların kazançlarına oranla çok yüksek miktarda ödedikleri vergilerin karşılığı maaş+faturadan muaflık olması gerekirken iki tane maskeyi kendi mallını bağışlar gibi gösterip siyasi şov yapıyorlar.
avokado fiyatlarındaki müthiş düşüş
-
sanırım şu ankiler hass cinsi olanlar. dış kabukları daha kalın ve pütürlü. boyut olarak ise 100-120 gram kadar anca varlar. dolayısıyla fiyatları da daha büyük bir cins olan fuerteye göre düşük. fuertelerin ağırlığı 200-300 gram arasında değişiyor. ancak kilogram fiyatına bakarsak pek bir değişim yok gibi.
geceye z kuşağının bilmediği bir bilgi bırak
-
trt'de rock market isimli bir program vardı. her türlü metal müzik grubunun video klipleri ve konser görüntüleri gösterilirdi. "aman insanlar tepki göstermesin" kaygısıyla daha ılımlı gruplar da seçilmezdi. hayatımda ilk kez bir black metal şarkısını o programda dinlemiştim. emperor'ın klibiydi.
internetten video izlemek gibi bir olanağı olmayan bizler için inanılmaz değerli bir programdı. bugün işi gücü gerici siyasi propaganda olan trt'nin eskiden böyle bir program yayınlıyor olması inanılmaz değil mi?
jenerik müziğini de ekleyeyim şuraya, nostalji olsun: tık
amerika'da yılda 800 askerin kaybedilmesi
-
vay amk
aktroll tiksindim senden
ekleme görsel
ilk yazı bu idi.
silmiş kaçmış. sanırım vitaminsiz gobelsin ekibinden vasat bir arkadaş idi
görsel ve kaçak ihbarı için @etsiz cig kofte olmaz a teşekkürler
aziz yıldırım'ın motosikletli ile tartışması
yaran youtube yorumları
güzelliğiyle sosyal medyayı sallayan öğretmen
-
"güzel kadınlar her şeyi çok kolay elde ediyo yeaa, güzel kadınsan tamam abi bu ülkede" diye sözlükte bilumum başlık altında ağlayan erkekler, videodaki kadın güzel bir kadın olduğu için "dershanelerde sürünme, gel evimin baş köşesine otur" minvalli iç geçiriyor, bir diğeri "ofiste iş yapmadan takılsa gene maaş ödenir" diye tespit yapıyor. e ama hakikaten, eğer bu durum gerçekten "kolaylık" sağlıyorsa bunu sağlayan sizlersiniz? sizin dışınızda, görünmez bir el falan düzenlemiyor canlarım bunu?
zaten boşuna dememişler, kişi kendinden bilir işi. o yüzden gördüğünüz bütün güzel kadınlara "kesin güzelliğiyle geldi bi yerlere" gözüyle bakıyorsunuz, çünkü size bıraksalar "getirirsiniz".