hesabın var mı? giriş yap

  • bitmek bilmeyen melankoli halleri. bir insan 7/24 mutsuz olur mu lan? insana en azından sıçınca bi rahatlama gelir, o da mı yok?

  • tanıdığım kazaklar içinde çamaşır makinesinden kuru çıkan tek örnek 2003'te makineyi ağzına kadar doldurup çalıştırmayı unuttuktan iki saat sonra kapağı açınca karşılaştığım kazaktır. üç kiloya yakın çamaşırı kuru kuru asmaya başladığımı, yarıya gelince bir terslik olduğunu sezdiğimi gizlemeyeceğim. bu paralelde:

    en soğuk su: geçen hafta ketılı çalıştırmayı unutup on yedi dakika başında beklediğim su
    en çok beklenen yemek: yemek sepetinde "siparişi ver" tuşuna basmadan beklediğim pizza ve
    endi varhol: ayşe arman'dır diyebilirim.

  • - telefonla bir hamile kadın ihbarı yapılıyor. (doğum yada hastalık)

    - gecenin köründe sağlık çalışanları şifa dağıtmak için yola çıkıyorlar. 1 şoför, 1 ebe, 1 acil tıp teknisyeni.

    - pkk bunları kaçırıyor.

    olm bu yazdıklarım savaşta yapılmaz! bu kadar kalleşçe, kahpece bir eylemi tarif edecek kelime bulamıyorum. inşallah bir hata edip canlarını yakmazlar. allah yardımcıları olsun.

    birde gerçekten yardıma ihtiyacı olan hamile birinin olma ihtimalini düşünmek bile istemiyorum.

  • sene 1922 iken, abdülmecit'in torunu münire sultan hanımın konağının yerine yapılmıştır maçka palas.. mimarı guilio mongeri bey, levanten bir ailenin varisi olarak istanbul doğumludur ve türk mimarisinin birinci dönemi olarak adlandırılan akımın öncülerinden biridir.. maçka'yı yaparken de milano saraylarından etkilenmiştir a, bey değil mi yapar efendim..

    maçka palas, dönemin sosyal yapısı itibarıyle de, bir cemaat hayatına ev sahipliği yapmıştır, ki bu coğrafyada sıkça rastlanan bir hadise değildir bu.. haniya bir entelektüel komün diyebileceğimiz "maçka palas cemaati"nde kimler yoktur ki?.. bir yanda kerime nadir romanının tashihlerini yaparken, öte yandan celal bayar'ın oğlu bey kitapları kaldırarak ağırlık çalışmakta; üst katta bir devrim mağduru olan rus aristokratı albay gorodetzki bey çift kale eskrim ve tenis çalışıp -ki türk eskrim ve tenis tarihinin bir nömreli ismidir; hatta kızı mila da kendi kazandığı tenis madalyaları koleksiyoncusudur ya-, kimce ordu nişanına bakıp ağlarken, hemen yan komşusu roni margulies bıyıklarını uzatıp elsa'sını aramaktadır.. aynı esnada, binanın doğu cephesinde mesnevi türkçe söylenmektedir ağır aksak, ve ve elbette abdülhak hâmid, bey yani..

    efendim, abdülhak hâmid bey, ziyaretçilerini maçka palas'da hep cuma günleri kabul buyurmuştur.. bu meşhur edebî, ah mon cher toplaşmaların da hiç değişmeyen bir oturma düzeni mevcuttur ya, öyle elini kolunu sallayan eli kolu sallanan bir yere oturamaz kuzum.. misal halid ziya ve cenap şahabeddin'in hâmid beye en yakın koltuklarda oturması palas'ın bir geleneğidir.. ve fakat ibnülemin teşrif etmişse o mümtaz cuma günü, bey abdülhak'ın en en dibine oturması farzdan kabul edilmiştir.. diğer onur konukları olan ubeydullah efendi, mithat cemal kuntay, sami paşazade sezai, faruk nafiz çamlıbel gibi mutena zatlar da locaydı, balkondu, kanepeydi kendi aralarında kura çekerek üleşmişlerdir; sonra gelsindir muhabbet, gelsindir sohbet oh ne âlâ memleket.. bu cuma ayinlerini bize tanıklıklarıyla anlatan taha toros beydir, lakin münevver ayaşlı hanım da hadiseye el atmıştır sonrasında..

    münevver han'fendi göre, bu toplantıların günü çarşambadır.. hatta çarşambaların değişmez konuğu da tarhan'ın derin bir gönül bağı duyduğu necip fazıl'dır, üstelik necip beyin geç kaldığı veya gelmediği günlerde, hâmid beyin bedbaht olarak, "ah gelmedi, niçin gelmedi? o gelmeyince içim sıkılıyor" diye yakındığını da biliyoruz efendim münevver hanımın anılarından.. ah ayrıca, yahya kemal beyin de bu çarşambalara iştirak ettiği ve lakin şairin, maçka palas'da kendini 'taşralı' hissederek, sıkıntı içinde kıvrandığı da bir tevatür olarak kulağımızda hâlâ duruyor azizim..

    hâmid beyin, sevgili lüsyen'niyle olan tutkulu kavgaları da maçka palas'ın tarihinde yer etmiştir; zaten kendi de son nefesini, bu dört kapılı destanın ortasındaki pirinç karyolasında vermiştir.. lakin lüsyen hanım, refikinin vefatından sonra bir süre daha maçka'da oturmaya devam etmiştir, balkonda mayo ile güneşlenmeyi pek sevmektedir çünkü.. e hal böyleyken, apartmanın gençleri arasında bir rontçuluktur alıp başını gitmeye başlamış, hadiseden enikonu bunalan ebeveynler, palas'ın emektar sahibi mösyö caivano'ya lüsyen hanımı şikayet etmişlerdir.. aldığı uyarıları hiç sallamayan hanım lüsyen ise, güneş banyolarına devam etmiş, lakin sonunda mösyö caivano tarafından apartmandan çıkarılmıştır..

    bu evlere şenlik tarih, şimdilerde guccilerin haccilerin eline düşmüştür ya ne diyelim, hangi gamdan çalalım bey.. bey sana diyorum kalk kalk, gamsız herif..

  • avustralyalıların da saçmalama konusunda inceden malezyaya yanaştığını görüyoruz.

    şimdi avustralyalılar geçen gün "biz bişey bulduk galiba" dediler. "ama bulduğumuz yer itin öldüğü yer. dünyanın en izole, en alakasız ıssız yeri" dediler.

    şimdide diyorlar ki, " bulduğumuz şeyler bölgeyi yoğun olarak kullanan gemilerden düşen paletlermiş".

    nasıl oluyor abi şimdi bu.

    lan bulmak istemiyorsanız söyleyin amk. gelip biz arayalım. konyaaltı sahilinde az yunus bisikleti sürmedik zamanında.

  • işlediği fiillerin hakaret suçunu oluşturacağından habersiz, cahillikle "hop hop hop temas yok" diyen bir insan(!)ı barındırır.
    umarım görevli bu işin peşini bırakmaz ve adalet yerini bulur.
    edit: izledikçe sinirleriniyorum. işinde gücünde insandan ne istedin be? hala nasıl zor tutuyor kendini ekmek parası elinden kayıp gitmesin diye.

    edit 2: başlık taşınmış. doğrudan isim soyisim olan bir başlık altına yazmak tarzım değildir. orada önemli olan kişinin açık kimliğinden ziyade yaşanan olayın değerlendirilmesiydi aslında.
    ceza kişiye değil davranışa verilmelidir mantığı ile yaklaşmam nedeniyle, başlığın taşınmasını olumsuz buluyorum.

    edit 3: vay canına başlık başıma kalmış. resmen bu işin meşalesisini ben yakmışım gibi olmuş. değil arkadaşlar ben "havaalanında görevliyi tahrik eden yolcu" başlığına üçüncü veya dördüncü sıradan yazan yazarım. resmen eleme usulü gibi tek tek yok oldu herkes.

    ayrıca önemli bir bilgi, krdsturkiyeburanebeklion sayfasında baycodemir diye bir hesap şu baştaki yorumumu kopyalamış, onu da yarım yamalak yapmış zaten* 5200 beğeni falan almış, söz konusu hesap bana ait değil, belirtmek isterim. ilgili görsel