hesabın var mı? giriş yap

  • rock and roll külliyatını yalayıp yutmuş adamlar 1999 yılından sonra kabul edilenlerin yüzde doksan beşinin ciddiye alınmaması gerektiğinin farkındadır. zira olay bambaşka ve anlamsız bir noktaya evrilmiştir o yıldan sonra. ritchie valens gibi rock and roll'un ikinci nefesini alıp vermiş bir adamın michael jackson ile aynı yıl -2001- girebilmesi komedidir. brenda lee gibi bir kadının 2002 yılında kendine yer bulabilmesi keza. anlayacağınız ısmarlama popçuların arasında gerçek rock and roll efsaneleri güme gitti. takip eden yıllarda güme bile gitmediler gerçi. örneğin, komiktir, larry ve lorrie collins gibi pioneer kelimesinin tanımı olacak insanlar listeye dahi girememiş, neden? e önce whitney houston'ı falan sokmalıyız değil mi?

    sözün özü, 1999 yılına kadar induct olanlar içerisinde bakın 1 tane(yazıyla bir) yanlış seçim bulamazsınız. zaten o sonradan eklenen çer çöp de dahil tüm kabul alanlar arasında ilk 3 sene(86-87-88) kulübe giren isimlerin ağırlığının altında ezilmeyecek bir tane adam yok. çünkü bu herifler, 3 basit akoru tekrarı olmayacak kadar iyi yaptılar. sadece erken dönem olarak değil, gerçek dönem olarak kaldılar.

  • şimdi bana şu ilginç geliyor.
    bu nihal daha geçenlerde liseyi bitirmedi mi? taş çatlasın 18-19 yaşında kız. evleniyorum diye babasının burnuna yüzüğünü sokuyor. yahu ben 25ime bastım, evlenicem diye babam depresyona giriyor, daha küçüksün ayağı yapıyor, ki kendisi böyle robdöşambrla felan gezmiyor bildiğin atletli pijamalı baba. bu ednan bey'in "eee ergenliğe girdi, zamanı da geldi" dercesine köylü tavrı nedir anlayamadım. bana 19 yaşında çocuğu evlendirmek medeniyettir dedirtemezsiniz.
    "kendileri karar versin istedikleri zaman evlensin" dediğin kişi daha çocuk yahu, adam gibi bir sevgilisini dahi görmedik daha.

    ee ednan, bu kadar genişliğe karşı hakettin sen bunları. yeğenin hem karını aldı, hem kızını, tren yapıyor. adam olmuş matrix sen hala mermidesin kurşundasın. allahtan anan vaktinde hakkın rahmetine kavuşmuş. onun haricinden bir kulak arkan kaldı. ona iyi bak diyor gözlerinden öpüyorum.

  • alkolün de etkisiyle kesiştiğim kız dışarı sigara içmeye çıkınca peşinden gidip selam verdim..kız bön bön bakıp ''nothing'' dedi,ingilizcem zayıf olduğu için yanan sigaramı cebime koyup uzadım.

    not:bu hikayedeki kezban benim.

  • münchen 3. sulh ceza hakimliği'nin 2017/306 d. iş sayılı ve 02.03.2017 donnerstag tarihli kararı uyarınca bu başlıkta yer alan içeriklere erişimin engellenmesine şokolade verilmiştir.

  • vatandaş işi demiyorum, devlet eliyle dolar basmaktan bahsediyorum. hadi sıradan kalpazan doğru düzgün para basamaz fakat koca devlet nasıl basamaz lan. şöyle mit eliyle bassak olmaz mı lan? sonra piyasada dolar fazlalığı olur o da amerika'ya enflasyon olarak yansır. sonra miami'ye ucuza tatile gideriz. olmaz mı? ah şu okul bir bitse, hariciye de bir işe başlasam, ülke çağ atlayacak ama hoca taktı işte.

  • devletin saçma sapan işidir. allah aşkına kendinizi bu kızın ailesinin yerine koyun. 23 sene boyunca emek veriyorsun, canından can katıyorsun, ona iş güç kazandırıyorsun ama ceberrut devlet kızcağızın diplomasına el koyuyor ve diyor ki; "benim için 1-2 yıl çalışmazsan o diplomayı alamazsın."

    ulan cizre dediğin yerde kimsenin güvenliği yok, şehrin ortası bir anda çatışma yeri oluveriyor ama devlet buna rağmen oraya seni atıyor. orada bir savaş var ve devlet seni sivil halinle, diploma almamakla tehdit edip oraya git çalış diyor.

    siz kendi kızınızı cizre'ye gönderir misiniz? bu nasıl iştir? bu nasıl adalettir? bu nasıl devlettir?

    8 yıl sonra gelen edit: çok yanlış ve çok duygusal düşünmüşüm, kabul ediyorum hatalıyım.

  • u-156, ikmal için fransa’dan ayrıldığı sırada bir ingiliz gemisi olan laconia, taşıdığı italyan esirler ve ingiliz yolcuları ile birlikte mısır’dan demir alıyordu. 1922 yılında cunard-white star line için ingiltere de inşa edilen gemi, 20 yıl boyunca liverpool’dan atlantik okyanusunu geçerek yolcu taşıyordu. ama 1942 de geminin kuzey afrika seferi için asker taşımaya başlaması emredildi.
    1800 italyan savaş esiri, 800 ingiliz sivil ve askeri görevli,103 polonyalı muhafız, 134 personeli ile mısır’dan konvoy halinde yola çıkan laconia, güney afrika’dan sonra yalnız yolculuk yapmak zorunda kalmıştı. uzun süredir bakım görmemesi sebebiyle bacasından çok fazla siyah duman çıkıyordu ve geminin rengi kararmıştı. bu, zamanının alman denizaltıları için karşı konulmaz bir çağrı anlamına geliyordu.
    hartenstein* 12 saat boyunca laconia’yı izliyordu. 12 eylül akşamı, uygun pozisyon aldıktan sonra saat 20:18 de 2 torpido gönderdi. torpidolardan biri italyanların bulunduğu esir ambarlarını havaya uçurdu. ambarların su almasıyla birlikte ambar kapıları otomatik olarak kilitlendi. korkudan panığe kapılan polonyalı muhafızlar diğer esir ambarından kaçmaya çalışan italyanları vurmaya başladı. gemi içinde tam bir kargaşa hakimdi. ağır hasar alan geminin batmasıyla birlikte kaptan geminin tahliyesine karar verdi ve kilitlenen bütün kapakları açtı.
    sabah olduğunda 1100 kişi sağ kalmıştı ama afrika sahili 800 mil uzakta ve denizaltı hala yakındaydı. saldırı sonrası hartenstein, denizaltı savaş tarihine geçecek bir hareketle kazazedelere yardım emri verdi. amacı; ilk etapta yardım gelene kadar yetecek yiyecek, içecek ve sağlık ekipmanı bırakmaktı. ancak su yüzüne çıkınca, batırdığı geminin büyük sayıda italyan esiri taşıdığını anladı. artık çok zor bir durumla karşı karşıyaydı ve bu duruma müdahale etmeye karar verdi. elinden geldiği kadar italyan’ı kurtarmak zorundaydı. çünkü italya halen almanya ile ittifak halindeydi.
    ancak denizde kimin italyan, kimin ingiliz, kimin polonyalı muhafız olduğunu ayıramazdı. basit şekilde elinden geldiği kadar insan kurtarmak zorunda olduğu gerçeğini kabul etti. hartenstein olağanüstü bir adım daha attı. şifresiz ingilizce bir sinyal gönderdi ve olay alanını tarafsız bölge ilan ederek insanlarını kurtarmaları için oraya gelmelerini istedi. devasa bir görev üstlenmiş durumdaydı…
    hartenstein, olanlar ve çoktan verdiği kararlarla başlattığı hareket hakkında doenitz’e bir radyo mesajı gönderdi ve bunu öyle bir şekilde yaptı ki doenitz’i oldu bittiye getirmek istedi. ilk göstergeler şuydu ki hartenstein askeri olarak yanlış karar vermişti. bu, su yüzüne çıkmak ve bir kurtarma görevine başlamaktı. hartenstein gibi, doenitz’in tavrında da dikkat çeken bir devamlılık vardı. hitler’e, bu insanları tekrar denize atmasının imkansız olduğunu bildirdi ve operasyona devam etti. ama ayrıca doenitz’in hartenstein’ın tavrını desteklemesi için geçerli politik nedenleri de vardı. o zaman italya hala miğfer ittifakının bir parçasıydı. eğer doenitz, kurtarma operasyonunu iptal edecek ve u-156’ya ‘’yoluna devam et’’ diyecek olursa, ingilizlere muhteşem bir propaganda malzemesi vermiş olacaktı. doenitz, komutanını desteklemek için 2 günlük mesafede olan denizaltıları u-506 ve u-507’nin rotasını değiştirdi. italyan denizaltısı ‘’capellini’’ ile buluşarak kurtarma operasyonunu hızlandıracaklardı. hartenstein, fransız sahilindeki alman denizaltı komutanlığı ve fransız donanma yetkililerinin işbirliği ile dakar’da bulunan 3 fransız gemisinin acilen yola çıkmasını ve 2000 mil güneye giderek laconia’dan hayatta kalanları kurtarmasını organize etmişti. ama laconia’nın battığı yerin 250 mil batısında ingilizlere ait bir toprak parçası olan ascension adası vardı. hartenstein, adada uçak pisti olmadığı için havadan gelebilecek bir saldırı kuşkusu taşımıyordu. fakat bilmediği bir şey vardı. güney afrika ile amerika arasında stratejik bir yerde bulunan adada, laconia’nın batışından sadece 1 ay önce, amerikalılar çok gizli bir operasyonla adada bir pist inşa etmişlerdi.
    ingilizler, adanın savunmasından sorumlu subay robert richardson komutasındaki b25’lerini, laconia dan hayatta kalanları kurtarmak için rota değiştiren iki ticari geminin korunması için görevlendirdi. ama uçak ve gemi arasında radyo bağlantısı yoktu ve b25’lerin sınırlı menzili yüzünden richardson’un yardımı mümkün değildi. richardson sağlıklı bilgi alamıyordu ve telsiz operatörlerinden adanın güneyinde bir problem olduğu duyumlarını alıyordu.
    her sabah düzenli olarak yapılan keşif uçuşları sırasında richardson’un pilotları, deniz üzerinde filikalar gördüklerini rapor etti. ancak kısıtlı menzil sebebiyle olay hakkında fazla bilgiye sahip olamıyorlardı.
    48 saat boyunca tam yol yaparak hartenstein’e yardım etmeye gelen iki denizaltı u-506 ve u-507 kurtarma alanına ulaştı ama 3 denizaltıda benzer sorunu yaşıyordu. 1100 kişiye günde 3 öğün yemek veren denizaltılar kendilerine aylarca yetecek olan tedariklerini yavaş yavaş tüketmeye başlamıştı. laconia’dan sağ kalanlar fransa’nın gönderdiği kurtarma gemileriyle bulaşma noktasına çekilirken kabuslarını arkada bırakmış gibi görünüyorlardı. kendi emniyetlerini elinden bırakmayan alman denizaltı kaptanları, filikaları birbirlerine bağlattıktan sonra yedeklerine almış ve birbirlerinden ayrı olarak hareket ediyorlardı. seyahat esnasında hertenstein’in u-156’sının gövdesine kızıl haç çekilmişti. bu, havadan gelebilecek herhangi bir tehdit için onları tanımlayacaktı. bu sebeple güverte üzerinde bulunan top ve uçaksavarlar kilitlenmiş, üstleri örtülmüş ve askersiz bırakılmıştı.
    ikmal için ascension adasına iniş yapan bir b24, ikmal yaptıktan sonra uzun menzilinin verdiği avantaj sebebiyle ada komutası tarafından keşif uçuşuna gönderildi. keşif uçuşunun sonlarına doğru yüzeyde bir denizaltının kızılhaç bayrağı taktığını ve filikalar çektiğini gördüler. b-24’ün pilotu jhon hardenne durumu hemen ascension adasındaki komuta merkezine iletti ve beklemeye başladı. gelen cevap karşısında şaşırmıştı. cevap; denizaltının hemen batırılması şeklindeydi. b24’ün bomba kapaklarını açıp saldırmak üzere dalışa geçmesi hartenstein için kabul edilemez bir durumdu. hemen dalış emri verdi ve kapakları kapattı. saldırı tehdidine rağmen bunu çok yavaş bir şekilde yaptı. böylece güvertedeki insanların yara almadan denize atlayabilmelerini sağlamıştı. u-156 saldırıyı hafif hasarla atlattı ama filikalardan 3’ü içinde bulunan 150 kişi ile birlikte sulara gömüldü. hartenstein, başlattığı operasyonu yarıda kesmek zorunda kalmıştı. aynı günün akşamı u-506 da amerikan uçaklarından nasibini aldı ve bombalandı. fakat u-506 geride bıraktığı filikaları topladı ve amiral doenitz’in emri ile fransız gemileriyle bulaşmaları için, kazazedelerini italyan denizaltısı capellini’ye devretti.
    u-156’nın amerikalılarca bombalanmasının bir sonucu olarak, denizaltı savaşının uygulanması ebediyen değişecekti. amerikan bombardıman haberine doenitz’in verdiği karşılık, kendisinin öngördüğü en kötü şüphelerini doğruladı. hava saldırısı onun her zaman söylediği gibi denizaltılar için en büyük tehditti. artık hiç bir durumda bu tehdidi hafife almayacaktı. doenitz, daha sonra laconia emri olarak ünlenen bir bildiri yayınladı ve bu emirde denizaltı komutanlarına gelecekte batıracakları gemilerden hayatta kalanlar adına, hiçbir durumda hiçbir kurtarma ve yardım girişiminde bulunmamalarını özel olarak emretti. aslında doenitz’in yaptığı kendi gemilerini asla riske atmamaları gerektiğini tekrarlamaktan ibaretti. aynı zamanda laconia emri, komutanların batırdıkları gemilerden hayatta kalanları kurtarma operasyonuna girişme özgürlüğünü de ellerinden aldı. hartenstein’ın insancıl davranışı bir daha tekrar edilmeyecekti. beşinci günün sonunda capellini, u-506 ve u-507 denizaltı içinde ve yedeklerinde taşıdıkları kazazedeleri fransadan gelen gemilerle buluşturdu. fakat u-156’nın bırakmak zorunda kaldığı filikalar buluşmayı kaçırmışlardı. 22 gün boyunca denizde kaldılar ve toplam 126 kişiden sadece 14 kişi hayatta kalabildi.
    laconia olayının son dramatik bolumu henüz yazılmak zorundaydı. müttefikler tarafından nürnberg’de mahkeme* edilirken, laconia olayı doenitz’e karşı deniz savaşı suçlarının kanıtı olarak kullanıldı. savcılık, o emrin* aslında batık gemilerden sağ kurtulanların direkt olarak öldürülmesi anlamına gelmese bile bir teşvik anlamına geldiğini göstermeye çabaladı. amiral doenitz emri hakkında yapılan yorumlama yüzünden şok oldu. her şeyden önce laconia emri, savcılık tarafından bir cinayet olarak gösterildi. doenitz, kendi savunmasında amerikan denizaltılarının da sınırsız denizaltı savaş politikasını izlemiş olduğunu ve amerikan denizaltıları tarafından batırılan japon ticari gemilerinden kurtulan insanlara gerekli yiyecek, sağlık gibi yardımların yapılmadığını belirtmişti. buna rağmen savunması kabul edilmedi(?!) ve 11,5 yıl hapis cezası aldı. ölümünden sonra denizaltı davalarıyla ilgili her türlü suçlamadan tamamen temize çıktı ve iade-i itibar edildi. belkide böyle olması gerekiyordu…

    laconia olayından 6 ay sonra u-156, 9 ay sonra u-506, 10 ay sonra u-507 tüm mürettebatıyla birlikte laconia ile aynı kaderi paylaştı ve dığer kardeş denizaltılarından farklı olarak tarihin tozlu raflarında yerlerini aldılar…