hesabın var mı? giriş yap

  • dostarlimab adındaki ilacın denemelerinde, tarihte ilk kez, ilacın verildiği hastaların tümünde iyileşme gözlemlenmiş.

    ilaç denemesi geniş kapsamlı değil; sadece 12 kişi üzerinde denenmiş. fakat bu tarz deneysel ilaç denemelerinde ilk defa %100'lük bir başarı elde edildiği için bu durum ciddi önem arz ediyor.

    normalde hastaların bu ilaç uygulamasını takiben kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi müdahale gibi standart tedavi süreçlerinden geçmeleri beklenirken sadece bu ilacın uygulanmasıyla kanserin tamamen temizlendiğini fark etmişler. yapılan fiziksel muayene, endoskopi, biyopsi, pet ve mri taramalarının sonucunda kansere dair hiçbir iz bulunmamış. ilaç tedavisini takip eden 6-25 aylık süreçte hiçbir hastada progresyon veya nüks vakası bildirilmemiş. ilaç kullanımına bağlı olarak da derece 3 veya daha yüksek herhangi bir yan etki bildirilmemiş. (bu derece 3 veya daha yüksek yan etki nedir ben de bilmiyorum arkadaşlar, tıp eğitimim yok)

    ilaç sadece kolon kanseri hastaları üzerinde denenmiş; diğer kanser çeşitlerine dair bir bilgi yok. her ne olursa olsun bu haberin ciddi anlamda bir umut ışığı olduğunu düşünüyorum. umarım çok daha güzel haberlerin ilki olur bu.

    new england journal of medicine'da 05.06.22 tarihinde yayınlanan makaleden konuyla alakalı diğer detaylara erişebilirsiniz: kaynak

    not: makalenin tamamına ulaşabilmeniz için dergiye üye olmanız gerekiyor fakat internette bu konuyla alakalı pek çok haber yapıldığı için başka yerlerden de bilgiye erişebilirsiniz.

  • üye alımı için aradıklarında eğlenceli anlar yaşamama neden olan olay.

    - merhabalar digiturk’ten arıyorum hede hödö.
    + sözleşmeyi fakslarsanız üye olacağım.
    - tamam, faks numarası verebilir misiniz?
    + hayır, faks makinem yok.
    - nasıl göndereceğim?
    + ben aboneliğimi nasıl sonlandıracaksam öyle.
    - ...

  • --- spoiler ---

    ________________
    |. . . . . . . . . . . . . . |
    |. . . . . . . . . . . . . . |
    |. . . . . . . . . . .\. . . |
    |. . . . . . . . >==o_@

    ________________@
    |. . . . . . . . . . . ._o/|
    |. . . . . . . . . . . . // .|
    |. . . . . . . . . . . .// . |
    |. . . . . . . . . . . . . . |

    --- spoiler ---

  • üniversite son sınıf, artık okul bitse de gitsek modundayız.

    dersin hocası abim. evet bildiğin baya kan bağlısından hem de.

    ne yalan söyleyim sınavdan 2-3 gün önce belki nerelerden çıktığını söyler diye yapmadığım şebeklik etmediğim yalakalık kalmadıysa da adam en ufak bir tüyo bile vermedi. bırak tüyo vermeyi üstüne bi ton da laf yedik ayaküstü. nasıl adammışım da hiç mi utanmıyormuşum, hak hukuk falan filan.

    neyse bu laflar bende yaşar usta'nın fabrikatör adama verdiği ayar etkisi yaptı. yediğim o ayarla arkadaş oturdum 3 gün boyunca bir hırsla çalıştım ama ne çalışmak!

    neyse işte girdik sınava, 90 civarı bi not bekliyorum.

    sınav açıklandı, 100 almışım! lan!

    nasıl kızgınım nasıl atarlanıyorum ama anlatamam. hani adam bana laf koydu ya. bir anda dünyanın en dürüst en vicdanlı adamı oldum.

    ne laflar hazırladım; "ya noldu hani haktı hukuktu niye 100 verdin!!11! neyi hakettiysem onu alırım raad ol, şş" modunda kendimden geçiyorum. tabi arkadaşlar da yanımda. onlara da yaptım havamı "ben bu notu haketmedim arkadaş, içime sinmez" falan diye. dedim gençler bakın şimdi arıyorum hocanızı**, açtım hoparlörü;

    + alo?
    - abi hayırdır? nooldu hakka hukuğa!!1! (kaş göz oynar)
    + ne diyon lan, işim var çabuk söyle
    - sınavı diyom sınavı!?! (kaş göz "hey yavrum hey" modunda)
    + ne olmuş sınava?
    - 100 vermişsin, ben 90 bekliyodum, ben haketmediğim notu alamam!!! (kaş göz halaya durmuştur artık)
    + gerizekalı zaten 100 almadın. sınıfta iki kişi 83 almışınız size göre bütün sınıfı öteledim 17 puan. hatta o puanı da nasıl aldın onu da anlamadım (ekstra 17 puanı duyan sınıf alkış tufanı koparmıştır bu arada)
    - ??!!! 100 almamış mıyım hakkaten?
    + yok almadın nerde sen de o beyin?
    - abi ama..
    + dıııt dıııt dııt

  • özellikle geceleri kendini daha da ağır hissettiren ağrı türü. ağrının geceleri daha çok hissedilmesinin ise 4 sebebi bulunuyormuş:

    1. daha fazla kan akışının olması
    gündüze nazaran geceleri daha çok yattığımız ya da yatar pozisyonda olduğumuz için kan, kafamıza daha çok akın ediyor ve ağız gibi hassas alanlardaki baskıyı daha da artırıyor.

    2. dikkat dağıtıcı şeylerin daha az olması
    gün içerisinde dikkatimizi dağıtacak daha çok şey olması, vücudumuza daha az odaklanmamıza sebep oluyor. geceleri ise dikkat dağıtıcı şeylerin daha az olması işleri tam tersine çeviriyor. dolayısıyla oluşan ağrıyı çok daha net hissedebiliyoruz.

    3. gece atıştırmalıkları
    akşam yemeğinde tatlı bir şeyler yediysek ya da gece gece bir şeyler atıştırdıysak bunların parçacıkları dişlerimizin arasında kalıyor ve bu da ağrıyı daha çok hissetmemize sebep oluyor.

    4. dişleri gıcırdatmak
    geceleri dişlerini gıcırdatanlara illa ki denk gelmişsinizdir. hatta askerdeyken elemanın biri o kadar çok dişlerini sıkıp gıcırdatıyordu ki benim içim kıyılıyordu. bu diş gıcırdatmaları da çenedeki basıncı arttırdığı için dayanılmaz ağrılara sebep olabiliyor.

    gece vuran diş ağrılarından kaçınmak için ise yatmadan önce soğuk, asidik ya da tatlı bir şeyler yeyip içmemeye dikkat edilmesi gerekiyor. ayrıca dişi fırçaladıktan sonra ağzın gargarayla çalkalanması da tavsiye ediliyor.

    kaynak

  • anlatayım da içiniz soğusun.

    20 - 25 dakika önce evinde lazım olduğu için bizdeki ufak taş motorunu istemeye geldi mahalleden bir komşu. ayaküstü de muhabbet ettik beş on dakika.

    bu komşunun çalıştığı fabrikanın sahibi kendi şahsî hesabından bütün işçilerine 1000'er liralık migros alışveriş kartı vermiş.

    tabii ki çok güzel bir davranış. yüzlerce çalışanına gönlünden kopmuş yardım etmiş adam bu salgın döneminde kullansınlar diye. gelin görün ki bizim bu komşu abi fabrikada " migros'tan alışveriş çeki vermiş çünkü orada içki de satılıyor " gibi laflar etmiş.

    bir de bize anlatırken öyle sinirli, öyle kendini haklı görür bir hâlde ki!

    bu konuşmalarını patrona iletmişler tabii ve adam da verdiği kartı geri almış.
    utanacağı yerde hâlâ kendini haklı görüyor bizimki de.

    babam, " kendin kaşınmışsın. cuma'ya bile gelmiyorsun, sonra olur olmadık yerlerde adamlık yapmaya çalışıyorsun! " diye cevap verdi de " iyi akşamlar " dedi gitti adam öylece motoru alıp.

    zerre acımadım.
    bre malın önde gideni! evinde çoluk çocuğun var. ne güzel 1000 liralık alışveriş hakkın olacaktı durduk yere.
    ne diye şov yapıyorsun?

    toplumda artık çok var bu tipler o yüzden gerçekten iyi olmuş diyorum.
    böyle sert tepkilerle akıllanırlar belki.

    dipçe: yine okuduğunu anlamayanlar doluşmuş başlığa! adam, " ben içki satılan yerden alışveriş yapmam! " demiyor. böyle dese kimse laf edemez ben de dahil. sonuçta adam buna mecbur değil. hatta böylesi iyi niyetli bir patrona durumunu doğru dürüst açıklasa idi eminim o patron o kartın yerine 1000 liralık normal bir çek bile verirdi gitsin istediği yerden alışveriş yapsın diye.

    yalnız bu komşumuz hem kartı kabul ediyor hem de patronun arkasından sallıyor! bu ikiyüzlülüktür! bunu eleştiriyorum. " adam neden içki satılan yerden alışveriş yapmıyor? " demiyorum!

  • maç sonunda bir muhabirin "fenerbahçe'yi kadıköy'de 15 yıldır yenemiyordunuz. bu yıl, 16. yıl oldu. ne düşünüyorsunuz?" sorusuna, "evet yine yenildik. yenildik ama üzgün değilim. gelenek bozulmadı" cevabını vermesi sadece aslında olması gerektiği gibi böyle bir kompleksi olmadığını gösterir. burada asıl sorun bu tür şeyleri kompleks yapabilen avam taraftarlar ve bunu "yarsuvat'tan galatasaray taraftarını çıldırtan açıklama" şeklinde lanse edip ucuz habercilik peşinde koşan spor gazeteleridir.

    siz aziz yıldırım'ları, ünal aysal'ları sevin ben duygun yarsuvat'ları, özhan canaydın'ları, süleyman seba'ları seviyorum.

  • amacı "biz öyle baba parasıyla okumadık, onlardan daha zekiyiz" falan diyebilmek olan kişinin yaptığı eylemdir.

    baba parasıyla okumamış ve onlardan daha zeki olan -ya da daha çalışkan- kişilerin bileğinin hakkıdır.

    sen de oku sen de yaz.

    kıskanma.