hesabın var mı? giriş yap

  • repetition compulsion örneği olarak ilişkiler de verilir. "alkolik/dayakçı babanın kızının alkolik/dayakçı koca bulması" örneği mesela. (bkz: #4996740)
    eğer hep aynı biçimde ilişkiler yaşıyorsanız "hep manyaklara denk geliyorum", "hep aynı şey oluyor", "bak yine oldu", "x de böyle yapmıştı y de böyle yaptı" vb. cümleler kuruyorsanız repetitive compulsive bir döngüdesiniz demektir. -"yineleme zorlantılı bir döngü", hahah çevirisi garip geldi kusura bakmayın-

    özetle zihin -bilinçdışı diyelim- aslında travmanın olduğu yere gidip o travmayı çözmek ister. o travmayı çözebilmek için farklı yöntemler denemek gerekir. zihin bu sayede travma sonucunda yaşadığınız nihai duyguyu -hatta öğrenmeyi- değiştirmeyi hedefler. ancak davranış paternlerini -bu paternin de bir türkçesi vardı, "örüntü"ydü sanırım- değiştiremediği için aynı olaylar tekrarlanır. bu noktada travma halen çözülemediğinden aynı durumların ve duyguların tekrar tekrarı gerçekleşir.

    travmayı aşabilmenin yolu önce o travmayı yaratan koşullara benzer koşulları yaratmak sonra da kendi davranış patternini değiştirerek sonuca etki etmektir. ancak bu böyle sözcüklere döküldüğü kadar kolay diildir. zihin -bilinçdışı-, sürekli olarak ilk aşama olan "travmayı yaratan koşullara benzer koşullar yaratma" işinin hakkını verir ancak ikinci kısım yani "davranışı değiştirmek" kısmı işte o kolay diildir. dolayısıyla sonuç değişmez. tekrar ve tekrar aynı olayların, ilişki biçimlerinin, hislerin ve çaresizliğin içinde bulur kendini kişi.

    biraz aşı gibi, aşı da diil de yan etkisi kuvvetli bir ilaç gibi düşünmekte fayda var. zihniniz -bilinçdışınız- sizin gerisini de getireceğinizi ve bu kez makus talihinizi yeneceğinizi umarak size aynı koşulları yarattırır. ya işte diğer seçeneği seçeceksiniz ya da ilelebet aynı seçimleri, paternleri tekrarlayarak travmanıza gömüleceksiniz.
    aynı şeylerin yaşanmasını sağlayan sizsiniz. çünkü aslında -farkında olmasanız da- değişmek ve değiştirmek istiyorsunuz. bunun için de değişik bir şey yapmanız gerekiyor. bu da cesaret istiyor. çünkü acı bağımlılığını yenme ve yüzleşme cesareti gösterildiğinde aynı başlayan şeyin sonu değişebilir ve böylelikle ders alınmış olacağından travma atlatılıp bir sonraki adım düşünülebilir.

    pratik yapan bir piyano öğrencisi gibi düşünün. takıldığı yeri aşmak için defalarca en başından başlar. siz aynı parçayı dinlemekten cinnet geçirirsiniz ancak takıldığı yeri geçmesi için giriş kısmını da defalarca tekrar etmesi gerekecektir. nihayet doğru çalarsa bir sonraki takılacağı yere kadar ilerler. yeniden takılırsa da parçanın başka bir kısmından yineleyerek devam eder.

    zihin aslında sizi istemsizce gelişime doğru zorlamaktadır. ama işte parçanın aynı yerinde ne kadar takılacağınız size bağlıdır. (komşuların cinneti de.)

    repetition compulsion özetle, bir iyileşme isteğidir. ancak gerisi getirilemezse daha da ağır bir travma yaratır -bunu da bilerek yapar bir yandan, çünkü acının şiddeti arttıkça değişime yönelme mecburiyeti ya da olasılığı da artacaktır-, bu daha ağır travmanın size değişim için itici güç sağlamasını umar, yeniden aynı koşulları oluşturursunuz kendinize, bu sefer de olmazsa daha ağır olur travmanız, daha da sertini oluşturur benzer koşulların -dolayısıyla ilişki örneğinden gidiyorsak eğer, davranışınızı değiştiremiyorsanız varacağınız son manyağın diğerlerine kıyasla en manyağı olması olasılığı hayli yüksektir-. e hala davranışınızı değiştirmiyorsanız repetition compulsion'la uslanmayanın hakkı kötektir -demiyoruz tabi bunu-

    bilinçdışınız sizi iyileştirmenin bir yolunu bulur. ama işte bir iki el atsanız da bunca yıpranmasanız iyi olur.

  • stir fry noodle soyle yapilir:
    - tercihen bugdaydan yapilmis bir paket noodle 3 dakika kaynar suda bekletilir.
    - es zamanli olarak cok kizdirilmis bir tavaya orta ebatta dogranmis sebzeler atilir. ne olabilir bunlar, su kestanesi, bambu, soya filizi, yesil biber, sogan, darda kalinirsa havuc ve kabak.
    - sebzeler olmeden, hatta diriliklerini bile yitirmeden, suyu iyice suzulmus noodle eklenir, uzerine biraz galeta unu serpilir. bolca soya sosu eklenir.
    - en onemli noktalardan biri bunlari yaparken woku surekli ileri geri, dairesel hareketlerle cevirmektir, tipki omlet cevirir gibi... bu malzemelerin harmanlanmasini saglar.
    - diger puf noktasi ise altini kapatmadan hemen once woka biraz susam yagi serpmektir.

  • türevleriyle beraber inceleyelim;

    * kadının kendi yaşında bir erkeğe aşık olması => (aşık olduğunuz erkek şu an 4-5 yaş küçük, hatta daha da küçük kızlara yazıyor. lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz.)

    * kadının kendinden yaşça küçük erkeğe aşık olması => (bkz: açmayın teyzeler)

    * kadının eğitim, kültür, görgü, kariyer, para vırt zırt açısından kendinden daha berbat durumdaki bir erkeğe aşık olması => "vay salak!"

    * kadının kariyer, sosyal statü, para açısından kendinden üstün bir erkeğe aşık olması => "vay sınıf atlamaya çalışan paragöz!"

    * kadının kendinden uzun erkeğe aşık olması => "vay bodur!" *

    * kadının kendinden zayıf erkeğe aşık olması => "vay koca dötlü! adamı da mı yiyeceksin?"

    sonuç: (bkz: napak ölek mi pampa)

  • - cesmeden akan sulari gonul rahatligiyla icebilirsin. $i$e suyuna yatirma sermayeyi.
    - evlerde banyo, tuvalet gibi yerlerde bo$una elektrik dugmesi arama. bir ip olacak, onu cek i$igi acip, kapamak istediginde.
    - tuvaletlerde taharet muslugu aranma, yok cunku.
    - yolda aval aval dola$an tilki gormek ozellikle ki$lari cok normaldir, panik yapma, onlar senden korkup kacarlar.
    - farelerden, bir de sicanlardan korkuyorsan gelme sakin.
    - sincaplar bizim cocuk kitaplarindaki gibi kahverengi degil. kafandaki sincaplari griye boyayip da gel.
    - memleketli gormek, memleket yemegi yemek, memleket bakkali gibi bakkallardan ali$veri$ etmek, memleket berberinde tra$ olmak gibi istek ve arzular dolarsa icine, hackney ve harringey bolgelerine du$ur yolunu.
    - hackney londra'nin en fakir semtidir haberin olsun ama en renkli yerlerinden de biridir. gez dola$ stoke newington, church street, dalston gibi kulturler potasini. eridigini hisset dunyanin ortasindaki ate$te...
    - londra koftiden degil, gercekten bir dunya kentidir. tadini cikar cok kulturlulugun. kendini asla yabanci hissetme. bir ingiliz'le kar$ila$inca dikkat et de, o kendini yabanci gibi hissetmesin.
    - marketler bizim memlekette degi$ik yorelerin yiyecek, iceceklerini satarlar. londra'da dunyanin en bilmedigin memleketinin, en bilmedigin yiyecegini, icecegini bulma $ansin vardir. her boku denemeyi seven biriysen tadini cikar.
    - ayni mahallede, ayni sokakta zenginlik ve yoksulluk yanyanadir bu $ehirde. ikisiyle de icice ya$ayacaksin $a$irma! zaten bu kentte $a$irmamayi ogren bence evvela!
    - senin her gun onunden gectigin dandik bir mahalle pubunda, dun gece kizin birinin uc- be$ bin sterlinlik cantasi calinmi$tir mesela. pub deyip de gecme diye $ettim.
    - sen yaya gecidinden gecmek icin harekete gectiginde trafik durur.
    - otobus duraklarinda beklerken elini kaldirip, i$aret etmezsen otobus durmaz.
    - kapali mekanlarda sigara icilmez.
    - ba$in dertteyse cevirecegin acil numarasi 999'dir. yangindi, hirsizlikti ya da olmek uzeresin unutma bu tek numara sana lazim olan.
    - ba$i dertte birini gorunce atma kendini kahraman gibi. kari$ilmaz burda ba$kasinin i$ine.
    - yaninda kimlik ta$imana gerek yok. tuhaf gelebilir belki ama ba$in derde girse de polislik bile olsan, agzindan cikan bilgilerdir istedikleri. kimse nufus cuzdanini yaninda ta$imak zorunda degildir unutma.
    - ev kiralari, alinan ucretler falan haftaliktir. burda aylik diyorlarsa bir $eye, o $eyi 52 ile carpip, 12'ye bolunce elde edilen rakamdan bahsediyorlardir.
    - cuma gunu oldu muydu i$ten cikanlar kendilerini ak$am yemegi icin lokantalara ya da icki icin publara falan atarlar. gunduz elinde supurge sizin sokagi supuren kadini, gece elbisesi ve topuklu pabuclariyla giderken gorunce cok bakma kadina, nerden taniyorum bunu ben diye?
    - bir dukkanda gazoz almak icin elini uzattiginda bir rafa, ayni anda ayni gazoza eli uzanan sizin mahallenin iktidardaki parti milletvekili olabilir. ya da bindigin otobuste, tv'deki en komik programi yapan o kadini gorursun oturuyordur oyle kendi halinde, yuzunde bir gram makyaj olmadan. bu $ehirde me$hurlar, siyasetciler bagirmazlar biz muhimiz diye arkalarindaki koruma ordulariyla gezerken.
    - ana muhalefet partisi ba$kani, parlementoya bisikletiyle giderken gorulebilir herhangi bir londra sokaginda. bir kez daha farkedersin siradanligin o hicbir $eye degi$ilemeyecek kiymetini...
    - dunyadaki en guzel parklara sahiptir londra. bazilari sana orman gibi bile gelebilir. en az bir defa cikar pabuclarini, cimlerinde yuvarlan.
    - kanallardaki o tekneleri ve teknelerde ya$ayanlari gormeden gelme.
    - thames ustundeki koprulerin en az uc tanesinin ustunden gecmeden, london bridge'in altindaki calgiciyi dinlemeden gelme.
    - covent garden'da bir sihirbazi seyret, tate modern'in en ust katinda bir cay ic mutlaka.
    - cin mahallesinde fazla dola$ma, gunlerce cikmaz ustunden ba$indan o yagli hamur kokusu benden soylemesi.
    - istedigini giyebilirsin, yazin paltoyla dola$, ki$in ayaginda parmak arasi terlik normaldir merak etme kimse bakmaz.
    - birinin kiyafine bakip da, sinifini ya da gelir durumunu anlayabilecegini sanma. anlayabildiklerin italyan ya da fransizdirlar kari$tirma. dirsekleri eprimi$ hirkayla gordugun o adam, ciddi bir servetin sahibi olabilir.
    - ortalama ingiliz sigdir, bencil bir bireydir, yalnizdir ama mutlaka saygilidir. bir sorry cok kusuru duzeltir.
    - kadinsan tadini cikar. ne giydigine, ne giymedigine, oturu$una, kalki$ina, baki$ina kimse yan gozle bakmaz. burada kadin olmak muhte$em bir $eydir, e$itligin ve ozgurlugun ruzgarina sal saclarini dalgalansinlar.
    - bu $ehir buyulu bir $ehirdir, yanindan her an bir peri gecebilir.. kabaklarin elinde dola$, tacin cebinde! ya da gercekten beyaz atli biri gecer mesela, uniformalara merakliysan gozun aydin, i$te kismetin!
    - cok kalma, gune$i ozlersin. bir de romatizma. ayarini kacirip da cok kalirsan, birakip da gidemezsin sonra !

  • diyanet işleri başkanı 84 milyonu falan temsil etmez.

    zamanında dini konuların devlet kontrolünde olmasını sağlamak için kurulan bir kurumun başkanıdır.

    her kurum ve kişi eleştirilebilir - dalga geçilebilir. hakaret sınırı aşılmadığı sürece.

    hiçbir kişi, diyanet işleri başkanı dahil kutsal falan değildir.

  • ege (6) ve ilay (4) akşam saatinde çok gürültü yapmaktadır...

    baba: ya kafa ütülediniz, adam gibi oynamayı bilmiyorsunuz hiç!
    ilay: adamlar oyun oynamaz!
    baba: neden oynamasın, annen ve ben sizinle oyun oynamıyor muyuz?
    ilay: siz adam mısınız?!?

  • kardeşim için sıksık kullanıyoruz bu deyimi biz..

    az önce annemi arayıp, "renkli tabaklarla beyazları aynı anda makinaya atsam bişey olur mu?" diye sormuş..
    annem de ilk otobüse bilet almış, dönüyo bu akşama.. :/

  • nasa tarafından, hubble uzay teleskobu kullanılarak çekilen fotoğraftır. galaksinin başlığı altında verilmiş olsa da, çok güzel olduğu için başlık açmak istedim.

    dünyadan bir kaç dakika uzaklaşmak isteyenler için ...

    edit: bu konulara ilgi duyanların katılabileceği bir coursera çevrimiçi kursu

  • arap hayranlığındandır. bu yaşıma kadar hiç duymadığım bir isim. çocuğuna mary jane ismini koymak kadar özenti bir seçimdir.

  • silinme ihtimaline karşı ilk entry görsel
    not: silinmiş.

    --- alıntı ---
    -- kiranı ödeyebilirim istersen.
    + öde.
    -- ne kadar istersen gönderirim almanya'dan?.
    + nasıl göndereceksin?
    -- whatsapptan numaranı yazar mısın?
    + kendini kanıtlamadan hiç bir şey yazmam.
    -- bu 1 tane hesabim. alman bankasi. görebilirsin yukaridan.
    + 10 bin euro para ile mi tüm üniversite hayatıma sponsor olcaksın hahahaha ben de bir şey sandım seni ezik.
    --- alıntı ---

    adam çomar da kız ne peki?

    t: karşısındakiyle fiyatta anlaşamayan doktordur

  • kendilerini seçim sonrası işten çıkartılır, yerlerine kimse alınmazsa iş gücünde zerre kayıp olmaz, mali olarak da kazanç sağlanabilir.

    ekrem başkan 24 haziran günü ilk bunlardan başlayabilir.