hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • şurada sulardaki bor ile ilgili bir şeyler yazmıştım:

    (bkz: #86276882)

    burada konsantrasyon verilmediği için durum ne, bilemiyoruz. içme sularındaki bor standardı türkiye'de 1 ppm (mg/l), avrupa'da 2 ppm, who'nun önerdiği değer ise 0.5 ppm. sorun şu ki, akdeniz kuşağındaki ülkelerde (ispanya, italya, yunanistan, türkiye, kıbrıs, israil ve hatta lübnan) yeraltı sularında bor genellikle yüksek çıkıyor. örneğin şuradaki özete bakın:

    https://www.tandfonline.com/…/02772248.2020.1778701

    trabzon'da düşük iken (0.001 ppm), kayseri'de yüksek (5.5 ppm). isviçre'de de düşüktür muhtemelen. güneye inildikçe artıyor. beypazarı'nda da yüksektir çok büyük ihtimalle, zira kütahya'da filan da yüksekti diye okumuştum. işin garibi sınır değer koysanız da yeraltından gelen suda bor yüksekse yapacağınız bir şey yok pek, zira arıtımı zor ve pahalı. seçici iyon değiştiricilerle arıtılabiliyor, hayvan gibi fiyatı var. bir de düşük konsantrasyonları arıtmak yüksek konsantrasyonları arıtmaktan çok daha zor. o yüzden yeraltından çıkan içme sularında sınır değerleri aşsa da devam ediliyor bu sular içme suyu olarak kullanılmaya. doğal kökenli olduğu için zararlı değil deyip çıkıyorlar işin içinden.

  • carl jung'un izinde türetilmiş; myers-briggs kişilik göstergesi olarak da bilinen on altı farklı kişilik tipinden biridir.
    ayrıca, dünya nüfusunun %1-3'ünü oluşturdukları söylenir.

    açılımı: introversion*, intuition*, feeling*, judging* olarak verilebilir.
    bu karakter tipine mensup insanlar gözlemcidir; ortamın nabzını yoklar, bir olaya ilk atlayan olmazlar -misal, çalan telefon ve kapı zilleri dahil- , olayları kenarda durup izledikten sonra, içgüdülerinin de önderliğinde, edindikleri intibaya göre hareket ederler. empati güçleri çok kuvvetlidir; karşılarındaki insanın ne düşündüğü, ne hissettiği onlar için önemlidir. diğerlerinin çıkarları ve sağlıkları için mücadele etmeye hazır tiplerdir. işin komiği(!) bunu kendine dönecek herhangi bir çıkar gözeterek değil; sosyal bir refleksle yaparlar.
    çocukluklarında da genelde oyunlara ilk atlayan, diğer çocuklarla hemencecik kaynaşan tipler olmadıkları için anne-babaları ve yakın çevreleri tarafından "çekingen", "utangaç" olarak addedilirler.
    halbuki çocuk o esnada grubu gözlemliyor ve kendini rahat hissettiği zaman içine dahil olmayı planlıyordur; gözlemlediği bu gruba hiç dahil olmamayı da tercih edebilir, bir müddet sonra çocuklara oyun kurduğu ve olası tartışmalara müdahale edip huzuru sağladığı da görülebilir. kısacası; gizli liderlerdir.
    yaşla beraber sosyal çevreleri, sosyal zekaları, gözlem ve tecrübeleri geliştikçe çok çabuk ve kolay iletişim kurabilen insanlara dönüştükleri için sıklıkla dışa dönük karakterlerle karıştırılırlar.
    aksine, bu insanlar kendilerini yenilemek için daima kendi iç dünyalarına dönmeyi, kalabalık ortamlardan kaçınmayı arzularlar.
    mesela, bir partide onları pistin ortasında delice dans ederken görmeniz çok düşük bir ihtimaldir.
    daha ziyade, zamanlarını evde oturup kitap okuyarak, film izleyerek veya üretimlerine eğilerek geçirmeyi; kendilerini bu şekilde deşarj etmeyi daha uygun bulurlar.

    daha faydalı ve kaynağa dayalı bir takım bilgilere erişmek isteyenler buradan başlayabilir.

  • çalıştığım şirkette mesai bittikten sonra
    özellikle kadınlardan oluşan 20-25 kişilik bir part-time temizlik ekibi vardı.
    personel gittikten sonra akşam 19.00 gibi gelir 21.30'a kadar temizlik yaparlardı.

    bir iki gün yoğunluk dolayısıyla geç çıkmak zorunda kaldım.
    ben bilgisayarda mail yazarken ellerinde bezlerle yanımdan geçip gittiklerini gördüm.
    işe gömülmüştüm önemli bir iş vardı yetişmesi gereken.
    büfeye gidip bir kahve alayım dedim.
    o esnada o muhteşem kahkahayı duydum.
    içten gülen, kahkaha atan insanları hep sevmişimdir.
    bir anda mutluluk aşılarlar insana.
    sahibini tanısanız da tanımasanız da...

    baktım temizlikçi kadınlardan biri.
    beni görünce sıvıştı.
    çekindi herhalde.
    ülkemizde, kahkaha atan kadın imajı sonuçta pek iyi gözle bakılan bir şey değil.

    ertesi akşam bu durumun bir benzeri yaşandı.
    yine aynı kahkahayı duydum ve yine gülümsedim.
    başka bir departmandan benim gibi mesaiye kalmış bir arkadaşım vardı.
    adı esin.
    o onlarla haşır neşir oluyordu.
    kız muhabbeti yapıyorlardı.

    kahkahanın sahibini sordum ona.
    esin anlattı;
    kadın mide kanseriymiş.
    kocası bir inşaatta çalışırken düşmüş felç olmuş.
    evde yatalak durumdaymış.
    o sene üniversiteye hazırlanan bir kızı varmış.
    kadın gündüz evlere temizliğe gidiyor akşam da bizim şirkette çalışıyormuş.

    bu kadar zor durumda olan, zor günler geçiren bir kadının bu şekilde kahkaha atması
    bana çok ilginç geldi.
    aradan günler geçti.
    esin bir gün beni ve birkaç arkadaşımızı toplantıya çağırdı.
    mevzu bizim kahkaha atan temizlikçi kadınımızdı.

    kadının kızı dershaneye gidiyormuş.
    dershane parasını da kadının evine temizliğe gittiği bir avukat kadın ödüyormuş.
    ilk 2 taksiti vermiş ama sonra avukata icra gelmiş ve ortadan kaybolmuş.
    dershane de, parayı ödemezsen gelemezsin diye kıza söylemiş.

    2000 tl civarı bir şey.
    esin ve ben şirkette çalışan herkese mail atıp durumu anlattık.
    1 hafta içinde 3500 tl gibi bir para toplandı.
    dershane parası ödendi üzeri de kadına verildi.

    aradan 2-3 ay geçti.
    kahkaha atan kadına bir yerden az buçuk maaş bağlanmış ama
    sigortalı bir yerde çalışırsa alamayacak.
    şirkete demiş ki ''ben yine çalışayım ama sigortasız olur mu?''
    haliyle şirkette hayır demiş olamaz.
    sigortasız çalıştıramayız.

    o günden sonra kahkaha atan kadınla yollarımız ayrıldı.
    aradan bir süre geçti.
    şirketin balkonunda sigara molasındayım.
    telefonum çaldı.
    açtım.
    - quente bey
    - buyrun benim
    - ben gülcan
    - gülcan?
    - kahkaha atan kadın ( ama bu sefer atmadı )
    çok şaşırmıştım.
    - buyrun gülcan hanım
    kahkaha atan kadın ağlamaya başladı.
    bir süre dinledim, anlaşılmıyor.
    arada sesi gidip geliyor ağlamaktan, hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
    - hayrola dedim dur bir nefes al.
    - quente bey, benim kızım hacettepe üniversitesini kazandı, allah sizden, esin hanımdan
    diğer arkadaşlarınızdan razı olsun ...

    boğazım düğümlendi.
    ellerim titremeye başladı.
    hayatımda hiç görmediğim bir kız üniversite kazandı diye bunlar olur mu?
    ağlamıyorum, gözüme bir şey kaçtı...

  • doğrudur.

    - hı scholl
    + hı tecaher
    - how are you today
    + fine thanks and you
    - fine. biri tahtayı silsin

  • bu mantikla sucu allaha yuklemek de mumkun. fantastik bir ulkeyiz.

    --- spoiler ---
    sayın demirel’in 1991 yılında popülizm sonucu emekli yaşını 38’e kadar indirmesidir. o dönemde de ssk’nın genel müdürü kılıçdaroğlu’dur.kilicdaroglu'nu da yaratan allahtir.
    --- spoiler ---

    edit: taytsiz kral'in uyarisi ile, -de ayri.